Gülen Cemaati ve AKP ’nin kaset savaşları gölgesinde yapılan 30 Mart seçimleri, tüm partilerde farklı bir beklenti yarattı. Her parti, sonuçlar açıklandığında seçimden zaferle çıktığını deklare etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , oy kaybına rağmen “balkon konuşması”nda zafer naraları atarken, CHP , MHP ve BDP de yüzdelik rakamlarına ve belediye sayısına bakarak bu sevinçten geri kalmadı. Peki seçim bir yarış olduğuna göre gerçek galip ve mağlup hangi parti veya partilerdi?

Sinerji zafere çevrilemedi

2009 yerel seçimlerine bakıldığında AKP’nin yüzde 38.3’ten 45.4’e, CHP’nin 25.9’dan 27.7’ye, MHP’nin 12.9’dan 15.2’ye, BDP’nin de 5.7’den HDP desteğiyle 6.4’e yükseldiğini görüyoruz. 2011 genel seçimleriyle kıyasladığımızda ise AKP’nin kaybı 4.5 puan. 2014 seçimi CHP ve MHP’nin yüzünü güldürse de oylarını yüzde 8’e yükseltmeyi hedefleyen BDP cephesinde ise buruk bir sevinç var.
Dünyanın ve başta tüm Kürtlerin gözü, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın geçen yıl hükümetle başlattığı çözüm süreci ve Rojava’daki kazanımın yarattığı atmosfer nedeniyle 30 Mart’taydı. Yaratılan bu sinerjinin BDP tarafından tarihi bir zafere çevrileceğini uman pek çok kişiden biriydim. Açık söylemek gerekirse -seçim çalışmalarında yer almış biri olarak- yanıldım. Oysa aylar önce açıklanan kimi anketlerde oylar yüzde 10-11 çıkınca BDP de seçime ayrı bir anlam katmış; İmralı, Kandil ve BDP, her çalışma bölgesinde “seçimlerin referandum niteliği taşıdığı” vurgusunu yaparak çalışmalarını yürütmüştü. HDP ile seçime giren BDP, toplamda 6.4 oy alarak beklentilerin altında kaldı.

Oylar yükseldi ancak…

Batıda, Öcalan’ın 1999’dan itibaren çokça işlediği, içinde yaşayan başta Kürtler olmak üzere diğer etnik, dinsel, kültürel toplulukların farklılıklarıyla birlikte eşit ve özgürce yaşadığı anayasal bir düzen öngören “Türkiyelileşme” projesi olan Halkların Demokrasi Partisi’yle seçime giren BDP, 2009’da kazanılan belediye sayısını 98’den, Mardin Büyükşehir, Bitlis ve Ağrı gibi kentleri de alarak 102’ye çıkardı. Son beş yıl içinde yaşanan KCK operasyonları ve diğer engellemeleri dikkate aldığımızda bu sonuç ebette bir başarı. Ancak BDP yönetimi seçim gecesi yaşanan elektrik kesintileri ve sahte pusula gibi şaibelere rağmen bazı önemli kentlerde ciddi oy kaybını da değerlendirmeli. Örneğin Diyarbakır’da 2009’da yüzde 65, 2011’de yüze 62 oy alan BDP’nin oyları yüzde 55’e, Hakkari’de yüzde 80’den yüzde 66’ya, Şırnak’ta yüzde 70’ten yüzde 59’a gerilediğini görüyoruz. “BDP’nin kalesi” olarak tanımlanan bu yerlerdeki oy kaybı tabanda da ciddi tartışmaları şimdiden başlatmış durumda. 
Kırsal kesimde can simidi Büyükşehir Yasası’nın bu süreçte bölgede en çok da BDP’ye yaradığını görüyoruz. Oy dağılımına baktığımızda Kürt siyaseti en çok kırsaldan oy aldı. (Örneğin Diyarbakır’ın en elit ilçelerinden biri olan Yenişehir’de merkezdeki sandıklardan AKP birinci çıktı.) Diyarbakır, Mardin ve Van’ın ilçe ve köylerinden gelen blok oylar, bu kentlerin BDP’nin elinde kalmasını sağladı.

Yöneten-yönetilen

1999’dan itibaren yerel yönetimlerde BDP ve selef partilerinin yerel iktidara gelmesi, bu yerel iktidar nimetlerinden faydalanması, ekonomik ve ticari entegrasyon gittikçe genişleyen yeni bir orta sınıf yarattı. Bu orta sınıfa mensup kimseler zamanla yerel ve Türkiye ölçekli önemli siyasal temsiliyetler kazandı. Bazı Kürt temsilcilerinin, yeni bir siyasal elit yaratması, yöneten ve yönetilen ilişkiye benzer bir hiyerarşi kurulması, orta sınıflaşan bu elitin halktan ve sorunlarından yabancılaşması, ekonomik gelir uçurumu, bazı yerel yöneticilerin kültürel, sosyal, ekonomik ve imari yeni projelerin oluşturup pratikleştiğe geçirememesi, bölgede tartışılan esas konular olarak öne çıkıyor. Yine her ne kadar seçimden önce belirlenen delegasyon ile önseçim yapılmış olsa da, merkezden yapılan müdahaleler, belediye ve il genel meclisi üyelerinin belirlenme şekli ayrıca tartışılan konular arasında.

Gerçekçi çözüm

30 Mart seçimlerinde göreceli de olsa başarı elde eden Kürtler, BDP’den sonuçları masaya yatırmasını ve ciddi bir özeleştiri sürecinin başlatılmasını bekliyor. “Sorunlarımıza geçerli ve gerçekçi çözümler istiyoruz” diyen halk, sonucu özetle şöyle değerlendiriyor: “Her başarı kendi içinde bir başarısızlığı barındırır. Bu parti, geçmişte başarısından da başarısızlığından da dersler çıkardı. Kazanmak, kaybedileni kaybettiği yerden aramakla başlar.” (Radikal)

Editör: TE Bilisim