Van’ın önceki Vali’nin gidişinin ardından boş kalan Vali koltuğu nihayet geçtiğimiz haftalarda doldu. Vali Aydın Nezih Doğan gelişi inanıyorum ki herkese bir ‘Oh be’ dedirtti.

 

Biz Bekir Başkan’ın cezaevindeyken bir kentin ‘belediye başkansız’ yeni Vali Doğan’ı beklerken de bir ilin ‘valisiz’ nasıl da sahipsiz kaldığını bir kez daha anlamış olduk. Alışkanlıktan mıdır bilinmez ama bu iki önde gelen amirin olmadığı bir ile ölüm sessizliği çökmüş gibiydi. Yalan yok, her yeni Vali’nin gelişinden önce çok şey konuşulur, hesaplar yapılır. Daha öncekilerde olduğu gibi yeni Vali Doğan’dan önce de ‘tonla’ değerlendirmeler yapıldı.

 

Yeni Vali Doğan’ın fazlı kuralcı olduğunu söylen de oldu oldukça mütevazi olduğunu söyleyen de. Medya ile mesafeli olduğunu söyleyen de vardı, medya ile çok da içli dışlı olduğunu söyleyen de… Anlayacağınız hakkında ‘şöyledir, böyledir’ diye dile getirilen ‘öngörüler’ Vali’nin Van’a gelmediği her geçen gün biraz daha arttık.

 

Hatta ve hatta en son bu konuşmalar ‘Vali Doğan Van’a gelmek istemiyor”a kadar vardı, gerisini siz düşünün. Bir an olay öyle bir noktaya geldi ki ayın 28’i geldiğinde biz bile ‘Acaba gelmeyebilir mi?” diye düşünmeye başlamıştık neredeyse. Velhasıl Vali geldi görevinin başına geçti. Van’a varır varmaz da; “Ben şöyleyim, böyleyim, bunu böyle yaparım, şunu asarım ötekini keserim” demedi. Hemen koltuğuna oturup “Nasipse başaracağız” deyip hizmet için kollarını sıvadı.

 

Vali Doğan göreve başladığından beri yaptıkları gazetelere yansımasada ‘iyi’ bir başlangıç yaptığını duymaya başladım hafiften. Medya ile çok içli dışlı olmayabilir ama hemen kurum amirleri ile birer toplantı yapıp ‘iş başı’ yaptırdığını da duyduk.

 

Onunla ilgili en çok duyduğumuz ve vatandaşlar arasında oldukça da memnuniyet ile karşılanan durumlardan biri de Vali Doğan’ın eskortsuz, korumasız bir şekilde şehirde gezmesi. Kendisinin polis araçları ve korumaları olmadan gezdiğini, kırmızı ışıkta durduğunu ve Van’da bir yere gidip gelirken bir vatandaş edasıyla gidip geldiğini duyduk. Bir, iki derken bu durumuna şahit olan bir çok kişi ile karşılaştım. Son olarak da kendim şahit oldum…

 

Şimdi ‘Eee ne olmuş yani?’ diye içinden geçirenlerin olduğunu biliyorum. Ama işte ‘nolmamış’! Daha önceki dönemleri hatırlayanlar bilir. Biz göreve başlar başlamaz Valiliğin etrafını barikatlarla kapatıp Valilik bahçesini vatandaşa kapatanları da gördük, makamından çıkmayıp etliye sütlüye karışmayanları da… Projeymiş, hizmetmiş umursamayıp Van’da askerlik yapar gibi gün sayanları da gördük, paşa görünümlü Valileri de…

 

Haksızlık etmeyelim gönülleri fetheden Valileri de gördük, gittiğinde ardından göz yaşı döktürenleri de. Lakin alışılgelmiş bir düzen vardır Van’da. “Bir dönem iyi bir dönem kötü Vali gelir Van’a” derler büyüklerimiz. Vali Karaloğlu’nun Van’daki emekleri düşünüldüğünde hep ‘iyi’ diye anıldı. Yeni Valiyi beklerken de ister istemez herkesin içinde aynı ‘korku’ vardı… Ama bir ‘batıl’ın daha sonu geldi gibi görünüyor. Zira Vali Doğan basına yansımasa da Van’da yarım kalan güzellikleri devam ettirecek gibi görünüyor.

 

Bize de “İnşallah” demek düşüyor. Ha şunu da dile getirmeden söylemek olmaz, Bekir Kaya’nın yeni Vali’yi ziyareti de dikkate değer bir diğer gelişmeydi. Bunu da es geçmemiş olalım.

 

***

 

GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOLUN YOLCULARI

 

Yerel seçim öncesi ‘siyasi’ anlamda geri dönüşü olmayan bir yola girdik. Yavaş yavaş ‘büyükşehir’in de ilçelerin de ‘aday adayları’ boy göstermeye başladı. Her ne kadar ‘büyükşehir’ adaylığını şu ana kadar sadece Mahmut Tüncel resmi olarak açıklamış olsa da gayrı resmi olarak bir çok adayın hazırlık içinde olduğunu biliyoruz. İlçelerde ise kazan çoktan kaynamaya başladı. Adaylar çalışmalarını yapmaya, vatandaştan ‘oy’ istemeye başladı bile. Lakin seçimlerin yaklaşması ile birlikte ‘kof kabadayılar’ da piyasaya çıkıyor haliyle. Bu duruma yabancı değiliz. ‘Eften püften’ adayların da ‘işin hakkını verebileceklerin’ de aynı kulvarda yarıştı şu dönemde tahammülsüzlük de diz boyu oluyor haliyle. Halkı temsil etmek için el kaldırıp halkın eleştirisine tahammül edemeyenler diğer seçimlerde olduğu gibi bu seçimlerde de işi ‘tehditlere’ vurmaya başladı bile. Halka hizmet olmak için değil halkın boynuna binmek isteyenler daha şimdiden ‘ailecek’ biz gazetecileri tehdit etmeye erken başladı. Biz tüm tehdit ve baskılara rağmen halka layık olmayan bu insanları tek tek deşifre etmeye devam edeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar eleştiri süzgecinden geçemeyenler bu halkı da temsil edemeyecekler. Benden söylemesi. Anlayan anladı.

 

***

 

HİJYENE DAVET

 

Yaşadığım bir rahatsızlıktan sonra konu ile ilgili hassasiyetim bir hayli arttı. Artık dışarıda bir şeyleri yemeden, içmeden önce iki defa düşünüyorum. Zira Van yiyecek sektöründe hizmet veren Van esnafının ‘hijyen’ konusunda ciddi sıkıntıları var!

 

Müşteriye ‘yedireyim’ de nasıl olursa olsun mantığı ile haraket eden Vanlı esnaf şu sıralar yemeğin iyice ‘suyunu’ çıkarmış durumda. Sırf daha ucuz olsun diye, etinden suyundan kısan esnaflar şu sıralar da “Biraz da elemandan” kazanayım mantığıyla küçük çocuklar çalıştırıp ‘hijyen’ konusunda da kıstıkça kısmaya devam ediyorlar.

 

Bir lokantaya giriyorsunuz, 10-15 yaş arası çocuklar çalıştıkları mutfakta ‘kirli’ eller ile salataları dolduruyor, ‘usta’ sıfatını tabelasının başına ‘bilmem neyci ne usta’ tabelasıyla kazanan sözde ‘aşçılar’ ne üdüğü belirsiz yemekleri müşterinin önüne atıveriyorlar.

 

Vanlı da ‘yiyor’ tabi!

 

Ramazan ayı ile birlikte denetimin sıklaştığı Van Belediyesi ekiplerine buradan seslenmek istiyorum. Lütfen ama lütfen Van’ın lokantacı esnafının denetimine ‘biraz’ değil ‘fazlasıyla’ özen gösterin. Özellikle de ara caddeler ve sokaklarda bu işi yapanların bu işi ciddi anlamda ayaklar altına aldığını bizzat görüyorum. Hele ki şu sıralar…

 

Denetimlerde bir rehavet mi var, esnaf mı çok duyarsız bilmiyorum ama şiddetle ‘hijyen’ konusunu tekrar tekrar denetlemek üzere yetkilileri göreve çağrıyorum.

 

“Kirli eller” bir çözüm bulun!