Özlü Söz: Yola çıktıklarını yolda bulduklarınla değiştirirsen hem dostunu hem yolunu kaybedersin.

 

                                                                                                          Necip Fazıl Kısakürek

 

 

 

Büyükler demişler ki “her yokuşun bir inişi vardır” İşte Erdoğan'ın da yükselmek için çıktığı yoldan inişe geçen icraatları bunu böyle olmasına zemin hazırlıyor. Siyaseti, ekonomisi, sosyal hayatı dışarıdan yönetilen her ülkenin bağımsızlık söylemi kocaman bir yalandır.

 

Ülkenin hayati ve temel meselesi olan siyaset ve ekonomi eğer dışarıdan yönetiliyorsa o ülke bağımlıdır ve halka bağımsızız diyenler ne yazık ki halkı aldatmaktadırlar…

 

 

 

Geçmiş siyasi ve ekonomik meselelerimize baktığımızda bunun bize olan maliyetini zararını ve geri bırakılmışlığımızı görürüz. ABD tarafından iktidara getirilen liderlerin sureti haktan görünüp BABA diye anılmalarından tutun da ÜLKEYİ ŞANTİYELERE ÇEVİRDİK diyenlerin nasıl bir komplo ile katledildiklerine şahidiz…

 

Sonunun bu liderlere kurulan tuzaklar gibi olmaması için tedbir alanlar hiç kusura bakmasın ki onların her zaman kişiye göre hazırladıkları tuzakları mutlaka vardır.

 

Her ne kadar Çankaya Köşkü Özal’a ölüm tuzağının yapıldığı yer olarak düşünülüp yerine AK SARAY’IN yapılması bir önlem olarak yapıldıysa da siyasi ve ekonomik dizginleri elinde bulunduran ABD için bu önlemler bir hiç hükmündedir. ABD istese elindeki gizli yapılan anlaşmaları taahhütleri açıklayarak da işlerini bitirebilir…

 

Şimdi gelelim AKP’de yaşanan olaylara. Bu uzun zamandır zaten patlamaya hazır bir bomba gibi bekleniyordu. Twitter fenomeni Fuat Avni bu meseleleri işliyordu. Kim olduğu ve nereden bu kadar detaylı bilgilere sahip olduğu bir türlü bulunamayan Fuat Avni’nin bütün dedikleri bir bir ortaya çıktı.

 

CB Erdoğan çok büyük bir hırsa sahip. Rahmetli Erbakan Hoca onun bu hırsını bildiği için çok frenlemeye çalıştı ama önleyemedi. Erdoğan RP’nin İst. İl Bşk.nı olduğu dönemde Sulatanbeyli Belediye Başkanı Ali Nabi Koçak beyin yanına giderek kendisine Erbakan’a iletilmek üzere şunu söylüyor “Kendisi bu işi götüremiyor görevi bana devretsin”. O esnada orada bulunan Trabzonlu Ahmet Vanlıoğlu kendisini azarlayarak “haddini bil” diye karşı çıkıyor.

 

Daha o dönemlerde siyasi bir deha olan ve bütün İslam dünyasında birleştirici İslami kimliği ile tanınan Erbakan’ın yerine göz dikmişti.

 

 

 

Onun bu hırsını bilen Erbakan birçok kıymetli şahsiyeti kendisine gönderdi ama bir sonuç alamadı ve en nihayetinde Erdoğan ABD’den yardım alarak onların desteği ile iktidar oldu. Bunun öncesinde birçok kerelere ABD’ye gitti işte o gidiş tarihleri.

 

17-21 Nisan 1995 / 17-22 Kasım 1996 / 20-23 Aralık 1996 / 26 Mart 1998 / 16 Temmuz 2000

 

ABD’ye bu gidişlerin sonunda 2001 yılında AKP’sini kurdu. Ve herkes Erbakan’ın öğrencisi olduğu için kendisini destekledi ama

 

Kısa bir süre sonra “ben milli görüş gömleğini çıkardım” dedikten sonra ülkeyi ABD’nin yardımıyla Amerikancı İslam’ın direktifleri doğrultusunda yürütmeye çalıştı ve bugünlere geldi.

 

Hedefi daima yüksek ideallere çıkmak üzere kendini hazırlayan Erdoğan en üst makama yani Cumhurbaşkanlığına Türkiye’de bir ilk olarak seçildi ve şu anda görevini yürütüyor. Ama kurucusu olduğu AKP’nin de dizginlerinin elinde olmasını da asla bırakmak istemiyor. Ve bundan dolayıdır ki Ahmet Davutoğlu’na daha fazla dayanamadı.

 

Davutoğlu bir ilim adamı ve ilmi kişiliğine bir emir eri gibi bir vasfa bürünmeme adına tahammül edemedi ve MKYK toplantısında kendisine kapı gösterildi.

 

Bundan evvel de CB ile aralarında bazı görüş ayrılıkları oluşmuştu işte onlardan bir kaçı…

 

Davutoğlu’nun MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı milletvekili yapmak istemesine Erdoğan istemediği için engel oldu Fidan MİT’teki görevine dönmek zorunda kaldı.

 

17-25 Aralık soruşturmasında dört bakanın Yüce Divan’a gitmesini talep eden Davutoğlu’na karşı bu bakanları aklamaya çalıştı ve yaptı ama halkın gözünde hiçbir zaman aklanmadılar.

 

7 Haziran seçimleri sonrası başkanlık sistemiyle ilgili bir soruya Davutoğlu’nun “Denedik olmadı” yanıtını vermesini içine sindiremedi ki seçimleri tekrar ettirmek için elinden gelen her şeyi yaptı.

 

Düşünce ve basın özgürlüğü, akademisyenlerin tutuklanması, Can Dündar – Erdem Gül davasında görüş ayrılıkları. Burada da Davutoğlu bu meselelerin ortamı gereceğini ve neticelerinin kötü olacağı düşüncesine karış Erdoğan karşı çıktı

 

Erdoğan’ı devre dışı bırakarak yapılan AB ile vize görüşmeleri, uluslararası ilişkilerdeki yöntem farklılıkları gibi meseleleri çok büyük bir karşı çıkış gibi algılamış olmalı ki Davutoğlu’nun ipini bir saray darbesiyle çekti…

 

Bu işlerin buraya kadar getiren bu çıkışlar olurken CB Erdoğan bu konuda boş durmadı ve kendisinin başkan olması için büyük bir oyunu başlattı.

 

1-   Davutoğlu’na MKYK’da kapıyı göstertti.

 

2-   İstifa etmesi için zemini hazırladı

 

3-   Ve istifa ettirdi.

 

 

 

Bunlar ilk merhalede atlatıldı. Geride kalan meseleleri de şu şekilde planlamış görünüyor. Başkanlık yolunun kendisine açılması için diğer siyasi partiler üzerinden güçlü bir şekilde çıkma girişimleri şu an devreye sokuluyor.

 

Birincisi MHP’nin muhalefet kanadına karşı Devlet Bahçeliyi destekleyecek. Muhaliflerini paralelci yaftasını yapıştıracak. Bahçelinin kodluğunu sağlama almak için başkanlık için destek sözünü alma şartıyla tabi…

 

Fezlekeleri meclise ulaşan vekillerin ve özellikle HDP’lilerin 16 Mayısta eğer vekillikleri düşürülürse erken genel seçime gidilmesi artık bir zorunluluk gibi ülkenin önüne konacak. 22 Mayısta gerçekleşecek olan AKP kongresi yeni başkanı seçildiğinde o kişinin mutlak itaatle Erdoğan’a bağlı olma sözü vererek seçilmesi artık akıllara zor gelmeyen bir durum olur.

 

Bu Genel başkanın Binali Yıldırım olması kuvvetle muhtemel. Çünkü Özal’ın Akbulut’u icraatları ve davranışları fıkralara konu olurken Binali Yıldırım çok fıkra bilerek işi bu şekilde kıvıracağı arıt sürpriz olmaz.

 

CB’nı Erdoğan başkan olabilmek için gücü yettiği her şeyi yapıyor. Buna engel olan kim varsa harcamaktan asla çekinmiyor. Bugüne kadar harcadıkları yeni bir parti kursa ana muhalefet olur galiba…

 

Bu onun hesabı Allah’ın hesabı elbette ki başkadır ve her zaman Allah’ın hesabı tahakkuk eder.

 

Bekleyip göreceğiz…

 

Selam ve dua Allah’ın davasını terk etmeyen mümin kullarına…