Belediyelerin en önemli gelir kaynaklarından biri olan emlak vergisi, çoğu zaman gerektiği gibi takip edilmediği için belediyeler ciddi hak kayıpları yaşamaktadır. Gelirlerin azalması, giderlerin artması ve merkezi bütçeden aktarılan payların yetersizliği zaten belediyeleri zor durumda bırakırken, emlak vergisindeki hatalı uygulamalar tabloyu daha da ağırlaştırmaktadır.
Veri Tabanındaki Eksikler
Birçok belediyede, mülkiyet değişiklikleri zamanında sisteme işlenmiyor. Yeni yapılan binalar kayıt altına alınmıyor ya da taşınmaz değerleri güncellenmiyor. Bu da tahakkuk eden vergilerin düşük kalmasına ve ciddi gelir kayıplarına yol açıyor.
Belediyelerin tapu-kadastro sistemi ile dijital entegrasyon sağlaması, veri tabanlarının düzenli güncellenmesi ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi artık bir zorunluluk haline gelmiştir.
Bina Sınıflarındaki Hatalar
Bir diğer önemli sorun ise binaların sınıflarının yanlış girilmesi. Lüks olarak yapılan bir apartman, sistemde “ikinci sınıf” bina olarak göründüğünde belediye ciddi vergi kaybına uğruyor. Bu hata yıllarca devam ettiğinde, kayıp milyonları bulabiliyor.
Oysa bina sınıflarının doğru tespit edilmesi hem adaletli bir vergi sistemi sağlar hem de belediyelerin bütçesini güçlendirir. Bunun için fen işleri ile mali hizmetler birimlerinin ortak çalışması, personelin bu alanda eğitim alması ve dijital kontrol mekanizmalarının kurulması şarttır.
Güçlü Belediyeler İçin Doğru Kayıt
Belediyeler yeni gelir kaynakları ararken, mevcut kaynaklarını doğru kullanmayı ihmal etmemelidir. Emlak vergisinin eksiksiz, güncel ve doğru sınıflandırmalarla toplanması, belediyelerin mali açıdan nefes almasını sağlar.
Unutulmamalıdır ki; doğru kayıt, doğru vergi; doğru vergi, güçlü belediye demektir.