Özlü Söz: Siyaseti önemsemeyen Müslümanları, Müslümanları önemsemeyen siyasetçiler yönetir. Ve hakkı üstün tutmak her zaman saadet getirir. Prof. Dr. Necmeddin ERBAKAN

 

Erbakan, öğrencilik yıllarında üstün bir zekâya sahip biri olarak kendini çok çabuk fark ettirmişti. Üniversite yıllarındaki başarısı onu yükseltmiş ve nihayet Profesörlük unvanı almıştı. Daha sonra Almanya’da kendisine kürsü verilerek Leopar Tanklarını motorlarının donmasını önleyen bir sistem geliştirmişti.

 

Ancak Erbakan’ı Almanya’dan ülkesine getiren ilginç ve bir o kadar da önemli bir olay vardı. Savaştan çıkmış ve harabeye dönmüş bir Almanya’nın kalkınması için iş adamları Ortadoğu’ya bir gezi düzenlemişlerdi. Dönüşlerinde ülke yetkililerine gezilerinde elde ettikleri bilgi ve durum hakkında bir brifing vereceklerdi.

 

Bu brifinge davet edilenlere özel davetiye gönderilmişti. Erbakan Hocanın çalışma arkadaşı da o brifinge davetliydi. Arkadaşı il dışında işi çıktığı için Erbakan hocaya bu brifinge gitmesini ve orda konuşulanları sonradan kendisine anlatmasını rica etmişti.

 

Erbakan hoca o davetiye ile brifinge katıldı ve orada kendisini şok edecek konuşlara şahit oldu. Alman iş adamları devlet yetkililerine özetle şunu söylemişlerdir.

 

“Almanya olarak biz bir harpten çıktık ve ekonomimiz çok kötü. Bizi bu durumdan kurtaracak değerler Müslümanların coğrafyasında mevcut. Eğer o değerleri ülkemize getirme imkânlarını seferber edebilirsek ülkemiz eskisinden daha güçlü bir hale gelir.”

 

Erbakan hoca “Ben bu ülkeye teknik açıdan hizmet veriyorum. Onlar ise benim ülkemin ve insanlarımın ekonomik değerlerini talan etmek üzere bir karara varıyorlar”. Oysa bu değerlerin ümmetin malı olduğunu ve bunun gerçekleşmemesi için ülkeye geri dönüşü düşündü ve bunu gerçekleştirerek ülkesine döndü.

 

Erbakan ülkeye dönüşünde buna engel olabilmenin yolunun siyasetten geçtiğine inandı ve siyasette yol alabilmek için dostları ile Milli Nizam Partisini kurdu. Sistem zararlı gördüğü için MNP'ni kapattı. Sonra Milli Selamet Partisini kurdu o da 12 Eylül askeri darbesi ile kapatıldı.

 

Milli Selamet Partisi kapatılıp Erbakan askeri mahkemede yargılanırken yargılanma esnasında ilginç bir olay gerçekleştir. O olay basına şöyle yansımıştı;

 

Erbakan Hoca Ve mahkeme esnasında yaşanan ilginç olay…..

 

12 Eylül'den sonra Mamak'ta Askeri Mahkemede MSP kurmayları ile birlikte Necmeddin Erbakan'da yargılanıyordu. Duruşma Hâkimi, Savcı Nurettin Soyer'in iddianamesini okuması için söz verdi. 49 sayfalık iddianamenin okunması başlandı.

Daha sonra Askeri Hâkim Albay Kayahan Özden Necmeddin Erbakan'a;

 

"Sen hilafet getirecekmişsin, sen Şeriat getirecekmişsin’’ gibi sorular soruyorlardı.

 

Daha sonra Necmeddin Erbakan'nın bir şeyler mırıldandığını gördüler. Necmeddin Erbakan yönünü kıbleye dönmüş ve dilinden şu kelimeler dökülüyordu

 

“ŞAHİD OL YARAB! ŞAHİD OL YARAB! ŞAHİD OL YARAB! BUNLAR BENİ ŞERİATÇI OLDUĞUM İÇİN YARGILIYORLAR". Kısa süre sonra koskoca mahkeme salonunun tavanı çökecek gibi oluyor, büyük bir sarsıntı yaşanıyordu.

 

Bu durumun şaşkınlığını yaşayan Hâkim:

 

"SN. ERBAKAN LÜTFEN MAHKEMEYİ MANEVİ BASKI ALTINA ALMAYIN” diyordu.

 

Hâkim duruşmaya bir saat ara verip dışarıya çıkıp baktıklarında çok şiddetli bir şekilde dolu yağdığını görünce şaşkınlıkları kat kat daha arttı, çünkü dolu sadece mahkemenin yakın çevresine yağmış, mahkeme çevresi dışına bir tane dolu düşmemişti.

 

Bu olaydan sonra bazı satılık medya Necmeddin Erbakan'a “CİNCİ HOCA” dedi

(gazetelerin olayı anlatıp cinci hoca demesi ve mahkeme kayıtları delil niteliğindedir….)

 

Mekânın Cennet Olsun Mücahit Erbakan!

 

 

Erbakan hoca daha sonra Refah Partisini kurdu ve Erbakan hoca bu parti ile ilk defa başbakan oldu. Sistem onu da kapattıktan sonra yerine Fazilet Partisi kuruldu. Ne ilginçtir ki sistem onu da kapattıktan sonra bu defa Saadet Partisi kuruldu. Ama bunu kapatma demokrasilerine çok büyük bir ayıp olarak yansıyacak diye parti kurmayı bir anlamda durdurdular.

 

Refah Partisin kapatma tamamen dış güçlerin talimatları doğrultusunda oldu. Çünkü Erbakan hoca dış güçlerin Siyonizm’in emrindeki emperyalist güçlerin eli ile olduğunu bildiği için “BANA NE AMERİKADAN” diyebilen tek liderdi. Amerika’yı yöneten Siyonist lobilerin aynı zamanda Protestan mezhebinin Evanjelist tarikatına bağlı oluşları Siyonist İsrail devletinin de koruyucu zırhıydı.

 

Erbakan yaptığı bütün konuşma ve çalışmalarında beş bin yıllık bir Siyonizm ve Kabbala fikriyatının tehlikesinden bahsederek Osmanlı Devletinin yıkılması ve Siyonist bir devletin kurulması için Filistin’de terörle bunu gerçekleştirdiklerini ümmete anlatıyordu.

 

İşte bu yüzden Amerika ve diğer emperyalist ülkeler ile İsrail’in gözünde Erbakan istenmeyen adamdı. Siyasi bir lider olarak ilk defa Türkiye’de Siyonist İsrail’i ve Amerika’yı eleştiren sadece Erbakan’dı. Erbakan’ın kurduğu bütün partiler bu yüzden hep kapatılıyordu.

 

Erbakan ile başa çıkamayacaklarını anlayan bu güçler bu defa farklı yöntemlere başvurdular. Bunlardan ilki iki önemli kişiyi Amerika’ya davet ettiler. Biri Prof. Dr. Esat Coşan hocaydı diğeri de Fethullah Gülendi.

 

Bu ikisi ülkeye döndüklerinde Amerika’dan aldıkları destekle parti kuracaklarını kurmaylarına bildirdiler. Hakyol Vakfı çevresi buna şiddetle karşı çıkarak Esat Hocayı bundan vazgeçirdiler.

 

Fethullah Gülen kurmayları ise şöyle bir açıklamada bulundular dediler ki; “Siyasi arenada Demirel, Türkeş, Ecevit ve Erbakan gibi siyasi kurtlar varken onların arasından sıyrılıp siyasette yükselmek çok zor. Mademki bize destek verecekler o zaman Eğitimde, Emniyette, Orduda, Yargıda, Üniversite ve Bürokraside bize kapıları açsınlar” bu teklif uygun görüldü ve o tarihten sonra Fethullah Gülen tabanına bu kurumlarda kapılar ardına kadar açıldı.

 

O dönemde kademe kademe ilerleyen bu cemaat mensupları bütün kurumlarda en üst makamlara geldiklerinde ABD Erdoğan ile onları iktidar ortağı yaptı. Erdoğan ve ekibini siyasi kulvarda, Fethullah Gülen gurubunu da Hoşgörü İslam’ı kulvarında yan yana getirerek iktidara getirdiler.

 

İran İslam İnkılâbı ile hesapları alt-üst olan Amerika ve İsrail İslam coğrafyasında yeni yapılanmalara giriştiler ve bunu Arap Baharı olarak adlandırdılar.

 

Erbakan Hocaya Arap Baharı sorulduğunda “Siyonizm’in kadro değişim programıdır” demişti. Ve haklı da çıkmıştı. Çünkü o tarihten sonra İslam coğrafyasında Amerikancı İslam’ın ayak sesleri gelmeye başlamıştı. Önce Tunus sonra Mısır ve Libya ile başlayıp Yemen ile devam eden bu yalancı Arap Baharının asıl odak noktası Suriye idi.

 

Yine Erbakan “Bir gün mesele Suriye olursa bilin ki hedef Türkiye’dir” demişti ve bugün nasıl haklı olduğuna şahit oluyoruz.

 

Erbakan’ı siyaset dışında tutmak için çok çalışan Amerika ve İsrail bu defa Erbakan hocanın partisini iktidar getirmek için önünü açtılar. O dönemde bunu Yenilikçi Hareket adlı kitabında anlatan Nasuhi Güngör şöyle yazmıştı.

 

1993 yılı Aralık ayında Erbakan ile röportaj yapan Aytunç Altındal’a Erbakan “Bizi bugüne kadar engelleyen güçler bizi iktidara getirecek” dediğinde Aytunç Altındal “Ne güzel hocam iktidar geliyorsunuz” dedi. Erbakan hoca; “Öyle değil bizi iktidara getirip orada bizi boğmaya çalışacaklar. İşletilmeyen kanunlar aleyhimize işletilecek ve kredi muslukların kapatacaklar. Ama biz sadece Allaha güveniyoruz” demişti.

 

Ve aynen de öyle oldu. Erbakan hocanın başbakanlığı ancak 11 ay sürmüştü. Ondan sonra kanlı bıçaklı olarak yıllarca kan akıtan MHP Ecevit birlikte iktidar olmuşlardı.

 

Ortadoğu politikasında İslamizasyon projesi yürürlüğe konduğunda AKP’nin temelleri o zaman atılmıştı. Ve AKP kurmayları milli görüş gömleğini çıkardıklarında müthiş bir medya ve sermaye desteği ile bugüne kadar iktidarda kaldılar ve kalmamaya da devam ediyorlar. Sonları ANAP gibi olmaya doğru gittikçe siyasi hata yapan ve ekonomide büyük gedikleri olan bu iktidarın çözülmesi an meselesi….

 

Erbakan hoca yıllarca eğittiği ama günü geldiğinde onu bırakarak Amerika’nın onlara verdiği süslü mevki makam ve servetlere doğru yol alırlarken onlara nasihat etmekten ve uyarmaktan geri durmadı.

 

Şimdi Erbakan'ın konuşmalarına geçelim;

 

Ne demişti Erbakan 1991 senesinde:

 

Sovyetler Birliği'nin solcu-sosyalist sistemi çöktü, doğu Avrupa ülkelerinde otorite boşluğu oluştu ki bu Sovyetler zaten bir projeydi. Soğuk Savaş'ın ardından projelenen Yeni Dünya düzeninde Türkiye aktif durumda olacaktır. Siyonist Emperyalizm; Fırat-Dicle’den başlayarak Mısır, Arabistan Yarımadası, İran, Türkiye'nin Güneydoğusu (Doğu Anadolu Ermenilere) bir Büyük İsrail Projesini sahneye koyacak. Öncelikle Irak işgal edilecek ve Saddam devrilecek burada oluşan otorite boşluğu Kürt devletiyle doldurulacak akabinde bölge Kürtlerden temizlenecek* ve Büyük İsrail Projesi gerçekleşecektir. (Hani şu bizim eş başkanlığını yaptığımız meşhur Büyük Ortadoğu Projesi yani nam-ı değer BOP)

 

Seçimlere girerek büyük oy alan AKP kurmayları olan eski öğrencileri için Erbakan şöyle demişti; "AKP'ye oy veren cehennemden bilet almıştır”.  “dahası AKP'yi kurduranlar Siyonistlerdir. " diyor...

 

Gazeteci yazar Aburrahman Dilipak bir konuşmasında "AKP; ABD, İsrail ve İngiltere'nin ortak proje partisidir" demesi ayrı bir Erbakan'ı doğrulama itirafıdır. Ama bu itirafa rağmen bu kişiler hala o çanaktan yemek yemekteler...

 

Bu söylem Allahın Kuranda Maide Suresi 51. Ayetinde beyan buyurduğu şu ayete dayanıyordu; “Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları kendinize veli edinmeyin. Onlar birbirlerinin velisidirler. Sizden kim onları veli edinirse o onlardandır. Allah zalimler topluluğuna hidayet vermez”. AKP ABD desteği ile iktidar olurken velayeti onlara verdi. Bundan dolayı Erbakan kim AKP’ye oy verirse cehenneme bilet almıştır demişti.

 

Erbakan Hoca'nın bir başka tezi ise Suriye ile alakalı olmuştur. Şöyle ki:

 

Irak'ı hallettikten sonra sıra Suriye'ye gelecek, oradaki rejimi devirecekler belki askeri operasyonla olmadı iç karışıklık çıkararak. Oradaki İran-Suriye-Lübnan Hilaline dikkat edilmesi lazım burası önemlidir... İsrail, Lübnan'da Hizbullah'ı bitirmeye çalışacak ey AKP dikkat et!

 

İşte yine bir siyasi dehanın ürünü olan bir öngörü ve bugüne kadar yansıması ile coğrafyamızda bu kadar kanın akması işgalin devam etmesi ve insanlarımızın perişan olması tamamen İsrail’in emelinin gerçekleşmesi için yapılan çalışmaların önceden Erbakan hoca tarafından dile getirilmesi ve bunun hiç ciddiye alınmaması ile oluşan tablo önümüzde…

 

Erbakan ümmetin uyanışı ile birlikte İslam Birliğinin kurulması için çok büyük projelere imza attı ve birçoğunu gerçekleştirdi. Bunu ilk fark eden Amerika ve işbirlikçileri olan diğer emperyalist ülkeler ile İsrail oldu. Tedbir olarak AKP’yi bir proje partisi olarak kurarak Erbakan’ın önünü kestiler.

 

İşte biz Erbakan’ı tanıyıp bugün 5. Vefat yıldönümü olarak onu anarken onun İslam’a olan mükemmel bağlılığı ile birlikte Müslümanların ümmet şuuru ile birliğinin ne kadar önemli olduğunu bilerek onu rahmetle anıyoruz. Ve Siyonist İsrail’in düşmanlığını Maide Suresi 82. Ayetinde beyan buyrulduğu emriyle onun “İman edenlere düşmanlıkta en ileri olanlar Yahudiler ve Müşriklerdir” ayetini çok önemsiyordu.

 

Rabbim mekanını Cennet eylesin ve onun bize verdiği bu şuurla mutlaka bir gün İslam Birliği Allah’ın yardımıyla kurulacaktır…

 

Selam ve dua Allah yolunun kutlu yolcularına…