Geceyi Hakkari’de geçiren Selahattin Demirtaş, Bulvar Caddesi üzerinde toplanan halkla bayramlaştı. Burada halka hitap eden Demirtaş, bu bayramın Orta Doğu’da, Rojava’da, Irak’ta, Filistin’de savaşın, ölümün kanın ve gözyaşının son bayramı olacağı temennisinde bulundu.

''BARIŞIN YERİ HAKKARİ'DEN GEÇER''

Demirtaş, “Cölemerg (Hakkari) halkının barışı, zannediyorum herkesin örnek alması gereken bir tutkudur. Kin duymayan, kimseyi düşman ilan etmeyen, her daim bu kadar işkence ve zulüm altında sesini yükselten Hakkari, özelikle de bugüne kadar kenti yok sayıp sürgün yeri gibi gösterip cezalandıracak bir yer gösteren Ankara, işte barışın yeri Hakkari’den geçer. Bu nedenden dolayı Cölemerikli kardeşlerimi, özelliklere annelere ve gençlere teşekkür ediyorum çünkü bizler bu cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle bir kez daha ülkedeki tahrik dilini ibretle izliyoruz” dedi.

“BAŞBAKAN DÜŞMANLIK DİLİNİ KULLANIYOR”

Başbakan’ın düşmanlık dili kullandığını öne süren Selahattin Demirtaş, “Halen ülkeyi saflaştıran, kutuplaştıran, bizi düşman gören bir dil kullanıyor. Bu kişi Türkiye’nin cumhurbaşkanı olma iddiasındadır. Ben merak ediyorum; bu hakaret ettiğin Kürtler, Aleviler, AKP’ye oy vermeyen kesimler, işçiler, öğrenciler, sokakta darp ettirilip annesini yuhalattıran kesimler, onlar bu ülkede yaşamıyor mu? Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? Sen seçilirsen, bunların cumhurbaşkanı olmayacak mısın? Yoksa bir zamanlar söylediğin gibi, ‘Ya sev ya terk’ mi diyeceksin cumhurbaşkanı olunca. Bizim artık bu sözler karşısında alternatifsiz olmadığımızı göstermemiz lazım. Biz bu nedenle adayız” diye konuştu.

“BEN KÜRTÜM, KÜRT HALKININ EVLADIYIM”

Halkı düşman olarak gören zihniyetten kurtulmak gerektiğini söyleyen Demirtaş, “Türkiye’de devleti ele geçirip soyup soğana çeviren, koltuğuna oturduğunda geri kalan herkesi sadece düşman olarak gören zihniyetten kurtulmamız lazım. Gittiğim her yerde söylüyorum, ben Kürt’üm, Kürt halkının bir evladıyım. Kürt özgürlük mücadelesi içerisinde çıkmış bir siyasetçiyim. Bunu cumhurbaşkanlığı önünde bir engel gibi göstermeye çalışan kafalar da var bu ülkede. Yani, ‘Kendini inkar etmeyen, Kürt’üm diyen biri devletin bir numaralı koltuğuna nasıl oturur?’ diyorlar. Bizde diyoruz ki Kürt ya da Türk olmak önemli değil, insan olmak, vicdanlı olmak, ahlaklı ve dürüst olmaktır önemli olan” ifadelerini kullandı.

“SADECE KÜRT HALKININ DEĞİL, HERKESİN ADAYIYIM”

Sadece Kürt halkının değil, herkesin adayı olduğunu dile getiren Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ben Kürt halkının özgürlük mücadelesi içersinde yetişmiş bir siyasetçi olarak şimdi Türkiye’nin bütün ezilenleri adına devletin artık insan odaklı bir değişim geçirmesi için çalışıyorum. Bu nedenle de adayım. Sadece Kürt özgürlük mücadelesi ve Kürt halkının ihtiyaç duyduğu demokrasi için aday değilim. Türk, Ermeni, Çerkez, Laz, Arap, Gürcü, Sünni, Alevi, başı açık, başı kapalı olanın da, camiye gidenin, cemevine gidenin, kiliseye gidenin de adayım. Cumhurbaşkanı ancak böyle olur. Bize insan muamelesini yapmadılar. O nedenle ikinci sınıf insan olmanın ne demek olduğunu iyi biliriz. Biz, zulüm ve işkence nedir iyi biliriz ve bunların bu ülkede kimse yaşamasın diye mücadeleyi veriyoruz.”

“DEVLETİ ELE GEÇİRİLİM DİYE ADAY OLMADIK”

Devleti ele geçirmek için aday olmadığını da sözlerine ekleyen Demirtaş, “Biz iktidarı, devleti ele geçirelim ve devletin imkanlarını kendimiz ve çevremizdekiler için kullanalım diye aday olmadık. Tam tersi olarak biz biliyoruz ki bu ülkede Müslüman, Kürt, Alevi, solcu, işçi ve köylü de zulüm gördü. Zulüm gören kimse kalmadı ki. Peki bu zulüm gören kesimler birbirlerine düşman mı olacak yoksa bu bütün zulüm görenler bir araya gelip ortak bir geleceği, yeni bir yaşamı, adil eşitlikçi bir kardeşliği mi inşa edecek. İşte cumhurbaşkanlığı seçimi bunun seçimidir. Biz Türkiye’ye kardeşlik teklifi önerisinde bulunuyoruz. Türkiye’nin dört bir yanındaki kardeşlerimiz, Hakkari’nin uzattığı barış ve kardeşlik elinin ne kadar önemli olduğunu anlamalıdır” diye konuştu.

“EZİLENLER OLARAK YÖNETİME EL KOYMALIYIZ”

Ezilenler olarak yönetime el koyduklarını ifade eden Demirtaş, “Hakkari’nin yakılmayan köyü kalmadı. Hakkari’nin yüzde 60’ı işsizdir. Yine yüzde 60’ı açlık sınırının altındadır. Hakkari’de evinde cenazesi, taziyesi olmayan aile yoktur ama buna rağmen Hakkari, Türkiye’nin dört bir yanına barış elini uzatmaktadır. İşte ben bunu temsil ediyorum. Türkiye’de kimliği ne olursa olsun, Türkiye’de insan gibi onurluca yaşayan herkes bu eli tutmalıdır. Ülkenin dört bir yanında yaşayan bizler, ezilenler olarak artık yönetime el koymalıyız. Biz yönetimde zulüm yapan devlet istemiyoruz. Eğer bu cumhurbaşkanlığı seçiminde bunu hep birlikte söyleyebilirsek o zaman Türkiye’nin önü açılacak. O zaman kalıcı barış, eşitlik, özgürlük ve demokrasi de bu ülkeye yerleşmiş olacaktır” dedi.

“NEDEN BİR KÜRT CUMHURBAŞKANI OLMASIN?”

‘Neden bir Kürt cumhurbaşkanı olmasın?’ diyen Selahattin Demirtaş, konuşmasına şöyle devam etti: “Biz bu ülkede yaşayan Kürt halkı olarak yıllarca yöneticimiz Kürt mü, Arap mı, Türk mü buna bakmadık. Adil mi, eşit mi yönetiyor buna baktık. Zulme karşı çıktık, onun Türk olmasına bakmadık. Şimdi ben aday olduğumda neden tartışıyorlar, ‘Bir Kürt neden yönetemez?’ diyorlar. Bir Kürt adil olamaz mı? Herkes birlik ve beraberlik içerisinde hareket edip çocuklarının geleceği için bu fikirler etrafında birleşmelidir.”

Hakkari’de son günlerde yaşanan olaylara da değinen Demirtaş, aşiret kavramının artık kullanılmamasını isteyerek, “Bende Hakkariliyim. Peki ben hangi aşiretteyim? Lütfen artık bunları bırakalım, hepimiz kardeşiz” dedi. Demirtaş, yaptığı bütün harcamaları kalem kalem kendi parti sayfalarında halka açıkladıklarını söyleyerek, Başbakanın da haçlamalarını açıklamasını istedi. Demirtaş, çocuklara bayram harçlığı verdikten sonra Van’a gitmek üzere kentten ayrıldı.

Editör: TE Bilisim