16 Nisan Referandum'undan sonra gözler AK Parti'deki değişikliklere çevrildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partinin başına geçme süreci ile birlikte bir taraftan kabine değişikliği bir taraftan da değişiklik konuşuluyor.

Bu süreçte yaşanacaklar merakla beklenirken Milat Gazetesi yazarı Bayram Zilan'dan Doğu ve Güneydoğu teşkilatları ile ilgili değişim sinyali geldi. Söz konusu süreci köşesinde değerlendiren Zilan, yeni bir dönemin başladığının sinyalini de verdi.

İşte o köşe:

***

16 Nisan zaferi, YSK'nın tesciliyle nihayete erdi. Resmen yepyeni bir döneme girmiş olduk. Yüzyıllık “vesayet parantezi” kapanmış oldu. Koalisyonlar ve kirli pazarlıklar dönemi sona erdi. Sandıktan çıkmayan siyasi partilerin farklı mekanizmalar marifetiyle iktidara gelme geleneği tarihin çöp sepetindeki yerini aldı.

Yüzyıl sonra egemenlik tam olarak millete geçti.

Bundan böyle Türkiye'nin önü alabildiğine açık.

Tek parti iktidarlarının getireceği istikrar hayatın tüm alanlarında hissedilecek. Türkiye'nin ekonomide dünyanın ilk on ülkesi arasına girme iddiasının ayakları yere basıyor artık.

16 Nisan'ın sonuçları bunlarla sınırlı değil kuşkusuz.

16 Nisan'da sandıktan çıkan sonuçlar, tüm siyasi partilere yüklü mesajlar da veriyor. Halkın sandığa yansıttığı bu mesajları doğru okuyup gereğini yapan siyasi partiler, Türkiye'nin önümüzdeki dönemine şekil verecek. Mesajları okuyamayan partiler silinip gidecek.

Seçmenler hem CHP'ye, hem MHP'ye, hem HDP'ye, hem de AK Parti'ye ciddi uyarılar yaptı.

CHP'ye: “kendini değiştir, değiştirmediğin müddetçe iktidar yapmam seni” dedi.

HDP'ye: “barışı savunamadın, çukur siyaseti karşısında dut yutmuş bülbüle döndün, Kandil'in karşına geçip bir çift laf söyleyemedin” dedi.

AK Parti'ye ise, “kendini yenile, kadrolarını değiştir. Daha fazla halkın içine gir, daha fazla sorunlarımızla ilgilen, daha fazla temas kur bizimle, HDP'den daha çok görünür ol” dedi.

Kürtler, HDP ve PKK'ya olan tepkisini sandıkta “Evet” diyerek dile getirdi.

Kürtler, Türklerle “birlikte Türkiye'yiz” dedi.        

Kaderimiz bir” dedi.

Kürtler, 16 Nisan'daki duruşlarıyla “bir arada yaşamın” temellerini daha güçlendirdi.            

Kürtlerin hem Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hem de AK Parti'ye özel mesajları da oldu.

Bunların başında “teşkilatlar” geliyor. Kürt halkı, genel olarak AK Parti teşkilatlarının kendilerinden kopuk olduğunu söylüyor. AK Parti'nin Doğu ve Güneydoğu teşkilatlarında “dejenerasyon ve eksen kayması” olduğunu dile getiriyor. Söylem bazında HDP'nin gerisinde kalan bir AK Parti teşkilatı istemiyor.

Kürt halkı, “yağlı işler” için, “kariyer yapmak” için veya “tayin-terfi-personel” işleri için değil, Hakk'ın yolunda gidecek, halk için hizmet edecek, düzgün, lekesi, bagajı, defosu olmayan teşkilatlar istiyor.

Tayyip Erdoğan'ın sırtından geçinen, AK Parti'ye zerre katkısı olmayan, çilesi, derdi, ideali, duygusu olmayan il ve ilçe başkanları istemiyor.

Tayyip Erdoğan'a yük olan değil, Tayyip Erdoğan'ın omuzundan yük alan teşkilatlar istiyor.

16 Nisan'da Doğu ve Güneydoğu teşkilatlarıyla ilgili yüzlerce şikâyet işittim. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Konferansları için gittiğim illerde Kürt seçmenler, “Tayyip Erdoğan için oy veriyoruz, Cumhurbaşkanımıza güvendiğimiz için evet diyeceğiz” diyordu. “Erdoğan olmasa bu teşkilatlara asla oy vermeyiz” diye de ekliyorlardı. Teşkilatların kendilerini sadece seçimden seçime sorduğunu, sorunlarıyla ilgilenmediklerini, HDP'lilerin yüzde biri kadar arazide olmadıklarını söylüyorlardı.

Tüm bu veriler, Doğu ve Güneydoğu'da işlerin iyi gitmediğini söylüyor.

Doğu ve Güneydoğu oylarındaki artış, AK Parti'yi yanıltmamalı.

Oy artışlarının 3 sebebi var.

Bunlardan ilki tartışmasız Recep Tayyip Erdoğan'a duyulan güvendir. Kürt oylarındaki artışın baş aktörü Recep Tayyip Erdoğan'dır.

İkincisi, Kürt halkının PKK ve HDP'nin çukur ve yıkım siyasetine karşı duyduğu aşırı öfkedir.

Üçüncüsü ise, bölgedeki güvenlik operasyonlarıdır. Özellikle bu operasyonlarda sivil-terörist ayrımının yapılması bölge halkının takdirini toplamıştır.

Kuşkusuz iyi çalışan teşkilatların etkisi de olmuştur. Ancak bu katkı istisna tutulacak kadar azdır.  

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 21 Mayıs'ta AK Parti'nin başına geçip dümeni devralmasıyla beraber tüm teşkilatlar yeniden değerlendirilecek.

Özellikle Rusya ve ABD'nin Suriye'de PYD ile yaptığı “orantısız iş birliği” ve Başkan Barzani'nin “bağımsızlık” arayışları, AK Parti'nin Kürtlere dönük politikalarını zenginleştirmesine salık veriyor.

AK Parti, bölgedeki siyasi sosyoloji değişirken, PKK'ya karşı ciddi bir tepki varken ve ilk kez siyasi fay hatlarında kırılmalar yaşanıyorken bu fırsatı iyi değerlendirmeli.

Bölgeye dönük stratejik hamleler, kalıcı dokunuşlar yapmalı.

AK Parti, ayağına kadar gelen bu fırsatı tepmeyip gerekli adımları atarsa, önümüzdeki süreçte yerel ve genel seçimlerde çok ciddi başarılar elde edebilir.

Bu yolda ilk iş teşkilatların tamamını elden geçirmek olacak.

Önümüzde yoğun bir “yenilenme süreci” var.

Erdoğan'ın liderliğindeki AK Parti için yeni bir dönem başlıyor.

Hayırlı olsun…

(Kaynak: Milat Gazetesi)

Editör: TE Bilisim