Seçimlerin gerçekleşmesine ve Başbakan’ın Van mitingine birkaç gün kala Başbakan Erdoğan 23 Mart tarihinde Kocaeli’de bir konuşma yapıyor.

Kocaeli, Gölcük, Van depremlerinden bahsederken şu sözlere yer veriyor;

“Van depremi oldu, 1 yılda yeni bir Van inşa ettik. Buna rağmen hala Van'daki kardeşlerimiz bu yapılan hizmetleri eğer görmezse biz buna üzülürüz. Ama hiç de önemli değil. At denize balık bilmezse halik bilir. Biz buna bakıyoruz.”

Başbakan Erdoğan bu sözleri bir minnet ifadesi veya “Görün bunları haa..!” şeklinde bir ifade ile Van halkını töhmet altında bırakmak için söylemediğine inanıyorum. Ki söylese bu ifadeleri Van’da bir kez daha kullanabilirdi. Bu noktada sözünü esirgemez benim bildiğim Erdoğan.

31 Mart günü seçimler yapılıyor. Van birkaç saatliğine merkezde önde götürüyor yarışı, daha sonra ilçeler açıklandıkça bir bir düşüyor oylar.

Pazar akşamı hemen hemen netleşen birkaç gün sonra kesinleşen tablo ortada. BDP yüzde 54 gibi bir oranı yakalıyor AK Parti ise 40-41’de kalıyor. 2009’a göre AK Parti’nin artırdığı oy 15 bin civarında oran ise yüzde 1’i geçmiyor.

Seçimin ardından 2011 yılındaki depremden sonra en çok Van’a gelen Bakan Beşir Atalay bir değerlendirmesinde şu ifadelere yer veriyor;

“Bu seçim kampanyasında en çok bizi üzen Van'dır. Van'a çok emek verdik. Şırnak'ta bile yüzde 30 oy aldık. Oylarımız arttı. Bölgede bir Ak Parti var, bir de BDP var. Demokrasinin tadını çıkarmak yerine şiddet dilini bırakmadılar. Bölge insanı bize de çok büyük destek verdi.”

AK Parti’nin bu bölgeye depremden sonra yaptıklarının hakkını yememek gerekiyor. Vicdani bir muhasebe yapan hiç kimsenin de bunu inkâr etmeyeceğini düşünüyorum. Ama bu noktada ciddi anlamda Van il teşkilatının, AK Partili dinamiklerin ve Genel Merkez ile koordinasyonu sağlayan insanların işin hakkını verdiğini düşünmüyorum.

***

Daha önceki yazılarımda da kaleme almıştım. Ak Parti’nin bölge ve il koordinatörlerinin hakkıyla Van-Ankara arasındaki koordinasyonu sağladığını düşünmüyorum. Sağlasalardı Başbakan Erdoğan Van’a geldiğinde:

-Depremden sonra Van’a gönderilen paraları sadece belli zümrelerin eli altında dolaşıp durduğunu bilir bunun hesabını sorardı.

-Van’da ekonomik anlamda bir yerel krizin olduğunu bilir Van mitinginde buna dair bazı değerlendirmeler yapardı.

-8 ayda biten TOKİ konutlarının 2 yılı aşkındır susuz, elektriksiz kaldığından dem vurur bunun sorumlularından hesabını isterdi.

-Vergi ve SGK primlerini ödeyemeyen vatandaşın sesini duyardı.

-İl teşkilatının patronlar kulübü olduğunu bilir, adeta BDP’ye oy patlamasının yaşandığı ilçe ve köylerde AK Parti’ye olan tepkinin sesini duyabilirdi.

-Van’a her geldiğinde yanlış bilgilendirilip halka yaptığı konuşmasında sokaklar çöp ve çamur içinde yollar olduğunu iddia etmezdi. Van’da daha büyük sorunlar varken çöpe takılıp kalmaz il teşkilatının yediği nanelerin hesabını sorar onları bu halka afişe ederdi.

-Seçim süresince koltuğundan kalkmaya tenezzül etmeyen bir teşkilatın varlığından haberdar olur, “Van’ı mutlaka almalıyız” cümleleri bir kulağından girip öbüründen çıkan insanların Van’da fıldır fıldır oy topladığı yanılgısına düşüp Van’da oy patlaması beklemezdi.

-Bakanlar ve bürokratlar düzeyinde ilişkileri bir kenara bırakıp hakkıyla Van halkının Van AK Parti’ye olan tepkisini ölçebilecek birilerinden Van’ı dinlemiş olsaydı, buna rağmen Van’dan çıkan bu oyları başarı sayar, sadece ve sadece kendine olan sevgiden dolayı çıkan bu oylar için kendisini bir kez daha tebrik ederdi!

***

Merak ediyorum Van konusunda ‘bal-kaymak’ ilişkisi içerisinde bölge ve il koordinatörlerini hoş beş ile Ankara’ya gönderen, bırakın vatandaş toplantılarında kendi aralarında yaptıkları değerlendirme ve koordinasyon toplantılarında bile “Dünya lideri Erdoğan” sloganları atmaktan bir adım öteye geçmeyen Van Ak Parti İl Başkanlığı’nın bu seçimi kazanmasını nasıl bekliyorsunuz?

Bunu Van’a en çok gelen bakan olan Beşir Atalay’ın çok iyi bilmesi gerekiyordu? Nasıl bilmez…

-Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere yapılan üst düzey toplantılara, STK ve kanaat önderleri buluşmalarına yine AK Parti’nin kendi ‘tayfası’ katılmadı mı?

-Kenti SKM’si Konya ekibi tarafından yönetilen İl Teşkilatı’nda tam bir siyaset depremi yaşanmadı mı? Bir süre sonra herkes kendi kafasına göre seçim çalışmaları yapmaya başlamadı mı?

-Yılların küskünlerini birleştirici ve bütünleştirici bir adım atmak için teşkilat veya milletvekilleri bir adım attı mı?

Bunlar yılların birikmiş sıkıntıların sadece zirvede taşmış olanları… Daha ne konularda yanıldığınızın farkına varsanız ilçelerden bu kadar oy aldığınız için gider size oy veren köylülerin ellerinden öpersiniz…

***

Başbakan Erdoğan’ın ve ‘A’ takımının Van için üzüldüğünü biliyoruz. Erdoğan’ın Van ziyaretlerinde il teşkilatı ile yaptığı özel toplantılarında bile Van’ı fazlasıyla istediğini ve Van için üst düzey bir çalışma istediğini de biliyoruz.

İşte şimdi şu sıralar “Teşkilat istifa etsin” tezahüratlarının eksik olmadığı Van İl Teşkilatı’na Başbakan ve ekibi şu soruyu sormalı:

-Van’da bu kadar yatırım varken, bu insanlara nasıl bu yapılanları anlatamadınız. Bir kente bu kadar yatırım yapan bir partinin Van’daki bu oy oranı nedir?

-İlçe ve köylerdeki bu düşük oy oranı ve tarihi farkların sebebi nedir? Sadece Başkale’nin tarihi farkla seçime damga vurduğu ilçelerde ne oldu da BDP bir anda yüzde 60-70’lerde bir oy patlaması yaptı?

-4 vekilin ilçesinde AK Partili olan belediyeler neden BDP’ye geçti?

Ben olsam tüm bunlara cevap niteliğinde ya paşalar gibi istifamı ederim, ya da kentimi Van Denizi’nin serin sularına bırakırım…

Eee ne demişler? İyilik yap Van Denizi’ne at…

(Not: il teşkilatının, vekillerin ve diğer bilumum yetkililerin ve bu mağlubiyetin sorumlularını veremediği bu cevapları bir sonraki yazıda tartışmaya devam edeceğiz?)


Ömer Aytaç AYKAÇ yazdı...

 

Editör: TE Bilisim