Mesele Vatan mı? Yoksa koynumuzda yatan Yılan mı?

 

Tarih 15 Temmuz 2016...

 

Bu tarihteki İlk duyduğumuz olay İstanbul'da köprülerin tanklar ve askerler tarafından kapatılmış olmasıydı...

 

Ama darbe ihtimali belki de kimsenin aklının ucundan bile geçmiyordu.

 

Hala geçmişteki darbelerin izleri bile silinmemişken bu halkın hafızalarından, güçlü Türkiye çağında bu ihtimal söz konusu bile olamazdı!

Ama oldu!

Hainlik ve namussuzluğu hayat felsefesi olarak belirleyen ve kendini sözde dindar addeden ve insanları kandırmaya çalışan bir örgüt 85 milyonun canına kast ediyordu.

 

'Darbe' kelimesini her duyduğumuzda yüzünde patlayan postalları ve işkenceleri anlık yaşayan bir toplum bu defa belki de acıları faili meçhul değil de açık açık yaşamak istemişti.

Ölüm artık bu halka korku değildi!

Şerefli bir yürüyüşün başlangıcıydı belki de.

Korku yerini anlık bir cesaret değil, zulmün karşında duracak gözünü karartıp tıpkı Fil suresinde şöyle anlatıldığı gibi

 

"Görmedin mi Rabbin fil sahiplerine ne yaptı? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mi? Üstlerine sürü sürü kuşlar gönderdi. Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı. Nihâyet onları yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı." (el-Fil, 1I5/1-5).

Kuş misali insanların yürekleriyle tankların önünde duruyordu.

Darbe ilk defa halkın darbesine karşı duramıyordu.

İnsanlar siyaset, dil, din, ırk, düşünce ve mezhep ayrımı yapmıyordu.

 

Tek omuz tek yürek uçaklara, helikopterlere, tanklara, toplara ve tüfeklere karşı duruyordu. Kurşun haysiyete ve onura işlemiyordu. İnsanlar canlarından korkmuyordu.

Din üzerinden insanları yıllarca kandırıp topumu kutuplaştırıp din, dil, ırk ve mezhep çatışmalarının baş rollerindeki ve dış güçlerin kölesi olan bu grup bu defa şeytanı bile düşündürecek bir hainliğe girişmişti.

 

Peki kimdi bunlar bilmiyor muyduk?

Biliyorduk ve biliyoruz.

Her gün gördüğümüz yüzdü onlar, içten içe toplumu ayrıştırıp zıt kutuplardaki insanların hepsine dost gibi görünenlerdi. İçimizdeki düz çizgiye PARALEL hatlar çizip bize birbirimize vurduranlardı.

Hamd olsun ki Rabbimize bize yek vücut olmayı zalime karşı tek bilek tek olmayı nasip etti.

Ve herkes gördü ki kardeşler kırılır birbirine, tartışır ama yeri geldiğinde birbirine sırtını dayadı mı bileği asla yıkılmaz bükülmez.

 

Bu birliktelik memleketimizin içinde bulunduğu zor zamanlar için yeni bir birliktelik çağrısıdır. Yaşanan çatışmaların savaşın son bulması ve memleketin huzuru ve kardeşlerin birbirine sırt vermesi için bir fırsattır.

Her şerde bir hayır vardır elbette ki.

Namus nöbeti her yerde il, ilce köy demeden devam ediyor.

Kimse siyasi bir çizgiye çekmesin bu dayanışmayı insanlar birlik gösterdi, zaferi halk zalime karşı kazandı.

Siyasiler ve partiler ayrım yapmadan yerelde ve genelde birlik gösterdi darbenin kimseye bi çıkar sağlamayacağını hepsi çok iyi biliyordu.

Türkiye halklarının son gördüğü darbe denemesiydi belki de çünkü bu millet artık dostu düşmanı biliyor. Kardeşliğin kıymetini biliyor.

Ve bu birlik gösteriyor ki biz birbirimize ne kadar kızsak da aile kavgamız sadece aile için de kalıyor.

Çünkü biz kardeşiz, dostuz, et ile tırnağız.

Allah birliğimize kardeşliğimize zeval vermesin.

Filistin halkının direnişinde kullanılan şu söz ile lafımızı bitirelim.

"Taşları tankları yenecekti, tıpkı kuşların filleri yendiği gibi"

Vesselam...