Geçtiğimiz haftalarda Ak Parti Diyarbakır il başkanının “Dindar Kürtler BDP’ye oy veriyor” açıklamasının ardından istifa etmesi bir şaşkınlık vesilesine dönüşmüştü. Aradan çok bir zaman geçmeden kültürel haklar arasında en önemlisi olarak değerlendirilen anadil hassasiyeti konusunda Van’dan sessiz sedasız yeni bir devrimin haberi geldi. Ak Parti Van teşkilatı yeni bir web sitesi yapmış ve bunu yaparken Kürtçe dil seçeneğini ekleyerek siyaset yaptığı bölgenin seçmen hassasiyetini de dikkate almış. Bu uygulama açılım süreci içinde TRT 6’den sonra atılan en önemli adım olarak değerlendirilebilir. Anadolu’nun kadim dilleri Kuşkusuz Anadolu’nun eşsiz zenginlikleri arasındaki kadim dillerden biri olan ve bu coğrafyada resmi dil Türkçe’ den sonra en çok konuşulan dilden bahsediyoruz.  Etnik grupların görmezden gelindiği, yok sayıldığı, dilin ve kültürün tek tipleştirilmeye çalıştığı geçtiğimiz yüz yıla ait bugün için demode bir uluslaşma paradigmasının bu çağda artık başarı şansı olmadığını da öngörebiliyoruz.        Kürtlerin büyük bir çoğunluğunun Türkçe bildiği gerçeğiyle nereden çıktı bu Kürtçe diyenlerin var olmadığını söylemek gerçekçi olmayacaktır.  Bildiğimiz bir şey varsa o da devletin kültürel hakları anayasal güvence altına alması ile bireylerin toplumda ait oldukları etnik aidiyetleriyle de var olması sağlanacağı gibi eşitlik temelindeki bir yurttaşlığın gerekliliklerini de yerine getirmek için ortak noktada geniş toplumla çatışmadan, birlikte kazanarak barış içinde yaşamanın da zemini daha sağlıklı oluşturulacaktır. Özelinde Kürt sorununun çözümü, genelinde ‘Demokratik Açılım’ en kısa haliyle ‘açılım’ olarak adlandırılan sürecin hükümet ve devlet üzerinden yürütülmesinin ardından, bir üçüncü ayak olarak parti kimliğinin de bir web sayfası yoluyla bu sürece defacto olarak eklemlenmiş olması haliyle bundan sonraki yol haritası ve neden sonuç ilişkilerinin tartışılmasını gerekli kılıyor. Kürtçe web açılımı Özelikle açılım sürecinde iyileştirmelerin hükümete, müzakerelerin devlete pay edildiği başarısızlık ve hataların arafta kaldığı bir dönemin ardından Başbakanın son dönemlerde sık sık vurguladığı Kürtlerle doğrudan iletişim gibi bir metodun ilk adımı olarak Kürtçe web açılımına başvurulmuş olması benimsenen bu siyaset bakımından olumlu bir adım. Anadilde savunma hakkının, eğitimin tartışıldığı bir dönemde, demokratik katılımın önemli kanallarından birisi olan siyasi partilerin ve bunların içinde yıllardır tek başına iktidar olanının bir teşkilatında Kürtçe web sitesi açarak yola koyulması her şeyden önce yeni gelişmeler adına beklentiyi ve çıtayı yukarıya taşıyacaktır. Olumsuz bir gelişme olmadığı takdirde önümüzdeki dönemde iktidar partisinin birçok il teşkilatında başta Kürtçe ve sonrasında ise o yörelerde kullanılan diğer dillerimizi görmemiz şaşırtıcı olmaktan çıkabilir. Samimiyet testi Devlettir, Hükümettir derken en nihayetinde siyasi parti ayağının da eklendiği yeni bir açılım dalgasına karşın muhalefet partilerinin bu sürece destek mi olacağı yoksa taklitçiliğe kaçmasın diye ilgi gösterip göstermeyecekleri hususu bir merak konusu. Merkezi otoritenin daimi güçlülüğü ve trendlerin merkezden çevreye doğru hiyerarşik bir şekilde yayıldığı muhafazakâr ve sert Türkiye siyasetin de teşkilattan gelen yeni dalga bir açılım uygulamasının Ak Parti’nin kendi web sitesinde de Kürtçe dil seçeneğinin yer bulup bulmaması kararı genel merkezin bu konuda ki samimiyetinin de testi olacaktır. Ayrıca belki mecliste grubu bulunan muhalefet partilerinden BDP ve CHP daha hızlı davranıp genel merkezleri için Kürtçe web sitesi hazırlayarak Ak Partinin elinden bu konuda yeni bir öncülüğü alabilirler. Netice de kendi dillerimizin artık ülkenin birliği ve rejimin güvenliği karşısında bir tehlike olmadığı apaçık ortada.  Cebren ama hilesiz Kürt sorununa çözüm arayışı altında ilerleyen Açılım süreci muhalefetin desteği olmadan belli bir yere kadar ilerleyebilir ve bir noktadan sonra tıkanıp ülkeyi de yeni bir kaosun eşiğine getirebilir. Ülkenin mevcut koşullarında hiçbir tek parti hükümeti barışı ve çatışmanın sonlandığı toplumsal huzuru tam anlamıyla bir başına sağlayamaz, muhalefetin ve sivil toplumun sürecin yapıcı takipçisi olmaları ve gerekirse cebren ama kesinlikle hilesiz bir şekilde Türkiye için gerçek bir fırsat yaratmaları gerekiyor.       Can Ozan TuncerRADİKAL
Editör: TE Bilisim