Açıklamalarda bulunan Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Ateş, kamuya istihdam kaynağı olarak bakma devrinin artık kapandığına dikkat çekerek, “Dünyada birçok ülke iktisadi faaliyetlerini büyütmek yerine özel sektöre daha fazla alan bırakarak küçülmeyi tercih etmektedir. Bu tercihini de yetiştirmiş ve yetiştirmekte olduğu kalifiye insan sermayesine dayanarak yapmaktadır. Kalifiye insan gücünün yetiştirilmesi ise ancak araştırma enstitülerinin ve araştırma üniversitelerinin kurulmasıyla sağlanabilir” dedi. Türkiye’de yaklaşık olarak 180 üniversitenin bulunduğuna dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Ateş, “Fakat bu üniversitelerimizin yaratıcılıkta, girişimcilikte, inovasyon ve Ar-Ge'deki katma değeri çok düşük. Türkiye'deki eğitim merkezleri arasında niteliksel farklılıklar var. Bir yanda mükemmeliyet merkezleri olarak Bilkent, Sabancı, Koç, ODTÜ, Boğaziçi gibi üniversiteler mevcutken diğer tarafta akademik seviyesi düşük, meslek yüksekokulu görevi gören taşra üniversiteleri var. Bu taşra üniversiteleri, ne yazık ki öncelikle memur istihdamı, inşaat olanakları, müteahhitlik hizmetleri açısından bir kaynak olarak görülmektedir. Kütüphanesiz, laboratuarsız ve yeterli vasıflara sahip olmayan beşeri sermaye ile üniversitelerin ve teknoparkların gelişmesi imkânsızdır” diye konuştu.

“ÜNİVERSİTELER KENDİNİ GÜNÜN ŞARTLARINA ADAPTE ETMELİ”

Yrd. Doç. Dr. Ateş, üniversitelerin artık günün ve geleceğin şartlarına göre kendilerini adapte etmeleri gerektiğini söyledi. Ateş, Türkiye'de gerçek anlamda araştırma enstitü ve üniversitelerine ihtiyaç olduğunu belirterek, “Ancak bu şekilde siyaset, ekonomi ve bilim kurumları eşgüdüm hareket ederek sinerji oluşturabilirler. Üniversitelerin üretecekleri araştırmaları ticarileştirerek topluma ekonomik yarar sağlaması fikri yaygılaştırılmalıdır. Yeni teknolojileri üretebilmek için gereken temel ve uygulamalı araştırma faaliyetleri, üniversitelerin ana işlevleri arasında olmalıdır. Bu arada, üniversite ve sanayi işbirliğine de yeterli oranda katkı sağlanırsa, birçok akademisyen üniversite dışında da çalışacak ve dış dünya ile ilişkisini geliştirecektir. Bu vesileyle özel sektör etkin bir şekilde gelişecek, yaygınlaşacak ve küreselleşecektir” diye konuştu.

Ateş, Türkiye’nin ABD, Almanya ve Güney Kore gibi gelişmiş ülkelerin eğitim sistemlerini incelemesi gerektiğini kaydetti. Bunlar incelendiğinde yeni Türkiye'nin ekonomik kalkınmasını sürdürülebilmesinin yolu açılacağını ifade eden Ateş, “Başta hükümet olmak üzere, kamu kuruluşları ve üniversitelerin bu ekosistemin, yani laboratuar, kütüphane, iş geliştirme merkezi, Ar-Ge merkezleri, girişimcilik merkezleri, teknoloji transfer ofisi ve teknoparkları etkin bir şekilde gelişebilmesi ve yaygınlaşabilmesi için liderlik yapmaları, akademisyenleri ve öğrencileri bu yönde motive etmeleri gerekmektedir. Tüm bunlar yapıldıktan sonra, beyin göçü ters dönüş yapacak ve üniversitelerimize olan küresel talep artacaktır” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim