Kim ne derse desin Zahir Kandaşoğlu bu memlekette markalaşmış isimlerin belki de en başında geliyor. Vanlı olmayıp da Van’ın tarihini şöyle kaba taslak bilen birisine Van’dan kimi tanıyorsun diye sorduklarına. Kronolojik sıraya göre Ferit Melen, Hüseyin Çelik ve Zahir Kandaşoğlu şeklinde sıralayacaktır heralde. Kandaşoğlu hiç şüphesiz VATSO başkanlığı süresince Van insanın hafızalarında o kadar büyük bir yer edindi ki tüm Van halkı arasında “Siyasete bir girse oyları siler süpürür” cümleleri dolaşmaya başladı dilden dile. Adı sürekli olarak AK Parti ile anılsa da yıllar yılı bir türlü AK Parti’deki beklenen o vekil adaylığı açıklanmayan Kandaşoğlu son olarak önümüzdeki genel seçimlerde CHP’den aday olup 17 bin civarında oy ile meclise giremeyen isimlerden oldu. Niye AK Parti’den aday olmadı diye sorunca da kendisi cevaplıyor açıkça: “Hüseyin Çelik her fırsatta adaylığıma engel oldu” diyor hiç çekinmeden. “İsim veriyorsunuz” şeklindeki ifademi de “Evet, yazabilirsin” diye açık açık dile getiriyor. Daha CHP adaylığının ilk günlerinde bile “VATSO bakanlıktı kıymetini bilemedim” gibi bir ifadeyle siyasete atılması dolayısıyla duyduğu pişmanlığı dile getiren Kandaşoğlu, CHP’deki o siyaset macerasını da hiç unutamıyor. Tabi bunun altında da başarı değil büyük bir hayal kırıklığı yatıyor: “Aşiretim beni hayal kırıklığına uğrattı. Bunun sebebi de CHP’den aday olmamdı” diye konuşuyor. CHP deyince bir dokunup bin ah işitiyorsunuz resmen. O derece kızgın ve öfkeli. Siyasetle sınırlı kalıp fazla kızdırmamak için bir de VATSO’dan bahsedelim diyoruz öfkesi ve kızgınlı iki kat artıyor. VATSO’yu her cümlesinde “Odam” diye niteleyen Kandaşoğlu. “İhanet ettiler, odamı kullandılar” diyor kendisinden sonraki Nadiroğlu ve yönetimine. Üstelik bakmayın VATSO’ya girmediğine resmen 24 saat izliyor VATSO’yu. Necdet Takva’yı desteklediği için öyle yere göğe sığdıramayan bir durumu da yok: “Hata yaparsa karşısında ilk beni bulur” diyor. VATSO’yu fazlasıyla sahiplendiği o kadar açık ki… İşte bundan olsa gerek döktükçe döküyor içindekileri. “Siyaset var mı yeniden siyaset” deyince de cevabını açıkça ifade idiyor. Daha fazla uzatmadan başbaba bırakıyorum sizleri Kendisiyle. İşte Kandaşoğlu’nun suskun kaldığı dönemin kısa bir özeti:


Röportaj: Ömer Aytaç AYKAÇ

Fotoğraflar: Eda ASLAN

 

Sayın Kandaşoğlu ilk olarak sizin büyük bir iz bıraktığınız VATSO başkanlığı sürecinden konuşmak istiyorum. Sizin başkanlığınız süresinde sizinle de çalıştığınız Necdet Takva’nın sizden sonraki gidişatını nasıl buluyorsunuz? Sizin VATSO’nuz ile bu VATSO arasındaki durum nedir?

 

VATSO ilimiz ve bölgemiz için önemli bir meslek kuruluşu. Burası bizden önce çok vahim bir durumda idi. Van’ın esnafı ve tüccarı da buranın ne olduğunu da bilmiyordu zaten. Ne yetkileri, ne vizyonu, ne görevleri bilinmezdi. Adresini bile sorduğunuzda kimse çıkaramıyordu. Biz yönetime geldiğimizde odanın bu halini görünce hele bir de yaptığımız gerek yurt içi gerekse de yurt dışı gezilerinde oda ve borsaların önemini görünce buraya sahip çıkmaya karar verdik. Ben VATSO’ya gelir gelmez de ilk olarak vizyonunun değişmesi gerektiğini düşündüm. İlimize ve esnafımıza yakışan bir kurumsallaşmayı hedef seçtim, Allah’ın da yardımıyla odanın beş kuruş parası olmayan 20 bin metrekarelik bir saray kazandırdık. Bu Türkiye’nin de gündemine oturdu. Hatta TOBB başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu bu odanın açılışında buraya bir isim bulunması gerektiğini düşündü ve ‘Beyaz Saray’ olarak adlandırdı. Biz de bu isme yakışan bir çalışma sergiledik. Kendimizi maddi ve manevi olarak bu odaya verdik. Hal böyle olunca VATSO önemli bir kurum oldu. Ne acıdır ki benden sonra yönetime seçilen arkadaşlar bu işi yapamadı.

 

Nasıl sıkıntılar mesela?

 

Bakın ben şunu söyleyeyim: VATSO dürüst, bağımsız bir meslek odasıdır. Bu odanın işi esnafların sıkıntılarını çözmek, Onların gerek bankalarla gerekse de iş dünyasında çalıştığı kurum ve kuruluşlar ile diyaloğunu sağlamak ve destek olmak da yine VATSO’nun işidir. İflas eden esnafın derdine çare bulmak, kredi temini etmek hepsi bu odanın işidir. Bir kere ben odayı bıraktıktan sonra yönetime gelenlerin odayı çok ciddi sıkıntıları koyacaklarını biliyordum. Odayı maddi ve manevi zarara uğrattılar. Bizim kurduğumuz ve odaya büyük katkısı olan personeller dağıtıldı ve oda ile alakası olmayan insanlar odaya alındı. Oda resmen yok oldu. Valiliktir, bir iki işadamıdır ve bir iki tane Van’la hiç ilgisi olmayan insanlar benim binbir emekle kurduğum odayı perişan bir hale koydular. Şu an odada ciddi iddialar var ve bunlar hepsi belgeli. Bu ilin esnaf ve tüccarının parasına kim ihanet ederse Allah’tan bulacaktır. Odanın mesela o 3 altın proje ile hiç ilgisi yok ki Fuar ve Kongre Merkezi de bizim dönemimizde projesi yapılmış bir yer. Yine Kocaeli Parkı’nda büyük emeğimiz ve katkımız var. O parkın sözünü de bizzat ben aldım. Tekstil Kent devletin bir projesidir, Kalkınma Bakanlığı cazibe merkezi iller kapsamında yaptığı kendi ödeneğiyle hayata geçireceği bir projdir VATSO ile alakasıdır. Bunlarla ne ortaklık ne de hisse sahipliği var. Peki bu ortaklık yokken oda nasıl bu projeleri reklam ediyor ki? Biz projeleri sonuna kadar destekliyoruz ama odanın bir maddi ortaklığı yokken buna para harcanması hiç ama hiç mantıklı değil. Oda nasıl dergilerin, şunun bunun parasını ödüyor! Odamız bu şekil yer almamalıydı.

 

“TAKVA YANLIŞ YAPARSA KARŞISINDA BİZ DURURUZ!”

 

Seçim gelince de bunun bilincinde olduğum için riski üzerime aldım, kendimi de hedef ederek Takva’ya destek oldum. Ben kendisi ile çalıştım ve iyi olacağına inandığım için onu destekledim. Bugün Necdet Takva o odanın başkanı ise orada yanlış yapamaz. Yaparsa ilk olarak beni karşısında bulur ve kurtuluşu olmaz. Hata şansı yoktur yani. Projelere ciddi katkısı var, bilinçli ve bilgili bir isim aynı zamanda. Onun odayı es ki günlerine kavuşturacağına da inanıyorum. Esnaf ve tüccarımıza hizmet etmeye de mecbur yani.

 

“BENİM DÖNEMİM BİR DEVRİMDİR!”

 

Benim dönemim bir devrimdir. Kim bunu aksini derse ben bugün bile bu memleketi terkeder giderim. Ben gidip Rıfat Hisarcıklıoğlu’na dedim ki: ‘Bana kredi vereceksin’. O yüzden ben Kredi Garanti Fonu’nu Van’da kurmak zorundayım. Oda bana ‘Van’ın eti nedir, budu nedir?’ deyince ben ona odanın içinde açacağımı ve her türlü masrafını karşılayacağımı söyledim. Öyle de yaptım odayı ikiye böldüm ve o fonu oda içinde kurdum ve kurulduğu günden bu yana da Van esnafına tamı tamına 66 milyon TL kredi sağladı. Yaptıklarımızı herkes gördü. Van kedileri bile bize dua etti (Gülüyor). Kimseler sahip çıkmazken biz Melih Gökçek’e pes ettirdik. Özür diledi ve hata yaptığını söyleyip bu kedinin Van’ın olduğunu söyledi. Ben kediyi kucağıma alıp Ankara’ya gittim kapı kapı dolaştım. Yine Kedi Evi için ne mücadeleler verdim o kedi evi önünde defalarca açıklama yaptım. Şimdi bir bakın o kedi evine? Ya da onu da geçelim Başbakan Erdoğan’ın haftasonu boyunca Van’da sürekli bahsini ettiği Akdamar Kilisesi’yle ilgili çalışmalarda kim yer aldı? Peki sorarım Ermeni Kilisesi’ne o haçı kim taktırdı? Gidip Erivan’dan usta getirdim ve gece o haçı taktırdım. Çünkü takmasaydık o ilk ayine kimse gelmeyecekti. Bunu defalarca söyledim, eski Vali Münir Karaloğlu şahittir. Biz işte böyle girdik yükün altına. Malımızı, mülkümüzü her şeyimizi hedef ettik. Hükümetin yaptığı iyi şeylere teşekkür ettik etmeye de devam edeceğiz. Biz depremde olsaydık o kriz masası böyle mi yönetilecekti Allah aşkına? Kesinlikle şimdi herşey çok farklı olacaktı. Ortada bir gerçek varsa bunu görmemezlikten gelmek olmaz.

 

“TBMM ÖNÜNDE İNTİHAR EDECEKTİM”

 

Benim önemli eserlerimden biri de Valinin bile itiraz ettiği Tekno Kent A.Ş.’dir. Yine Tekno Kent’i ben kurdum ve benim dönemimde herşeyi bitmişken hala bile bir türlü tamamlayamadılar. Halen faaliyete girmedi. Sadece yönetimi belirlediler başka da bir şey yapmadılar. O yüzden diyorum VATSO’yu çıkar amaçlı kullandılar. Bizim büyük emek verdiğimiz bu odayı resmen kendi işlerine alet ettiler. Yine ABİGEM’i biz Van’a getirdik. Bakana gittim ve ‘ABİGEM Van’a gelmezse TBMM önünde intihar edeceğim’ dedim (Gülüyor). Onlar bana ABİGEM’in başka bir birim olduğunu ve Ankara’ya yakın olması geretiğini söylediler buna rağmen yılmadım ve Van’a getirdim ve yer tahsisini yine VATSO’da ben yaptım. Allah aşkına AB Bürosunu Van’a kim getirdi? Genç Girişimciler Merkezi’ni Van’da kim kurdu? Nihayetinde şunu söyleyebilirim ki VATSO memleketin vizyonuydu. İran heyeti VATSO’ya geliyor, Çin heyeti VATSO’ya geliyordu. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı da geliyordu Başbakanı da.

 

“BİRİLERİ BENİ HAZMEDEMEDİ”

 

Beki bu kadar yaptığınız hizmetten sonra neden bu kentin insanları sizi bu kadar sevmesine rağmen hakettiğiniz yere getirmedi sizi?

 

Tek kelimeyle beni hazmedemediler. Eğer bu ilin belediyesi, siyasileri ve meslek kuruluşları beni destekleseydi biz bu ilin tüm sorunlarını çözerdik. Van Gölü sorunu da çözecektik, sahil yolunu da çözecektik, çevre yolunu da kazandıracaktık. Yine havaalanını başka bir bölgeye taşıyacaktık. Ama beni hazmetmediler, siyasiler engel oldular. Böyle yapmasalardı ben Van Çimento’yu, Van-Et’i Van’a kazandıracaktım. VEDAŞ’ı yine Van’a kazandıracaktım. Gördünüz canlı yayında iki firma ihaleye kaldık ama siyasiler engel oldu. Resmen engel oldular, her şey ortada! Böyle yapmasalardı bunlar hepsi Van halkının değerleri olacaktı. Beni hazmetselerdi bu insanlar yine bakan, yine vekil olarak bu memleketin başındalardı. Benim odama da hata yaptırdılar, belediyeye de hata yaptırdılar, siyasilere de hata yaptırdılar. Yine iş dünyasında da aynı şeyler var. Benim Van TV’nin uyduya çıkmasına da aynı isimler engel oluyordu işte. Kanalı kötülediler, uyduya çıkmasına engel oldular. Uyduya çıktıktan sonra da vatandaşları izlememeleri yönünde uyardılar. Çünkü ben sahaya çıkarsam yok olacaklarını düşündüler. Van’ın önde gelen insanları birbirlerini hiçbir konuda hazmedemiyor. Bu ildeki işadamları birbirlerini hazmetmiyorlar. Ne başarısı ne de maddi varlıkları hazmedilmiyor. Her türlü hayinliği yapıyorlar. Bu da üstelik yalnız ve yalnız Van’da var. Bu da Allah’ın bize verdiği en büyük bela. Hem siyasette, hem girişimcilikte, hem iş dünyasında, hem de yatırım da böyleyiz. Kimse bu insan iyi yaptı diye bir şey demiyor. Hep ihanet hep bir çekemezlik. Birileri gelip sırtımıza binse of demiyoruz ama birbirimizle alakalı durumlarda hemen silahları çekiyoruz. Feodal yapı mı dersiniz, eski yapı mı dersiniz ne derseniz devreye giriyor. Bunu Allah kabul etmez.

Çok iyi hatırlıyorum siz siyasete girdikten sonra daha işin başında şöyle bir söz kullanmıştınız: “VATSO bakanlıktır” diye. Sizin zamanınızda VATSO bir bakanlık gibi çalıştı. Mesleki yapılar dışında kentteki en önemli STK olarak hizmet ediyordunuz. Ama sizden sonra kent adına kimse bir laf etmiyor.

 

Evet halen de bu lafın arkasındayım! Ben onların yerinde olsam derhal istifa ediyorum. Eğer üyeler üzerinden rant elde ediyorsanız ve her türlü meseleye susup rant elde ediyorsanız bu büyük bir ayıptır. Bu insanların sırtından yenilen emek haramdır! Başka illere gidin. Örneğin bir Bursa’ya bir Denizli’ye gidin böyle STK’lar göremezsiniz. Bir Vali bu illerde öyle rahat rahat oturamaz. Yani hata yaptığınız anda bu STK’ların tepkileri nedeniyle kesinlikle o şehirde duramazsınız. Bu Vali de olsa, Belediye Başkanı da olsu böyledir, muhtarlıkta da böyledir. Yeter artık yeter yahu! İşe yaramayan bir şeyler varsa onları çıkarıp atacaksınız. Ben bunu daha önce Vanspor için de kullanmıştım. Vanspor’un başında belli birkaç kişi var onlar Van’dan ayrılırsa söz hepsinin masraflarını karşılayıp onları istedikleri yerde ağırlayacağım demiştim. Çok ciddiyim. Şimdi de öyle diyorum bu ile zarar veren insanlar çıkıp giderse biz onların tüm giderlerini karşılayacağız. Bakınız depremde bizim STK’larımız kendi dertlerine düştüler ama Van için hiçbir şey düşünmediler. Gidip birkaç çadırın, konteynerin peşine düştüler. Aslında halkta da büyük suç var. halkımız insanları görüyor hoş beş ediyor. Sonrasında ise başlıyor eleştirileri sıralamaya. Van’ın en büyük sorunlarından biri de bu.

 

 

“HÜSEYİN ÇELİK İSMİMİ LİSTEDEN SİLDİRDİ”

 

Sizin bir bakanlık olarak gördüğünüz VATSO başkanlığınız CHP’den milletvekilliği adaylığınız ile son buldu. Seçim de bildiğiniz gibi seçilmediğiniz için bir başarısızlıkla sonuçlandı. Var mı bir pişmanlık?

 

Evet gerçekten çok pişman oldum. Niye oldum derseniz? Ben aday olurken bu halkın beni bildiğini, tanıdığını düşündüm ve buna güvendim. Beni gönderdikten sonra halkın beni sorgulayacağını düşünmüştüm. Çünkü gitmediğim köy ve yer kalmamıştı. Zaten ben CHP’li değilim ailem de CHP’li değildi. Biz yıllardır sağ görüşlü partilerle çalıştık. Ben defalarca AK Parti’den aday oldum ama Hüseyin Çelik her defasında ismimi sildirdi. Bunu her defasında yaptı. Çünkü Başbakan’a hep yanlış anlattılar. Çünkü beni aradılar ve benim 3’üncü sırada olduğumu söyledi ve resmen tebrik etti. Ama ne yaptılar gece uçak gönderdiler ve başbakana yanlış bilgi verildiğini söylediler. Kandaşoğlu sana ihanet ediyor dediler. Beni çok kötülediler. Bu insanlar da yanlış yaptı biz de söyledik diye biz kötü olduk. Ben başka daha ne yapayım? Ben üzerime düşeni yaptım. Van halkı da bunun hesabını sormadı. Ben de tek başıma daha ne kadar direnebilirim ki? Alsaydık o desteği Van için daha güzel işler yapacaktık. AK Parti’de de durum böyle olunca biz bağımsız aday olmak yerine CHP’ye gittik. Çünkü ben Van halkının benim hizmetlerini görmek istedim. Böyle olmayınca ben kahroldum işte. Kendi milletimi de sırf bu yüzden ihanet etmekle de suçladım. Bana bu yapılmamalıydı. Benim gibi bir insan böyle boşa çıkarılmamalıydı. Ben VATSO’daki görevimi tamamladığımı düşünmüştüm. Hesap tutmadı. Zaten en büyük sıkıntımız da CHP’den aday olmaktı. Bağımsız olsaydık kazanmıştık. Parti de çok kötüydü. İl ve ilçe yönetimleri de adeta faciaydı.

 

 

SEÇİMDEN SONRAKİ GÜN CHP’DEN İSTİFA ETMİŞ…

 

Peki CHP ile bir bağınız var mı şu an?

 

Ben CHP ile bir ilgim de yok. Seçimden sonra da hemen üyeliğimi sildim. Çünkü CHP bana yanlış yaptı. CHP eğer namuslu olsaydı benim bu kadar görevimden istifa ettiğimi ve diğer tüm kurum ve kuruluşlardan ayrıldığımı düşünerek bundan sonra bu ilde benden başka kimseyi tanımayacaktı. Ben böyle olsaydı dürüst bir partidir diyecek ve arkasında duracaktım. Ama yapmadılar ben de ayrıldım. Zaten mecburiyetten dolayı aday olmuştum. Ha mecburiyetin neydi diye soracak olursanız: Kendime çok güveniyordum. Kesin kazanırım diyordum. Ak Parti de olmayınca orada karar kılmıştım. Ama olmadı nasip değilmiş.

 

O zaman siyaset ile devam edelim. Tamam CHP’den dolayı pişman oldunuz ama hala ilin bir numaralı isimlerinden birisiniz. Üstelik halk da sizi seviyor. Tüm bunları birleştirdiğinizde önümüzdeki yerel seçimler için var mı adaylık düşünceniz?

 

Kesinlikle böyle bir düşüncem olmadı böyle bir şekilde. Hem ben VATSO’da da olsam sizce kazanamayacak mıydım? Kesinlikle kazanırdım. Bakanın, Vali’nin, milletvekillerinin engellerine karşın halkımız bizim desteklediğimiz adayı kazandırmadı mı? Kazandırdı. Ama her işte “Ben varım” demek güzel değil. Çünkü ben bir kez çıktım ve aday oldum. Tekrar tekrar başka başak yerlere aday olmak etik de değil. Fakat gelip deseler ki sizinle çalışmak istiyoruz. Her gün müracaat et ve benzeri şekillerde aday olmak doğru değil ama kesin bir şekilde gelip bana teklif edilirse ben her türlü memlekete hizmet için varım. Her yere aday olmak tabiata da aykırıdır. Van’ın da bu konuda ihtiyacı varsa halk da takdir ediyorsa aday oluruz elbette. Dediğim gibi halk nasıl isterse öyle olacak. Olmayınca da olmuyor işte. Birileri gelip telefon aracılığı ile vatandaşı etkiliyorsa, partiyi kullanıp kendini ön plana çıkarıyorsa, zorla kendilerini başbakanın önünde büyük gösteriyorsa nasıl olacak ki bizim gibilerinin ön plana çıkması.

 

 

Peki ya aşiretcilik olayına nasıl bakıyorsunuz. Sizce bu kez Burukan aşiretinin desteğini alır mısın?Yani CHP’den aday oldunuz diye sizi desteklemeyen aşiretiniz sizi başka bir parti adaylığında destekler mi?

 

Dedim ya ben CHP’den aday olmasaydım kesin kazanırdım. Ben tüm herşeye rağmen aşiretimin oyunu alırdım. Bakın isterseniz anket yaptırın. Bu aşiretin insanları hepsi aynı şeyi söylüyor. Eğer bağımsız aday olmasaydım kesinlikle kazanırdım bunu seçim sürecinden sonra yaptığım çalışmalarla da çok iyi anladım. Şunu da kesin bir şekilde ifade edeyim ki ben aşiretçiliğe de fazlasıyla karşıyım. Yani aşiretçilik yapmak istemiyorum. Yine de her insanın bağlı olduğu bir aşireti ve bir bağlılığı var. Benim de kendi aşiretim CHP’den fazlasıyla rahatsız oldu. Bir de CHP bölgede süreç ile ilgili sert davranınca, bir de başbakan Kürtçe ile ilgili çıkış yapınca Van’da bunlar sıkıntı oldu. Ama yine diyorum eğer ben bağımsız olursam çok çok rahat alırdım. Şu anda insanlar bana belediye için bağımsız aday olmamı istiyor. Hem öyle olunca meclis üyelerimi de kendim belirleyecem kimse de bana karışmayacak. Halka bunu açık açık söylersem bana yine destek vereceğime de inanıyorum. İnsanlar da bunu söylüyor bana. Her gün konuyla ilgili yüzlerce mesaj da yazılıyor bana. Çünkü biz CHP’den büyük bir darbe yedik, bunun geç farkına vardık. Benim geçersiz sayılan oylarımla birlikte aldığım oy sayısı 20 bindir! Az buz bir oy değil bu hele de dediğim tüm engellemelere ve diğer durumlara rağmen… Düşünün öz amcamın oğlu bile benim kazandığımın kesin olduğunu söyleyerek diğer bir akrabaya oy kullanacağını söylemiti. Biz bu kadar kesin bakıyorduk olaya. Gerisini siz düşünün…

 

O zaman genel bir değerlendirme yapılacak olursa sizce AK Parti şu anda bölgede ve ilde durumu ne? Bu durumuyla AK Parti büyükşehiri alır mı?

 

Bir kere Van’da ciddi sıkıntılar var bunu bilmek gerek. Ama Depremden sonra da AK Parti Van’da muazzam çalışmalar yaptı. Bunları görmezden gelmek eleştirmek büyük bir nankörlüktür. Çünkü biz özel bir muamele gördük ve Başbakan bunu Van’a fazlasıyla yaptı. Van’a büyük bir kaynak gönderdi ve Van’ın toparlanması süresini oldukça kısa tuttu. Bunlar çok iyi gelişmelerdir. Ama bölgenin bir gerçeği de var ama insanlar da artık bu acıya, göz yaşına da dur diyor. Artık kimse ölümler, eylemler, olaylar istemiyor. Yani bu anlamıyla sürecin de sona ermesiyle ilgili büyük beklenti var. Ha şunu da söyleyeyim ben açıklanan bu demokratikleşme paketini de eksikleri olmasına rağmen çok olumlu buluyorum. Her şey sabırla olur bu konuya böyle bakmak gerekiyor. Bugün karşınızda 80-90 yıllık bir Cumhuriyet var. Bir günde bu ülkede büyük değişiklikler yapmak da kolay değil. Ama şunu söyleyeyim bölgedeki halkın kafası da AK Parti’den yana karışık. İnsanlar bu sürecin seçim süreciyle alakalı olup olmadığını da düşünmüyor. Ben de olayın nasıl olduğunu kestiremiyorum açıkçası. Mesela ben şunu söyleyeyim eskiden bizim insanımız babaları, dedeleri ne derse onu yapıyordu. Şimdi ise durum tam tersi. Gençler ne derse aileler onu yapıyor. Ben buna kendim de şahit oldum. Seçim sürecinde gençlerimiz bize oy vermek isteyen anne-babalarına evi terkedeceği tehdidini göstererek istediği partiye oy vermeye zorluyordu. Yani bu anlamda gençler de artık belirleyici kesim bildiğiniz gibi gençelerde de BDP’ye bir yatkınlık var. Kısaca herkes akıllı siyasetini yapıp halkı ikna etsin.

 

Ya BDP’yi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunu siyasi olarak değil de hizmetleri dolayısıyla soruyorum. Siz nasıl gördünüz Kaya’nın başkanlığındaki Van Belediyesini?

 

Bir kere bir söz vardır: Yiğidi öldür hakkını yeme. Az önce nasıl başbakanın hakkını yemediysek Bekir Kaya ve Van Belediyesi’ne de aynı şeyi söylemek gerek. Bakın belediye gücünü kat kat fazlasıyla aştı. Bakın asfalt işini o kadar küçümsemeyin. Bugün en pahalı yatırım asfalttır, yoldur. Kaldırımlarıyla, parkıyla, yeşilliğiyle adam yaptı yani. Bakıyorsunuz önceki dönemlerde çöplerimiz o açık kamyonlarda döküle döküle götürülüyordu ama bugün muazzam teknolojik şekillerde taşınıyor. Nihayetinde ciddi bir çalışma var, gezip bakabilirsiniz. Yollar neredeyse mahallelerde 50-60 metre genişliğinde asfaltlanmış. Biz bir önceki dönem Burhan Yenigün’e çalışma mı dedik? Ama yapmadılar. Her gün Mavi Kent’in önünde eylem var. Şunu da söyleyeyim su sıkıntısı da memleketin önemli bir meselesidir. Su da çok ciddi bir konudur. Bunun da acilen çözülmesi lazım. Ana şebeke de zaten bildiğim kadarıyla bitiyor. Belediye de eksikliklerini tespit edip buna katkı sunması lazım. Yapacağı çok şeyi de seçim havasına girmeden sıraya koyup bitirmesi lazım. En önemlisi de arıtma tesisidir. Belediye bu konuda hükümeti de işin içine koyarak arıtmaya el atması lazım. Çünkü bu Van’ın adeta geleceğini ilgilendiren bir projedir. Yine Van-Üniversite arasındaki ulaşıma bir çözüm getirilmeli. İşin özü Van kabuğunu da kırdı yani. Hem hükümet hem yerel yönetim iyi çalıştı diyebilirim.

 

Van’a dışarıdan bir ismin, bakanın gelmesi için ne diyorsunuz?

 

Kesinlikle Van’a il dışında kimse gelip aday olmaz. Gelirse de onu ilk ben desteklerim. Kimse kimseyi kandırmasın hiçbir bakan Van’a gelmez. Van’ın yarısı Türkçe biliyor yarısı bilmiyor bir Bakan gelip bu riski alıp da Van’da bu riske girmez. Ama eski Bakan Çelik gelirse buna bir şey demem. Ama şunu da diyorum ki eğer birisi gelirse ben elini öpüp başıma koyar onu desteklerim. Bakanlar gidip Aydın’ın ilçesine aday olur ama Van’da olmaz. Yine diyorum mevcut bakanlardan kim de gelirse ben kendisini destekler ve onun için de çalışırım. Bu kadar kesin konuşuyorum işte!


Editör: TE Bilisim