Ak Parti’nin Van’daki önemli aday adaylarından birisi olan Muş Alparslan Üniversitesi’nin kurucu Rektörü Nihat İnanç; Van’ın varlık içinde yokluk yaşayan bir kent olduğuna vurgu yaparak; “Van büyükşehir belediyesi yanlış parti tarafından yönetiliyor. Bu şehir bir DBP, HDP şehri değil. Bu şehir muhafazakâr bir şehirdir.” dedi. Klasik bir siyasetçi olmadığını söyleyen Nihat İnanç;  “Rektörlüğü boşuna bırakıp gelmedim” diyerek iddialı söylemlere yer verirken, AK Parti’nin geçtiğimiz yerel seçimi kaybetme nedenleri, Van’ın mevcut sorunlarının çözümü gibi birçok konuyu da basınla bir araya geldiği toplantıda değerlendirdi. Nihat İnanç,  Van’ın son zamanlarda yaşadığı sıkıntıları sürekli olarak Ankara’ya aktardığını belirterek; “Cumhuriyet Caddesi’nde aylık 20 bin lira kira veren bir esnafın yıl boyunca 200 gün kepenk kapatmaması lazım. Böyle bir endişe de duymaması lazım. Bunu seçmenin de sorgulaması lazım.” dedi.

 

AK Parti Van Milletvekili Prof. Dr. Nihat İnanç, Robert’sCoffee’de düzenlenen bir toplantıda gazeteciler ile bir araya geldi. Aday adaylığı üzerine değerlendirmelerde bulunan Nihat İnanç, Muş Alparslan Üniversitesi’ndeki 7 yıla dair değerlendirmeler yaptıktan sonra adaylığı ve Van’ın mevcut siyaseti hakkında önemli tespitler paylaştı. Klasik bir siyasetçi olmadığını ve bıraktığı rektörlük görevini de boş yere bırakıp gelmediğinin altını çizen Nihat İnanç;  “Rahatsız etmeye geldik. Şehrin gerçek siyasi yapısını, siyasi temsiliyete de aktaracağız” diyerek çalışmaya hevesli olduğunu belirtti.

 

NİHAT İNANÇ: BEN KLASİK BİR SİYASETÇİ DEĞİLİM

Nihat İnanç, konuşmasında Muş Alparslan Üniversitesi’nde 7 yılda büyük işler yapan bir yönetim kadrosu oluşturduklarını ve aleyhlerinde kullanılacak tek bir şüphe bırakmadan geldiklerini belirtti. “Van’a alnımız ak, başımız dik” geldik diyen Nihat İnanç,  geçmişteki yaptıklarına güvenerek Van’da siyasete girecek kararı aldıklarını belirtti. Nihat İnanç konuşmasında; “Her seçimde seçmenin, STK’ların, basının, parti teşkilatlarının doğal olarak adaylarla ilgili kafasında soru işaretleri oluşuyor. Oluşmalı da zaten. 'Acaba doğru aday mı, bu işi yapabilecek mi? Bize şimdi selam verip sonra sırtını mı dönecek?' gibi çok soru oluşuyor. Nihat İnanç olarak; gerek geçmişteki yaşantım, gerekse de son 7 yılda imtihanını yaşadığım Muş Alparslan Üniversitesi rektörlüğüm süresince bu soruların cevabının, özgeçmişimde olduğu kanaatindeyim. Onun için ben kamuoyuna ve halka meçhul bir insan değilim. Ben klasik bir siyasetçi değilim. Bu apolitik olduğumdan, işi bilmediğimden değil bu şekilde siyaset yapmak istemediğimdendir. Bu güne kadar gerek mesleki kariyerimde gerek siyasi yaklaşımımda kimsenin omuzuna basan bir insan olmadım. Hep neleri yapabileceğimi neleri yapamayacağımı konuştum. Kimseye küfreden olmadım. Dolayısıyla mevcut siyasi yapıdaki serzenişlerinize katkı sunamayacağımı söylemek zorundayım.”dedi.

 

“VAN; VARLIK İÇİNDE YOKLUK YAŞIYOR”

Van’ın sıkıntılarının büyük olduğunu ve bunun çözümü için de mevcut potansiyelin değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Nihat İnanç,  Van’ın Diyarbakır’a benzetilmesine de tepki göstererek; “Ben şuna inananlardanım: Van özelinde konuştuğumuzda Van’ın varlığı ile imajını sorgulamamız gerekiyor. Van’ın hangi varlıkları var ki, Van’ın hangi değerleri var ki biz bir vizyondan bahsedelim? Van dediğiniz zaman hemen hemen tüm siyasal partilerin liderlerinin ‘Van Çok önemli’ dediğini biliyoruz. Hangi yönüyle? Her yönüyle. Hem coğrafi, hem stratejik hem de diğer yönleriyle… Coğrafi olarak baktığınızda devasa bir denizimiz var. Yine iki Van’ı kurabileceğimiz arazilerimiz var. Tarihi ve kültürel değerlerimiz var. Yine parası, Van kadar olan az ilimiz var. Yine insan kaynağımız var. Van’ı şu an yönetecek 8 değil en az 80 kişi var. Ama bu kadar varlık içinde yokluk yaşayan bir il de az var. Bu nedenle varlıklarıyla vizyonunun, varlıkları ile imajının doğru orantılı gitmediği kanaatindeyim. Dolayısıyla ilk yapmamız gereken şey Van’ın bu durumunu dengeleyebilmek.”

 

“VAN DİYARBAKIR OLMAYACAK!”

“Van’ın siyasi yapısıyla siyasi temsiliyeti de doğru gitmiyor. Van’ın seçmen kitlesi şu andaki temsiliyet noktasıyla aynı değil. Yani Van Büyükşehir Belediyesi, sahipleri tarafından yönetilen bir belediye değil. Bu belediyeyi bir kere sahibine teslim etmemiz gerekir. Diyorlar ki Van Doğu’nun Diyarbakır’ı oldu, olacak. Van Doğu’nun Diyarbakır’ı değil inşallah olmayacak da. Ama burada bize düşen hususlar var onları da masaya koyup tartışmak gerekiyor.” Dedi.

 

“REKTÖRLÜK GÖREVİNİ BOŞUNA BIRAKIP GELMEDİM”

Bu kentteki milletvekili yetkisinin işin ehli olan isimlere verilmesi gerektiğini vurgulayan Nihat İnanç; "Taleplerimiz; makul, haklı ve karşılanabilir olmalıdır.  Bu 3 kriteri sağlayabilen ve insanları ikna ettiğiniz hiçbir talep, Ankara’da masa üstünde kalmayacaktır. Bütün seçmen ve teşkilatlara onu söylüyorum. Bir sürü sorun geliyor. Bir kere ben kendim ikna olmam gerekiyor. Ben rektörlüğü bırakıp geldim. Burada bana hakaret edilsin, peşimde konuşulsun diye gelmedim. Bunun için gelmedim. Bunu hak ettiğime de inanmıyorum. Ben Muş’ta bu kadar hizmet ettiysem ve edindiğim bu tecrübeleri buraya aktarabileceksem, Allah bize nasip etsin. Eğer hizmet yapabileceksem, vatandaşın duasını alabileceksem bu görevi alayım. Yoksa bunun çok akıl karı olacağını düşünmüyorum. O yüzden diyorum ki ben rektörlük görevini bırakıp, buraya boşuna gelmedim.” diyerek sözlerini sürdürdü.

 

“PARALEL’E HODRİ MEYDAN DEDİM”

Ardından, sorular üzerine, 17-25 Aralık Operasyonları ve cemaat ile ilgili konulara da değinen Prof. Dr. Nihat İnanç; bu konuda en büyük hedeflerden birisinin kendisi olduğunu ama bu konuda da dik durduğuna vurgu yaptı. Nihat İnanç; “2011 yılında üst düzeyde paralel operasyonlarının yapıldığı ilk kişi bendim. Daha o günlerde üzerimize gelmeye başladılar. Sadece dedikleri isimleri üniversiteye almadık diye hedef ettiler. Buranın rektörü, o yapının imamı değil. O dönemin birçok valisi, o imamlar tarafından yönetildi ama kimse bize böyle bir şeyde cesaret edemedi. O yüzden bugün Muş’ta paralel diye bir varlık yok. Almadım. O gün itibariyle böyle bir operasyona o yüzden maruz kaldık. Bugün de Selam Tevhid Örgütü, Kudüs Ordusu Silahlı Yapısı’nın başındaymışım gibi gösteriyorlar. Daha o operasyonlardan önce benim önüme dosyayı koyduklarında, ben kendime güvendim ki onlara ‘hodri meydan’ dedim. Benim böyle bir korkum yok ki korkayım. Biz ne yaptıysak halkın önünde yaptık. Biz korksaydık 2010’lı yıllardaki darbecilerden, Ergenekonculardan korkardık. Bunlardan korkmadık da bizi hangi gün, hangi saatte içeri alacaklarını bile hesaplayanlardan mı korkacağız. Yok, böyle bir şey.” sözlerine yer verdi.

 

“BİZ RAHATSIZ ETMEYE GELDİK”

Son günlerde kendise ile ilgili Van’ın bir numarası olacağı ve Van listesini kendisinin hazırlayacağına yönelik iddiaları yönelten bir soruyu da cevaplayan Nihat İnanç; “Ben buraya kimsenin boşluğunu doldurmaya gelmedim, kimsenin isletmesi de değilim. Abilik yapmaya da gelmedim. Biz burada abi de seçmiyoruz. Ben buraya; teknik, sosyal ve siyasal kapasitemi hizmete dönüştürmeye geldim. Ali Şeriati’nin güzel bir sözü var: Biz rahatsız etmeye geldik. Kim yanlış yapıyorsa rahatsız edeceğiz. Hep birlikte yoğun çalışacağız. Yorulmak diye bir şey yok. Bizden daha yorgun, daha kötü durumda olanlar var. Biz bu durumda olmamak için çalışacağız.” dedi.

 

“YEREL SEÇİMİ HDP KAZANMADI AK PARTİ KAYBETTİ”

Ak Parti’nin geçmiş yıllardaki başarısızlığı üzerine bir soru üzerine değerlendirmede de bulunan Nihat İnanç; “Ben bir kere bu şehrin siyasi yapısının, şu anki siyasi temsiliyetle bir olmadığını söyledim. Bu şehir bir DBP, HDP şehri değil. Bu şehir muhafazakar bir şehirdir. Kürt halkı Müslüman bir halktır. Dolayısıyla bu şehrin sahipleri tarafından yönetilmesi gerektiğini söylemeye devam edeceğiz. Bu, sadece 4 duvar arasında konuşacağımız bir konu da değil. Herkes mutlaka bunun gereğini yerine getirecek. Bir kere adaylarımızdan başlayarak kendimizi ikna edeceğiz. Başta kendi teşkilatımızı ve seçmenimizi ikna etmemiz gerekir. Biz; liyakatli, ehliyetli ve temsil kabiliyeti olan adaylarla yola çıktık diyebilmeliyiz. Son seçimlere baktığımızda elbette sıkıntılar var. Bunları saklamaya gerek yok. Biz bunları konuşacağız ki bir şeyleri değiştirebilelim. Bakıyorsunuz AK Parti’nin en güçlü olduğu mahallelerde katılım oranı en düşük. HDP’nin Van’da seçim kazandığına inanmıyorum, AK Parti’nin seçim kaybettiğine inanıyorum. Seçmenin rehavetinden tutun, yapılan hatalara kadar bunun altında bir sürü sebep var.” diyerek çarpıcı yorumlarda bulundu.

 

PROF. DR. NİHAT İNANÇ’TAN HDP YORUMU

HDP’nin barajı geçmese bile kasıtlı bir plan devreye sokacağını belirten Prof. Dr. Nihat İnanç; “İnşallah Haziran 2015’te tercihlerini doğru yapmış, doğru yerde durmuş bir AK Parti göreceğiz. O nedenle HDP’nin seçime parti olarak girme kararı; imaj düzeltme operasyonunun bir parçasıdır. HDP şu anda çok kötü durumda olduğunu biliyor. Eğer parti olarak 50-60 vekille girebilirsek güçlü oluruz deniliyor, baraj geçilmezse de Diyarbakır’da bir meclis kurup Türkiye’nin siyasal yapısının tıkanması hedefleniyor.” dedi.

 

“ÖNCE KENDİMİZ İNANACAĞIZ, SONRA ANKARA'YI İKNA EDECEĞİZ”

Nihat İnanç, konuşmasında ayrıca şu sözlere yer verdi; “Ben bir şey vadetmiyorum. Herkese söylediğimi bir kez daha söylüyorum. Ben bu halkın; haklı, makul ve karşılanabilir tüm taleplerinin Ankara’daki temsilcisi olmaya niyetliyim. Van’ın beklentisi de toplumun farklı kesimlerine göre değişiyor. Aslolan, toplumun ihtiyaçlarının ortalamasının üzerine çıkmak. Birileri kuzu tandır beğenmezken, birileri peynir ekmek bulamazken biz bunları ortak sofrada buluşturmak zorundayız. Benim Van için hedefim bu. Sadece en yukarıdakilere hizmet etmek için gelmedim. Ortalamanın üzerine çıkmak üzere bir siyasi anlayış sergilemek zorundayız bu yüzden. Daha önce de dediğim gibi ben iş takipçisi değil proje üreten bir siyasetçi olacağım. Van’ı önce yerelde ardından Türkiye düzeyinde önemli yerlere getirecek projeler üreteceğim. Ama buna önce kendimiz ikna olacağız sonra Ankara’yı ikna edeceğiz.”

 

“HERKES KENDİNİ SORGULAMALI”

Van’da son zamanlarda yaşanan ekonomik sorunların, esnafı tıkadığına vurgu yapan Nihat İnanç; “Ben 2 senedir Van’daki sıkıntıları konuşuyor, bunları Ankara’ya taşıyorum. Ben son bir yılda Van’daki gayrimenkullerin satılamadığını da Ankara’ya taşıyorum, esnafın yaşadığı sıkıntıları da… Bunun siyasetle ilgisi yok. Bölgeye karşı sorumluluğumdan dolayı konuşuyorum. Özgürlük ve güvenlik dengesinin; güvenliğin bir adım önde olduğu bir yapıyla çözülebileceğini düşünüyorum. Burada yatırım yapan bir esnafın gelecekle ilgili endişe duymaması lazım. Cumhuriyet Caddesi’nde aylık 20 bin lira kira veren bir esnafın yıl boyunca 200 gün kepenk kapatmaması lazım. Böyle bir endişe de duymaması lazım. Bunu seçmenin de sorgulaması lazım. Seçmenin, bu adamların memlekete ne katkı sunduğunu sorgulaması lazım. Tüm paydaşlar bu noktada sorumluluklarını yerine getirmeli. Seçmenin sorumluluğu var, güvenlik kuvvetlerinin sorumluluğu var, Ankara’nın sorumluluğu var. Ama her şeyi de Ankara’ya yıkarsak çözüm üretme anlamında bir aşama katedemeyiz. Bu sorunları muhakkak çözmemiz gerektiğini düşünüyorum.” diyerek sözlerini tamamladı.


ŞEHRİVAN HABER-EDA AYKAÇ-ÖNDER ALTINAL

Editör: TE Bilisim