Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Afyonkarahisar Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde halka hitap etti. "Tarihi bir belge açıklayacağım diyen Başbakan, Said-i Nursi'yle ilgili önemli bir açıklamada bulundu.

Başbakan, "1940'larda Afyonkarahisar'a bir mahkum getirdiler. Soğuktan dondurarak öldürmek istediler, zehirleyerek öldürmek istediler. Peki kimdi bu insan? İşi kitap yazmak, talebe yetiştirmek olan Said-i Nursi'ye burada eziyet yaptılar. Esir düştüğü halde kaçmış, vatanına toprağına dönmüştü. Buradan da kaçabilirdi. Kaçmadı. "Zalimler için yaşasın cehennem" dedi. Kendi ülkesini, hapiste yatmak pahasına tercih etti.

İşte bu CHP, 1940'larda Saidi Nursi'nin kitaplarını yasaklayan, onu hapislere mahkum eden partidir. Bakanlar Kurulu kararı bu. İmza, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü. İşte bu CHP ile güya Said-i Nursi'nin izinden gittiğini iddia eden bu paralel örgüt şu anda kol kola yürüyor. Said-i Nursi'nin kemikleri sızlıyor." dedi.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Afyonkarahisar'ın Ak Parti tarihinde çok önemli bir yeri var. Büyük Türkiye yolculuğumuza Afyonkarahisar'dan çıktık. Partimizin kuruluş hazırlıklarını burada yaptık. 2002 seçimlerinde yüzde 34.5 oyla başladık. 2011 seçimlerinde Türkiye genelinde yüzde 50'ye yakın, Afyonkarahisar'da yüzde 60 oy aldık. Afyonkarahisar büyük Türkiye'nin istikbal ve istiklal mücadelesinde önde durmaya devam ediyor.

Bugün Afyonkarahisar'da çok büyük bir açılışı da gerçekleştiriyoruz. Tam 1 milyar 124 milyon liralık yatırımı hizmete açıyoruz.

"1950'DEN BERİ BU TARTIŞILIYOR: TÜRKİYE'Yİ KİM YÖNETECEK?"

1950'den bugüne kadar Türkiye'de konuşulan çok önemli bir konu var. Nedir bu tartışma? 1950'den beri ülkemizde Türkiye'yi kim yönetecek, bunun tartışması yapılıyor. CHP diyor ki; Türkiye'yi sadece biz yönetiriz. İktidarda olsak da biz, muhalefette de olsak da biz yönetiriz.

Medya diyor ki; Türkiye'yi manşetlerimizle biz yönetiriz.

Bazı işadamları diyor ki; para bizde Türkye'yi biz yönetiriz.

Mafyalar, paralel çeteler diyor ki; Türkiye'yi biz yönetiriz.

Gazi Mustafa Kemal ve ilk Meclis, onlar ne diyordu? Türkiye'yi millet yönetir. Merhum Menderes 1950'de çıktı, 'Türkiye'yi egemen güçler değil, millet yönetecek. Yeter söz milletin' dedi. Biz de Afyonkarahisar'dan yola çıkarken, Türkiye'yi millet yönetecek dedik.

"BU ÜLKEYİ SİZ YÖNETECEKSİNİZ"

Bu ülkeyi siz yöneteceksiniz. Bu ülkenin rotasını hep siz çizeceksiniz. Manşetler değil, işveren çevreleri değil, paralel örgütler değil, mafyalar çeteler değil, bu ülkeyi siz yöneteceksiniz. Yıllardır milleti yok sayanlar şu anda ittifak yaptılar. Milletin iradesini gasp etmenin mücadelesini veriyorlar. Gezi olaylarında başlayan bunun tartışmasıdır, Türkiye'yi kim yönetecek? Kimse Kusura bakmasın, bu iradeyi kimseyle paylaşmayız. Milletin iradesini çalmaya kalkanlara göz yummayız.

"MENDERES'E NE YAPTILARSA AYNISINI BİZE YAPIYORLAR"

Bundan 54 yıl önce merhum Menderes'e ne yaptılarsa, hangi tuzakları kurdularsa şu anda bize de aynısını yapıyorlar. Bugün atılan manşetlerle 54 yıl öncesinin manşetlerini aynı göreceksiniz. 54 yıl önce neyse yine aynı. Merhum Menderes'e örtülü ödenekten dava açtılar. Aynı şeyi bize yapmak istiyorlar. Provokasyon kokan 6-7 Eylül'e dava açtılar. Yargı içinde bazı demokrasi dışı olaylarla mücadele ettiği için dava açtılar. Çok çirkin iftiralar attılar. Tutmayınca ipe götürdüler.

"ENGELLEMEYE ÇALIŞANLAR HANGİ YÜZLE MARMARAY'A BİNİYOR?"

Manşetlerle, küresel projelerin bizlere açtığı davalarla bir kez daha aynı senaryoyu hayata geçirmeye çalışıyorlar. 3. Havalimanını, Kanal İstanbul'u engellemeye çalışıyorlar. Marmaray'ı engellemeye çalıştılar. Engellemeye çalışanlar hangi yüzle Marmaray'a binip karşıya geçiyorlar?

Bu kez sert kayaya çarptılar. Bu kez millete tosladılar. Bu millet çok güçlü şekilde iradesine sahip çıktı. Bu millet iradesine sahip çıktı. Bu aziz millet kimin nerede durduğunu görüyor.

"SİZE ÇOK İLGİNÇ BİR BELGE AÇIKLAYACAĞIM"

Size çok ilginç bir belge açıklayacağım. Tarih 2013 Mayıs ayı… Türkiye'de tarihi nitelikte gelişmeler yaşanıyor. İstanbul'da 46 milyar dolarlık 3. Havalimanı ihalesi yaptık. Tamamen ihaleye giren beş ortaklı konsorsiyum bunu yapıyor. Bunu durdurmak istediler, hala gayret içindeler. Ama başaramayacaklar. Ankara'da Japonya Başbakanı ile görüşme yapıyorum o ay içinde, nükleer enerji santrali yapacağız. Maliyeti 22 milyar dolar. Yapacaklar, işletecekler ondan sonra bize devredecekler. Bu da birilerini rahatsız etti.

"MHP'NİN GENEL BAŞKANI SEN ZATEN UÇMA ÖZÜRLÜSÜN"

MHP'nin başındaki zat ne diyor? Bu Başbakan hiç yere inmiyor ki, hep havada geziyor diyor. Ama onu da kulaklarından tutup getireceğim diyor. MHP'nin genel başkanı olan zat, sen zaten uçma özürlüsün. 3.5 yıl bu ülkede başbakan yardımcılığı yaptın, nereye gittin onu söyle. Biz öyle bir ecdadın torunlarıyız ki at üstünde kıtalar arası dolaşıyorlardı. Onların çürükleriniz biz topladık. Van, Bingöl, Simav depremini yaşadık. Şu an oralar deprem öncesinden daha güçlü hale geldi. Bir yılda deprem bölgelerini bu hale getirdik.

İşte o Mayıs ayında Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün temelini attık. Onun da maliyeti 2.5 milyar dolar. İstanbul Borsası ilk defa 93 binin üzerine çıkıyor.

"RAHAT DURMADILAR, KISKANDILAR"

Rahat durmadılar, kıskandılar ve borsa şu anki seviyelere düştü. Ama gene çıkacak. Peki Merkez Bankası'nın durumu neydi? 22.5 milyar dolardı döviz rezervi. Mayıs ayında 136 milyar dolara çıktı. Böyle bir noktaya gelmiştik. 23.5 milyar IMF'ye borç sıfırlandı. Şimdi IMF bizden borç istiyor.

"BÜTÜN BUNLAR 1 AY İÇİNDE OLDU"

Tam dört ayrı kredi derecelendirme kuruluşu Türkiye'nin notunu yükseltti. Güçlü Türkiye dünyada kendini hissettiriyordu. İşte bütün bunlar bir tek ay içinde oldu. Türkiye'nin heyecanı arttı. Çözüm sürecinde çok önemli mesafe kat ettik. Silahlar sustu. Barış umuduyla Nevruz kutlandı. Türkiye'yi zincirlerinden kurtarma noktasına geldik. Tarihimizin en başarılı Mayıs ayını yaşarken bir el devreye girdi. Ağaç bahanesiyle insanlar sokağa döküldü. Yaktılar, yıktılar. 3 milyar fidan ve ağaç diken bir iktidarız.

"BUNLARIN CİBİLİYETİ BOZUK"

Bu olaylar çok abartılı bir dille dünyaya servis edildi. Dün Yozgat toplantısı sebebiyle Yozgat'ın çekimini Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nı protesto diye duyuruyorlar. Bunların cibiliyeti bozuk. Bunların bizde de uzantıları var. Eğer yüreğiniz varsa, eğer mertseniz şu gerçekleri ortaya aynen yansıtın.

YSK'NIN KARARINA TEPKİ

YSK bir karar verdi. Sarıyer seçimleri ile alakalı. Geç teslim ettikleri halde CHP'nin orada seçimlere girmesine yönelik karar. Ben buradan YSK'ya sesleniyorum Sen Uşak'ta geçen seçimlerde farklı partiyi 3-5 dakika geç kaldıkları için seçime sokmadın. Şimdi bunu nasıl yapıyorsunuz? Sizler yargının içinden gelen insanlarsınız, adil davranacaksınız. Davranmadığınız sürece bu halk, bu tarih sizi affetmez. Oradaki koalisyonların ne olduğunu da biliyoruz.

Bu seçimlere gölge düşürmeye kimsenin hakkı yok. Silahların sustuğu bir ortamda silahların yeniden devreye alınması… Hakkari'de, Van'da saldırılar oldu…

"KAPINIZI ABLALAR ÇALABİLİR..."

Gezi olayları patlak verdiğinde Ankara'da, Kayseri'de, Samsun'da İstanbul'da 1 milyon kişiyle milli irade mitingleri yaptık. 17 Aralık'ta yeniden düğmeye bastılar. Bir kez daha Türkiye ekonomisini hedef aldılar. Büyük Türkiye hedeflerine kast ettiler. Ama başaramayacaklar. 30 Mart'ta bunlara gereken dersi vermeye var mıyız? Kapılarınızı bazı ablalar çalabilir. Şunu söylemeniz yeter: Biz hükümetimizden, devletimizden memnunuz.

Türkiye'nin milli bankalarını hedef aldılar. Bu bankaların üçü de çöküyordu. Görev zararı diyorlardı.

BAŞBAKAN'IN AÇIKLADIĞI TARİHİ BELGE

Tarihi bir belge açıklayacağım. 1940'larda Afyonkarahisar'a bir mahkum getirdiler. Soğuktan dondurarak öldürmek istediler, zehirleyerek öldürmek istediler. Peki kimdi bu insan? İşi kitap yazmak, talebe yetiştirmek olan Said-i Nursi'ye burada eziyet yaptılar. Esir düştüğü halde kaçmış, vatanına toprağına dönmüştü. Buradan da kaçabilirdi. Kaçmadı. "Zalimler için yaşasın cehennem" dedi. Kendi ülkesini, hapiste yatmak pahasına tercih etti.

İşte bu CHP 1940'larda Saidi Nursi'nin kitaplarını yasaklayan, hapislere mahkum eden partidir. İşte belgesi. CHP'nin genel müdürü, bu belge senin belgelerine benzemez.

"İMZA İSMET İNÖNÜ"

Belge, 15 Temmuz 1949 tarihli Bakanlar Kurulu'nun kararı. 'Said Nurisi tarafından yazılan Gençlik Rehberi kitabının dağıtımının yasak edilmesi, elde edileceklerin de toplanması, 'Bakanlar Kurulumuzun 15 Temmuz 1949 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır'. İmza, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü.'

"İŞTE BU CHP İLE PARALEL ÖRGÜT KOL KOLA"

İşte bu CHP ile güya Saidi Nursi'nin izinden gittiğini idida eden bu paralel örgüt, şu anda kol kola yürüyorlar. Saidi Nursi'nin kemikleri sızlıyor" şeklinde konuştu.

İşte bu CHP, 1940'larda Saidi Nursi'nin kitaplarını yasaklayan, onu hapislere mahkum eden partidir. Bakanlar Kurulu kararı bu. İmza, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü. İşte bu CHP ile güya Said-i Nursi'nin izinden gittiğini iddia eden bu paralel örgüt şu anda kol kola yürüyor. Said-i Nursi'nin kemikleri sızlıyor.

Birlikte iş yaptıkları o iş adamları ile kendi ülkesine, kendi toprağına ihanet ediyorlar.

"GECE UYANDIRIP BANA BEDDUA ETTİRİYORLAR"

Dün Sivas'ta bunların evlerinde kalan 7-8 kız öğrenci yanıma geldiler, Ağlayarak, 'Gece yarısı bizi kaldırıp sizinle ilgili beddualar yaptırıyorlar, ailenizle ilgili yalan yanlış bilgiler anlatıyorlar' dediler. Böyle bir yaklaşım olabilir mi, bunun vicdani, insani bir yanı olabilir mi?

Editör: TE Bilisim