Röportaj: ÖMER AYTAÇ AYKAÇ - ŞEHRİVAN ÖZEL


Yarın Van depreminin 3’üncü dönümüne varılırken, depremden sonra başlayan ekonomik kriz ve istikrarsız gidiş devam ediyor. Bir taraftan büyük bir krizle mücadele edilen kentte bir taraftan da kentin dinamiklerinin kentin gidişatı konusundaki sessizliği sürerken Van TSO eski başkanı ve Van’ın önemli isimlerinden birisi olan Zahir Kandaşoğlu’ndan gidişata dair sert tepki geldi. Kandaşoğlu siyaseçilere, STK’lara ve meslek kuruluşlarına adeta feryat etti. Ekonominden yana bitmek bilmeyen iddialar, söylemler ve şikayetleri değerlendiren Kandaşoğlu, kente yaşanan ekonomik krizin de gidişattaki suçluları da Şehrivan aracılığı ile değerlendirdi. STK’ların ve meslek odalarının suskunluğuna tepki gösteren Kandaşoğlu, kenti terketme, devletin elini Van’dan çektiği yönündeki iddialar, çözüm süreci gibi önemli konularda da çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. İşte Van’ın iş dünyasının ve kentin en önemli isimlerinden biri olan Kandaşoğlu’nun gözünden Van’ın durumu…

Van’ın iş dünyasının önemli bir ismisiniz. Van’ın gidişatı şu an ne durumda? Siz mevcut durumu nasıl görüyorsunuz?

Biz Van’ı aslında çok konuşmamız gerekiyor. Van yarım saat, 1 saat konuşulacak bir il değil. Geniş kapsamlı bir şeklide bu kenti değerlendirmek gerekiyor. Şu anda Van’da ciddi bir nakit kredi kullanımı var. İsterseniz araştırın, Van’ın nüfusu ve ekonomik durumuna göre Türkiye’de en çok kredinin kullandığı kent şu an. Bu da demektir ki Van’ın tüm kesimi 7’den 70’e bankalara borçludur. Biliyorsunuz bir yerde borç ve sıkıntı olduğu o zaman o ilde ve bölgede gelişme de olmaz, istikrar da olmaz. Şu anda Van kim ne derse desin ekonomik anlamda can çekişiyor. Birilerinin aksini söylediğine bakmayın, gelsinler bunu her platformda tartışalım.

Nasıl tartışacağız? Hele de kimsenin inisiyatif almadığı bu dönemde…

Siyasileri çağırıp burada program yapmak gerek. Tüccar ve esnafa söz vermek gerekiyor. Bir bakan geldiğinde bir devlet adamı geldiğinde bizleri dinlemek gerek. Bakın biz risk taşıyan insanlarız. Yüzlerce insanı çalıştırıyorum örneğin ben. Biz de büyük sıkıntılar yaşıyoruz elbette. Sırf işlerimizi çevirmek için malımızı, mülkümüzü satıyoruz artık. İşte bunların hepsini konuşmak, tartışmak ve bize cesaret verecek adımlara çevirmek lazım. Şu an sahada böyle bir ekip yok. Kim ne konuştuysa… Bu da bize zarar veriyor. Bizim bir kere önceliklerimizi belirlememiz gerekiyor. Biz bunu hep söylüyoruz. Deprem yaşanan bir il bir iki yılda kendine gelmez. Van yaralarını daha yeni yeni hissediyor. Deprem bu ilin belini kırdı. Önceleri nakit para vardı ama 3 yıl içinde nakit kalmadı. İnsanlar bir anda boşa düştü. Emlak sektörü de durmuş durumda. İnsanlar gayrimenkul satarak da sıcak para elde edemiyor. Bu da ekonomiyi dara koyan ayrı bir durum tabi…

VAN’DA PİYASA DURDU!

Depremden 3 yıl sonra patlak veren ekonomideki sıkıntının en büyük sebebi nedir şu anda?

Ekonomik anlamdaki bu sıkıntıya en çok sebebiyet veren ve tüccar-esnaflarımızı banka kredilerine zorlayan da kurumlardır. Belediye ödeme yapmıyor, devlet kurumları ödeme yapmıyor. Milyonluk ödeneği olan kurumlar en fazla yüzde 10 ödüyor. Bu da sıkıntıyı iki katına çıkarıyor. Haliyle iş adamları bankadan kredi alıp personelinin giderlerini karşılıyor. Önceleri iş yapınca düzenli paralar alınırdı, şimdi insanlar devlete iş yapmak için kredi çekip öyle iş yapıyor. Hem piyasaya sıcak para akışı yaşanıyordu hem de ekonomiye katkı sunuluyordu. Örneğin bir firma parasını aldığı zaman çalışan işçisi, sanayisi, bankası, vergisi, yedek parçası, akaryakıtı gibi toplam 250 sektöre para akışı sağlıyordu. Bu az buz bir şey değil. Şimdi bu da olmayınca piyasada para akışı olmuyor. Nakit dönmeyince de piyasa tıkanıyor. Van şu anda tam bunu yaşıyor işte. Ve kimse bunun üzerinde bir çalışma yapıp bu sorunları konuşmaya gelmiyor. Ayda yılda birimiz çıkıp bir-iki laf ediyoruz öylece kapanıp kalıyor.

LAFI DOLANDIRMAYIN, NET OLUN!

Dediğiniz gibi kimse kolay kolay konuşmuyor? Ama neden… Bunu niye konuşmuyoruz? Niye her gün gündeme getirmiyoruz? Depremden sonra iyice zirveye çıkan bu krizi konuşulması gerekirken kimse üzerine almıyor...

Bakınız ben Van TSO Başkanı iken, piyasada ciddi bir hareketlilik vardı. Biz her dalı, her sektörü konuşalım, sorunlarımızı bilinçli ve bilimsel bir şekilde masaya yatıralım düşüncesindeydik. Kent konseyi kurduk, tüm odaları bir araya getirdik. Her ay Van’ın ekonomik tablosunu çıkarıp sektördeki sıkıntıları konuştuk, yeri geldik Ankara’ya taşıdık. STK’lardan, meslek odalarından oluşan böyle bir komisyon var şu anda. Kim biliyor peki? Şu an onlar da konuşmuyor. Ses getirseler bile ciddiye alınmayacak, gündem yaratmayacak konularla gündeme geliyorlar. Gerçekleri saptırıyorlar, kimi yandaşlık yapıyorlar kimi yağcılık yapıyorlar! Net bir tavır ortaya koysalar, bu bizim doğrumuzdur deseler ses getirir, çözüme de katkı sunar. Çok virajlı, dolambaçlı ifadelerle konuşuyorlar. Bu da Van’a büyük bir eksiklik katıyor.

Nedir bu kaygıların, gerçekliği saptırmanın ve yandaşlığın sebebi?

BUNUN ADI SAHİPSİZLİK!

Ben açık ve net söyleyeyim: Hiçbir dönemde böyle bir boşluk ve sahipsizlik yaşamadık. Yoktu böyle bir şey! Ama ilgili isimlerin, yumruğunu masaya vuracak insanları bulamıyorsunuz. Zamanında ben hedef oldum, cezasını da çektim ama vicdanen rahatım. Kalktım bu kentin bakanı Hüseyin Çelik’e yanlış yapıyorsun dedim, Belediye Başkanı Burhan Yenigün’e dedim. Karşılarında durdum. Belki şahsi olarak zarar gördüm ama bu kentin insanına ihanet etmedim. Ama kimse böyle bir dönemde kimse ile arasını bozmak istemiyor. Kimi devlete kimi başka kesimlere yakın olmak istiyor. Kimse memleketi ya da bu memleketin insanını düşünmüyor. Asıl sebep bu! Ama bu ile zarar verenlere Allah hesabını soracak.

Vergi ve SGK’lara da erteleme gelmedi. Bu konuda da güçlü bir ses oluşturulmadı bunun altında da mı kaygılar yatıyor?

Samimi bir şekilde uğraşılsaydı bunlar olacaktı. Bu meseleyi Van TSO ortaya atınca bazıları hemen atıldı: Her gün erteleme mi olacak, bu karar emsal olacak gibi... Olsun tabi. Van emsal olacak diye depremden büyük yara alan bu kentin esnafının borçları silinmeyecek mi? Bu kentin bu borçları ödeyecek hali yok artık… Ama kim bunları dillendirdi? Hangi gün bu kentin vekilleri bir araya geldi, birlikle bu işi çözmeye çalıştı? Bakın biz deprem yaşadık, deprem! Bu depremde bu sıkıntıları, sorunu var. Buyrun gelin Van’da araştırma yapın diyen birileri oldu mu? Bu borçları Van esnafı ödeyemiyor!

Bu kriz içerisinde bir de farklı şeyler konuşuluyor. İş dünyasının Van’ı terkettiği iddialarına ne diyeceksiniz? Kentte ciddi bir sermaye ve beyin göçünden bahsediliyor…

Yok böyle bir şey! Hepsi yalan, dolan, dedikodu! Allah aşkına kim çıkarıyor bu dedikodular bilmek, bu insanları görmek istiyorum! Biz nasıl buraları terkedeceğiz? Bizim malımız, mülkümüz burada. Burayı terkedip başka yerlerde ne yapacağız? Bu dedikoduları kim çıkarıyorsa cezasını çekmeli. Bunlar dedikodudan başka bir şey değildir. Üstelik bir sorun varsa işadamı ayakta duracak. Ha bu ilden zaten gitmeye niyeti olan, hazırlığını çoktan yapmış adamlar varsa açık açık bunu söylesin. Kalkıp sorunlardan dolayı Van’ı terkediyorum demesinler. Allah aşkına Türkiye’nin neresinde sorun yok. Başkentte de var, İstanbul’da da var. Orada işadamları sıkıntı yaşıyor. Ama en ufak şeyde ben bırakıyorum, kaçıyorum demek çok yanlıştır! Kimse bu dedikodulara kulak asmasın, giderim diyenlerin de su sebepten gittiğine inanmasın. Bu dedikoduyu çıkaranlar da gitti denilenlerin hepsi de şu an Van’da.

Deniliyordu ki seçimden sonra devlet elini Van’dan çekecek. AK Parti kaybederse Van sahipsiz kalacak. Seçim bitti, şimdi devlet Van’dan elini çekti diyorlar. Doğru mu bu?

Devlet niye elini Van’dan çeksin? Devlet elini Van’dan da çekemez, çekmesi için bir sebep de yok. Devlet elini çektiyse niye 5 yıldı iller bankası, Karayolları Bölge Müdürlüğü, Bölge Hastanesi yapıyor? Her yerde devlet kurumları üzerinden yatırımları var. Devlet elini çekse bu yatırımları yapar mı? Bakın rektör YYÜ’de koşturuyor, yenilik yaratmaya çalışıyor ve ödenek de getiriyor. İnanın iyi niyetli çalışınca, proje ortaya konulunca devlet desteğini de veriyor. Daha ne olsun? Bu da dedikodudan, suçlu aramaktan başka bir şey değil… Bizim böyle asılsız bir konudan çok konuşmamız gereken daha önemli bir mesele var. Onun da adı çözüm sürecidir…

“POLİTİKA YAPMAYIN, YETER”

Çözüme değinmişken, sürecin gidişatını nasıl görüyorsunuz?

Bu çözüm sürecinin nihayete ermemesi, sorunların bitmemesi şu anda Van’daki sıkıntıyı artırıyor. Gördünüz geçtiğimiz hafta yaşananlar, olaylar… Bu sürecin kimi zaman askıya alınması ya da gündemden düşürülmesinden kaynaklanıyor. Buraya kadar gelmişken süreç tamamlanmalı artık. Hem toplumdaki bu ayrışmalar hem de bu yaşananlar üst üste gelince bir yerden patlak veriyor işte… Bu memleketin hepsinin çözümü istemesi lazım. Herkes çözüm sürecinin bitmesini ve sekteye uğramadan tamamlanmasının arkasında olması lazım. Biz kimsenin kişisel bozma çabalarını kabul etmiyoruz. Kimse bu süreç üzerinde siyaset yapmamalı. Bu bölgenin kaderi bu sürece bağlıdır. Kimse politika yapmasın, artık yeter! Artık bu coğrafya da toprak bile isyan ediyor. Beni siyasete alet etmeyin diyor. Bu kentte sözünüz er olun, bu kenti hak ettiği noktaya getirin diyor! En azından borçlu olduğumuz bu topraklara ses verelim!

Editör: TE Bilisim