Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'a konuşan Devlet Bahçeli koalisyon ile ilgili keisn kararlarından söz etti.


İşte röportajın ilgili bölümü:

 

Ahmet Davutoğlu partinize geldiğinde ne söyleyeceksiniz?

Bu zamana kadar ne söylediysek aynısını söyleyeceğiz. Diyeceğiz ki: Çözüm süreci bir çözülme sürecidir ve hemen bitirilmelidir. 17/25 Aralık'ın üzerine sonuna kadar gidilmelidir. Recep Tayyip Erdoğan Saray'dan çıkıp Çankaya fanusunun içine girmelidir.

 


Yani koalisyon şartlarınızı tekrarlayacaksınız?

Evet... Bunları söyleyeceğiz. Her şeyi söyleyeceğiz.


 

Başka ne diyeceksiniz?

Sizinle "çözüm süreci" konusunda hiçbir birlikteliğimiz yok diyeceğiz. Ayrıca 17/25 Aralık konusu var diyeceğiz. Saray'dan Çankaya'ya taşınma konusu var diyeceğiz. Bunların haricinde çok konu var diyeceğiz. Ardından da ekleyeceğiz: Beraber koalisyon kurup birbirimizi aldatmanın gereği yok diyeceğiz. Koalisyon kurup birbirimizi karakol amiri gibi takip ettirmenin gereği yok diyeceğiz. Bu bakanlığı bu parti kontrol edecek, şu bakanlığı şu parti kontrol edecek... Böyle şey olabilir mi?


 

Bu sözlerinizle Ahmet Davutoğlu'na kapıyı kapatmış olacaksınız. Kendisine başka bir yol önerecek misiniz?

Elbette... Türkiye'yi düşünerek kendisine bir yol önereceğiz. Toplumsal yarılmayı AKP-CHP formülü çözer.



 

Hangi yol bu?

Bugün Türkiye'de kutuplaşma var. Recep Tayyip Erdoğan, kendi partisine taban bulabilmek için Türkiye'yi ciddi manada kutuplaştırmış,
cepheleştirmiştir. Bugün Türkiye'nin en önemli meselesi bu sosyal yarılmadır. Bu ayrışma, tam manasıyla bir felakete dönüşmüştür. Yeniden kaynaşmanın sağlanması, nesiller alacaktır.


 

O denli büyük mü sorun? Kutuplaşma sorunu bu denli yükselmiş midir?

Tabii efendim. Bugün çok kişi birbiriyle alışveriş yapmıyor. Aynı yolda karşılaşanlar, kaldırım değiştiriyor. Herhangi bir gerginlik, herhangi bir çatışma olmasın diye insanlar karşı karşıya gelmek istemiyor.

 


Neden böyle oluyor?

Televizyonlarda Recep Tayyip Erdoğan'ın bıkma bilmez, usanma bilmez konuşmaları, her gün yepyeni bir stres kaynağı haline geliyor. Her konuşması yeni bir toplumsal depresyon kaynağı... Bunu düşünen yok. Bunun önlemini almayı akıl eden yok. Bir kişi de çıkıp "Sayın Cumhurbaşkanım veya Sayın Başbakanım... Lütfen biraz sakin olalım" demiyor. Böyle telkinde bulunan yok.

 

Böyle söyleyebilecek kimse kalmış mıdır acaba?

Ama etrafında bu kadar bilim insanı var.


 

Onlar herhangi bir uyarıda bulunabilirler mi?

Efendim, zaten sıkıntı burada. Aydınlar kalkıyorlar, mesela en son iki yüzü bir araya gelip bir bildiriye imza atmışlar. Fakat Türkiye'nin yarılmasını mesele etmiyorlar. Toplumsal yarılma en önemli mesele. Kaynaşma, kucaklaşma sağlanmalı. İnsanlar otobüs duraklarında hafif bir yer değişikliği yapsalar, kavga çıkıyor. Herkesin elinde silahtan ziyade bıçak var. Bir bıçak usulü çıktı. Öbür taraftan kadına şiddet almış başını gitmiş. Huzursuzluklar var. Bunları nasıl kaynaştıracaksınız? Bunlar önemli şeyler.


 

Davutoğlu'na bunları anlatacaksınız, ardından da ne diyeceksiniz?

Bu sorunları anlatacağız, ardından da tek başına iktidar olmadığına göre bu sorunları çözecek bir koalisyon kurulmalı diyeceğiz. Bunun için de en geçerli model AK Parti/CHP modelidir. Bu modeli hayata geçirin diyeceğiz. Biz seçim gecesi söyledik: Bize düşen anamuhalefettir. Böyle bir koalisyon modeli ortaya çıkarsa... Biz Türkiye'nin yararına olan uygulamaları destekleriz, yararına olmayan uygulamalara da muhalefet ederiz. Yapıcı bir muhalefet oluruz.


KAYNAK-HÜR HABER

Editör: TE Bilisim