Unutmamı istiyorsunuz hepiniz. Radyoda çalan şarkıyı, televizyonda dönen reklamı susturmamı ve pek tâbi ki onu hatırlatan her şeyi unutmamı. Söylesenize Allah'ınız aşkına! O film bitmiş olabilir, o şarkı sonlanmış, o şehir terk edilmiş, o numara silinmiş olabilir. Peki ya anılar ya hayaller? Hangi adımlar bir boşluktan diğerine sendeleyerek atar ki onun adını anmaksızın? Hangi gözler bir daha bakar en elasından bir başka kahverengi göz bebeklerine?

Hangi eller tutarken diğer bir eli yanmak ister? Boşuna istemeyin benden onu unutmamı. Ben ölsem unutmam. Dizinde yattığım gecelerin hatırına, saçlarında dolaşan parmaklarımın yanan her bir anı hatırına, gözlerine köprü kuran elmacık kemiklerinin hatırına unutamam, unutmam.

Yorgun sesimle günaydın dediğim sabahların ilk ışıklarına, mavi gecenin koynuna saklanan her bir yıldız adına, yanan ateşe, sönen muma, gündüz oluşan gölgeleme, sırtımdaki abaya, kalbimdeki acıya ant olsun ki unutamam.

Unutmamı istiyorsunuz hepiniz. Radyoda çalan şarkıyı, televizyonda dönen reklamı susturmamı istiyorsunuz. Ne de kolay söyleyiveriyorsunuz bunları. Hep dünden sonra bugün, bugünden sonra yarın gelmez mi? Bu kadar basit benim matematiğim.

Ondan sonra ben, benden sonra hep o gelir. O; geceden sonra doğan ilk gün ışığı; ben, onun gecesinde doğan yeni ay. Nasıl unuturum onu? Okyanus diplerinde vurgun yemiş dalgıç anevrizması kadar sarhoşum onun yokluğunda. Yükseklerdeki basınç, alçaklardaki soğuk yelim. Ölsem unutmam onu. Bırakın beni. Bırakın yaşarken seveyim en dolusundan. Bir pervane böceğinin muma olan cezbi gibi cezbe kapılmışken bırakın da yanayım onun aşkından.

...

ŞEREFİNE

Ben ve yalnızlığım, şerefine kaldırdık

Ben sek içerim şerefini,

Yalnızlığım şerefin kadar.

Mezemiz biraz eski kaşar,

Biraz tulum peyniri,

Ağzımızda kenevir tohumu.

Ben sek içerim şerefini,

Yalnızlığım şerefin kadar.

Radyoda usul usul çalan müzik,

Bir yanımda hayalin,

Bir yanımda yalnızlığım.

Bir ufak yeter mi bize?

Yoksa

Açsın mı saki çimen mezarı bir büyük daha!

Masamızda en hakikisinden en harbi yalnızlıklar,

Bir boşalıyor bir doluyor.

Vakitse geceyi çoktan geçmiş,

Sönmüş ışıkları komşu evlerin.

Ben sek içerim şerefini,

Yalnızlığım şerefin kadar...

...

EV SAHİBİ

Ne gerek var depozitoya kontrata

Otur yerleş istersen sol yanıma

Sen yeter ki saçlarını savur, at

İstemem üç aylık, bir yıllık da peşinat

Bak dayalı döşeli yüreğim, ilk sahibinden hem de

Öyle sıkıştırmam hiç ayın on beşinde

Gözlerin kadar güzel, pırıl pırıl sevgim yeter ikimize

Öpsen kâfi, aidatlar, giderler yerine…