Başbakan Ahmet Davutoğlu, Londra ziyareti yolunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Davutoğlu, İmralı’da çözüm masası kurulma ihtimâlinin artık bulunmadığını belirtti ve “Ben son 10 gün içinde dört masa kurdum. Çağırdıklarım AK Parti teşkilatları değil, çoğu HDP’ye mütemayil insanlar. Her türlü geçmişten, kesimden STK’lar var. Baro Başkanı merhum Tahir Elçi’nin yaklaşımında arkadaşlar da var. İşte masa bu, bundan sonra da bu masa devam edecek" dedi.

 

“Yönetme kabiliyetinin önemli olduğunu görüyorsunuz”

Davutoğlu çözüm süreciyle ilgili HDP ve PKK’ye şu eleştirileri getirdi:

“11 Temmuz’da ben Demirtaş’la görüşmeye gidiyorum, Kandil’den ‘silahlanın, ayaklanın’ diye açıklama yapılıyor. Devlet-kamu otoritesi yokmuş gibi PKK’nın Adana’da sakallı diye insanları öldürmeye başlaması, Hizbullah’ın bir daha olursa biz de sizi vururuz açıklamaları. 23 Temmuz saat 3’te, ‘Kasım’da verdiğim talimatın gereğini yapıyorsunuz’ dedim.  O gece DAEŞ’E, PKK’ya operasyon başladı. Dün de herkesi tek tek dinlediğinizde yönetme kabiliyetinin ne kadar önemli olduğunu görüyorsunuz. Silopi’ye, Cizre’ye giriyorsunuz daracık sokaklar, güvenlik güçlerimiz yan yana yürüyor. Birbirlerinin dilini anlamaları son derece önemli. Bu kadar kapsamlı operasyon yürüyor, sivil kayıplar çok az.”

 

“Artık bu masa devam edecek”

Davutoğlu “Öcalan da artık devrede değil, süreç nasıl canlandırılacak?" sorusuna şu yanıtı verdi:

“Ben son 10 gün içinde 4 masa kurdum. Masa İmralı’da Öcalan’la 3-5 kişinin oturması değil. Çağırdıklarım Ak Parti teşkilatları değil, çoğu HDP’ye mütemayil insanlar. Her türlü geçmişten, kesimden STK’lar var. Baro Başkanı merhum Tahir Elçi’nin yaklaşımında arkadaşlar da var. İşte masa bu, bundan sonra da bu masa devam edecek. Valilere söyledim. Her hafta sivil toplum örgütlerini toplayacaksınız. Sadece memurlarınızla görüşmeyeceksiniz. Her birinizin bir istişare meclisi kurmanızı istiyorum. Her hafta alandan bilgi alacaksınız.”

 

“HDP’yi bunlar şımarttı”

Başbakan Davutoğlu da Demirtaş’ın şımartıldığı görüşünde:

“HDP’yi şımartan şey şu oldu; Mesela akademisyenlerin bildirisinde beni en fazla üzen şeylerden birisi, Kürt siyasal iradesi diyor. Kim temsil ediyor total olarak Kürt siyasetini. Biz yüzde 50 oy almış Ak Parti olarak neyi temsil ediyoruz? Bunu söylediğiniz zaman Türkiye’yi Iraklılaştırırsınız. Ben utanç duydum bu ifadeleri okurken. Bir akademisyenin yapmaması gereken şey, vatandaşlık kavramının ötesine geçip kimlik siyasetiyle bir hukuk geliştirmek. Sanki bütün Kürtleri ben temsil ediyorum, karşımda da devlet. Yok böyle bir şey. Bu algı bugüne kadar böyleyse bundan sonra olmayacak. Kürt vatandaşlarımızı Ak Parti olarak en çok temsil edenlerden birisi biziz. İkinci şımardıkları Suriye’de olan gelişmeler. Suriye’de kullandıkları yöntemi hedeflerine ulaşmak için Türkiye’deki çözüm sürecinden daha elverişli bir yöntem olarak gördüler. Süreç yerine barikatlar. Hendekleri Suriye’den öğrendiler. Bu iki yanılsamayı ortadan kaldırmadan kiminle, neyi konuşacağız? Seçmenlerini, STK’ları dışarıda bırakmıyoruz. Bir şeyi tecrübe etmişsem sonuçlarını da görmüşsem, o konuda bir kararım oluşmuşsa kolay kolay değişmez."

 

“İmralı’dan aldıkları talimat meseleyi çözmeye yetmiyor.”

Davutoğlu, İmralı’da bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın örgüt üzerinde yaptırımı olmadığını da belirtti:

“1 Ekim’de Demirtaş’ı kabul ettim. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Türkiyelileşme söylemi kullandınız bu önemli ama kamu düzeni bakımından tehlike görüyorum dedim. 6 Ekim’de, 5 gün sonra kan gövdeyi götürdü neredeyse. Baş müsebbibi de HDP’den atılan twitler. Mart ayı silahsızlanma için Öcalan’dan mesajlar gidiyor, ‘silahsızlanacağız’ diyorlar. Demirtaş, Meclis’te konuşma yaptı, masayı deviren konuşma oydu. Demek ki İmralı’dan aldıkları talimat meseleyi çözmeye yetmiyor. Bunlar başka yerlerden de talimat alıyor. Görüştükleri lobilerden. Türkiye kimin karşısındaysa onunla görüşüyorlar. Baktı ki herkes arkamda, neredeyse oralara gitti. Neredeyse Ermeni Kürt lobi ittifakına yöneldiler. Sonra Moskova’da aldı soluğu, niye şimdi Brüksel’e gitmiyor? Niye daha önce Moskova’ya gitmiyordu, çünkü ilişkimiz iyiydi.”

 

“İmralı ile görüşmelerinin anlamı yok”

Başbakan bu sıraladığı sebeplerle de İmralı ile görüşmenin anlamı olmadığını belirtti:

“Talimatları İmralı’dan almıyorlarsa, o zaman İmralı ile görüşmelerinin ne anlamı var? İmralı silahları bırakın diyor bunlar başka yerlerden duydukları sözlerle “tam vakti Ak Parti’yi zayıflatın 7 Haziran’a giderken bütün politikanız Ak Partiye dönük olsun’ diye paralel çeteyle birlikte de bir strateji geliştirmişlerse bizimle nereye yol yürüyecekler? Gültan Kışanak, Ekrem Dumanlı ile görüşmeler yaptı. Paralel lobiyle görüşüyor sonra İmralı’ya gidip şov yapmayı bekliyorlar. İmralı’ya gitmek onlara meşruiyet kazandırıyor, arkasından o meşruiyeti kullanarak başka türlü bir oyunun içine girdiler.”

 

“Dolmabahçe tek taraflı”

Erdoğan ve Arınç arasındaki tartışma, Erdoğan’ın sonrasında tepki gösterdiği Dolmabahçe görüşmesinin içeriğinden haberdar olduğu iddiası üzerine başlamıştı. Davutoğlu, bunun tek taraflı bir açıklama olduğunu söyledi:

“Dolmabahçe, tek taraflı bir açıklamaydı. Silahsızlanma konferansı yapılarak silahların bırakılacağı sözü verildi. Elimizdeki istihbarat bilgileri silahsızlanmayı bırakın, bunların yeni bir şeye hazırlandığını gösteriyordu. 7 Haziran seçimleri sıkıntısız aşıldı. Bunlarda bir vehim oluştu, ‘nasıl olsa AK Parti gidiyor’ diye düşünerek kalkışmayı denediler. ‘Temmuz boyunca kalkışın’ gibi Kandil’den çağrılar yapıldı. PKK’nın Suruç saldırısı, DHKP-C, Ceylanpınar olayı yaşanınca, DAEŞ de sınırda bir askerimizi şehit edince güvenlik birimlerimize 'Şimdi vakti geldi, hazırız, ne yapılması gerekiyorsa yapacaksınız' dedim." (Milliyet)

Editör: TE Bilisim