Gazetemizin sorularını yanıtlayan Genel Başkan Mustafa Özçelik Kürt toplumunun renkli bir toplum olduğunu söyleyerek, Kürdistan’ın kurulması için Türkiye ile bir işbirliği içine girebileceklerini sözlerine ekledi. Önümüzdeki genel seçimler hakkında da değerlendirmelerde bulunan Özçelik, “Parti olarak önümüzdeki genel seçimler için henüz bir program belirlemiş değiliz. Bunu önümüzdeki günlerde belirleyeceğiz.” Dedi. Başkan Özçelik bağımsız ya da diğer partiler ile birleşme olur mu sorumuza ise, “Kürtlerin bir bütün olarak seçimlere katılımı yönünde ya da seçimlerde ortak politika belirleme yönünde bir girişimimiz olacaktır. Ama görünen seçim barajı da seçimlere bağımsız olarak katılıma da yöneltebilir.” Sözlerine yer verdi. Çözüm süreci ile ilgilide gazetemize konuşan Özçelik, Kürt meselesinin sadece PKK’nin meselesi olmadığını, sürece 3’ncü bir gözlemcinin dahil edilmesi gerektiğini söyledi.

Partinin Genel Başkanısınız, öncelikli olarak Partıya Azadıya Kurdıstanê’yi sizden duyabilir miyiz?

Partîya Azadîya Kurdıstanê yaklaşık 2 yıldır yapılan çalışmaların ürünü olarak 18 Ekim 2014 günü Diyarbakır’da yaptığı kongre ile kuruluşunu tamamladı ve 19 Ekim’de de kamuoyuna yapmış olduğu bir açıklama ile PAK’ın ‘Kürdistan Özgürlük Partisi’ ilan edildi. Daha sonrasında 17 Kasım’da da İçişleri Bakanlığına resmi başvurumuzu yaptık. Ancak o gün alındı belgesi verilmedi. Aradan 24 gün geçtikten sonra alındı belgemiz İçişleri Bakanlığı tarafından bize verilmiş oldu. Şuanda partimiz yasal rutinat açısından prosedürünü tamamlamış durumda ve faaliyetlerini bu şekilde sürdürüyor.

“KÜRT TOPLUMU ÇOK RENKLİ BİR TOPLUMDUR”

Partîya Azadîya Kurdıstanê’nin çıkışı ve ana teması şudur. Bugün Kürt ve Kürdistan meselesi birçok boyutuyla çözüm bekleyen bir meseledir. Bu meselenin çözümü konusuyla ilgili değişik çözüm önerileri gelmektedir. Devletin 90 yıldır izlemiş olduğu bir siyaset var. PAK bütün bu yaklaşımların, aslında sorunun çözümüne tekabül etmediğini kendince tespit etti ve bu temelde bir çözüm programı, Kürt ve Kürdistan esası üzerine yola koyuldu. Partîya Azadîya Kurdıstanê’nin temel kriterleri var. Birincisi bir Kürt toplumunun çok renkli bir toplum olduğunu tespit ediyoruz. Realitede budur, etnik açıdan öyledir, dinsel açıdan, mezhepsel açıdan ve sosyal açıdan renkli bir toplumdur. Bir partinin Kurdıstanê bir nitelik taşıyabilmesi için bu rengin ve renklerin tümünü kucaklaması gerekiyor. Kürdistan Özgürlük Partisi de kendisini bu anlamda bütün bu renkleri kucaklayan bir kitle partisi olarak ifade ediyoruz. Yani ne bir şahıs, ne bir din, ne bir mezhep, ne bir grup partisi olarak kendisini ifade etmiyor. Kürdistan Özgürlük Partisi’nin diğer önemli bir noktası da Kürt diye bir millet ve Kürdistan denilen bir ülke vardır. Ve Kürtlerin kendi tayin hakkı vardır diyoruz. Kürtlerin kendilerini Kürdistan’da özgürce, Kürdistan’da yaşan diğer azınlıklar ile beraber özgürce yönetme hakkı vardır…

ÖZÇELİK: TEKÇİ ZİHNİYET DEĞİŞMELİ

Devletleşmek bir haktır diyoruz. Yaşanan konjonktürü de dikkate alarak diyoruz ki eşitlik temelinde bir ortaklıkla, bir federal yapıyla da Türkiye ve Kürdistan bir ortak süreç yaşayabilir. Bugün yine Güney Kürdistan’da bunun somut bir örneği var. Irak Federal Kürdistan Devleti var. Bizde Türkiye ve Kürdistan Federal Devleti şeklinde bir ortaklığa girebiliriz. Türkiye’nin bunu kabul etmesi hem Türkiye hem de Kürdistan halkları açısından halkında çıkarınadır. Ama ne yazık ki Türkiye 90 yıldır; Tek devlet, tek millet, tek vatan ve tek bayrak diyor ve belki de bütün sorunların çözümsüzlüğünün dayandığı temel paradigma budur. Bunun değişmesi lazım. Türkiye halen tek devlet, tek millet, tek vatan ve tek bayrak derse elbette ki Kürtlerinde kendilerini bağımsız ya da federal olarak ifade etme hakkı vardır. Bu anlam biz Kürdistan meselesinin kabul edilmesini, Kürdistan ve Kürt gerçekliği PAK’ın icat ettiği bir gerçeklik değil. Bunlar tarihsel, coğrafik, etniksel gerçekliklerdir ve bunun kabul edilmesi gerekiliyor. Bizlerde bunun üzerinden yola çıkıyoruz…

Partîya Azadîya Kurdıstanê yani PAK Kürt siyasetine resmen girdi. Genel seçime de az bir zaman var. Bu sürede nasıl bir siyaset anlayışı olacak?

ÖZÇELİK: KÜRT MESELESİ MÜTABAKATLA ÇÖZÜLÜR

Biz genel anlamda Türkiye’de demokrasi ve özgürlük mücadelesinin Kürdistan’daki özgürlük mücadelesi ile birlikte ele alınması gerektiğini biliyoruz. Kürdistan özgürlük mücadelesi aynı zamanda Türkiye’de yaşayan milyonlarca Kürdün özgürlük ve demokrasi mücadelesi ile bağlantılıdır. Bu nedenle gerek seçimler olsun, gerek diğer hak ve özgürlükler ile ilgili mücadeleler olsun, elbette ki PAK’ın da gündeminde yer alıyor. Biz henüz seçimler ile ilgili parti meclisi olarak bir politika belirlemiş değiliz. Ama temel parametrelerimiz şunlardır; Kürt ve Kürdistan gerçekliğinin kabul edilmesi, bu anlamda Kürtlerin millet olarak varlığının kabul edilmesi, Kürtlerin özgürce temsiliyetine kabul edilmesi temelinde bir yaklaşım içinde olacağız. Mevcut parlamento, yeminin içeriğinden başlayarak birçok uygulaması ve kararlarıyla Kürtlerin millet olarak varlığını aslında ret eden bir yaklaşım biçimidir. Yani mevcut parlamentoyu dikkate aldığınızda bu tür sorunlar var. Başka bir gerçeklik Kürt ve Kürdistan meselesi gibi özü ulusal meselelerde sadece seçimle ya da parlamentodaki azınlık-çoğunluklarla çözülmüyor. 2 millet var ve bu 2 milletin çözümü mutabakatlarla çözülür.

‘KÜRT MESELESİ SEÇİMLE ÇÖZÜLMEZ!’

Kürtlerin şuanda Türkiye’de, Kürdistan da nüfusu 25 milyon olarak tahmin ediliyor. 18 milyona yakın bir oy potansiyeli olduğu kabul ediliyor. Kürtler adına seçimlere katılan partiler, HDP, HAK-PAR ve en son HÜDA-PAR’ın aldıkları oy en fazla 4 milyondur. Yani 14 milyon Kürt henüz Kürtlere oy vermiyor. Bu ne demektir, 18 milyon Kürdün hepsi Kürtlere oy verse yine parlamentoda 200’e yakın milletvekili çıkarabiliriz. İş oylamaya kalırsa yine Kürt meselesinin ‘K’si bile çözülemeyecektir. Bu anlamda Kürt ve Kürdistan meselesi seçimle çözülecek bir mesele değildir. Ama seçimlerle ve parlamentonun da yapabileceğiz bir takım gelişmeler sağlanabilir. Bizim seçim stratejimizi, parti meclisimiz önümüzdeki dönemlerde belirleyecektir. Biz kendi siyasal kimliğimiz ile bu sürecin içinde yer almayı hedef alacağız.

Sizi DBP ve HDP’den ayıran çizgi ne olacaktır. Diğer bir deyişle vatandaş neden sizi tercih etmeli?

‘KÜRDİSTAN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN YOLA ÇIKTIK’

Biz öncelikle Kürdistan Özgürlük Partisi olarak kendisini başka bir parti ile her hangi bir siyasi organizasyon ile tanımlamıyor ve bunu da doğru görmüyoruz. Her partinin kendisine göre bir siyasal yapısı vardır. PAK’ın da bu anlamda ana parametreleri vardır. Adı Kürdistan’dır. Kürdistan özgürlüğü için yola çıkmıştır. Kürt milletinin varlığını esas almaktadır. Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkını söylemektedir. Kendisini herhangi bir sınıfın, grubun, bir dinin, bir mezhebin partisi olarak görmemektedir. Kürdistan Özgürlük Partisi, Kürdistan ve Türkiye diye iki ülke tanımı yapıyor ve buna göre siyaset yürütüyor. PAK diğer Kürdistan’da bulunan federal partileri kendisi gibi görüyor. Bu anlamda Dünya’da Kürtlere kim destek veriyorsa, onları Kürtlerin dostu olarak göreceğiz. Parti olarak Kürtlerin dostunu arttıran, düşmanını ise azaltan bir siyaset izliyoruz. Bölgede yürüttüğümüz siyaseti diğer kardeş partilerimize zarar vermeden yürüteceğiz. Kürtler arası diyalog ve hoşgörü ana temalarımızdan bazılarıdır. Bu temalar ile yolar çıkıyoruz. Kürdistan Özgürlük Partisi, adaleti, katılımcı demokrasiyi, özgürlüğü, eşitliği öncelikle kendi içinde uygulamayı hedef alan bir partidir.

Seçim barajı halen yüzde 10’yken genel seçime nasıl gireceksiniz? Bağımsız aday yada diğer partiler ile bir ittifak olur mu?

ÖZÇELİK: SEÇİM BARAJI İNSAN HAKLARINA AYKIRIDIR

Seçim barajı 12 Eylül anayasasının getirmiş olduğu bu boyutta bir baraj insan haklarına aykırıdır. Bu anlamda düşünce, irade ve temsil haklarına aykırıdır. Ama Kürtler açısından bunun kadar önemli olan birçok engellemede var. Parlamentoda Kürtler, Kürt kimlikleri ile temsil edilemiyorlar. Bu da ciddi bir sorundur ve bunlarında değerlendirilmesi ve tartışılması gerekiliyor. Elbette ki barajın düşürülmesi gerekiliyor. Buda özgürlük ve demokrasi için kısa bir yol açıcı olacaktır. Partîya Azadîya Kurdıstanê önümüzdeki dönemde yapacağı meclis toplantısında seçim politikasını net olarak belirleyecektir. Ama mevcut verili koşullarda seçimlere her hangi bir katılım olsa da elbette ki biz Kürtler arasında, Kürdistani bir siyaset temelinde bir ittifak yolları arayacağız. Kürtlerin bir bütün olarak seçimlere katılımı yönünde ya da seçimlerde ortak politika belirleme yönünde bir girişimimiz olacaktır. Ama görünen seçim barajı da seçimlere bağımsız olarak katılıma da yöneltebilir.

PAK Doğu ve Güneydoğu dışında nasıl bir politika güdecektir? Hele de HDP’nin Türkiyeleşme çıkışından sonra?

‘KÜRTLER NEREDEYSE BİZDE ORADA OLACAĞIZ’

Bizim bir Kürt sorunu birde Kürdistan sorunu şeklinde iki tanımlamamız var. Kürdistan diye bir ülke var ve Kürdistan’da yaşayan değişik toplumsal kesimlerin oluşturduğu bir yapı var. Ve bu yapı kendini özgürce yönetebilmektedir. Türkiye’de ise milyonları bulan bir nüfus var. Türkiye’deki Kürt nüfusunun sorunu nitelik olarak Kürdistan’daki sorundan farklıdır. Türkiye’deki Kürtleri biz Türkiye’deki özgürlük mücadelesi verenler olarak görüyoruz. Bu anlamda da orada bulunan ulusal, demokratik, insani özgürlük haklarının tanınması için bir mücadelenin içerisinde olacağız. Kürtlerin çoğunlukta oldukları yerlerde de yerel yönetimlerde Kürtlerin kendilerini özgürce yönetecekleri bir statünün ve yapının oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Ama genel çerçeve olarak Kürdistan Özgürlük Partisi Kürt ve Kürdistan sorunun çözümünü hedefleyen bir partidir. Ana eksenimiz Kürdistan’dır. Türkiye’deki mücadele içinde örgütlendirme içerisinde olacağız. Tam anlamıyla Kürtler neredeyse bizde orada olacağız.

Ortada bir çözüm ve müzakere süreci var. Bu sürece bakışınız, geleceğine dair öngörünüz ya da bölgedeki duruma dair yorumunuz nedir?

‘NE DEVLETTEN NE PKK’DEN SOMUT PROGRAM GÖREMEDİK’

2 yıla yakın bir süredir, çözüm süreci adı altında bir süreç devam etmektedir. Biz Kürdistan Özgürlük Partisi olarak ana kimlik ve parametrelerimizden biri de siyaseti barışçıl, sivil ve demokratik yol ve yöntemlerle yürütmektir. Biz bunu esas alıyoruz. Bu anlamda da 2 yıla yakın bir süredir bu sürecin, PKK ve devlet arasındaki bizimde diyalog süreci olarak nitelendirdiğimiz süreç ile beraber insanların ölmüyor olması kan dökülmüyor olması bizim en büyük kazanımımızdır. Siyasetin şiddet dışı yol yöntemlerle yürütülmesi önemli bir kazanımdır. Bu sorunun hangi düzeyde olursa olsun çözüm için yapılan bir diyalog bizim için çok önemlidir. Bu anlamda çözüm süreci olarak ifade edilen sürecin 3 temel kazanımı var. Diyalog, siyasi yollar ile sorunlarda çözüm yolu aranması ve kan dökülmemesi. Ama ne yazık ki biz bu 2 yıllık süre zarfında ne devletten nede PKK tarafından neyin çözüleceğine dair herhangi somut bir program ve belge göremedik. Neyi çözüyoruz ve neyi çözeceğiz? Bu konu halen havada kalmaktadır.

‘MESELE SADECE PKK’NİN MESELESİ DEĞİL’

Biz Kürt ve Kürdistan meselesinin çözümü olarak sorunun görülmesi gerektiğini düşünüyoruz ve öyle görüyoruz. Ama şu anda bizim görebildiğimiz bu değildir. Burada PAK olarak bizim en önemli argümanlarımızdan biride bu Kürt meselesi sadece PKK’nin meselesi değildir. Kürdistan toplumunun en geniş, ulusal ve demokratik meselesidir. Bu anlamda eğer ki devletle muhatap olunacaksa Türkiye ve Kürdistan tarafı olarak algılamak gerekiyor. Kürdistan tarafında sadece PKK değil, en geniş Kürt ulusal güçlerinin içinde yer alacağı bir temsil gücü olmalıdır Bunların muhatap alınması lazım. Ayrıca bu tür sorunlarda uluslararası alanda gözlemci niteliği taşıyan ve kabul edilebilir 3 tarafında sürece katılması gerekiyor. Yani bu anlamda 3 bir mekanizma bu sorunu ele almalıdır. Biz bugün için devletin aslında herhangi bir şarta bağlı olmaksızın atması gereken adımlar olduğuna inanıyoruz. Kürtlerin hakları kabul edilmelidir. Yasal ve anayasal güvencelere alınmalıdır. Çatışmasızlık ortamının devam etmesi için devlet çok ciddi bir şekilde tedbirler almalıdır. Anadilde eğitim en önemli konulardan bir tanesidir. Bu anlamda yasal ve anayasal güvence altında alınmalıdır. Devletin bu anlamda sadece silah bırak veya bırakma demesinin dışında atması gereken adımlardır ve atmalıdır. Sürecin başlangıç noktası bu olmalıdır.

Van’da tabelanızı astınız, Kentin siyaset üretme konusunda sıkıntıları var, PAK yerelde ne değiştirir? Siyasete ve yönetenlere ortak olabilecek mi?

‘SİYASETİ TEK RENKLİKTEN ÇIKARACAĞIZ’

Partîya Azadîya Kurdıstanê kuruluşuyla beraber ve özellikle İçişleri Bakanlığına başvurusu ile beraber Kürdistan kamuoyunda ve hatta Türkiye kamuoyunda çok ciddi bir ilgi kaynağı olmuştur. Yeni bir ses olduğu ortadadır. Biz Kürdistan siyasetinin bir zemine oturması için önemli bir katalizör görevi göreceğiz ve bu 2 aylık bir süre zarfında bunun çok önemli verilerini gördük. Genel Kürdistan siyasetinde, yerelde Van ve diğer illerde siyasete yeni bir renk getireceğiz. Bizim amacımızda bu zaten. Yani siyaseti tek renklikten, monotonluktan çıkarıp, gerçekten de toplumun yerel sorunlarına çözüm programlarına yönelik çalışan bir parti olacağız.

Son olarak sizler neler söylemek istersiniz?

‘ÖNEMLİ OLAN KÜRTLERİN SAMİMİ BİRLİKTELİĞİDİR’

Kürdistan Özgürlük Partisi Kürtler arası birliğin yaşamsal önem taşıdığı bir süreçte oluşmuştur. Bugün Şengal’de, Şengal’in kurtuluşu için Peşmerge gücü adım adım yol almaktadır. Umut ediyoruz ki çok kısa bir süre zarfında Şengal kurtarılacaktır. Şengal’in kurtuluşu Güney Kürdistan Devletinin önemli bir basamağı olacaktır. Yine aynı şekilde bugün Kobanê’de Peşmerge gücünün yardımıyla YPG savaşçıları DAİŞ’e karşı ciddi ve kahramanca bir direniş göstermektedir. Biz oradaki direnişi de kendi direnişimiz olarak görmekteyiz. Bizim için önemli olan Kürtlerin öncelikli olarak samimi birlikteliğidir. Kürt siyasal güçleri bir birlerini kabul etmezlerse sevgi, saygı düzeyinde bir süreç başlatmazlarsa özgürlük çok zor olacaktır. Bu nedenle tüm Kürt ve Kürdistan’ın bir birlerine karşı sevgi ve saygı çerçevesinde çalışması gerekmektedir. PAK’ta bu anlamda üzerine düşen görevi yapacaktır.


Röportaj: Önder ALTINAL - Şehrivan

Editör: TE Bilisim