Bölgede barış ve huzurun iyice yitip gittiği bir dönemde Başbakan Ahmet Davutoğlu Çankaya’da bir dizi önemli görüşmelerin startını verdi. Doğu ve Güneydoğu’dan önemli temsilciler ile bir görüşme trafiği başlatan Davutoğlu önceki gece Van’dan da temsilcilerin bulunduğu toplantıda çözüm süreci ve bölgenin durumunu dinledi. Tam 6.5 saat süren toplantıda Van’dan isimler sürece olan ihtiyacı dile getirdi...

 

YENİDEN ÇÖZÜM UMUDU...

Başbakan Davutoğlu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile pazartesi gecesi Çankaya Köşkü'nde 6,5 saat süren bir toplantı yaptı. Toplantıya Van’ın önemli dinamikleri olan TSO, Van Ticaret Borsası, MÜSİAD, Van ESOB temsilcileri katıldı. Van’daki isimlerle birlikte saatler süren toplantıya katılan Doğu ve Güneydoğu’daki isimler çatışmaların yansımalarıyla ilgili bilgi verdi ve bazı taleplerde bulundu. Çözüm süreci, bölgenin durumu, çatışmalar, çözüm önerilerinin konuşulduğu toplantıda Van heyeti söz alarak hem Van’ın huzur ve barış konusundaki beklentilerini hem de mevcut sorunları paylaştı. Çankaya’daki zirvede Van temsilcileri en hayati konuları Başbakan ile paylaşırken, başbakanın çözüm süreci ve barış ortamı ile ilgili ‘olumlu’ değerlendirmelere yer verdiği öğrenildi. O zirveye katılan isimler Şehrivan’a konuşurken, görüşlerde yeniden huzur ortamı için ‘mart’ ayı öne çıkan tarih oldu. Van TSO Başkanı Necdet Takva’nın bahara kadar çözüm olmaması ile ilgili çekinceleri dile getirmesi üzerine Başbakan Davutoğlu: “İnşallah bahar ayı inşallah hepimizin huzurlu bir şekilde yaşadığımız bir sürece evrilir.” Şeklinde cevap verdi. Öte yandan katılımcılar Başbakan Davutoğlu’nun bu Cuma Mardin’de çok önemli ve bundan sonraki süreçte etki edecek bir değerlendirme yapacağını belirterek bu kentteki temasların milat olacağını kaydetti.

 

VAN’IN TEMSİLCİLERİ ORADAYDI...

İki yıl boyunca şehit haberlerinin gelmediği, ölümlerin olmadığı ve barışın konuşulduğu bölgede aylardır yeniden zorlu bir süreçten geçiliyor... Çözüm sürecinin adeta bittiği bir süreçte barış ve huzur beklentisi tam anlamıyla zirveye çıkmışken Başbakan Davutoğlu’nu Doğu ve Güneydoğu temsilcilerinin katılımıyla Çankaya Zirvesi ile yeniden barış umudunun temellerini attı. Sürecin yeniden başlaması adına girişimler sonuç almazken, geçtiğimiz gün Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bölgenin önemli STK’larıyla bir araya gelmesi barış sürecinin yeniden başlayacağı sinyallerini verdi. Van’ın önemli STK’ları olan Van Ticaret ve Sanayi Odası, Van TB, MÜSİAD ve Van Esnaf ve Sanatkârlar Odası Birliği’nin de Başbakan Davutoğlu’nun toplantısına katıldığı öğrenildi. Şehrivan Gazetesi olarak toplantıya katılan isimlerle görüştük ve toplantının detaylarını sizler için derledik.

 

TAKVA: 7 KİŞİLİK EKİPLE SORUNLARI DİLE GETİRDİK

Şehrivan Gazetesi olarak Ankara Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen toplantıyla ilgili toplantıya katılan STK başkanları ile görüştük. Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva toplantı sonrası açıklamalarda bulundu. Takva katılımcılar ve yapılan konuşmalarla ilgili ilk olarak şu ifadelere yer verdi: “Gerçekleştirilen toplantıya Ziraat Odaları, Esnaf Odaları, Ticaret ve Sanayi Odaları, TÜMSİAD, ASKON ve MÜSİAD’tan katılanlar vardı. Yaklaşık olarak 90 kişilik bir katılımla toplantı gerçekleştirildi. Başbakan saat 8 civarında geldi ve toplantı başladı. Başbakanın bu konuşmaları televizyonlardan izlendi. Bizim oturumumuz ise basına kapalı bir şekilde yapıldı. Bizde daha önce Odalar Birliği’nde toplantıya geçmeden önce 32 Oda ve Borsa başkanları arasında 7 kişilik bir temsilci grubu seçtik. Van olarak bizi de bu temsilciler içinde seçtiler. Van olarak da Ticaret ve Sanayi Odası olarak ben konuştum. Öncesinden ana başlıklar belirlemiştik. Bu ana başlıklar altında çözüm süreci endeksli bir yaklaşım ve devamına ilişkin yeni yöntemlerin kullanılmasıyla ilgili talepler sunuldu. Bu anlamda ben hem sosyal hem de siyasal değerlendirmelerle beraber finansmana erişim. Banklar ile yaşadığımız sorunlar, sicil affı, bölgede işletme gösteren işletmelerin kapanması gibi konuları biz dile getirdik. Hiçbir odamız kendi ilini ilgilendiren yaklaşım içinde olmadık. Bölgede yaşanan sorunların bölgesel değerlendirilmesi yapıldı.”

 

“SÜREÇ GENİŞ KAPSAMLI ELE ALINMALIDIR”

Çözüm süreciyle ilgili de taleplerini Başbakan Ahmet Davutoğlu ilettiklerini vurgulayan Takva, “Hakkâri adına konuşan başkanımıza Hakkâri’nin taşınmasından dolayı jest yaptık ilk konuşmayı o yaptı. Şırnak, Diyarbakır ve diğer çatışmanın olduğu kentler öncelik verildi. Onlar mutlaka konuşsunlar ve sıcağı sıcağına yaşanan gelişmeleri anlatsınlar diye ilk söz haklarını onlara verdik. Van’ın güçlü ir olmasından dolayı Van’da orada temsil edildi. Biz konuşmamızda çözüm sürecinin bir plana stratejiye ve pakete dönüşmesini doğru bulmadığımızı ifade ettik. Biz bu meseleyi doğru bulmuyoruz. Çözüm süreci tüm tarafların katılımıyla oluşturulan bir uzlaşma zeminiydi. Bunun kaldırılarak bir terörle mücadele planı, bir huzur ve güvenlik planı üzerinden daha küçük ölçekte ele alınarak çözülemeyeceğine dair kanaatimizi paylaştık. Bu planda ne nasıl olacaksa, bunun mutlaka ortak bir dille dile getirilmesine duyulan ihtiyacı ifade ettik. Eğer ki bir ortak dil, bir yumuşama dile ve üslubun değişmemesi konusunda dil ve siyasal terminoloji bizi başarıya götürmez. Eğer ki dil değişmezse duygusal kopuş yaşanabileceğini ve bizde bunu tercih etmiyoruz. Biz birlik ve beraberlik içinde demokratik bir anayasa çerçevesinde, hak ve özgülüklerin korunduğu bir birlikten yana olduğumuzu dile getirdik. Türkiye’nin en temel sorunu olan Kürt sorunu hakkında bir uzlaşma zemini ve tüm tarafların içinde yer aldığı bir konu olduğunu ifade ettik.” Dedi.

 

TAKVA: MÜZAKEREDEN YANAYIZ

Ticaret odaları ve ekonomi isimleri olarak müzakereden yana oldukları söyleyen Takva şu şekilde konuştu: “İmralı’da bulunan Abdul Öcalan’ın tekrardan görüşmelere dahil edilmesinden tutun, diğer tüm tarafların katılımına ilişkin oradaki katılımcılar taleplerini ifade ettiler. Tabi diğer meslek odalarında daha farklı bir şekilde meseleye bakanlar da. Bu meselenin bir terör meselesi olduğu ve bu kapsamda terörle mücadele kapsamında şiddetle çözülebileceğine ve hükümetin bu anlamda yürüttüğü politikaların doğru olduğuna ilişkin yaklaşımlarda vardı. Ancak ekonomi ağırlıklı STK’lar ve TSO’lar daha çok müzakere odaklı ve uzlaşmacı bir yöntemle bu sorunların çözüleceğini ifade ettik.”

 

“YEREL KRİZİ DE TOPLANTIDA KONUŞTUK”

Bölgede yaşanan ekonomik, sosyal ve diğer sorunları da Başbakan Davutoğlu ilettiklerini dile getiren Başkan Takva, “Bölgenin yaşamış olduğu ekonomik travma ve yerel krizler ifade ettik. Bunun da teşvik politikalarının revize edilmesi gerektiğini ve bu şekilde olmayacağını söyledik. Kentsel kalkınma modelleri olmalıdır. Her kentin kendine göre ihtiyaçlarının olduğu ve bu anlamda kendine göre bunu yapması gerekiyor. Özellikle bankaların bu bölgede çatışmalı süreçle birlikte ranta dönüştüğünü ve çağdaş tefeciliğe yöneldiklerini ve böyle bir endişemizin olduğunu söyledik. Çatışmalı bölgelerde vergi ve STK’ların 3 ay ertelenmişti bunun 1 yıla uzatılması gerektiğini söyledik. Van gibi afet yaşamış olan ve aynı zaman bu olaylardan dolayı direkt etkilenen kentinde biriken vergi meselesinin köklü bir çözüme kavuşturulmasını, terkin veya başka bir isimde olsa bir şekilde iyileştirilmesini ifade ettim. Küçük esnafa kredi kefalet kooperatif tarafından krediler verildiğini, KOSGEB’inde tüccara benzer bir iyileştirme ve can suyunun olması gerektiğini söyledik. Kentsel dönüşüm konusunda ve yeni TOKİ inşasına hemen hemen hepimiz karşı çıktık. Daha çok yerel firmalar marifetiyle bu işlerin yapılmasını önerdik. Başbakanın söylemi de şu şekildeydi. Silahlar bırakılır bizde demokratik bir düzen içerisinde müzakereleri yapabiliriz. Aksi durumda bu operasyonların devam edeceğini ifade etti. Toplantı saat 4-4,5 saat içerisinde tamamlandı.” İfadelerini kullandı.

 

TAKVA: BAHARDA SÜREÇ YENİDEN ŞEKİLLENEBİLİR

Bahar ayında çatışmaların daha da yaygınlaşacağı konusunda endişelerinin olduğunu belirten Takva bu endişeleri de dile getirdiklerini vurguladı. Takva son olarak şu sözlere yer verdi: “Ben Sayın Başbakana bahar ayı ile beraber çatışmaların yoğunlaşarak bölgede etkisini artıracak şekildeki bir endişemiz var dedim. Bu artık kentlerimizde çok konuşulan birer meseleye dönüştü. Bu konuda bizim endişelerimiz. Bahar ayı gelmeden biz Türkiye’de birlik ve beraberliği anlayışı içerisinde sorunun çözülmesinden yanayız. İşte acaba baharda ne olacak gibi bir durumun içinde olmak istemiyoruz. Başbakan bu konuda konuşmasının sonunda biz böyle bir soruna izin vermeyeceğiz. İnşallah bahar ayı inşallah hepimizin huzurlu bir şekilde yaşadığımız bir sürece evrilir. Bundan bahsetti kendileri. Biz bununu da kendisine ilettik. Kendileri de bize bu cevabı verdiler. İnşallah bahar ayı hiçbir endişeye mahal verilmede yeni bir sürece ilişkin bir temenni de bulunduk ve bu da karşılık gördük.”

 

GÖZLER MART AYINDA!

Toplantıya katılan Van ESOB Yönetim Kurulu Başkanı Muhittin Aydemir, toplantıda önemli başlıkların tartışıldığını dile getirerek, “Toplantıda Türkiye’nin ve bölgenin geleceğini olumlu etkileyecek önemli açıklamalar yapıldı. Birçok konuyu başbakana ilettik. Özellikle bölgedeki olaylardan dolayı esnafın içinde bulunduğu ekonomik krizi görüştük. Kredilerin yarattığı sıkıntıları görüştük. Başbakan Cuma günü Mardin’e gidecek orada önemli açıklamalarda bulunacak. Ayrıca çözüm sürecine dair önemli açıklamalarda bulundu. Mart ayında önemli girişimlerde bulunulacağı belirtildi. Ayrıca HDP için de konuşmalar yaptı başbakan. Mecliste her türlü tartışmaya açık olduklarını belirttiler. Her şeyi görüşmeye hazırız dediler.” Diye belirtti.

 

BAYNAL: VAN’DAKİ SERMAYE GÖÇÜNÜN ÖNLENMESİ GEREKTİĞİNİ İFADE ETTİK

MÜSİAD Başkanı Kerem Baynal’da Şehrivan’a yaptığı açıklamada, toplantıdaki 5 dakikalık konuşmasında birçok önemli konuyu dile getirdiğini ifade etti. Baynal, “Toplantıda çözüm sürecinin yeniden başlamasının ne kadar çok istendiğine şahit oldu. Çözümün özellikle başbakanın çok istediğine şahit oldum. Çözüm biran önce gerçekleşmesi için hendeklerin kapatılıp, silahların indirilmesi gerektiği vurgulandı. Ben yaptığım konuşmada bölgede bir danışma meclisinin kurulması gerektiğini talep ettim. Her kesimden katılımın olacağı bir danışma meclisinin olması gerektiğini de beyan ettim. Bölgeler arası ekonomik anlamda olağanüstü hal ilan edilmesi gerektiğini ifade ettiğimde sayın başbakan ‘Seferberlik ilan edilmelidir’ dedi. Van’daki sermaye göçünün önlenmesi gerektiğini ifade ettik. Özellikle siyasilerin üsluplarını değiştirmeleri gerektiğini ve barıştan yana bir tavır takınmaları gerektiğini söyledik. Taleplerimiz bunlardan yanaydı. Çünkü toplumumuzun buna ihtiyacı var.” ifadelerini kullandı.

 

“MARDİN BİR MİLAT OLACAK”

Cuma günü Mardin’e gidecek olan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun burada yapacağı konuşmasının bir milat olacağına dikkat çeken Baynal, “Orada 300 maddelik eylem planı açıklanacak. Mardin konuşması çok önemlidir. Bizde bölgede 90 STK ve oda başkanları olarak katıldık. Toplantımız 6.30 sürdü. Gece saat 2.30 civarında toplantımız sona erdi. Oraya gelen herkes düşüncesini özgürce dile getirdi. 9 bakanda toplantıda bulundu. iyi ve yararlı bir toplantı olduğunu düşünüyorum. Umudumuz biran önce barışın ve huzurun yeniden bu topraklara gelmesidir. Her şeyin hayırlısını diliyorum.” Şeklinde konuştu.

 

MEMDUHOĞLU: TÜRKİYE KARDEŞLİK BAĞLARI GÜÇLÜ OLAN BİR ÜLKEDİR

 

Gazete olarak Çankaya’daki görüşmeye ilgili görüştüğümüz Van Ticaret Borsası (Van TB) Başkanı Enver Memduhoğlu, “Toplantıda sürecin yeniden canlandırılmasıyla ilgili konuşmalar yapıldı ve talepler sunuldu. Halkın bizden olan taleplerini toplantı da dile getirdik ve Başbakan Davutoğlu’na sunduk. Ümit verici bir toplantı gerçekleştirildi. Bize yapılması gereken her şeyin yapılacağı söylendi. Bizde STK’lar olarak elimizden geleni yapmaya hazırız. Türkiye kardeşlik bağları güçlü olan bir ülkedir.” Dedi.

 

DAVUTOĞLU NELER SÖYLEDİ?

Bunca olay, ölüm yaşanırken geçtiğimiz gün Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bölgenin önemli STK temsilcileriyle bir araya gelmesi yeniden barış ortamın oluşacağı sinyallerini verdi. Sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya gelen Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Anadolu toprakları kim ne oyun oynarsa oynasın böyle bir cepheleşmeye, böyle bir ayrışmaya, böyle bir farklılaşmaya asla zemin ve mekân olmayacaktır. Bizler birliğin, bütünlüğün, kardeşliğin sesi ve sözü olmaya devam edeceğiz.” Dedi.

 

DAVUTOĞLU: 79 MİLYON KARDEŞ FARKSIZ DEĞİLDİR

Başbakan Davutoğlu, sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle Çankaya Köşkü'nde bir araya geldi. "Ülkemizin en güzel köşeleri olan Doğu ve Güneydoğu'nun içinden, ruhundan gelen irfan sesini, bereket sesini, helal rızık sesini sizlerin ağzından dinlemek istiyordum" diyen Davutoğlu, "Bu buluşmamız, inşallah diğer bölgelerle de böyle buluşmalar gerçekleştireceğiz, son dönemde yaşadıklarımızla birlikte daha da bir önem taşıyor. Şunu bilmenizi isterim; burası Çankaya Köşkü, Ankara; Başkent'in yönetim merkezi. Biliniz ki her birinizin buradaki hukuku 79 milyon kardeşlerinizden farksız değildir. Ankara'nın başkent olarak sizin nezdinizdeki değeriyle; Edirne'nin, Konya'nın, Muğla'nın bağrında yaşayan diğer kardeşlerinizin buraya biçtikleri değer arasında bir fark yoktur. Bütün vatan toprakları her bir vatandaşımızın eşit bir şekilde mülkiyet iddia ettiği, aidiyet iddia ettiği kutsal şehitlerin emanet ettiği topraklardır. Dolayısıyla bir Edirnelinin Edirne 'de ne kadar hakkı varsa Hakkâri'de o kadar hakkı vardır, bir Hakkârilinin Hakkâri’de ne kadar hakkı varsa Edirne 'de o kadar hakkı vardır ve her birinin de Ankara'daki hakkı bir ve eşittir. Biz nasıl ki Çanakkale Savaşı'nda şehadete yürürken ya da Sarıkamış dağlarında omuz omuza şehadete yürürken birbiriyle hiçbir farklılık gözetmeden, aynı idealler için yürümüş ecdadın torunlarıysak, bugün de bu topraklarda hiç kimse diğerinin üstünde kendini göremez, hiç kimse diğerinden farklı ya da diğerinden dışlanmış şekilde kendini hissedemez" ifadelerini kullandı.

 

“FARKLI BİR MUAMELEYE TABİ TUTULMAYACAK”

Hiçbir vatandaşın etnik ya da mezhebi aidiyeti dolayısıyla farklı bir muameleye tabi tutulmayacağına dikkat çeken Davutoğlu şunları kaydetti: " Türkiye Cumhuriyeti 64. Hükümeti'nin Başbakanı olarak size ilk taahhüdüm ve Allah ömür verdikçe sadık kalacağım taahhüdüm. Son nefesime kadar da hiçbir zaman hiçbir şartta taviz vermeyeceğim temel taahhüdüm; bu toprakların bağrında yaşayan her bir vatandaşımızın birbirine eşit olduğu ve birinin diğerinden hiçbir şekilde zihnimizde ve gönlümüzde ayrı bir yer tutmayacağı taahhüdüdür. Allah şahit olsun, millet şahit olsun, sizler şahit olun ki hiçbir vatandaşımız etnik ya da mezhebi aidiyeti dolayısıyla farklı bir muameleye tabi tutulmayacak, hiçbir kardeşimiz ailemizin ferdi olmak bakımından diğer bir kardeşimizden ayrı telakki edilmeyecektir. Bugün yüreğimde, gönlümde, zihnimde apayrı bir yeri olan Diyarbakır Ulu Camii'nin Bursa Ulu Camii'nden hiçbir farkı yoktur. Uludağ'ın Ağrı Dağı'ndan hiçbir farkı yoktur. Fırat'ın Sakarya'dan bir farkı yoktur, Dicle'nin Yeşil Irmak'tan farkı yoktur ve onun eteğinde yaşayan insanların da, o kardeşlerin de birbirinden hiçbir farkı yoktur."

 

DAVUTOĞLU: FARKLILAŞMAYA ASLA ZEMİN OLUŞTURULMAYACAK

Türkiye'nin etrafında yaşanan gelişmeleri ateş çemberi olarak adlandıran Davutoğlu, "Bu ateş çemberi her birimize bir tarih dersi veriyor, bir siyaset dersi veriyor, bir ekonomi dersi veriyor ama her şeyden önce bir ahlak dersi veriyor. Bugün eğer Suriye 'de, Irak 'ta, Lübnan 'da ve daha nice dost ve komşu ülkede şehirler bölünmüşse, şehirlerin mahalleri bölünmüşse, insanlar 'Sen şu aşirettensin ya da bu aşirettensin, sen bu ırktansın ya da şu ırktansın' diyerek birbirlerine karşı cepheler haline getirilmişse. İşte buradan çıkaracağımız en temel ders, bu Anadolu toprakları kim ne oyun oynarsa oynasın böyle bir cepheleşmeye, böyle bir ayrışmaya, böyle bir farklılaşmaya asla zemin ve mekân olmayacaktır. Bizler birliğin, bütünlüğün, kardeşliğin sesi ve sözü olmaya devam edeceğiz. Onun için sizlerle bugün önü açık bir şekilde istişarelerde bulunacağız. Bu dediğim gibi birçok istişare sürecin ilk adımı mahiyetinde. Diğer bölgelerdeki iş adamlarımızla da buluşacağım ama bu hafta özellikle, sizlerle görüştükten sonra yarın da inşallah Doğu ve Güneydoğu'dan sivil toplum kuruluşu temsilcilerimizle birlikte olacağım, onlarla istişare edeceğim, ayrıca AK Parti 'den seçilerek parlamentoya gelmiş olan bölge milletvekilleriyle bir araya geleceğim. Çarşamba günü bölgenin bütün önemli mülki idare amirlerini Ankara 'da toplayacağız ve Bakanlar Kurulu'nda geçtiğimiz hafta detaylı bir şekilde ele almış olduğumuz, yarında nihai revizyondan geçireceğimiz eylem planımızla ilgili, sizlerin görüşlerini aldıktan sonra yapacağımız revizyonla onların görüşlerini alacağız aynı zamanda da onlara talimat vereceğiz" şeklinde konuştu.

 

“SİZLERLE BİRLİKTE OLACAĞIZ”

Davutoğlu ‘Hiçbir şekilde devlet otoritesinin temsil eden bir Başbakan olarak değil, sizlerle bu toprağı, her bir santimetre karesini aynı yurttaşlık, vatandaşlık bilinciyle paylaşan bir kardeşiniz olarak konuşacağım’ dedi. Açıklama devamında şu ifadelere yer verildi: "Bugün Bakanlar Kurulu'nda Başbakan olarak bakan arkadaşlarımla bir toplantı yaptım ama burada otururken hiçbir fark olmadan sizlerle bu toprakların eşit vatandaşı olarak görüşlerinizi alacağım. İnşallah Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak da bundan sonra atacağımız adımlarla da ilgili ilk kamuoyu açıklamamızı Mardin 'de yapıp daha sonra da bütün bir önümüzdeki haftalar ve aylar içerisinde sizlerle birlikte olacağız." Büyük bir küresel ekonomik krizin içerisinden geçildiğini vurgulayan Davutoğlu, "Dünyada, Avrupa'da birçok ülkede büyük çalkantılar yaşandı. Ayrıca hemen yanı başımızda jeopolitik fay kırılmalarıyla ülkeler çatır çatır sarsılıyorlar ve büyük bir depremin etkisiyle birçok ülkenin kurumları çöküyor. Siyasi kurumlar ve kamu düzeni çöktüğünde bu ülkelerin ekonomileri de tümüyle berhava oluyor. Baktığımızda burada demokrasi, kamu düzeni ve kalkınma arasında bir ilişki var. Demokrasinin olmadığı yerlerde, halkın yönetime eşit bir şekilde katılmadığı yerlerde kamu düzeni sağlamak mümkün olmuyor. Kamu düzeni sağlansa da bu şiddetli bir otoriteyle, 12 Eylül döneminde olduğu gibi sağlanıyor. Kamu düzeninin olmadığı yerde de iş hayatı düzeni olmuyor. Yani sabah kalktığınızda eğer siz hiçbir çukurun, barikatın olmadığı sokaklardan geçip dükkânınızı açamıyorsanız, nerede hangi mayına basacağınızı bilmeksizin bunu da düşünmeksizin dükkânınıza, iş yerinize gidemiyorsanız, işte o zaman hayatın tümü bir şekilde yavaş yavaş etkilenen bir krize girer. Eğer siz Halep'te ya da Şam 'da iş adamı olmuş olsaydınız herhalde bir yıl sonrasını değil, bir gün sonrasını bile planlama imkânına sahip olmazdınız. Aynı şekilde kriz esnasında Yunanistan 'da olmuş olsaydınız, sadece Ortadoğu'ya has bir özellik değil, Portekiz 'de kriz esnasında olmuş olsaydınız yine bu planlamayı yapamaz olurdunuz.”


ŞEHRİVAN SİYASET: MERAL YILDIZ – ÖZEL HABER

 

 

Editör: TE Bilisim