Van’da 2013 yılında tamamlanarak sahiplerine teslim edilen muhtaç ailelere yönelik evler, HDP’li vekil Üçer tarafından meclise taşındı. Bu evlerin muhtaç ailerere ev projesi kapsamında yapılmasına rağmen muhtaçlara yönelik olmadığını iddia eden Üçer, evlerin duvarlarının prefabrik kalitesinde bile olmadığını belirtti.

HDP Van Milletvekili Özdal Üçer, İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya bir soru önergesi sunarak, Van Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın Van’da yoksul aileler için yaptırdığı konutların durumunu sordu. Üçer bu konutların yoksullara yapılma amacıyla projelendirilmiş olmasına rağmen bu anlamda bir fayda sağlanamadığını belirterek, inşa edildiği yerlerin bile vatandaşlar tarafından verilmesi istendiğini belirtti. Üçer, önergesinde ayrıca bu konutlarla ilgili olarak şu ifadelere yer vererek; “Van Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığı’nca başlatılan ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü’ne sunulan ‘Muhtaç Ailelere Ev Projesi’ kapsamında yaptırılan evler 2013 yılında tamamlanarak sahiplerine teslim edilmiştir. İlçelerdeki mahalle ve bağlı köylerde yapılan tespit çalışmaları ile durumu mağdur ve evleri yıkık olan insanlar tespit edilmiş; ardından söz konusu sosyal inceleme sonuçları birer rapor haline getirilmiş; devamında ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na sunulmuştur. Bakanlıktan gelen bütçeyle tamamlanan bu evler; iktidar tarafından büyük bir propaganda alanına dönüştürülürken; detaylı bir incelemeyle bu durumun aslında (sürecin başından itibaren) tam bir fiyaskoya dönüştüğünü görmek mümkündür.” Dedi.

“EVLER DÖKÜLÜYOR”

Yapılan o evlerin ekonomik durumu iyi olmayan vatandaşlara yapılmadığı gibi bittikten kısa bir süre sonra zarar görmeye de başladığını belirten Üçer, konu ile ilgili olarak ayrıca; “Bir kere; evlerin inşa edildiği yerlerin, hak sahipleri tarafından verilmesi istenmiştir. Bu kişilerin ekonomik durumu zaten kötü olduğu dikkate alındığında; projenin daha en baştan (iddia edildiği üzere) yoksulları ev sahibi yapmak gibi bir amacının olmadığı anlaşılmaktadır. Bunun yanında evlerin temellerinin yine bizzat bu insanlar tarafından yapılması istenmiştir. Tek katlı olarak inşa edilen evlerin sadece duvarlarının örülmesi ile ilgili maliyet Vakıflar tarafından karşılanmıştır. Bu duvarlar ise prefabrik evlerin kalitesinde bile değildir. Hiçbir teknik zorunluluklara ve ilkelere riayet edilmeden yükseltilen dış ve iç bölme duvarları, en ilkel koşullarda yapılan betonarme yapılardan bile daha kötüdür. İnşalarının üzerinden bir yıla yakın bir süre geçmesine rağmen, adeta dökülmeyen sıva yok gibidir. Üstelik sadece sıvalar değil, duvarlar bile dökülmeye başlamıştır.” İfadelerini kullandı.

“TEK KAZANÇLI MÜTEAHHİTLER”

Bu durumun özellikle Gürpınar İlçesine bağlı mahallelerde ve köylerde yoğun bir biçimde yaşandığını belirten Üçer, “Diğer ilçelerde de durum çok farklı değildir. Bu ise; asıl amacın yandaş müteahhitleri zengin etmek olduğu hususunda kamuoyunda dile getirilen iddiaları ve kaygıları doğrular niteliktedir. Maddi durumu kötü olduğu için hak sahibi haline getirilen insanlar mağdur edilmiş; projenin tek kazançlısı iktidara yakın müteahhit kesimi olmuştur. Böyle bir sonucun yaşanmasında vakıfların bilinçli bir şekilde davranmasının birincil faktör olduğu iddiaları yine kamuoyu tarafından yoğun bir şekilde ifade edilmektedir. Gürpınar İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından, söz konusu anlayışın en yoğun biçimde uygulandığı iddiaları da yine halk arasında sıklıkla gündeme getirilmektedir.” Diyerek yaşanan durumla ilgili ayrıca bu sorularla da Bakan Ala’dan bilgi istedi; “Van ilinde söz konusu yöntemle toplam kaç ev yaptırılmıştır? Bu evler hangi ilçelerde ve bu ilçelerin hangi mahallelerinde/köylerindedir? Her bir vakıf, ev yapım ihalelerini kendisi mi yapmıştır? İhalelerde hangi yöntem uygulanmıştır? Her bir vakıf ihaleleri hangi müteahhit firmalara vermiştir? İhale bedelleri ne kadardır? Her bir müteahhit firma kaç evin ihalesini almıştır ve her birine ne kadar ödeme yapılmıştır? Bu projenin yükünün en büyük kısmının yoksul hak sahiplerine yüklenilmesinin gerekçesi nedir? Böyle bir projenin bir ‘‘sosyal proje’’ olduğu literatür açısından iddia edilebilir mi? İhaleleri yüksek karlarla alan firmaların karlarını daha da arttırmak için malzemeden çaldıkları ve vakıfların da bu duruma göz yumduğu konusundaki iddialar hakkında ne düşünmektesiniz? Vakıfların denetim görevini ihmal etmelerinin mevzuat açısından mümkün olmayacağı ve muhtemelen göstermelik (evrak üzerinde) denetimin yapıldığı gerçeği göz önüne alındığında; hakikatin bütün açıklığıyla ortaya çıkarılması için (ihale süreçlerini de kapsayacak şekilde) gerekli denetim mekanizmasını çalıştırmayı düşünmekte misiniz? Evlerde meydana gelen söz konusu ciddi sorunların çözülerek mağduriyetlerin giderilmesini sağlamak amacıyla girişimde bulunmayı ve evlerin tamir ettirilmesi/yeniden yaşanabilir bir hale getirilmesi için talimatta bulunmayı düşünmekte misiniz?”

Morçiçek Barajı neden kapalı?

Öte yandan Üçer, bir diğer önergeyi de Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’na yönelterek Özalp ilçesinde bulunan Morçiçek Barajı’nın 1 aydır kapalı kalma nedenini sordu. Üçer önergesinde, “Van İli Özalp İlçesi’nde bulunan Morçiçek Barajı’nın vanaları 1 aydan fazla bir süredir (nedeni belli olmayan bir şekilde) kapatılmıştır. Bu baraj; ilçeye bağlı Aşağı Mollahasan, Yukarı Mollahasan ve Çamurlu Köylerinin arazilerinin sulama ihtiyacını karşılamaktadır. Suyun kesilmesinden bu yana, on binlerce ağaç kuruma riski ile karşı karşıya kalmış durumdadır. Aşağı Mollahasan Köyü Muhtarı Mehmet Göksel; hem DSİ 17 Bölge Müdürlüğü’ne hem de Van 171. Şube Müdürlüğüne dilekçeyle başvuruda bulunmuş, yine defalarca şahsen bu birimlere giderek durumu iletmiş ancak hiçbir sonuç elde edememiştir. Kurum yetkilileri 1 aydan fazla bir süredir geleceklerini söylemelerine rağmen çözüme yönelik hiçbir adım atılmamıştır. Baraj vanalarının en kısa sürede açılmaması halinde ağaçlar tamamen kuruyacaktır. Bu ise köylülerin ciddi şekilde mağduriyet yaşamasına sebep olacaktır.” Sözlerine yer verdi. Üçer, Eroğlu’na ise şu soruları yöneltti; “Aradan geçen bunca zamana rağmen sorunun hala giderilmemiş olması neden kaynaklanmaktadır? Hem DSİ Bölge Müdürlüğü’nün hem de Van Şube Müdürlüğü’nün bu duyarsızlığı neden kaynaklanmakta ve yaşanan mağduriyet neden göz ardı edilmektedir? Sorunun çözümü için ilgili birimlere gerekli talimatı vermeyi düşünmekte misiniz?”

Editör: TE Bilisim