AK Parti Van Milletvekili Gülşen Orhan son zamanlarda artan saldırıların demokrasi ile hiçbir şekilde uyuşmadığını belirterek, BDP’nin bu saldırılar ile demokrasiye burun kıvırdığını söyledi. Orhan ayrıca ilçe ve köylerde de baskı yapıldığını belirterek; “Bakın bakalım örneğin Başkale'nin köy seçim sonuçlarına, ibretlik bir tablo görürsünüz. Seçmen sayısı neyse BDP'nin oy sayısı da odur. Diyelim ki kimse Ak Parti'den razı olmadı oy vermedi, hiç ölen, evlenip giden, askere giden, yanlış oy kullanan da mı olmadı? Bu tablodan demokrasi bekleyen ve devşiren er geç yanıldığını anlayacaktır.” Dedi.

AK Parti Van Milletvekili Gülşen Orhan 30 Mart’ta yapılacak seçimler öncesi il ve ilçelerdeki ziyaretlerini sürdürüyor. İlçe ve köylerde ziyaretlerde bulunan Orhan’ın bu kapsamda ziyaret ettiği son ilçe ise Gürpınar oldu. Beraberindeki AK Partililer ile birlikte Gürpınar’ın köylerine çıkarma yapan Orhan burada son zamanlarda artan şiddet ve saldırı olayları ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. AK Parti’nin Van’ın her yerinde BDP’lilerin saldırılarına uğradığını belirten Orhan, BDP’nin bir dönemin CHP’si gibi davrandığını kaydetti.

ORHAN: BDP, ESKİ DÖNEMİN CHP’Sİ GİBİ DAVRANIYOR

Gürpınar’a bağlı Sevindik Köyü, Yelekli Köyü, Öveçli Köyü ve Taygül Mezrası’nı ziyaret ederek vatandaşla seçim ve çözüm sürecine dair değerlendirmelerde bulunan Gülşen Orhan’ın gündeminde yine çözüm süreci ve artan saldırılar vardı. Halkın artık büyük tabloyu görmesi gerektiğine dikkat çeken; “Başbakanımız Türkiye'nin zihniyetini değiştirdi. İnsanımızı gerçeklerle yüzleştirdi, tarihimizle yüzleştirdi. O yüzden bugün tüm sorunlarımızı masaya yatırabiliyoruz. Kürt Sorunu'nu siyasetle çözebilmek için mücadele etti. Halk bu sorunu çözebilmesi için iktidarımıza destek veriyor, onu derin projelerden koruyor. Evlatlarını kaybedenler acılarını yüreklerine gömdüler, yetkililer kiminle görüşülecekse, çözümün yolu neyse onu yapın dediler. Gidin Öcalan’la bile görüşün eğer çözülecekse bu sorun dediler. Bunu başarabilen bir lider olmadı, Başbakanımızdan başkası da yok. Türkiye'nin çözümden, demokratikleşmekten başka alternatifi yok. Bu büyük tabloyu gören, aklıselim düşünür, heyecana, kine, nefrete yönelmez, bilakis katkı sunar.” Şeklinde konuştu.

“BU SİSTEMİN MİMARLIĞINI CHP YAPMIŞTIR”

Orhan ayrıca; “Bildiğiniz gibi otuz yıl devlet ile PKK arasında çatışma devam etti. Binlerce evladımız birbirini öldürdü. Can kaybı mal kaybı neredeyse memleketin kaderi haline geliyordu. Gelen giden hükümetler liderler bu sorunu ne çözmek istediler, ne de isteyenin buna gücü yetebildi. Sadece üç büyük lider dışında; Bunlardan bir tanesi Adnan Menderes, diğeri ise Turgut Özal’dı. Ancak ikisinin de hayatlarına mal oldu millet-memleket sevdaları. Yıllar sonra bugün iktidara gelen ve bu mesele üzerinde duran ve aynı zamanda ayakta durabilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmuştur. Neredeyse yüz yıldır Türkiye gerçeklerinden uzak, baskıcı, yok sayan bir sistemle yönetildik. Kürtlerin, Müslüman’ların, Alevi’lerin, Gayrımüslim’lerin haklarının yasaklandığı bir sistem oluşturulmuştu. Dil yasak, din yasak, konuşma, eğitim yasak... Ne yazık ki bu sistemin mimarlığını ise CHP yapmıştır. Bu sistemin ve politikanın ülkeye faydası olmadığı gibi, derin yaralara neden olmuş, yıllarımızı kaybetmişiz. Bize yıllarca üzerimizden atamayacağımız kötü bir miras bıraktılar. Kini nefreti derinleştirdiler. O kötü mirasa mahkûm edildiler ki gençlerimiz çok çabuk kine nefrete yönlendirilebiliyorlar. Bu acıların sonlanabilmesi, uzlaşmanın, helalleşmenin kardeşliğin müzakerenin hayata geçirilmesiyle olabilir. Ateşe su ile gitmek gerekiyor.” Dedi.

“AK PARTİ’Yİ YÜZDE 30’LARA DÜŞÜRMEK İSTEYENLER…”

Türkiye’nin önemli bir süreçten geçtiğini belirten ve bu süreç devam ederken birilerinin AK Parti’ye darbe vurarak yüzde 30’lara düşürerek bu sürece müdahale etmeye çalıştığını belirten Orhan; “Bu yol CHP'nin yoludur, onu örnek alanlar yanlış yapar. Onların İlk icraatları, bu coğrafyada Kürtçe, Osmanlıca, (Türkçe), Arapça, Farsça eğitim yapan medreseleri kapatmak oldu. O mekânlarda, her tür eğitim veriliyordu, halk bilgileniyordu. Dinini, dilini, kimliğini, edebiyatı, tarihi, doğayı, sanatı öğreniyordu. O yüzden birçok etnik kökenli halk kardeşçe komşuluk yapıyordu. Kapattılar bu eğitim yuvalarını, yerine bir şey koymadılar. Halk cahil kalsın istediler, o zaman daha iyi hakları yenebilir. Bir devir geride kaldı. Bugün büyük değişim yaşayan ülkemizden rahatsız olanlar, bu halkların hayrını, geleceğini, hakkını savunanlar değildir. Ak Partiyi, yüzde 30’lara düşürmek isteyenler kimsenin hayrını düşünmüyorlar, kendilerinin bile. Barış, kinin nefretin, silahın son bulduğu yerde olur. Bugün önemli bir fırsatın birinci yılındayız. Seksen yılın hesabını bir yıla ödetmemek gerekir. Barışa fırsat tanımak, sabır göstermek gerekir. Kimsenin burnu kanamadan bir yıl durabildiysek, bu büyük umuttur.” Şeklinde konuştu.

“BAŞKALE’DEKİ TABLODAN DEMOKRASİ BEKLEYENLER YANILACAKLAR”

Orhan konuşmasını bir bölümünde BDP’nin Başkalade’ki oy oranlarına da dikkat çekerek, seçmen sayısı kadar BDP’ye oy çıkmasından demokrasi beklemenin yanlış olduğunu belirtti. Orhan ayrıca; “Hal böyle iken, etrafımızda şer mühendisleri kol gezerken, hükümeti, Ak Partiyi zayıflatmaya uğraşanlar, hepimizi felakete sürükler, bunun hesabını veremez. Ülkede, ilimizde her tür propaganda özgürken, herkesin hakkıyken, herkes bundan yararlanabiliyorken, birinin kendine hak gördüğünü ötekine çok görmesi zulmün en büyüğüdür. Bu siyaseti yakından tanıyoruz. Seksen yıl boyunca CHP açık oy gizli tasnif yöntemini kullandı, bu ülkeye ne kazandırdı? Kürtlere ne faydası oldu? Müslümanlara ne faydası oldu. Bakın bakalım örneğin Başkale'nin köy seçim sonuçlarına, ibretlik bir tablo görürsünüz. Seçmen sayısı neyse BDP'nin oy sayısı da odur. Diyelim ki kimse Ak Parti'den razı olmadı oy vermedi, hiç ölen, evlenip giden, askere giden, yanlış oy kullanan da mı olmadı? Bu tablodan demokrasi bekleyen ve devşiren er geç yanıldığını anlayacaktır.”

“BİZ NEREDEYSEK BDP ORADA!”

Bir diğer köy ziyaretinde son zamanlarda artan şiddet olaylarını da değerlendiren Gülşen Orhan, BDP’nin partilerine yönelik gerçekleştirilen bu saldırılar ile demokrasiye burun kıvırdığını belirterek yaşanan bu gelişmeler ile ilgili olarak; “CHP ve MHP, Ak Partiyi ağır ithamlara tabi tutuyor, ülkeyi satıyor diyorlar. BDP'de her tür demokratikleşme girişimine burun kıvırıyor ve Ak Partiyi suçluyor. İki uç kesimde duranlar, nasıl oluyor da aynı şeyi söyleyebiliyor, aynı noktada buluşabiliyor? Halk da onların tam tersini yapıyor Allahtan. BDP’lilerin Ak Parti'ye olan kini nedendir? Bugüne kadar biz nerede bir miting yaptıysak BDP de orada miting yaptı. BDP nerede miting yaptıysa bizde orada mitingler gerçekleştirdik. Parti seçim çalışmaları da aynı şekilde. Hiç bir Ak Partili onların yoluna çıkmış mı bu güne dek? Bir Ak Partili, onların Mitinglerini protesto etti mi, onlar konuşurken slogan attı mı? Mitinglerine gelenleri tehdit etti mi? Kadın kollarını dövdü mü? Bu nasıl bir anlayıştır gençlere çocuklara aşılanıyor? Adetlerimizde, dinimizde ve insanlıkta böyle bir muamele var mı? Yanlış yapılıyor. Halk nasıl ki bu anlayıştaki CHP'yi mahkûm etti, bu yolu izleyen her tür partiyi de mahkûm edecek. Derdimiz yeniden zaman kaybı olmamasıdır. Gençlerimiz ve çocuklarımız barıştan uzak tutulmaya çalışılmamalıdır.” Dedi.

Editör: TE Bilisim