HDP'nin 2. Olağan Büyük Kongresi Ankara'da yapıldı. HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş son dakika açıklamalarda bulundu.

Kongrede konuşmaların ardından, yapılan oylamalarla faaliyet ve mali raporlar kabul edildi. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın dışında eş genel başkan adayının çıkmadığı kongrede seçime geçildi. Selahattin Demirtaş ve Van Milletvekili Figen Yüksekdağ yeniden eş genel başkanlığa seçildi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP)'nin 2. Olağan Büyük Kongresi,'Demokratik Siyaset, Demokratik Özerklik, Demokratik Cumhuriyet'temasıyla başladı. Kongrede konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bu hafta kurulacak Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda yer alacaklarını söyledi.

Demirtaş, yeni anayasa konusunda iktidarı oluşturan parti ile görüş farklılıkları olmasına rağmen "Biz de Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda olacağız." dedi. Eşitlik, adalet tanımları konusunda farklılıkları olduğuna dikkat çeken Demirtaş, bunun öyle nüans farkı da olmadığını, taban tabana farklılık olduğunu ifade etti.

HDP Kongresi'nden dakika dakika gelişmeler:

DEMİRTAŞ: BİZ NEYİ BÖLMÜŞ OLUYORUZ?

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne tanınan yetkilerin bir kısmını yerel parlamentolara verelim diyoruz" dedi. 

Demirtaş, partisinin Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu'nda gerçekleştirilen 2.Olağan Kongresi'nde, halen iktidarda olamamalarının, eksikleri bulunduğunu gösterdiğini söyledi.

"BARIŞ KONUSUNDA EN FAZLA ÇABA SARF EDEN PARTİYİZ"

Sıkıntılı bir ortamda kongrelerini topladıklarını dile getiren Demirtaş, HDP'nin barış konusunda Türkiye'de en fazla çaba sarf eden parti olduğunu ileri sürdü. Demirtaş, "Yeterli olmadığı anlaşılıyor. Yaşamın doğal akışında silah, çatışma, şiddet olağanüstü bir durumdur. Durumu olağana dönüştürebilecek imkanları ve olanakları yeniden yaratmak HDP'nin misyonuna denk düşen bir görevdir" diye konuştu. 

"AYNI ŞEYLERİ SAVUNABİLİYORSAK İLKELİ DURUYORUZ DEMEKTİR"

"Öcalan, barışı kurma noktasında bir çağrı yaptı ve süreç başladı. Destek sunanlar ve eleştirenler oldu" ifadesini kullanan Demirtaş, herkesin beklentisinin kalıcı bir barışın çıkması olduğunu söyledi. Sürecin içinde yer aldıkları dönemde de kendilerini vatan hainliği ve ihanetle suçlayanlar olduğunu belirten Demirtaş, "Silahların konuşmadığı günlerde neyi savunabiliyorsak, ölümlerin olduğu günlerde de aynı şeyleri savunabiliyorsak ilkeli duruyoruz demektir. Biz HDP'deki duruşu, bir savrulmaya dönüştürmelerine izin veremeyiz" ifadelerini kullandı.

"BUNU BİZ İCAT ETMİŞ DEĞİLİZ"

"Bu kadar çoğulcu bir yapıyı nasıl yöneteceğiz. Tek parti ile mi yoksa yerinden yönetime, özerkliğe, öz yönetime geçerek mi ülkeyi yönetmek daha doğrudur" diye soran Demirtaş, dönemin ana tartışmalarından birisinin de bu olduğunu savundu. 

Toplumun bölünmesini engelleyecek bir demokratik model sunduklarını iddia eden Demirtaş, "Türkiye Büyük Millet Meclisine tanınan yetkilerin bir kısmını yerel parlamentolara verelim diyoruz. İl genel meclisi olur, bölge meclisi olur. Bunu biz icat etmiş de değiliz. Yeryüzünde kendini demokrasi olarak tanımlayan hiçbir devlette merkeziyetçi yönetim yoktur. Tamamında yerinden yönetim vardır"dedi.

"TÜRKİYE'NİN FELAKETİ HEPİMİZİN FELAKETİ OLUR"

Öz yönetim ve özerkliğin, barikat veya hendekle ilgisi olmadığını ifade eden Demirtaş, şöyle konuştu:

"Normal bir şey de değil. Bizim savunduğumuz sistemde her yerde hendek ve barikat olacak diye bir şey yok. Biz, barikat, hendek veya ona yönelen orantısız devlet şiddetini normal görmüyoruz. Biz, bu sorunun ortaya çıkmasına yol açan ana soruna bakmamız gerektiğini söylüyoruz. Onu anlarsak diyalog ve müzakere ile bunları çözmek çok kolaydır. Hükümet ise bu mevcut durumu ortadan kaldırmak için 'Ev ev temizlik yapacağım' diyor. Mevcut durumun kamu güvenliğini tehdit ettiğini düşünüyorsanız gelin o zaman diyalog ve müzakere kanalını konuşalım. Türkiye bizim ortak vatanımız. Türkiye'nin felaketi hepimizin felaketi olur. Bu felakete sürüklenmeyi durduracak biricik şey demokrasimizi güçlendirmektir."

"SURİYE'DEKİ HALKLAR KENDİ KADERİNİ BELİRLEMELİ"

Dış politika vizyonunun önümüzdeki yüzyıllara göre oluşturulması gerektiğini, mezhepçilik veya kimlik üzerine vizyon oluşturulamayacağını belirten Demirtaş, Türkiye'nin Suriye'de bulunan Kürtleri, tehdit ve düşman olarak görmekten vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Demirtaş,"Kürt kardeşine Suriye'de bir statü almak nasıl senin için tehdit olur? Suriye'de yaşayan bütün halkların kendi kaderini belirleme hakkına saygı duymak zorundayız. Yanlış dış politika bugün Türkiye'yi aktör olmaktan çıkarmıştır. Türkiye'nin çağrıları dikkate ve ciddiye alınmıyor. Suriye için de Irak için de bu böyledir. Şimdi Irak Kürtleri ile birçok ortaklık yapıyorsunuz. Peki Suriye'deki Kürtlerle neden olmasın" dedi. 

"BARIŞ ADINA UZLAŞMA ARAYACAĞIZ"

Türkiye'nin önünde yeni anayasa gibi önemli bir fırsat olduğunu dile getiren Demirtaş, kendilerinin de Meclis'te kurulacak komisyonda olacaklarını bildirdi. Demirtaş, AK Parti'nin yeni anayasa anlayışıyla kendilerinin anlayışı arasında taban tabana fark olduğunu söyleyerek, "Biz, Anayasa Uzlaşma Komisyonunda barış adına uzlaşma arayacağız" diye konuştu.

"Yeni anayasaya giden yolda öncelikli olarak temizlik yapılması gerektiğini" öne süren Demirtaş, “Çatışmaları ve ölümleri durduracağız. Müzakere masasını kuracak ve parlamentoda yeni anayasayı daha cesur tartışma imkanı bulacağız. Biz öz yönetimi savunamıyoruz. Medya kapalı konuşamıyoruz. Savcı soruşturma açıyor, tutuklama yapıyor. Başkanlığı savunmak serbest ama biz fikirlerimizi savunamıyoruz" iddialarında bulundu.

Demirtaş, HDP olarak "bu yol temizliğini yapmak isteyen bütün partilerle çalışmaya hazır olduklarını" kaydetti. 

 

YÜKSEKDAĞ: YENİ BİR ENERJİYİ HAYATA GEÇİRDİK

HDP'nin 2. Olağan Büyük Kongresi'ne açılış konuşmasının ardından HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın konuşması ile devam etti.  

"CİZRE, SİLVAN VE SURUÇ’A SELAM OLSUN"

HDP'nin umudu ve geleceğini büyütmek için bir araya geldiklerini söyleyen Yüksekdağ, "Bizler her zaman yeni başlangıçlara inandık. Yeni başlangıçların gücüne inandık. Çünkü bizler her şeyden önce bizlerin umuduna inandık. 2014 yılında 22 Haziran günü yine bu salonda yeni bir tarihsel eşiği göğüslemek için sözümüzü ve gücümü buluşturmak için buradaydık. O günden bu yana Türkiye'de çok şey değişti. Geride bıraktığımız zaman diliminde halkların yeniye duyduğu özlem ve öz güven bizleri ayakta tuttu. Bu sürece çok büyük başarılar ve çok büyük acılar yıkımlar sığdırdık. Bugün aramızda olmayan yüzlerce yoldaşımız var. Kimisini Suruç katliamında yitirdik, kimisini Ankara'nın ortasında katlettiler, kimisi sokaklarda katledildi, kimisi de özyönetim ve demokratik Türkiye taleplerinden dolayı katledildi. Cizre, Silvan, Suruç'ta ve özgürlük taleplerinin mücadelesinin olduğu her bir yerde şehit düşen katledilen bütün yoldaşlarımıza buradan selamlarımızı gönderiyoruz. Onların mücadelesine bir kez daha selam duruyoruz"dedi.

"HDP PROJESİ HEP KAZANDI VE KAZANACAK"

Yaşanılan bütün katliamlara rağmen hep birlikte kararlı ve ısrarlı bir yürüyüş gerçekleştirdiklerini ifade eden Yüksekdağ, "Türkiye'de yüzyıllardı çizilen yazgının bir kader olmadığını anlatmaya çalıştık. Bizler değişimin gücüne inanlar olarak Türkiye halklarının bu despotik rejime bir tutsak haline getirilmemesi için mücadele ettik. Bizler HDP, Türkiye siyasetinin etrafında ki bu parmaklıkları kırdık. Siyasi alanın bir hapishaneye çevrilmesine karşı çıktık. Duvarları yıkan, siyasetteki özgürleşme enerjini açığa çıkaran, bütün barajları yerle bir eden yeni bir toplumsal enerjiyi hayata geçirdik. HDP'nin 7 Haziran başarısı Türkiye ve Kürdistan halklarının demokratik siyaseti kurma enerjisini ortaya koydu. HDP'nin en temel misyonu bölen siyasi anlayış karşısında birleştiren bir siyasi anlayış olmaktır. 7 Haziran'da bunu gördük. O zaman kurduğumuz bu birlik köprüsü o kadar sağlam ki aylardan bu yanan bildikleri bütün diktatörlük uygulamaları ile o köprüyü yıkmaya çalışıyorlar ama o köprü dim dik ayak" diye konuştu. 

"AKP KURUCU ENERJİYE SAHİP DEĞİLDİR"

Görev ve sorumluluklarının daha da büyüdüğünü vurgulayan Yüksekdağ, "Bu proje bütün yıkım çabalarına inat yaşadı, yaşayacak, kazandı ve kazanacak. Bizler, HDP projesinin yaşatılması ve kazanılması sorumluluğunu her şeyden önce bu büyük tarihsel mücadelede şehit düşen canlarımıza borçluyuz. Artık bizler için HDP projesinin yeni ve daha büyük başarılar elde etmesi tarihsel bir zorunluluktur. HDP'nin yeni kazanımlarla ilerlemesi ihtiyacı bugün bütün Türkiye halklarının yaşamsal ihtiyacı haline dönüşmüştür. AKP kurucu enerjiye sahip değildir. Türkiye'de aylardan bu yana ülkeyi yıkıcı bir rejim yönetiyor. Bir siyasi iktidarının iktidar olma gereklerini sergileyebilmesi ve bu yolla bütün Türkiye'yi kucaklayabilmesi için demokratik bir şekilde yenilenme enerjisine sahip olması gerekir. Kürt halkının demokratik taleplerini kazandığı mevzileri yıkmak için kullanıyor. Alevilerin, kadınların, gençlerin doğasının taleplerini yok etmek için kullanıyor enerjisini. Bütün enerjilerini başkanlık modeli altında despotizmi yeniden kurmaya akıtmışlar. Bunların karşısında barış istemek suç, barış isteyen akademisyenler suçlu. Geleceğini isteyen gençler imha edilmesi gereken varlıklar. Bu siyasi iktidarın nezdinde söz söylemek yasak" ifadesinde bulundu.

Yüksekdağ, daha sonra Öcalan'ın HDP'ye ilişkin değerlendirmelerinin yer aldığı önceki dönemlere air bir mesajını okudu.

Mesajın ardından Yüksekdağ konuşmasına şöyle bitirdi:

"Bizleri muhatap kabul etmeyenlere inat halk kendi muhataplığını bunun iradesini ortaya koymuştur. Halkımızın ortaya koyduğu yeni bir düzey üzerinden barışın ve demokratik cumhuriyetin kapısını açacağız. Bu yeni kapıdan bütün Türkiye halkları olarak ilerleyeceğiz."

Editör: TE Bilisim