Geçtiğimiz haftalarda zaruri bir meraktan dolayı izlediğim ve izledikten sonra da içimde ukte olan bazı konuları paylaşmadan edemeyeceğim. Siyasetin epey bir yoğun olduğu ve siyasetten fırsat bulup da yazamadığım o konuyu paylaşmasam patlarım vallahi!

 

Konuya gelince…

 

Gezi ‘popüleri’i ulasalcıların ekmek teknesi sözde bir ‘halk’ TV’si gelmiş, Van’da nabzı tutmaya. Doğu ve Güneydoğu’ya uzak olduğu kadar da alakasız üç kişi almış karşısına bizim Van’ın STK ve meslek örgütü temsilcilerini, konteyner kent meselesini konuşuyor.

 

Konteyner kentte kalan insanların durumunu konuşup kendilerince çözüp üretmeye çalışıyorlar. Konuşulanları izledikçe diş gıcırdatıyorum. Aralarında değer verdiğim insanların da bu programdaki rezalete ortak olduğunu görünce de epeyce bir üzülüyorum.

 

İsim vermeme gerek yok programın ‘nazlı’ spikeri sözde insanlarla konuşup nabız yokluyor ve sonrasında ise yanındaki iki kişi ile birlikte Van’ın önde gelenlerine adeta ara gaz veriyor.

 

Televizyonun üç sunucusundan biri olan bey’EFENDİ’lerden birisi sözde konteyner kentteki durumu değerlendirecek diyor ki:

 

-Bu konteyner kentlerden bildiğim kadarıyla Vanlılar çıkarılıp Suriyeliler buraya yerleştirilecek.

-İnsanlara bak yahu hiç şikayet de etmiyorlar, kime sorsanız buna da şükür diyorlar. İlginçççç…

-165 aileye sahip çıkmamak hükümet adına ayıp bir şey…

(Asıl ayıp bunun gibi bir herifin Van’dan bu kadar kopuk olmasına rağmen orda bol keseden sallaması.)

 

Sonra yanındaki diğer bir efendi konuşuyor:

-Biz aslında bu programı böyle sıcak bir salonda yapmak istemezdik konteyner kentte yapmak isterdik ama işte havanın eksilerin altında olacağını söylediler. Yoksa keşke orada yapsaydık… (Peh peh peeeh..)

-Ak Parti normalde vicdanlı bir hükümettir, bunu AKP’ye yakıştıramadım. Ben AKP’ye karşı da olsam bunu yapmasını beklerdim, acaba olayın altında başka bir şeyler mi var? (Sen ilk önce kendi vicdanını sorgulasana be herif)

 

Onlar konuştukça bela okumamak elde değil. Van’a bu kadar uzak insanların gelip Van üzerinden ‘Gezi’ şeklinde bir şeylerden nemalanmaya çalışması ne kadar ilginç değil mi?

Ha bi de alt yazı olarak da sürekli bu ifadeler geçiyor:

 

‘VAN VALİSİ AK VALİ Mİ?’

 

Kara propagandaya bakın hele!

 

* * *

BÜYÜK ADAMLAR KÜÇÜK GÖLGELER!

 

Orada olduğu için üzüldüğüm Van’ın önde gelen isimlerinden bazıları ise şu ifadeleri kullanıyor özetle:

 

MAZLUM-DER BAŞKANI YAKUP ATAŞ:

-Konteyner kentteki bu sorun baştan birileri tarafından gizleniyor.

-Devlet eğer sosyal devletse Van’daki tüm kiracılara çözüm bulsun.

-Çözüm bu insanlara sadece kira yardımı yapmak değil… (Peki ne?)

 

GAZETECİ NAİF YAŞAR:

-Birileri bunu devletle halk arasında sidik yarışına dönüştürdü.

 

SAĞLIK EMEKÇİLERİ SENDİKASI BAŞKANI YILMAZ BERKİ:

-Hükümet “Biz bunlara ev versek konut versek başkaları da ister” diye korkuyor.

 

CHP VAN İL BAŞKANI CEMAL ŞEN:

-AKP’liler konteyner kentteki camiyi bile kapattı. (Karşısında kelimeyi şahadet getirmeyi bilmeyen herif ise onaylıyor; “Evet evet, sosyal yaşam alanlarını da kaldırmışlar!)

-AKP hükümeti halkımızı suistimal etti.

 

VAN KENT KONSEYİ BAŞKANI ÜMİT KESER:

-180 tane daireyi bu vatandaşlara AFAD ve hükümet yapmalı.

 

Bak hele bak!

 

* * *

AZCIK MAKUL ÇERÇEVEDE SEYREDENLER…

 

Allah’tan Cemal Şen’den ve Naif Yaşar’dan arada birkaç olumlu öneri geldi de biraz makul bir şeyler konuşulduğuna kanaat getirdim. Yoksa yarısında değil de daha başında kapatacaktım o programı.

 

Özellikle Şen’in şu ifadeleri beni yatıştırdı:

 

“Yerel yönetimlerin, siyasilerin el ele vererek çözmesi gereken bir çözüm gerekiyor. Van’da faaliyet gösteren partiler, STK’lar, vakıfla, insanı yardım dernekleri, belediyeler gelsin el ele verelim bu sorunu iktidar gündeminden çıkarıp kendi gündemimizmiş gibi çözelim. En basitinden 250 konut 50 bin TL’den hesaplanırsa 10 trilyon gibi bir para ediyor. Bu da kentin değerleri ile rahatlıkla çözülebilecek bir sorun.”

 

* * *

‘ÖLÜMÜNE’ SİYASETÇİLERE ÖNERİLER!

 

O programa katılıp da her şeyi ‘devletten’ bekleyen kişiler nezdinde ben olaya tek taraflı bakanlara ve o programda konuşan bazı az bilmişlere derim ki:

 

-Devlet sadece yüz küsür aileye konut verip de onlarla aynı durumda yardımda bulunmazsa bu hak-hukuka vurulan bir balyoz olmaz mı? (Kiracılar için ayrılan TOKİ’lerde kuraya girip de alamayan on binlerce insan vardı yahu!)

 

-“Hükümet, devlet, AKP bir şeyler yapsın” diye kıvrım kıvrım kıvranan STK başkanları neden bir kez de yerel yönetime seslenmezler? Mesela Van Belediyesi Van’ın dört bir yanına o ‘kazık’ları çakacağınıza yüz vatandaşımıza ev yapılabilirdi. Bunu neden seslendirmeye cesaret etmiyorsunuz? Yoksa siyasi kaygılarınız mı var? O kazıkların maliyetini hangi biriniz sormaya cesaret edebilirsiniz ki?

 

-Yerel bir gücü bulunmayan ve gelmiş geçmiş en kötü muhalefet olan AK Parti’den medet umacağınıza kentin iktidarı BDP’den niye destek istemiyorsunuz? Mesela onlara diyebilirsiniz: Suyu hükümet yaptı yırttınız, altyapıya dokunmadınız, ekmek elden su gölden geçirdiniz. Yol yaptınız, tamam iyi de yaptınız ama eski parayla 750 trilyon borç yaparken bi 100 milyar da “Şu fakirlere harcayın desenize!” (Bu arada AK Partililer Belediyenin 750 trilyon borcu olduğunu her defasında kullanmak istiyor ama cesaret edip bunu dillendiremiyorlar. Ben onların yerine söylemiş olayım. Malum muhalefet oldukları için söyleyemiyorlar. Saadet Partisi İl Başkanı önceki gün 780 milyar TL borç olduğunu söylemişti bu arada.)

 

-Çıkıp Kemalistlerin, ulusalcıların kanallarında, onların dilinde memleket meselesini konuşacağınıza Sayın Şen’in dediği gibi gelin bu kentin tüm değerlerini bir araya getirin ve diyin ki: “Biz bu meseleyi aramızda çözeriz, hükümet yoksa biz varız!”

 

-Biraz siyaset üstü düşünün beyler! Yoksa gün gelir o siyasetin altında kalır, ezilirsiniz.

 

Ya da boşver bu masalı anlatın, yine aynı masalla siz de uyuyun.

 

Şevbaş!