Simon Kuper’in 1994 yılında İngiltere’de yayınlanan, 1996 yılında da Türkçe’ye çevrilen ve kısa sürede bir külte dönüşen efsanevi bir kitabı var.

Adı: “Futbol asla sadece futbol değildir”

Yayımlandıktan kısa süre sonra kitap adı futbolseverlerin en önemli sloganlarından birisi olsa da, kitapta çok daha önemli noktalar var.

Kuper’in dünyanın birçok bölgesine gidip futbolun diğer tüm alanlar ile ilişkisini ortaya koyduğu kitapta, futbolun sadece iki kale arasında sıkışıp kalan bir oyun olmadığına vurgu yapılıyor. Bu da futbolun sosyal yaşamla, politikayla, kültürle olan ilişkileri kapsamında ele alınıyor.

Sertan Şentürk, bir yazısında özetle o kitabın özet cümlesini şu sözlerle paylaşıyor:

“Kitap gerçekçiliğinden ödün vermese de, ümitsiz de değildir: futbolun en çaresiz zamanlarda bile insanların mutluluk hakkını koruyan bir mabet olabildiğini vurgular.”

***

FUTBOL NEDEN ÖNEMLİ?

Futbolun neden futbol olmadığını ve günümüzde spor endüstrisinin geldiği durum ile Kuper’in sözünü teyit etmek hiç zor değil. Hem uluslararası hem de ulusal mecralarda buna verecek sayısız örnek var.

Mesela, hiç düşündünüz mü?

-Dünyanın sayılı zenginleri neden daha fazla iş peşinde koşmak yerine bir süre sonra futbola dâhil oluyor, neden takımlar satın alıyorlar?

-Dünyanın süper takımları neden sıra dışı transferler yapıp Japonya’dan, Kore’den, Çin’den futbolcular transfer etme gereği duyuyorlar?

-Neden Dünya ve Avrupa Futbol şampiyonalarına ev sahipliği yapmak için bu kadar kıran kırana bir mücadele veriliyor ve neden her fırsatta daha güçlü ülkeler organizasyonları yapma işini üstleniyorlar?

-Real Madrid ya da Barcelona son dönemlerde neden Türk futbolcular transfer ediyor?

Hepsinin cevabı aslında tek bir yere çıkıyor: Futbol artık sahada oynanan bir oyundan çok daha fazlası.

-Ülkeler artık birçok alanda güçlü olsalar bile, hiç biri futbol kadar etkin bir görüntü çizmiyor. Siz Brezilya’nın ekonomik, askeri ve siyasi anlamda ne kadar zayıf bir ülke olduğunu söyleseniz de futboldaki otoritesinden dolayı ülkenin süper güç imajı her yerde varlığını koruyor. Ha keza Avrupa ülkeleri daha işi daha çok turist çekme yolu olarak görürken, dev kulüpler transfer ettiği bir futbolcu yüzünden akıl almaz izlenme rakamlarına ulaşıp dünyanın dev şirketlerinin bile erişemediği bir takip hacmine ulaşıyor.

***

TRABZON NEDEN BU KADAR GÜÇLÜ?

Türkiye’de durum farklı değil.

Üç büyükler dediğimiz kulüplerin taraftarları bir araya geldiğinde Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütleri olabilecek düzeyde.

Mesela Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş olduğunda dünyalar duruyor, insanlar en çaresiz zamanlarında bile takımlar üzerinden mutlu olmayı deniyor.

Öyle ki siyaseten ya da başka bir şekilde kendisine bir üst kimlik uyduramayan bir çok vatandaş artık kendisini Fenerbahçeli olmak ya da Galatasaraylı olmak üzerinden tanımlıyor.

Mesela Trabzonspor’lu olmak…

Bir takım tutmanın çok ötesindedir.

Trabzon, futbolun asla sedece futbol olmadığının en iyi örneği olan bir şehirdir.

Siyasetin, ekonominin, kalkınmanın, kısa Trabzon’a dair her şeyin içinde Trabzonspor vardır.

Trabzon’un bugün Türkiye’nin siyasetine, bürokrasisine, yönetimine damga vurmasını sağlayan şey, taraftarın kendi kentinin takımını benzer bir şekilde sıkı sıkıya sahiplenmesidir.

Bir Trabzsonspor sevdası olan sahiplenme işi kentin kendi memleketin çoğunu her koşulda, her şartta sahiplenmesi noktasında müthiş bir kültür nakşetmiştir.

Kendi sloganları ile konuşmak gerekirse, Onlara her yer Trabzon’dur çünkü…

***

FUTBOLDA PROJE TAKIMLAR DÖNEMİ

Trabzon’da Trabzsonspor çok daha farklı bir noktada dursa da futbol son dönemlerdeki örneği ile artık bir proje işi.

Futbol işini kim daha iyi projelendiriyorsa, kazanan o oluyor.

Siyasetçiler de tabi… Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan.

Onun futbol ile olan ilişkisini hepimiz çok iyi biliyoruz. Futbolu çok sevdiği, eski bir futbolcu olduğu gibi son yıllarda futbol ile olan siyaset ilişkisini iyice artırdı. Başakşehir Spor Kulübü’nün yeni sürecinin içinde oldu. Futbol yatırımlarında bizatihi yer alıp, futbolcularla, takımlarla çok yakın ilişkiler kurdu.

Çünkü o da futbolun Türkiye’de artık sadece futbol olmadığının farkında.

Takımların, futbolun bir proje olduğunu o da net bir şekilde söylüyor.

Son dönemlerde Türkiye futboluna damga vuran, şampiyonluğa giderken şampiyon olmaması için her şey yapılan, Erdoğan’ın bizatihi desteklediği bir takım olduğu için hedefe alınan Başakşehir için Kanal 7’deki bir programda diyor ki:

“Başakşehir'i kurduğum gibi bir de onun altında proje takım var, o proje takımı da mahalle takımı olarak çocukluğumda 14-15 yaşında oynadığım takım. O da Başakşehir'in altyapısını oluşturuyor, Esenler Erok diye. İkisi de bunların başarılı gidiyor. Esenler Erok da ikinci sırada, o da çıkabilir.” dedi.

Yani Başakşehir de proje, Esenler Erokspor da proje…

***

VANSPOR BİR PROJE MİYDİ…

Gelelim Erdoğan’ın çıkabilir dediği Esenler Erokspor’u geçtiğimiz hafta yenip 2. Lig’e yükselen Van Büyükşehir Belediyespor’a…

Şüphesiz takımımıza dair konuşulacak çok şey var. Ama öncesinde şu proje işine devam edelim. Takımın sadece iki hafta gibi bir sürede kenti nasıl bir araya getirdiğinden birkaç küçük örnek vereyim:

Yarı final maçı olan Karşıyaka maçı öncesinde kentte son zamanlarda görülmemiş bir birliktelik oluştu. Son dönemlerde siyasetin rijit dilinden dolayı aynı kaldırımda yürümeye tahammülü olmayan insanlar omuz omuza Vanspor şarkıları söyledi. Takım, onu desteklemek için hiçbir bahaneyi ortaya konamayacak bir noktaya taşındığı için hiçbir olumsuzluğun önüne geçemeyceği bir hal aldı.

Karşıyaka maçı sonrası ise birliktelik arttı.

Kurumlar, kuruluşlar bir olup taraftar için otobüsler ayarladı. Vanlılar hep birlikte şarkılar söyleye söyleye Ankara’nın yolunu tuttu. Taraftar müthiş bir destek ile adeta maça 1-0 önde başladı.

Protokol de bir o kadar dikkat çekiciydi. Van’ın bir dönemine damga vuran isimlerinden yeni siyasetçilere, bürokratlara kadar herkes vardı. Hüseyin Çelik de oradaydı, Van YYÜ eski rektörü Peyami Battal da, Van Milletvekili Osman Gülaçar da ordaydı Beşiktaş’ın efsanesi, eski teknik direktör Feyyaz Uçar da.

***

VANSPOR’U ÖZLEMİŞİZ…

Maçı Süper Lig hakemleri yönetti. Süper Lig’in unutulmaz maçlarını anlatan Erdoğan Arıkan anlattı. Vanspor’un maçı onun anlatımıyla biz televizyondan izleyenler için daha heyecanlı bir hale geldi.

O anlatırken de zaman zaman Vanspor’un eski günlerine dem vurdu.

Bir ara taraftarın büyük desteğini görünce şöyle bir ifade kullandı:

“Vanspor’u çok özlemişiz, bu taraftarı çok özlemişiz.”

O ara da bir döneme damga vuran Vanspor’dan söz edip maç boyunca da sık sık o günleri yad etti. O sözleri duyunca şunu düşündüm:

90’lı yılların Vanspor’u bir proje miydi bilmem, ama Van’ın Türkiye’nin kafasında çok farklı bir imajı olmasında önemli bir mihenk taşı oldu.

Arıkan’ın dilinden çıkan sözcükler aslında milyonların aklından geçen şey ile aynı.

İnsanlar Van’ı hala dev külüplere kök söktürmesiyle, futbolu ile, taraftarı ile hatırlıyor. 90’larda bıraktığı haliyle. Rıdvan Dilmen’iyle, Coulibaly’si ile, başkan Feridun Irak’ı ile hatırlıyor. Ve o Vanspor orada kalmış. Araya Van ile ilgili olumsuzluklar, şiddet, terör, aklınıza ne geldiyse girmiş.

***

RANT KAPISI DEĞİL UMUT KAPISI OLSUN…

Yeni sürecin şifresi de burada saklı işte. Van Büyükşehir Belediyespor bizim hala çağırdığımız ismiyle Vanspor’un yeniden bu kente katkı sunacak bir proje olması lazım. Başkan Servet Yenitürk geçtiğimiz günlerde yeni bir yapılanmadan ve yeni sezon öncesi bir dizi değişimlerden söz etti. Hakkını vermek lazım. Zor şartlarda ve çoğu zaman yalnız kalarak ve hiç kimsenin destek vermediği süreçte şampiyon yaptığı bu takım bundan sonra böyle yalnız kalmamalı. Kentin refahının, huzurunun, yatırım ortamının, ekonomisinin güçlenmesinde Vanspor’un gücü göz önünde bulundurularak hareket edilmeli. Takım üzerinde rant hesapları yapanlar devre dışı bırakılıp Yenitürk etrafındaki kenetlenme ile bu takımın kentin her kesiminden destek alan bir yapıya kavuşturulması sağlanmalı.

***

YENİ SÜREÇTE VANSPOR İÇİN ÖNERİLERİM…

Son birkaç haftalık süreçte gördüğümüz o büyük kenetlenme Vanspor’un biz Vanlılar için uzun süre sonra kentçe mutlu olduğumuz bir mabet olduğunu kanıtladı.

Benim yeni süreç için şöyle bir önerim var.

-Takımın adının yeniden Vanspor ya da son günlerde önerildiği gibi Yeni Vanspor gibi eski ismini hep canlı tutacak şekilde değiştirilsin.

-Kentin yeni vizyonuna yakışan bir logo ile 2. Lig kariyerine start verilsin. Malum, halihazırdaki logo aynı zamanda bir otobüs şirketinin de kullandığı kedi figürü ile birebir aynı. Kentin ruhunu yansıtacak bir logo şart. Ve bu logo Beşyol meydanına, kentin girişlerinde ve çıkışlarına yerleştirilsin.

-Mevcut stadın eksiklikleri giderilirken yeni stadın yapılması anlamında siyasiler bu başarıyı hükümet yetkililerinin önüne koyup o stadı istesin.

-Vanspor’u sahiplenme noktasında kurumlardan para isteyen değil, sivil bir dayanışma örgütlenme modeli ile herkesin katkı sunduğu bir hale getirilsin.

-Her Vanlı’nın formasını aldığı Vanspor Mağazaları kurulup dünya külüplerinin en çok para kazandığı sektör olan forma satışları ile takıma katkılar verilsin, bu topraklarda zenginleşen iş adamları bu takıma sponsor olsun, destek sağlasın.

-Kentteki yerel yönetimler, kurumlar, kuruluşlar maddi yönünden çok takımın, futbolun kurumsallaşması, yaygınlaşması ve kente değer katması noktasında takımı daha çok sahiplensin, final maçında olduğu gibi taraftarı sahiplensin, maçlarda takımın yanında olmasını sağlasın, o dolaylı desteği mutlaka versin.

-Çok konuşulup dillendirilse de Feyyaz hocanın görevi bitmesine rağmen kalması büyük katkıydı. Onun gibi daha nice isimler yeniden markalaşan Vanspor’un şekillenme sürecinde takıma katkı sunsun, futbolcu davet etsin, büyük takımlarla maç organizasyonları gerçekleştirsin, dikkatleri Van’a çeksin.

Bunlar benim halis niyetlerle sunduğum ufak tefek önerilerim.

Proje takımı dediğin böyle oluyor işte. Sonra o takım büyüyor, üç büyüklerle karşılaşıyor, on binlerce insanın maçını izlemek için geldiği bir kentin takımı oluyor, hiç olmadık insanları aynı gole sevindirip aynı mağlubiyete ağlatıyor.

Sonra o projenin adı huzur oluyor, barış oluyor, kazanç oluyor!

İşte bu yüzden artık Vanspor artık sadece Vanspor değil.

Bu kent için anlamı çok daha büyük…