"Hastayken başucunda beklesin, zincirlere vurulduğu, fakir düştüğü zaman dostu yardımına koşsun diye değil; kendisi, hasta dostunun başucunda beklesin, düşman gözetimi altındaki dostunu kurtarsın diye” dost edinilir. (Epikuros)

“Kendini düşünerek, dostluk kurmaya yanaşan kimse, hatalı davranmaktadır. Bir insan zincirlere karşı kendisine yardım edecek bir dost edinirse, ilk zincir şıkırtısında dostu sır oluverir. Bunlar, halkın "iyi gün dostu" dediği dostluklardır. Bir insan, faydalanmak için başkasını dost edinmiştir; kendine yararlı olduğu sürece ondan hoşlanacaktır. O halde hangi niyetle dost ediniyorum ben? Uğruna ölebileceğim, sürgününde peşinden gidebileceğim, ölümüne göğüs gerip engel olacağım bir insana sahip olmak için! Şu senin anlatıp durduğun şey ise dostluk değil, ticarettir; hani çıkar gözeten, ondan ne elde edebileceğini hesaba döken ilişki!” Seneca

Dostlukla ilgili ne söylense az, ne yazılsa eksiktir. İnsanlar dostluğun önemini kavrayabilseydi dostsuz nefes almamaya çalışırdı. Bunun kıymetini elbette ki dostu olmayan bilemez. Dostlar arasında fiziki mesafe olması önemli değildir. Çünkü kalpler mânevi alemde bir olmuştur. Böyle dostu olan insanın zenginliği her türlü zenginliğin üstündedir.

Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi dost ile arkadaşı karıştırmamak lazım. Birçok kimse arkadaşlığı dostluk zanneder. Seneca ne güzel söylemiş: “Aşıkların sevgisiyle gerçek dostluk arasında benzer bir yan vardır. Onların aşkına delice bir dostluk denebilir. Bir insan, yararı için âşık olabilir mi? Ya da bir tutku, bir ün uğruna?”

Beydeba'nın Kelile ve Dimne eserinde şöyle denilmiştir: "İnsanlar belâ ile; güvenilir kişi alışverişle; kadın ve çocuklar fakirlikle; dostlar da ansızın gelen felâketlerle imtihan olur.” Evet, dostlar ansızın gelen felaketle imtihan olur.

Peki acaba gerçek dostluklar için bir felaket senaryosu yazılabilir mi? Yani dost zannedilen kişiyi sınamak için başımıza felaket gelmiş gibi davranarak dostu sınamak söz konusu olabilir mi? Muhtemelen çoğu kişi böyle bir sınava kalkışmak istemez; çünkü dost zannettiği kişinin arkadaş çıkmasından yani dost olmadığını görmekten ve hayal kırıklığına uğramaktan korkar. Açıkçası ben de -dostumdan herhangi bir şüphem olmadığı hâlde- böyle bir şeye cesaret edemiyorum.

Kelile ve Dimne’den bir başka alıntıyla devam ediyoruz: “Dostum! Hakikatte sen bu ilminle benim öğütlerime ihtiyaç duyacak biri değilsin. Ama dostluğun hakkı öğüttür, bunu yerine getirdim.” Evet, dostun bilge olabilir. Ancak yine de kişinin kendi bakış açısıyla dostunun yararlanacağını düşündüğü bir öğüdü yapmaması dostluğa aykırıdır.

Dost aramak çok önemli, ancak daha da önemlisi, “aranan dost” olabilmektir.