7 Haziran Genel Seçimlerine son bir gün kaldı. Şehrivan Gazetesi olarak son 2 aydan bu yana gerek siyasiler gerekse de halkla genel seçimlerin nabzını tuttuk. Seçimlere son bir kala ise kentte bulunan sivil toplum kuruluşları, odalar ve derneklerin başkanları ve yöneticileri ile genel seçimleri değerlendirdik. Öne çıkan görüşler ise hangi partinin kazanacağından çok Türkiye’de yeni bir anayasanın oluşturulması ve seçimin sonunda huzur ve barış ortamının devam etmesi…

 

Gazeteniz Şehrivan olarak genel seçimlerin nabzını tutmaya devam ediyoruz. İlk olarak aday adaylıkları ile başlayan 7 Haziran seçimleri, ardından adayların belirlenmesi ile birlikte daha da hız aldı. Van’da 8 milletvekilin meclise gidecek olması partiler arasında rekabeti arttırırken bizde gazete olarak ilk günden bu yana gerek siyasilerin, gerek seçim bürolarının ve gerekse de esnaf ve halkın seçim nabzını tuttuk. Seçime bir gün kala ise kenttin STK, Oda ve Derneklerinin başkanları ile görüştük, 7 Haziran seçimlerini son kez sizler için derledik. Peki, kimlerle görüştük? Baro Başkanı Murat Timur, Mazlum-Der Başkanı Yakup Aslan, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (SMMMO) Başkanı İbrahim Şahin, Eski Borsa Odası (VATBO) Başkanı Feridun Irak, VASİAD Başkanı Halit Yakut, MÜSİAD Başkanı Kerem Baynal ile görüşüp seçime 1 kala önemli isimlerin görüşlerini aldık… İşte o isimlerin seçime bir gün kala yaptığı değerlendirmeler:

 

ŞAHİN: SEÇİMDEN SONRA HAYAT DEVAM EDECEK

7 Haziran genel seçimlerini gazetemize değerlendiren Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (SMMMO) Başkanı İbrahim Şahin seçimlerin ardından hayatın devam edeceğini ifade etti. Şahin şöyle konuştu: “Seçimler demokrasinin gelişmesi açısından vazgeçilmez bir yöntemdir. Bütün demokratik ülkelerde parlamento, yerel yönetimlerin belirlenmesi seçim ile gelir ve seçim ile gider. Ülkemizde de bu dönem 7 Haziran genel seçimleri yapılacak. 7 Haziran’ı gelinen nokta olarak değerlendirdiğimizde çok kötü yürüdüğünü, demokratik bir ülkeye yakışmadığını, özellikle siyasi partilerin meydanlardaki dilleri ve üsluplarının, cumhurbaşkanının meydanlara inmesi ve seçimlere müdahale etmesi Türkiye’yi kötü bir noktaya getirdi diye düşünüyorum. Tabi herkesin unutmaması gereken bir şey var. 7 Haziran’dan sonrada yaşamın devam edeceği. Bu seçimlerden sonra insanların yine kardeşçe yaşayacak. Siyasi partiler ülkeyi yönetmek adına inanılmaz yanlışlar yapıyorlar. Bir sivil toplum kuruluşu başkanı ve bir birey olarak beni yönetenlerin böyle bir dil kullanmasından ben şahsen rahatsızım. Beni yönetmek için; kimse kavgan etmesin, kimse kimseye hakaret etmesin gibi şeyler bekliyor. Daha çok demokrat, çağdaş, herkesin bir birinin görüşüne saygı duyduğu, şiddetin nerden gelirse gelsin bunun karşısında durulması gerektiğine inanıyorum.”

 

“YÜZDE 10’LUK BARAJ CİDDİ BİR SIKINTIDIR”

Yüzden 10’luk barajın mecliste ve yerelde halk tarafından sorunlar yaratacağını söyleyen Şahin, “7 Haziran seçimlerinin ülkemizde hayırlı olmasını diliyorum. Bugün baktığımız zaman bunun çok hayırlı olmayacağını düşünüyorum. Türkiye’de 12 Eylül’ün faşist yüzde 10 barajı gibi bir olay var. Bu kesinlikle çok ciddi bir olaydır. Düşünün ki halkın yüzde 80’ni yerellerde kendi temsilcisini seçecek, ama kendi seçilmişi baraja takılacak. Ama yerelde yüzde 10 ya da 20 oy alan parti temsilcileri hiç hak etmediği taktirde gidip mecliste seni temsil edecek. Bunun ciddi bir sıkıntı oluşturacağına inanıyorum. Bu meşruiyeti gündeme getirir ve tartışılır. Dolayısıyla Türkiye’nin gelecekte aydınlığa çıkması için bu tür yasaların değiştirilmesi gerekiliyor. Artık yüzde 3 oy alan bir siyasi parti daha mecliste yer alması gerekiyor. O zaman ülke demokrasi ve refaha gelir. 7 Haziran seçimleri öncesi şiddetin kesinlikle kullanılmaması gerekiliyor. Hangi partiden veya görüşten gelirse gelsin bunun çok yanlış olduğunu ve kutuplaştıracağını düşünerek bu dillerden vazgeçilmesi gerekiyor. Bölgemiz ve ilimiz açısından sonuçları en sonunda göreceğiz. Bölgemizde ve ilimizde daha sükûnetli olması için her türlü tahriklerden uzak durulmasından fayda var. Elbette ki provokasyonlar olacaktır. Siyasi parti temsilcileri bu konuda çok dikkatli davranmaları ve bunları çok büyütmemeleri gerekiyor. İşte geçmişte Başkale’de yaşanan küçük ve ufak tefek olaylar çok büyütüldü. Siyasilere elbette ki tepkiler olacak. Bu siyasiler bunları olumlu bir şekilde karşılarlarsa da güzel olacaktır.” İfadelerini kullandı.

 

TİMUR: SEÇİM MEVZUATI DEMOKRASİYİ DESTEKLEMİYOR

Türkiye’deki seçim mevzuatının demokratik bir seçimi desteklemediğini ifade eden Van Baro Başkanı Murat Timur şu ifadelere yer verdi: “Demokrasinin en önemli unsurlarından bir tanesi seçimdir. Seçimler halk iradesinin tecil edildiği bir alandır. Halk iradesi tecil ederken, özellikle siyasi yasalar çok önemli. Türkiye’de seçim mevzuatı demokratik bir seçim ortamını desteklemiyor. Yani seçim yasasından tutun, ifade özgürlüğüne yönelik birçok yasa 1982 darbe anayasasının ürünüdür. Dolayısıyla hem seçim yasalarını hem de ifade ve düşünce özgürlüğünü engelleyen yasaların, insanları kendisini rahat ifade etmesini engelleyen yasaların demokratik bir seçim ortamına katkı sunduğunu düşünmüyorum. Demokratik seçim ortamını engelleyen hükümetin uygulamalarıdır. Eğer bir siyasi parti Yozgat’ta, Kayseri’de ve birçok kentte saldırıya uğruyorsa, kendisini çok rahat ifade edemiyorsa burada siyasi iktidarın çok ciddi bir sorumluluğu vardır. Van’daki seçim ortamına bakıldığında, özellikle Beşyol civarında seçim büroları ve flamaları iç içe girmiş durumda. Aslında demokrasiyi yansıtan manzara budur. Yani siyasi partilerin önünde engeller olmamalıdır. En son Bingöl’de HDP’nin seçim aracını kullanan şoför öldürüldü. Birçok insan yaşamını yitirdi ve yaralandı. Hiçbir siyasi parti diğer bir siyasi partiye baskı kurmamalıdır. Siyasi partiler birbirlerine seçim dönemlerinde bile çok rahat ettirecekleri bir sistem kurmalıdır. Ancak hem mevzuattan hem de hükümetin bazı illerde fiili uygulamalarıyla birlikte bazı siyasi partiler kendilerini çok rahat ifade edemediler. Bu uygulama demokrasi ilkelerine uyan bir uygulama değildir. Halk iradesi özgür ve bağımsız bir şekilde sandığa yansımayabilir.”

 

“SEÇİM BARAJI ASKERİ DARBENİN ÜRÜNÜDÜR”

Türkiye’de yıllardır bir askeri vesayetin olduğunu söyleyen Timur, “Türkiye’de yıllardır bir askeri vesayet vardı, sandığa saygı göstermeyen bir vesayetti. Ama bu kez sandıkla gelen bir hükümetin sandık üzerinde fiili uygulamaları ve baskısıyla sandıkta güvenlik endişesiyle insanlarda bir tereddüt yaratması demokrasi ile bağdaşan bir tarafı yoktur. Dünya’nın hiçbir ülkesinde yüzde onluk bir baraj yok. En fazla yüzde üçlük bir baraj var. Türkiye’deki baraj sistemi 1980 yılında askeri darbe ile getirilen bir düzenleme. Her gelen siyasi parti bu barajdan faydalandığı için, bunun kaldırılması için de bir çaba içerisinde olmadı. Yüzde bir dahi almış bir siyasi partiye seçmen idaresinde saygı anlamında bu iradenin gösterilmesi gerekir. Yaklaşık 4 milyon oy alacak olan bir siyasi partinin meclise girmemesi yönünde temenni ve dilekte bulunan siyasi parti ve liderler var. Bunu merak ediyorum bu söylemlerde bulunanlar hangi demokrasi kültürü ile yetişmişler. Hangi parti olursa olsun, belli bir oy almış siyasi partilerin seçim mevzuatında temsiliyet kaç seçmenle oluyorsa onlarda aynı uygulamaya tabi tutulup temsiliyeti sağlamaları sağlanmalıdır. Bizde bir demokrasi kültürü olmadığı için ben nasıl HDP’yi baraj altında bırakırım, Saadet ile Büyük Birlik partini nasıl baraj altında bırakırım, bunlardan nasıl oy devşirebilirim diye düşünüyorlar. Bunun kabul edilir, izah edilir ve demokrasi ile açıklanacak hiçbir gerekçesi yoktur. Demek ki bu ülkede demokrasiye inanan bir yapıdan bahsetmek mümkün değildir. Baraj kaygısı yaşayan siyasi partilerin yüzde onluk baraj konusunun sadece o partilerin sorunu olması bu ülkede çok vahim bir durumdur. İnşallah bundan sonra meclise gidecek olan siyasi partiler yüzde onluk seçim barajının kaldırılmasıyla ilgili bir çalışma yürütürler.” Şeklinde konuştu. 

 

ASLAN: YAMALI BİR ANAYASA

Anayasadaki yüzde 10’luk seçim barajının bir bariyer olarak siyasi parti ve seçmenlerin önüne koyulduğunu ifade eden Van Mazlum-Der Şube Başkanı Yakup Aslan şöyle konuştu:  “Çok partili siyasi bir hayata geçtiğimiz 70 yıllık bu süreçte belki de en adil olmayan bir dönemi yaşıyoruz. Bu seçimde askeri darbe anayasasının önümüze koyduğu bir bariyer var. Askeri darbenin getirdiği anayasa ile 1980’den beri yönetiliyoruz. Bu anayasanın bu baraj sistemiyle birçok insanın iradesinin meclise ve siyasete yansımasının önü kesiliyor. Tamamen yamalı olan bir anayasa bu. Bu anayasa ile milyonlarca insanın iradesi sandığa yansımamıştır. Bu seçim döneminde gerçekten demokratik bir yöntemde uygulanmamıştır. Tarım işçileri ekmek parası için ya Karadeniz ya da Akdeniz bölgesinde. Mevsimlik işçiler buralarda iş bulamadığı için değişik şehirlerde çalışıyorlar. Öyle bir yöntem getirilmiş ki bu işçilerin birçoğu oy kullanamıyor. Bu noktada ciddi bir uygulama getirilmemiştir.”

 

“BU SEÇİM MEŞRU VE ADİL DEĞİLDİR”

Sağduyu çağrısında bulunan Mazlum-Der Şube Başkanı Yakup Aslan, “Bugüne kadar bütün zorlama ve provokatif eylemlere rağmen bu seçim çok az bir hasarla bu noktaya gelmiştir. Ümit ederim ki bu kalan son gün içerisinde de toplum sağduyu ile hareket eder ve provokatörlere prim vermeden olaylara sağduyu ile hareket ederek, bu seçimin kazasız belasız geçilmesine vesile olunur. Bu seçim gerçekten meşru ve adil bir seçim değildir. Çünkü bir kesim devletin bütün imkanlarını, araç gereçlerini ve kurumlarını kullanarak seçim yarışına katılmıştır. Diğer kesimler ise hazineden herhangi bir destek alamdan tamamen halkın gücüne dayanarak bir seçim çalışması yapmaktadırlar. Bizler bunu çok adil görmüyoruz. Yine bu dönem bütün ısrarlarımıza rağmen milletvekilleri ve adayları mal varlıklarını beyan etmemiştir. Mal varlıklarını beyan etmeyenlerin gerçekten seçilmeleri durumunda neler yapabileceklerini bu toplum tahmin edebiliyor. Adayların mal beyanında bulunmamaları toplumda ciddi rahatsızlık meydana getiriyor. Seçimlerin hayırlı olmasını diliyorum. Seçimler elbette toplumun iradesinin sandığa yansımasıdır. Eğer toplumun iradesi sandığa yansırsa, bu ülkeye barış geleceğine inanıyorum. Bu insanların barışı hak ettiğine ve bu iradenin sandığa yansıması durumunda bu barışında geleceğine inanıyorum.” Sözlerine yer verdi.

 

IRAK: UMARIZ BARAJ UCUBESİNE SON VERİLİR

Genel seçimi sorduğumuz eski Van Ticaret Borsası Odası Başkanı Feridun Irak, şu ifadelere yer verdi: “1980 yılında yapılan anayasadan sonra bugüne kadar yapılan seçimlerin hiçbirinde halkın iradesi meclise yansımamıştır. Bunun nedeni yüksek barajın olmasıdır. Temennimiz bu yüksek baraja rağmen bu yıl Pazar günü yapılacak olan seçimlerde olabildiğince halkın iradesinin meclise yansımasıdır. Oluşacak olan parlamentoda da bu baraj ucubesine son verilir. Ümit ediyorum ki Pazar günü yapılacak seçimler huzur içerisinde, barış içinde gerçekleşir ve halkın iradesi olabildiğince baraja rağmen parlamentoya yansır. Van’da önceki seçimlere baktığımız zaman iki parti yarışıyordu. Bu seçimde de büyük ihtimalle öyle olacaktır. Adaylara baktığımız zaman Halkların Demokratik Partisi’nin adaylarında önceki dönem adaylarından hiç birini göremiyoruz. Tümü yeni isimler. Ak Parti’ye baktığımız zaman, benim anlamadığım bir şey var. Önce ki dönem parlamentoda görev yapan 4 vekil eğer ki iyi hizmet vermişlerse, halk kendilerinden memnunsa ise niye 3 tanesi listeye giremedi. Yok, eğer ki bir memnuniyet yoksa neden 1 isim var listede bunu henüz anlamış değilim. Tabi bu sonuçta partilerin tercihidir. Adayların belirlenmesinde üst düzey yetkililerinin belirlemiş olduğu adaylar var. İnşallah ilimiz için en iyi şekilde seçimler sonuçlanır. “

 

YAKUT: VAN’IN DÖNÜM NOKTASI OLACAKTIR!

Van Aktif Sanayici İş Adamları Derneği Başkanı Halit Yakut, çok önemli ve tarihi bir seçim beklediklerini kaydederek, “Özellikle bulunduğumuz bölge için tarihi bir seçim diyebiliriz. Sadece oy kullanmanın yetmediği, oyuna sahip çıkmanın da çok önem arz ettiği bir seçim bekliyor bizleri. Tabi ki öncelikli temennimiz barışın ve huzurun hakim olduğu bir seçimin olması. Fakat bu seçime sadece siyasi anlamda bakılmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Van'ın ilerlemesi için ekonomik anlamda önemli bir seçim bizleri bekliyor. Umarım seçimlerin ardından ülkemiz istikrarlı bir ortama kavuşur. İş dünyası da böylelikle önünü görür.  Ben 2015 seçimlerini Van adına dönüm noktası olarak görüyorum. Van önü açık gelişimini tamamlamış, dünyadaki gelişmelere ayak uydurabilmiş, ekonomik, sağlık, eğitim, turizm ve hayvancılık gibi alanlarda kendini ifade eden bir şehir olmasını temenni ediyorum. Çünkü Van'ın bu potansiyeli var.” ifadelerini kullandı.

 

BAYNAL: BÖLGEMİZDE TOPLUMSAL BARIŞTAN YANAYIZ”

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Kerem Baynal da, 7 Haziran genel seçimlerin Van ve bölge için hayırlı olmasını dileyerek, “Demokrasiler ve seçimler vazgeçilmezdir. Demokrasilerin olmazsa olmazı da seçimlerdir. Halkın iradesini sandığa yansıtan tek faaliyet seçimlerdir. Belli bir süredir aday adaylığı dönmemi yaşandı. Daha sonra adaylık dönemi başladı. Genel manada seçimleri farklı bir yönle değerlendiriyoruz. MÜSİAD olarak bölgemizde toplumsal barıştan yanayız. Ve bölgemizde çok derin sorunlar var. Birincisi eğitim sorunu. Sınır ticareti sorunu, ekonomik ihracat sorunu, kişi başına düşen milli gelir sorunu, hayvancılık, ekolojik sorunlar vs. bunlar böyle başlıklarla çoğaltılabilir. Milletvekili olan insanların birinci görevi yaşadıkları bölgelerin hayat standartlarını yükselten, eğitim düzeyini artıran ve yaşanabilir bir bölgenin oluşturulması noktasında inisiyatif alacak kişiler olarak görüyoruz. Hangi parti olursa olsun fark etmez. Önemli olan seçimlerden sonra faaliyetlerin hangi yönde devam edeceğidir.” Şeklinde konuştu. Seçimlere çok kısa bir süre kaldığını belirten Baynal, “İnsanlar bir tercih yapacak. İnsanların siyasi düşüncelerine saygı göstermek gerekiyor. Vekil adayları bugüne kadar her türlü çalışmalarını sürdürdüler. Bu çalışmalardan sonra vatandaşın kesin kararını vereceği döneme girdik. Sonuç ne olursa olsun herkesin saygı göstermesi gerekiyor. Madem millet iradesi diyoruz kekresin alacağı sonuca ve siyasi partilerde bu konuda kesinlikle saygı göstermek zorundadır.” Dedi.

 

“KALKINMAYA YÖNELİK MESAİ HARCANMALI”

Siyasi partilerin isimlerine göre ve kullandıkları kelimenin anlamına göre hareket etmesi gerektiğine vurgu yapan Baynal, “Kelimelerin içinin doldurulması gerektiğine de inanıyoruz. Adalet diyorsak adaletin tecelli etmesi gerekir. Eğer kalkınma diyorsak kalkınmaya dönük çalışmalar yapılmalı. Demokratik diyorsak demokrasi olmalı. Halktan bahsediyorsak halkın ihtiyacına göre hareket edilmeli. Her parti kendi ismini koyarken kendi içi yapısını ortaya koyarak ona göre hareket etmeli. Yine de seçimlerin hayırlı olmasını diliyoruz. Vekil olacak olan herkes büyük bir vebalin altına giriyor. Çünkü seçilen her vekilimiz 1 milyon 100 binin vebalini taşıyacaklar. Vekil olacak arkadaşların mutlaka bölgeyi kalkındırmaya dönük mesai sarf etmesi gerekiyor. Vekil olacak arkadaşların bölge için ciddi projelerin üretmesi gerektiğini belirtiyoruz. MÜSİAD olarak biz bu söylemlerimizi her yerde dile getirmeye çalıştık. Herkesin bir adayı vardır. Ama bana kalırsa yakın olmaktan ziyade o adayın halkın sorunlarına daha çok yakın olması gerekiyor. Yarın yapılacak olan seçimin huzur içinde geçmesini diliyoruz.” Diye belirtti.


ŞEHRİVAN ÖZEL: MERAL YILDIZ – ORHAN AŞAN – ÖNDER ALTINA

Editör: TE Bilisim