Abdülhaluk Çay isimli MHP’li bir bakan vardı, geçmiş yıllarda. Öğretim üyesiydi ve doçentlik tezi, “Kürtler Türk’tür. Kürt diye bir halk yoktur” üzerine kurulmuştu. Bu tezi üniversiteye sunmuş, koca koca profesörler de onun çalışmasını bilimsel kabul edip akademik değerlendirmelerde bulunmuşlar, kendisini profesör yapmışlardı...Birgül Ayman Güler de profesör. O da “Türk ulusu ve Kürt milliyeti eşit olarak görülemez” sözlerinin bilimsel bir açıklama olduğunu ifade etti.Güler, Meclis’teki konuşmasında şöyle bir anafikre de vurgu yaptı: “Çözüm denilerek bizim sesimiz kısılmak isteniyor.”Çözüm, statükonun en çok korktuğu sözcük. Kürt meselesinin çözümü, şimdiye kadar “Kürtlere özgürlük” ve “silahların bırakılması” gibi tanımlamalarla karşımıza çıktı. Oysa, çözüm yolculuğu, esas olarak, Kürtlere olduğu kadar, Türkiye’ye ve Türklere de dair bir maddi, manevi ve ruhsal değişim yolculuğu.Egemen zihniyetler, sırasıyla Ermenileri, Rumları, Kürtleri, sonra Dersimli Alevi Kürtleri yani bütün ötekileri hizaya sokmak, bir kalıba dökmek için katliam, vahşet, yok etme gibi bütün insanlık dışı yöntemlere başvurdular.Bu uygulamalarını pekiştirebilmek için kanunlar çıkardılar, anayasalar değiştirdiler. Silahlı milisler örgütlediler, askerî darbeler yaptılar, gizli örgütlenme ağlarıyla topluma korku salmaya çalıştılar.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, iki gün önceki konuşmasında “İnkâr, asimilasyon ve imha dönemi bitti” dedi. Bunun bir başbakanın ağzından ifade edilmesi, geçmişte neler yapıldığının itirafı anlamına da geliyor...Çözüm süreci; inkâr, asimilasyon ve imhanın bitmesiyse eğer; bu aynı zamanda yeni bir Türkiye’nin şekillenmesi anlamına gelmek zorunda. Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu yeni baştan ele alınacak. Türk Ceza Kanunu, düşünceyi ve farklı kültürleri savunanları cezalandıran maddelerden arınacak.Bunlar yaşanırken, ülkedeki egemen kimlik tanımı olan Türk kimliği, kendini ülkeyi oluşturan diğer topluluk ve tanımlarla eşit görmeyi öğrenecek... “Kürt meselesinde çözüm”, Türkiye’de oyun kurallarının her anlamda değişmesi ve her şeyden önce de, eskiye ait birçok şeyin tasfiyesi anlamına gelebilir.Bütün kavramlar ve kurumlar bir dönüşümden geçecek: İktidar sahipleri, muhalefet, farklı siyasi parti ve akımlar, Türkler, Kürtler, Aleviler, askerler, bürokratlar, akademik kurumlar belki de ilk kez gerçekten zihinsel anlamda değişecek. Türkçe ve Kürtçenin ruhu bile bir dönüşüm yaşayacak... Kürt sorununda çözüme doğru ilerlemek, eşitlik anlayışının yeni baştan inşasıyla da eş anlamlı.Gene aşırı iyimser bir dil kullandığımı düşünebilirsiniz... Elbette bugünden yarına mucizeler beklemiyoruz. Bir yeniden kalıba dökülmenin, bir yeniden inşa yolculuğunun en iyi ihtimalle başlangıç noktasında olduğumuzun farkındayım... Her barış, hayatla ve kendinizle de yaptığınız bir barıştır. Yanı başınızdakini onaylayabilmek, onunla uyum sağlayabilmek, hayatı onaylayabilmek ve hayatla da uyum sağlayabilmektir...Bu toprakların zorluklarının farkındayım. Kendi yakın tarih ve geçmişimiz bile bu yolculuğun önünde maddi engellerin ötesinde psikolojik engellerin de bulunduğunu defalarca kanıtladı.Yeni bir Türkiye kolay değil... ORAL ÇALIŞLAR - [email protected]
Editör: TE Bilisim