Son yıllarda yaşadıklarımızı, çektiklerimizi, travmalarımızı anlatmaya kalksak uzunca bir liste ortaya çıkacağı çok aşikâr.

2011 yılında meydana gelen depremden bu yana yüzümüz bir türlü gülmedi neredeyse.

Deprem oldu, sonra birkaç yıl boyunca depremin acıları sürdü.

Daha o bitti demeden olaylar, terör eylemleri, çatışmalarla dolu birkaç yıl geçti.

O dönem depremle birlikte Van’ın verdiği ikinci büyük göçün sebebi oldu.

Vanlılar, kentliler artlarında bile bakmadan kentten kaçmaya başladı.

Sonra tam bir şeyler düzeliyor iyi oluyor derken ekonomik sıkıntılar başladı.

Birkaç yıl boyunca o devam etti.

2018 yılı geldi.

Kapıköy yenilendi.

Ekonomik hareketlilik başladı.

Van turizmde kazanan bir kent olmaya başladı derken yıl bitmeden pandemi diye bir bela dünyanın başına bela oldu.

O bela dünyanın dört bir yanında gitmedik yer bırakmadı.

Sadece pandemi değil Van son birkaç yıla çığlar, depremler, sel felaketlerini de sığdırdı.

Her yıl birkaç felaketin yürekleri sızlattığı bir yıla dönüştü.

Haliyle yeni bir yıla girerken bu yaşananları da düşündükten sonra “Çok güzel günleri geride bıraktık” diyebilir miyiz emin değilim.

İyi günler olmadığı kesin.

Peki yeni yıl için umutlu konuşabilir miyiz?

Ondan da emin değiliz.

Dünya eski rutin gidişatında değil artık.

Her yıl bir önceki yılı mumla arayacak hale gelmeye devam ediyoruz.

Teknoloji gelişiyor…

İmkanlar artıyor…

Dünyada yaşanabilir ortam oluştukça, daha yaşanmaz bir hale geliyor.

Acılarımız, gözyaşlarımız bir türlü bitmiyor.

Bu böyle devam eder mi?

Bilinmez.

Haliyle bu zorluklar içerisinde en iyiyi yaşamaya özen göstereceğiz.

Acılarımızdan, sıkıntılarımızdan, yokluklarımızdan ders alacağız.

Salgının yarattığı bireyselleşmeden sıyrılıp bizleri biz yapan değerlerimize imkanlar ölçüsünde sıkı sıkı sarılacağız.

Paylaşmayı öğreneceğiz.

Yok olanla paylaşıp derdine derman olmaya çalışacağız.

Düşküne el uzatacağız.

Yanlarında olacağız.

“Bugün varız, yarın olmayabiliriz” düşüncesi ile yaşadığımız zamanları en iyi hale getirmeye çalışacağız.

Bunun böyle olduğunu bize öğreten çok şey yaşadık.

Yokluğu da gördük, kaybı da.

Sevdiklerimizi…

Dostlarımızı…

Akrabalarımızı kısacak zamanlarda kaybettik.

Daha dün çok rahat eriştiğimiz ihtiyaçlara erişemediğimiz zamanlar yaşadık.

Fakirleştik, zor günler yaşadık.

Yokluğu gördük.

Felaketlerle daha da sarsıldık.

Uzanan bir sıcak elin kıymetini bildiğimiz büyük olaylar yaşadık.

Tüm bunları gördükten sonra eğer 2011 depreminden sonra girdiğimiz vurdumduymaz hali yaşarsak nankörlüğün en büyüğünü yapmış olacağız.

Eğer bu kadar büyük musibetlere rağmen bir şeyler yoluna girdiğinde kaldığımız yerde devam edeceksek bu sıkıntılardan ibret almamış olacağız.

Ne olacak sonra?

Belki daha büyük sınavlardan geçeceğiz…

Her geçen gün daha da kaybedeceğiz.

Anlayacağınız.

Bir sonraki yılı bitirirken daha büyük üzüntülerle bitireceğiz.

Böyle olmasın istiyorsak.

Tüm bu yaşananlardan dersimiz alıp mutlu olmak için yeni bir yol çizelim.

Bu yeni yolda paylaşmak, dostluk, mutluluk olsun.

Yeni yıl hepimize bolluk, bereket, huzur, sağlık getirsin.

Haydi hayırlısı!