Kararın Resmi Gazete'de yayımlanan gerekçesinde, Anayasa'nın bir düşünceye sahip olma ile bir düşünceyi ifade etme arasında bir ayrıma gittiği hatırlatıldı. Kitaba el koyma ve kitabın toplatılma kararının başvurucunun bir düşünce ve kanaate sahip olması nedeniyle değil "düşüncelerini açıklaması ve yayması" nedeniyle verildiği belirtildi.

"Çoğunluğa muhalif olanlar da dahil düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirmek ve gerçekleştirme konusunda ikna etmek çoğulcu demokratik düzenin gereklerindedir. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın özgürlüğü demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir" denildi.

"MÜDAHALE OLDUĞU AÇIK"

Gerekçedeki değerlendirme şöyle:

"Söz konusu kitaba yönelik toplatılma, el konulma ve imha işlemleri nedeniyle başvurucunun düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne bir müdahalenin yapılmış olduğu açıktır. Öte yandan haberlerin, düşüncelerin ve bilgilerin serbestçe ve önceden bir kontrole tabi olmadan basılabilmesi basın özgürlüğünün bir parçası olduğu gibi basılı eserlerin serbestçe dağıtılabilmesi de aynı özgürlüğün ayrılmaz bir parçasıdır. Bu nedenle başvuruya konu basılmış eserin dağıtımının yasaklanması ve toplatılması ile başvurucunun düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ve bu kapsamda basın özgürlüğüne yönelik bir müdahale yapılmıştır. Ayrıca müdahalenin mevcudiyetine ilişkin Adalet Bakanlığı'nca Anayasa Mahkemesi'ne herhangi bir itiraz da sunulmamıştır."

"ÇOĞULCULUĞUN VE HOŞGÖRÜNÜN GEREĞİ"

Anayasa Mahkemesi gerekçesinde, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile bu kapsamdaki basın özgürlüğünün, "sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez ve önemsiz görülen düşünceler için" değil, "devletin veya toplumun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden haber ve düşünceler" için de uygulanacağı anlatıldı. Yüksek Mahkeme'ye göre, bunlar çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri.
El koyma kararında kitabın yazarının "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçundan hükümlü Abdullah Öcalan olduğu" gerekçesine yer verildiğine vurgu yapılarak şöyle denildi:

"İlk derece mahkemesi söz konusu kitabın yazarının kişiliğini terörle mücadele bağlamında değerlendirerek toplatma ve el koyma kararı vermiştir. Herhangi bir kimsenin yalnızca kişiliğine bağlı olarak düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne müdahale edilmesi haklı kılınamayacağı gibi yasaklanmış bir örgütün bir mensubunun veya yöneticisinin görüş ve düşüncelerini açıklaması da tek başına düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne müdahale edilmesini haklı kılmaz. Zira böylesi bir değerlendirme, bazı kişi ve grupların Anayasa'nın 26. maddesinde teminat altına alınan haklardan yararlanmasına engel olacağından anayasal hakların kullanılması bakımından kabul edilemez."

"KENDİ BAKIŞ AÇISIYLA KÜRT MESELESİNİ ANALİZ ETMEKTE"

Gerekçede ayrıca, toplumsal sorunlarla ilgili Türkiye'deki ve bölgedeki durumun "muhalif" bir bakış açısından değerlendirilmesine ilişkin kamunun bilgi edinme hakkına da vurgu yapıldı.

"Kitap bir bütün olarak incelendiğinde şiddeti övdüğü; başvurucunun kavramsallaştırmasına göre 'önümüzdeki süreçte' kişileri terör yöntemlerini benimsemeye başka bir deyişle şiddet kullanmaya, nefrete, intikam almaya veya silahlı direnişe tahrik ve teşvik ettiği yönünde değerlendirilmemiştir. Aksine, bir süredir güvenlik güçleri ile silahlı çatışmaların olmadığı bir ortamda başvurucu, kendi bakış açısıyla Kürt meselesini analiz etmekte; silahlı çatışmaya son verilmesini ve demokratik çözüm konusunda uzlaşılmasını talep etmektedir. Başvurucunun kitapta dile getirdiği meseleler gibi kamunun çıkarlarına ilişkin siyasi açıklamalar veya toplumsal sorunlara ilişkin tartışmaların sınırlanmasında kamusal yetki kullanan makamların çok dar bir takdir aralığı olduğuna işaret etmek gerekir. Kamu otoriteleri veya toplumun bir kesimi için hoş olmayan düşüncelere, şiddeti teşvik etmediği, terör eylemlerini haklı göstermediği ve nefret duygusunun oluşmasını desteklemediği sürece sınırlama getirilemez. Bu sebeple, başvuruya konu kitabın toplatılmasına gerekçe gösterilen nedenlerin başvurucunun düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ve bu kapsamda basın özgürlüğüne yönelik müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olmadığı sonucuna varılmıştır."

Kitaba el konulması ve kitabın imha edilmesi kararının, hedefler açısından "orantısız" olduğu ve demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülülük ilkesine uygun olmadığı kararı verildi. Öcalan'ın, Anayasa'nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın özgürlüğünün ihlâl edildiğine karar verilmesi gerekir." denildi.

OSMAN PAKSÜT KARŞI ÇIKTI

Karara, Yüksek Mahkeme üyeleri Osman Paksüt, Zehra Perktaş ve Burhan Üstün karşı oykullandı.
Osman Paksüt, kitabın bazı bölümleri itibariyle, otuz yıllık ayrılıkçı terör hareketinin yeni siyasi-askeri stratejisini belirlemek, halk kitlelerine ve silahlı militanlara yol göstermek, kendi tabiriyle "otuz yıllık savaş sürecinin çok üstünde, yoğun geçecek" yeni bir savaşa hazırlamak amacına yönelik olduğunun anlaşıldığını savundu. Kitabın bir terör örgütünün ötesinde bir halkın haklı taleplerini savunmak amacıyla yazıldığı bir an için kabul edilecek olsa dahi, içerdiği şiddet tehdidi yönünden yapılacak değerlendirmenin değişmeyeceğini belirtti.

Osman Paksüt, Öcalan'ın "Kürt sorunu" ile ilgili kuvvete ve şiddete başvurmayı somut ve ciddi bir seçenek olarak gördüğünü, ayrıca bu konuda strateji belirlediği ve ilgililere "savaşa hazırlık" talimatı verdiği değerlendirmesini yaptı.

"Bu stratejinin ciddi olduğu, geçtiğimiz aylarda görülen yol kesme, kontrol noktası kurma, güvenlik güçlerine ateş açma, iş makineleri yakma, yaşı küçük çocukları zorla veya kandırarak örgüte katma gibi eylemlerle, kitapta yazılanların provası yapılmak suretiyle kanıtlanmıştır" diyen Paksüt, şiddeti yücelten bir kitabın fikir özgürlüğü kapsamında görülemeyeceğinin açık olduğunu söyledi.
Paksüt, kitapların toplatılmasından ibaret müdahalenin de orantılı, demokratik bir toplumda gereklilik ve ölçülülük ilkelerine uygun olduğunun anlaşıldığını savundu.

14'e karşı 3 oyla "ihlâl" kararı çıkmıştı

Öcalan'ın avukatları, ''Kürdistan Devrim Manifestosu, Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü (Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtleri Savunma)'' isimli kitabına basım aşamasındayken Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesi ile görevli İstanbul 2 No'lu Hakimliği tarafından 21 Eylül 2012'de el konulduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunmuştu.
Anayasa Mahkemesi, cezaevindeki PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yazdığı kitaba basım aşamasındayken el konulması ve yakılması nedeniyle yaptığı başvuruda, Öcalan'ın hakkının ihlâl edildiğine karar vermişti.

Mahkemenin, 14 üyesinin oy çokluğuyla aldığı karara 3 üye katılmamıştı.

Editör: TE Bilisim