HDP, MHP kadar sert değil, ama, o da, CHP-MHP-HDP eksenine sıcak bakmıyor, buradan çıkacak bir hükümetin, hem kendi içinde, hem de güçlü AK Parti muhalefetine karşı zayıf ve kırılgan olacağını düşünüyor. Büyük oranda da, AK Parti-CHP büyük koalisyonu, HDP için ön plandaki ve desteklenecek tercih.

HDP ve Selahattin Demirtaş, hiç şüphe yok, 7 Haziran seçimlerinin esas galibi. 

İsmet Berkan, seçim sonuçları üzerine, Hürriyet’te (16-18 Haziran) ilginç yazılar yazıyor, önemli rakkamlar veriyor.

30 Mart 2014 Yerel Seçimleri ile 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri'ni rakkamsal olarak karşılaştırdığımız zaman, HDP’nin sadece oy oranını % 13.12’e, milletvekili sayısını 80’e çıkartmadığını, daha önemlisi, aldığı 6 milyon 58 bin oy ile, 3 milyon 44 bin yeni seçmen kazandığını görüyoruz.

HDP, bu başarıyı, hem, kendisini Kürt vatandaşlarımızın “ana parti”si, hem de, “Türkiye partisi” olarak kazandı. Kürt sorunu ile Türkiyeli olmayı birleştirdi.

HDP, hem güçlü olduğu Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde, hem Türkiye genelinde, Kürt vatandaşlarımızın çok büyük bölümünden oy aldı, hem de, % 1.5-2 oranında Türkiyeli seçmenlerin oylarını kazandı. 

HDP, Güneydoğu ve Anadolu’da, 14 ili kazandı60 milletvekili çıkarttı, bu alanda, AK Parti büyük oy kaybetti. Bu coğrafyada, HDP, artık, “egemen/hegemonik parti” konumunda.

HDP, İstanbul’da üçüncü parti konumuna geldi, Batı illerinde de, milletvekili çıkarttı.

Böylece; HDP, seçimlerin “kilit partisi”ydi, şimdi de, gerek hükümet kurma çalışmalarının, gerekse de, Türkiye’nin iyi ve adil yönetiminin “kilit aktörü” konumuna geldi.

Bu, şüphesiz, büyük bir başarı olduğu kadar, HDP’ye büyük sorumluluk da yüklüyor.

Büyük başarılar büyük sorumluluklar getirirler. Bu, HDP için de geçerli.

HDP, artık, yeni Meclis’de, 80 milletvekili ile temsil edilecek büyük bir “grup”; siyasi etki temelinde de, “kilit konum”da olan bir parti.

HDP, hem, kendi grubu içi, hem de, Türkiye ile ilişkilerini iyi yönetmek zorunda; bundan sonraki başarısı ya da başarısızlığı, bu iki alanı nasıl yöneteceğine bağlı olacak.

Vurgulayalım; HDP’nin omuzlarındaki sorumluluk, diğer partilerin de, AK Parti, CHP, MHP’nin de omuzlarında. Onlarda, HDP ve liderlerine yaklaşımlarını artık değiştirmeliler. Ön yargılardan uzaklaşıp, HDP ile eşitlik ve karşılıklı diyalog temelinde ilişkiye girmeliler. Bu partilerin de, bundan sonraki başarısı, HDP ile girecekleri ilişkiye bağlı olacak.

Peki, HDP, bugün önündeki somut ve kritik soruya nasıl yanıt verecek: Koalisyon ya da azınlık hükümeti kurma sürecinde HDP’nin tavrı ne olacak?

Ankara’dayım, bu konuda, HDP’li arkadaşlarla konuşuyorum. Yukarıda yazdıklarımı tümüyle paylaşıyorlar, benzer kavramlar kullanarak ve saptamalar yaparak konuşuyorlar.

Başarı ile, aldığımız oylar ile, sorumluluklarımız da arttı”; “Sorumluluklarımızı yerine getireceğiz”; “Türkiye partisi olmak bundan sonra da ön planda olacak” diyorlar.

HDP, bunu nasıl yerine getirebilir? Burada tercih, AK Parti-CHP büyük koalisyonu desteklemek, ve bu dönemi muhalefet partisi olarak geçirmek.

HDP’ye göre: AK Parti-CHP büyük koalisyonu, ve HDP desteği , toplam 470 milletvekiliyle,

bir; yeni anayasa sürecinin, başkanlık değil, aksine, demokrasi, haklar ve özgürlükler temelinde yapılmasına olanak verir,

iki; çözüm sürecinin devamını ve sürecin Türkiye’nin genel demokratikleşmeyle eklemlenmesini sağlayabilir,

üç; ekonomi ve dış politika da yeniden yapılanmayı başarabilir.

HDP, MHP kadar sert değil, ama, o da, CHP-MHP-HDP eksenine sıcak bakmıyor, buradan çıkacak bir hükümetin, hem kendi içinde, hem de güçlü AK Parti muhalefetine karşı zayıf ve kırılgan olacağını düşünüyor.

HDP, erken seçim olasılığına sıcak bakmıyor, koalisyon çalışmalarına olumlu katkı vermek istiyor. Kendisine sunulan olasılıkları değerlendirecek ve tartışacak. Ama, büyük oranda da, AK Parti-CHP büyük koalisyonu, HDP için ön plandaki ve desteklenecek tercih. “Bugün, Türkiye’nin yararına olan bu koalisyon” diyorlar. 

7 Haziran seçimleri, Türkiye siyasetinde tektonik taşları ciddi anlamda yerinden oynattı. Güç ilişkileri ve dengelerini değiştirdi.

HDP, hiç şüphe yok, yeni dönemin kilit aktörü olarak, Türkiye demokrasisi, ve siyasetinin yeniden şekillenme sürecinde önemli ve belirleyici rol oynayacak.

Editör: TE Bilisim