Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizi etkisi altına alan Covid-19 salgını ile yaşantımızı kısıtlamak zorunda kaldık, hayatımızda ilkleri yaşadık, bir çok bireysel ve toplumsal alışkanlığımız değişti.  Bulaşıcı hızı yüksek söz salgın nedeniyle yeni tecrübeler edindik ve farklı deneyimler kazandık. Yaşanmış hikayelerimiz ve tecrübelerimizi paylaşarak birbirimize yardımcı olabileceğimizi ve daha hazırlıklı olacağımızı düşünüyorum. Hazırlıksız gittiğim yoğun bakım ile ilgili bir bilgim olmadığı için zor zamanlar yaşadım. Psikolojik olarak toparlanmakta güçlük çektim. Bu nedenle en azından farkındalık yaratabilmek adına yoğun bakım ile ilgili yaşadıklarımı Şehrivan Gazetesi aracılığıyla paylaşmak istiyorum. Bunun hasta ve hasta yakınları için faydalı olacağına inanıyorum.

***

Yoğun Bakım’da Kış Uykusu...

Yaradanın verdiği derde de, devaya da şükürler olsun.  Van’da bulunduğum 5 Aralık 2020 tarihinde gece 23:00 sularında Covid-19 testimin pozitif çıktı. Aynı gece Bölge Eğitim Araştırma Hastanesinde tedavime başlanıldı. İlk yedi gün içinde ateş, öksürük ve nefes yetersizliği şikayetlerim artarak devam etti. Bunun üzerine  sağlık durumumu her gün ziyaret ederek yakından takip eden çok muhterem Sağlık İl Müdürümüz Sayın Doç. Dr. Mahmut Sünnetçioğlu, kıymetli dostum Başhekim Sayın Doç.Dr. Sabahattin Çelik ve değerli doktorlarımızın ortak kararıyla 12 Aralık 2020 tarihi itibariyle tedavimin yoğun bakım ünitesinde devam edilmesine karar verildi.

Bir saat sonra hayatımda ilk defa Reanimasyon yoğun bakım ünitesindeydim. Reanimasyon; bedenin çeşitli nedenlerle yitirilmiş veya yitirilmekte olan yaşamsal işlevlerini geri kazandırmak için hızlı yapılan tıbbi çabaların bütünüdür. Kısaca yeniden canlandırma anlamında kullandığımız bir terimdir. Yaklaşık 50 metrekare alanda 8 hasta yatağının bulunduğu,  her hasta için birbirinden farklı oksijen makinaları, monitör ve cihazların bulunduğu kasvetli ve gürültülü bir ortam... İş bölümü ile her iki hastaya bir hemşirenin baktığı farklı bir konsepte bir ünite..
Her şekilde yatağa mahkum olduğunuz, yeme, içme, boşaltma dahil bütün kişisel ihtiyaçlarınızı bakıcınız yardımıyla yaptığınız bir çilehane.. ama bütün bunların yanında iyileşmek için geldiğiniz bir şifahene.. Hastaneden izole edilmiş bu lokasyonda verilen tedavi,  hastayı her şekilde sürece dahil etmek zorunda bırakıyor. Bu zorunluluk ile hastadan istenilen soyut olarak azim ve gayrettir. Oryantasyon yöntemlerinin zayıf kaldığını gözlemlediğim bu ağır şartlarda yoğun bakım ünitesinde iki şıkkınız var, ya ölüm ya hürriyet...

Kimi günler can pazarının yaşandığına şahit olduğum gecelerde ağır yoğun bakım şartlarından bıkarak , tedavi sürecini red eden sağımdan- solumdan hastaların ölümüne şahit oldum. Bazen de sürecin uzaması ile bıkkınlık yaşayan hastaların kendilerini bırakarak entübe olduğuna   tanık oldum. Benim hikayemde bu gün yoğun bakım ünitesindeki 15. günüm, birbirinden kıymetli Hekimlerimizin planladıkları tedavi, değerli hemşirelerin titiz uygulamaları ve bütün yoğun bakım çalışanlarının gösterdikleri özveri ve gayret ile her gün birazda daha toparlanıyorum.  Doktorların tavsiyesi ile takviye edilen oksijen miktarı düşürüldü. Nefes egzersizlerimi arttırdım. Satürasyonum ortalama 90 ve üzerinde süreklilik kazandı. Hareket kabiliyetim yükseldi. Üç gündür koridorda yaptığım yürüyüş egzersizleri ile buradan koşarak çıkmaya hazırlanıyorum. Artık her günüm  bir öncekinden daha mutlu ve zinde geçiyor. 

İyileşme safhasında yaşadığınız mutluluğu, size emek veren bütün yoğun bakım çalışanlarında görebiliyorsunuz. Büyük farkındalıkla ve şuurla hizmet sunan sağlıkçılar sizinle üzülüyor, sizinle mutlu oluyorlar. Severek işlerini yapan Hemşireler,  mesai saatleri dışında  kendi kurdukları whatsapp gurubu ile hastalarının durumunu yakından takip ediyor. Kritik bir bölüm olan yoğun bakım servisinde kendini hayat kurtarmaya adamış birbirinden değerli bu sağlık elçileri, kaybettikleri hastaya yas tutuyor, fenalaşana üzülüyor iyileşen hasta ilede motive oluyorlar.

Reanimasyon-1 yoğun bakım ünitesinde Doktorundan, temizlik personeline kadar hepsinin hastalara gösterdikleri merhamet ve şefkatli tutum onlarla kısa sürede sıkı bir bağ kurmalarına yardımcı oluyor. Genel olarak yaş ortalamasının yüksek olduğu yoğun bakımda karşılıklı saygı ve sevgi aradaki diyaloğu daha da güçlendiriyor. Ama bütün bunlara rağmen günlerce aynı ortamın ve kısıtlı imkanların yarattığı stres ve gittikçe artan kaygılar hasta psikolojini bozabiliyor. Dolayısıyla buda tedavi sürecini zorlaştırıyor. Yoğun bakım üniteleri doğası gereği insan sağlığı açısından enfeksiyon tehlikesinin yüksek olduğu alanlardır. Birbirinden farklı güçlü bakteri türlerinin bulunduğu bu alanlarda belli klinik değerlere ulaşılmış hastalar servislere çıkarılmaktadır. Sabah saatlerinde alınan kanlar, çekilen akciğer röntgeni sonuçlarına göre, inşallah bir kaç gün içinde bende servise çıkmayı umut ediyorum. 

Yüce yaradanın keremi ve lütfu ile yaşadığım zor günleri atlattım ve hayattayım. İlk defa tecrübe edindiğim yoğun bakım ünitesinde, bana ilham kaynağın olan, iyileşme sürecine sımsıkı bağlanmamı sağlayan sırrım, dışarıda bekleyen diğer yarım olan hayat arkadaşım, minik yürekli yavrularım, dua kapım olan annem, babam ve tabi ki koca yürekli kardeşlerim, ailem ve kıymetli dostlarım oldu.

Hastanede beni yalnız bırakmayarak her gün ziyaret eden, moral ve destek kaynağım olan İl Sağlık Müdürümüz Sayın Doç.Dr. Mahmut Sünnetçioğlu ve Başhekim Sayın Doç. Dr. Sabahattin Çelik’e, Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Sayın Dr. Adem Ergioğuz ve Van Eğitim Araştırma Hastanesi yöneticilerine, ilgilerinden dolayı Van YYÜ Tıp Fakültesinden Sayın Doç. Dr. Aysel Sünnetçioğlu ve Ankara Şehir Hastanesinde görevli değerli hemşerimiz Doç. Dr. İhsan Ateş hocamıza en kalbi şükranlarımı sunuyorum. 

Bu vesile özellikle Covid-19 virüsü ile mücadele eden bütün hastalarımıza ve farklı sebeplerle şifa bekleyen bütün herkese yüce Allah’tan şifa niyaz ediyor, okurlarada sağlık ve afiyet diliyorum.