27 yıl ülkemizi dikta ile yöneten CHP zihniyeti, çöküş sürecinde kendisini iyice açığa çıkardı.

Bu zihniyet çok partili sisteme geçildiği dönemde bile halkın iradesine saygı göstermeyerek, halk iradesiyle iktidara gelen yönetimi askeri darbe ile yönetimden uzaklaştırmış ve Başbakanı idam ettirmiştir.

Bu zihniyet, kendilerinin dışında bu ülke yönetimini kimseye vermeme gibi bir kompleksin içindedir.

Ya ben yönetirim ya da ben yönetirim… Yönetimi hiç kimseye vermem mantığı ile hareket eden bu yapı halkın iradesini önemsememektedirler.

Bunun en açık örneklerini geçen on beş yılda net bir şekilde gördük.

Lütfen AK Parti’nin iktidara geldiği ilk günleri hatırlayınız. Necdet Sezer Cumhurbaşkanı, Abdullah Gül Başbakan olarak hükümeti kurmakla görevlendiriliyor. Oluşturduğu Bakanlar Kurulunu beğenmeyerek değişmesini istiyor. Başbakanda onun istediği isimlerden Bakanlar Kurulunu oluşturuyor. Genel Müdür ataması yapan hükümet Cumhurbaşkanının vetosuna takılıyor. Meclis istediği yasaları çıkaramıyor. İki başlı bir devlet yönetimi oluşuyor ancak Cumhurbaşkanının istedikleri oluyor. Her türlü baskıya rağmen hükümet görevini yürütmeye devam ediyor.

Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, yemin törenine TSK’nın komutanları ve muhalefet partileri katılmayarak protesto ediyorlar.

Cumhurbaşkanı resepsiyonuna hiçbir silahlı kuvvetler mensubu katılmıyor. Ordu evlerine Cumhurbaşkanı eşi ile birlikte giremiyor. Eşinin türbanlı oluşu nedeniyle. Ülkenin Başbakanı ve Cumhurbaşkanı eşleri türbanlı oldukları için karşılama törenlerinde asker bulunmuyor. Seçilmiş ve tek başına iktidar olmuş bir siyasi partiye askeri vesayet tarafından muhtıra verilerek, tehdit edilerek hükümeti çalışamaz duruma getiriyorlar.

Ancak tüm bu olumsuzluklara karşın “kefenimizi giyerek bu göreve talip olduk” diyen bir aslan yürekli Başbakan, sabırla, metanetle tüm bu olumsuzlukların üstesinde gelmeyi başarıyor.

Öncelikle ordu içindeki olumsuz unsurların ayıklanmasını sağlayarak, orduyu asli görevine döndürmeyi başardı.

Daha sonra devlet içinde kırk yıldan beri örgütlenen vesayetin diğer adı olan paralel yapının üstüne giderek bu ülke düşmanlarından da büyük ölçüde kurtulma başarısını sağlamış oldu.

Diğer bir önemli sorun olan Kürt meselesini hiçbir hükümetin cesaret etmediği ve bu meseleyi seslendirebilme cesaretini dahi gösteremeyenlerin aksine dile getirdi “çözüm sürecini” literatürümüze soktu.

Cumhuriyetin kuruluşundan beri Kürtleri kabullenmeyen, Kürt’üm diyenleri baskı ve şiddetle susturan, kişi hak ve özgürlüklerini askıya alan bu faşist anlayışı devletin resmi ideolojisi haline getirenlere karşın, Kürt varlığını kabullenen ve Kürtlerin her türlü demokratik haklarının kullanımına olanak sağlayarak, barış sürecinin konuşulur olmasını sağlayan odur.

Vesayetçilerin kullandıkları bir önemli enstrümanları da hukuktur.

Hukukun üstünlük ilkesini savunanlar, hukukun bağımsızlığını savunanlar, hukukun tarafsızlığını savunan bu vesayetçi anlayış her dönemde hukuku kendi çıkarları doğrultusunda kullananlardır.

Hiçbir dönemde hukuk tarafsız olmamıştır.

Kendilerini yırtan hukuk çığırtkanlarına soruyorum, emirle insanların asılmasına karar verildiği zaman siz neredeydiniz.

Deniz Gezmişlere idam kararı veren aşağılık, adi, şerefsiz hukukçular dışarıdan mı ithal edildiler?

O hukukçular sizler değil miydiniz?

Hukuku ideolojik hale getiren sizler değil misiniz?

Şimdi hukuk siyasallaşıyor, hukukçular üzerinde baskı oluşturulmaya çalışılıyor diye çığırtkanlık yapanlar, bir savcının Başbakana hakaret etmesini hukukun neresine sığdırıyorsunuz.

Neden o savcı hakkında soruşturma açtırmıyorsunuz.

Evet, hukuk tarafsız olmalıdır.

Hukuk herkese lazımdır.

Bu hukuk vesayetinden de bu ülke kurtulacaktır.

Yeni Türkiye de taşlar yerli yerine oturacaktır.

Şer güçleri Erdoğan’a karşı birleşerek son yenilgilerini de aldılar.

Bundan böyle kendilerini kurtarma sürecine girmek zorunda kaldılar.

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesini hazmedemeyen resmi ideolojinin son temsilcileri Cumhurbaşkanı yemin törenindeki provakosyorları ile kalitelerini bir kez daha toplumu göstermişlerdir.

Ne yaparlarsa yapsınlar, halkın iradesinin önüne geçemeyeceklerdir.

Sayın Erdoğan T.C. Cumhurbaşkanı seçildi, görevine başladı.

Bu ülke sayın Erdoğan’dan daha çok hizmet beklemektedir.

Allah yardımcısı olsun.