Güneş her zamanki gibi doğuyor.

Yeni şiirler, yeni heyecanlar da doğuyor şu geçen zamanda…

Taşlar, kayalar yerli yerinde yine…

Dağlar heybetli duruşundan bir şey kaybetmemiş duruyor yine bulutlara yakın bir yerlerde.

Yarım kalan aşklar, yeni kıvılcımlar günün ilk ışıklarıyla merhaba diyecek.

Ah şu bir de savaş olmasaydı bu dünyada…

Kuşlar ve martılar; ıstırapsız, kaygısız uçabilse keşke, gökyüzünün mavisinde…

Ama yok öyle bir dünya,

Ha bak şuraya! Ortadoğu’ya, Yemen’e Libya’ya…

İşte Afganistan’da bitmeyen patlamalar…

Kolombiya’ya gelmeyen barış…

Sanki insanlar bilmiyormuş: Habil ve Kabil’den sonra bitmeyen kavgalar, bitmeyen anlaşmazlıklar…

Kurumayan bir nehrin aktığı gibi akan kanlar durmaz olmuş tas dünyasında, ıstırap dünyasında…

İnsanlık tarihi çıldırmış olmalı, deliliğe giden yolda…

Çağ kapatıp çağ açan olaylardan süzüldü insanlık tarihi,

Ne katliamlar, ne soykırımlar, ne sürgünler gördü: çağlar, asırlar, yıllar…

Dağlar, nehirler, ovalar, ağaçlar şahit oldu; tüm zulümlere, tüm kötülüklere, tüm ölümlere…

Tabi ıstırap dolu dünyamızda güzellikler de yaşandı.

Dünya ne yüce şairler, ne asi yazarlar uğurladı.

İnsanlık tarihin yazılı döneme geçtiği dönemden beri yazıldı, çizildi; umutlu, umutsuzca…

Kalemini savaşa siper eden nice yazarlar uğurladı şu fani dünyamız…

Kendimizi kitaplarında bulduk bulmasına da sevinçlerimizi, acılarımızı, mutluluklarımızı, hüzünlerimizi harmanladık; bavulumuzda taşırız, bu diyar şu diyar demeden.

Yorgunuz şu tas dünyada,

Yolcudur her insan bu dünyada,

Ömrümüz ilk kapıdan girer, son kapıdan çıkar.

Son bulur her şey bu dünyada, yalnızca iki kapı arasında biriktirdiğimiz anılar kalacak.

Savaşları, sürgünleri, yağmayı, deliliği…

İşte açlığı, yoksulluğu, iyi, kötü ne varsa başka insanlara bırakılmış olacak.

Bizden sonra işte belki de dünyayı huzursuz edecek başka şahsiyetler ortaya çıkacak.

Adolf Hitler gibi, Karun gibi, bir firavun gibi çıkacak ve insanları yönetmeye kalkışacak.

Tabi içi barış dolu Stefan Zweigler, Tolstoylar, Malcolm Xler de çıkacak insanlığın içinden.

Savaş ve barış, iyilik ile kötülük arasında insanlık devam edecek.

Geriye, tarihe baktığımızda hep böyle çetrefili yaşamadık mı?

Dediğim o ki: şu ıstırap dolu dünyada acının tuzuyuz.

Hüznümüzün böğründe sevincimizi yaşayıp gidiyoruz.