Güvenlik İş Sendikası’nın Van Ticaret ve Sanayi Odası (VATSO) binasında düzenlediği toplantıya katılan Gülaçar, çözüm süreci ile kardeşliğe vurgu yaptı. Sözlerine güvenlikçilerin yaşamış oldukları sıkıntıları dile getirerek başlayan Gülaçar, “Güvenlik ile alakalı 10 Haziran 2004’te bir Yasa kabul edildi. Bu yasa ile birlikte kolluk kuvvetlerinin de yükü hafiflemiş oldu. Sorun ve sıkıntılarınızın olduğunun farkındayız. Bunlarında telafi edilmesi gerekiyor. Biz de bize düşen tarafı ile ilgilenmek, sorun ve sıkıntılarınızın çözümü noktasında yapabileceğimiz her ne ise onları da severek ve isteyerek inşallah yapmaya hazırız. Peygamber efendimiz mümini tarif ederken ‘Mümin elinden ve dilinden emin olan kişidir’ diyor. Burada güvenlikçi kardeşlerimize çok önemli bir sorumluluk düşüyor. Sizler bulunmuş olduğunuz konum itibari ile insanlarımızın can ve mal güvenliğini korumak ile mesulsünüz. Dolayısıyla yapmış oluğunuz vazifenin ne kadar ehemmiyetli olduğunu da bu şekilde bilmeniz gerekir. Türkiye’deki işsizlik, istihdamdaki sorun ve sıkıntıların çözümü noktasında geçmiş yıllarla mukayese edildiğinde çok ciddi mesafeler kat edilmiştir. Ak Parti hükümetleri döneminde çok büyük adımlar atılmış, devrim niteliğinde çalışmalar yapılmıştır. Şuan sendikanız var ve sendikanızla birlikte elde edeceğiniz tüm özlük haklarınız kısa bir zamanda size dönmesini temenni ediyorum” dedi.

“HAMDOLSUN O GÜN GELDİ ÇATTI”

Çözüm sürecinin üzerinde ehemmiyetle durulması konusunda da uyarılarda bulunan Gülaçar şöyle konuştu; “Çözüm süreci ile birlikte artık bir huzur ortamına kavuştuk. Bu huzur ve kardeşlik ortamının ve bu nimetin farkında olmamız lazım. Birileri bunu bozmanın gayreti içerisinde olduklarında yüksek sesle itiraz etmemiz lazım. Geçmiş yıllarda bu konu ile ilgili bizimle bugüne kadar yapılan görüşmelerde çözüm sürecinin mutlaka olması gerektiğini, devletin üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini ifade ediyordum. Fakat çözümün tek taraflı olmadığını da ifade ediyordum. O yüzden de karşı siyasi görüşte olan arkadaşların bazılarına da şunu ifade etmiştim. 'Eğer siz bizim devleti ve devletin yetkililerini zorladığımız kadar partiyi ve örgütü zorlarsanız çözüm ve barış en kısa zamanda gerçekleşir' diye ifade etmiştim. Hamdolsun o gün geldi çattı. Artık bölgemizde bir huzur, bir kardeşlik ortamı var. Aslında Biz zaten kardeştik. Hiç ayrılmamıştık hiç bölünmemiştik hiç düşman olmamıştık. Ama süreçler farklı gelişmişti. Bugünkü geldiğimiz noktaya kadar. Ben de herkesten içinde bulunmuş olduğumuz bu çözüm sürecinin bizim için, insanımız için, kardeşliğimiz için ve çocuklarımız için ne anlama geldiğini unutmamamız gerekir. Bundan dolayı çözümün mimarı olarak Sayın Başbakanımızın tarihe altın harflerle kaydedilmesi gerektiğini düşünüyorum.” 

Editör: TE Bilisim