Yaklaşık 7 bin yıllık bir geçmişe sahip olan Bitlis’te, vakıf ve kültür varlıkları adeta açık hava müzesini andırıyor. 
Gerek Vakıflar Bölge Müdürlüğü gerekse Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından tescillenen eserler, Türkiye’nin gezilip görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. 7 bin yıllık geçmişi ile tarihe tanıklık etmiş şehirlerden birisi olan Bitlis, gerek Selçuklu Mezarlığı gerekse Osmanlı tarafından yalpan eserler anlamında oldukça zengin bir tarih geçmişine sahiptir. Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Bitlis hanları, hamamları, camileri ve medreseleri gibi birçok esere sahip olan nadide şehirlerden birisidir. Bitlis’in tarihi yerleri, müzeleri, kaleleri, camileri, medreseleri, köprüleri, han ve hamamları, kaplıcaları ve diğer tarihi yerleri ile herkes tarafından gezilip görülmesi gereken bir yerdir. 



MÜZELER

Ahlat Müzesi 1970 yılında teşhire açılmıştır. Müzede daha çok 1965-1991 yılları arasında Çifte Hamam, Zaviye ve Ulu Cami’de yapılmış kazılarda çıkarılan eserler, Selçuklu dönemine ait figürlerle bezeli seramik buluntuları sergilenmektedir. Sergilenen eserler arasında ilçeye 15 kilometre uzaklıkta bulunan Yuvadamı Nekropol alanından çıkarılan M.Ö. 2. binyıl ve Erken Demir Çağı’na ait mezar buluntuları (seramikler) ve bunlar içerisinde önemli bir yer tutan M.Ö. 2. binyıl Doğu Anadolu kökenli seramikler de yer almaktadır. Müze seksiyonunda yer alan eserler ise; değişik dönemlere ait sikkeler. Urartu kültürüne ait çift ejderha başlı bilezikler, kemerler, elbise iğneleri ve saç tokaları, Roma dönemine ait seramik örnekleri, kandiller, pipolar.
 

TÜRBELER

Önemli mezar anıtları olan bu türbeler; Bitlis’te sayı ve sanat bakımından oldukça zengindir. Bu türbelerin birçoğu Selçuklu döneminde yapılmıştır. Günümüze kadar özelliklerini koruyanlardan bazıları şunlardır:
“Bitlis Küfrevi Türbesi: 1898 tarihinde Bitlis mimari yapısından tamamen farklı bir tarzda yapılan türbe, Küfrevi Konağı’nın bahçesinde kurulmuş bir ziyaretgahtır. Dış görünüşü itibariyle İstanbul’daki ‘Geç Dönem’ türbelerine benzemektedir. Ahlat Emir Bayındır Kümbeti: Taht-ı Süleyman Mahallesi’ndedir. Kümbeti üst taraftan çepeçevre saran kitabesinde, hicri 886 yılında ölen Melik Bayındır İbn-i Rüstem Bey’in adı yazılıdır. Ahlat kümbetleri içerisinde en ilgi çekeni olanıdır. Sütunlar ve kemerlerle binaya doğru açılan silindirik gövdesi kare kaide üzerine oturtulmuştur. Dışarı doğru taşan konik külahı ve süslemesi ile diğer kümbetlerden oldukça farklıdır. Ahlat Çifte Kümbet: İki kümbet yan yanadır, büyük kümbet Akkoyunlulardan Bugatay Aka ile Şirin Hatun’a küçük kümbet ise Esen Tekin Hatun’a aittir. Güney ve batı cephesindeki kitabelerde, 1280 tarihinde yapıldığı yazılıdır. Ahlat Emir Ali Kümbeti: Bu kümbet Harabe Şehir yolu üzerinde bulunmaktadır. Kitabesi Rus harbinde kırıldığı için yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Mimari özelliklerinden yola çıkılarak 14. yüzyıla ait olduğu düşünülmektedir. Kare planlı ana mekanın önünde, duvarları kademeli olarak yükselen bir kısım bulunmaktadır. Biçim özelliği olarak diğer kümbetlere benzemektedir. Ahlat Usta Şagirt Kümbeti: Meydanlık Mezarlığı’nın güneyinde, Van Gölü’ne oldukça yakın bir yerdedir. Ahlat kümbetlerinin en büyüğü olduğu için ‘Ulu Kümbet’ de denilmektedir. Kitabesi olmadığı için yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Diğer Selçuklu kümbetleri gibi iki katlıdır. Alt kat mezar, üst kat ise mescit olarak yapılmıştır. Bitlis Şeyh Babo (Üryan Baba) Türbesi: İnönü Mahallesi’nde bir yamaçta bulunan türbenin kitabesi yoktur. Ancak içindeki mezar taşında 1834 tarihi yazılıdır. Halkın önemli ziyaret mekanlarından biridir. Ahlat Abdurrahman Gazi Türbesi: Sahabe-i Kiramdan olan bu zat, Hz. Ömer zamanında 641 yılında bölgeyi fethetmekle görevlendirilen El-Cezire Komutanı İyaz Bin Ganem komutasında olup Ahlat’ın fethi sırasında burada şehit düşmüştür. Geç dönem Ahlat Kümbet mimarisine uygun tarzda yapılan türbesi yoğun ziyaretçi potansiyeline sahiptir. Bitlis sınırları içerisinde bulunan diğer bazı türbeler ise; İhlasiye Külliyesi içinde yer alan Hoca Hasan, Ziyaed-din Han, 11. Şerafhan, Üçbacılar, Veli Şemsettin Türbeleri, Nuhiye, Saidiye, Hacı Yusuf, Şeyh İsa Türbeleri, Erzen Hatun Kümbeti, Şeyh Hasan Türbesi ve Güroymak Kalenderağa Kümbeti’dir.
 

KALELER

İl merkezindeki çarşının hemen dik yamacında yer alan Bitlis Kalesi, M.Ö. 312 tarihinde Büyük İskender’in emri ile kumandanlarından Leys Bedlis tarafından inşa ettirilmiştir. Kale toprakla dolu olduğu için içini gezmek mümkün değildir. Ancak tepede panoramik olağanüstü güzellikte bir manzara vardır.
Tatvan Kalesi ise, Kanuni Sultan Süleyman’ın vezirlerinden Zal Paşa tarafından Tatvan’ın bugünkü Tuğ Mahallesi’nde yaptırılmıştır. Ahlat Sahil Kalesi de, Urartular dönemine ait olup, 1224 yılında meydana gelen şiddetli bir yer sarsıntısı neticesinde yıkılmıştır. 1556 yılında Kanuni Süleyman tarafından yeniden yaptırılmıştır. Günümüzde sadece kale mevcut olup, içindeki yapı kalıntılarına da rastlamak mümkündür. Adilcevaz Sahil Kalesi, Van Gölü kıyısında sarp kayalar üzerine kurulmuştur. Kulesi bulunan kalenin içinde Süleyman Han Cami, cephane mahzeni, buğday ambarları, su sarnıçları, mehterhane kulesi ve 70 ev bulunduğu kaynaklardan anlaşılmaktadır. Günümüzde sadece kalıntıları mevcuttur.
 

CAMİİLER

Bitlis şehir merkezinde yer alan Ulu Camii, kitabesine göre Milâdi 1150 yılında Ebu’l Muzaffer Muhammed tarafından yapılmıştır. Dış görünüşündeki tek özellik kıble tarafında bulunan konik külahlı dış örtüsü ile camiden ayrı bir kule şeklinde yükselen minaresidir. Kitabesinden anlaşıldığına göre minaresi 1492 yılında yapılmıştır. Osmanlı mimari özelliklerini taşıyan minare, restorasyon çalışmaları sonucunda asıl özelliğinden uzak basit bir görünüme bürünmüştür. İbadet saatleri dışında sürekli ziyarete açıktır. Merkez Gökmeydan semtinde bulunan Gökmeydan Camii, kitabesinde 1801, minare kitabesinde ise 1924 tarihleri kayıtlıdır. Sivri kemerli anıtsal birkaç kapısı vardır. Caminin kıbleye bakan dış yüzünde özenle işlenmiş mimari süslemelere rastlanır. Minaresi çok kaliteli bir işçilik ile süslenmiştir. Minare üzerinde süsleme unsuru olarak geometrik motifler, minik rozetler ve kaval silmeler kullanılmıştır. İbadet saatleri dışında sürekli ziyarete açıktır. Şerefiye Külliyesi ve Camii; Bitlis şehir merkezinde yer alır. Medrese, camii, imaret ve türbe kısımlarından meydana gelmiş bir külliyedir. Kitabesine göre 1529 yılında IV. Şerefhan tarafından yaptırılmıştır. Mimari zenginliği ve özellikle giriş kapısındaki süslemelerle dikkati çekmektedir. İbadet saatleri dışında sürekli ziyarete açıktır. Adilcevaz Tuğrul Bey (Zal Paşa) Camii; Adilcevaz-Ahlat yolu üzerinde, göl kenarındadır. 16. Yüzyılda Zal Paşa tarafından yenilendiği tahmin edilen caminin üzerinde on iki küçük kubbe bulunmaktadır. İbadet saatleri dışında sürekli ziyarete açıktır. Ahlat İskender Paşa Camii; Eski Ahlat Kalesi’nde bulunmaktadır. Kitabesine göre H.992 (M.1584) tarihinde İskender Paşa tarafından, muhtemelen Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Yavuz Sultan Selim zamanında inşa edilen camii, Kanuni Sultan Süleyman döneminde genişletilmiştir. Camii iç ve dış yapılışı itibariyle Osmanlı mimarisinin tipik bir örneğini teşkil etmektedir. İbadet saatleri dışında sürekli ziyarete açıktır. Bitlis’te gezilebilecek diğer camilerden bazıları ise, Merkez Kızıl Cami, Dörtsandık, Ayne’l -Barid, Şeyh Hasan, Alemdar, Kureyşi, Taş, Hatuniye; Ahlat İskender Paşa, Emir Bayındır camileridir.
 

MEDRESELER

İhlasiye Medresesi, Nuhiye Medresesi, Şerefiye Medresesi, Yusufiye Medresesi ilin önemli medreseleridir. Bitlis’te bulunan medreseler, dönemin eğitim, öğretim ve kültür hizmetlerinin yürütüldüğü önemli kurumlardır. Bu medreseler açık avlulu ve kapalı avlulu plan sisteminde yapılmışlardır. Yapı malzemeleri Bitlis’in ünlü kesme taşıdır. Bitlis’in hudutları içerisinde bulunan medreselerin en önemlileri ise, il merkezinde bulunan İhlasiye Medresesi, Selçuklular tarafından 1216 tarihinde yaptırılmıştır. Döneminin en önde gelen bilim merkezlerinden (günümüz üniversiteleri) biri konumundadır. Kitabesine göre 1589 tarihinde Bitlis hanlarından 5. Şerefhan tarafından onarılmıştır. Mimari görünüş açısından klasik Selçuklu estetiğinin tüm özelliklerini taşıyan şaheser, Arkeoloji Müzesi olarak kullanılmak üzere restore edilmiştir. Halen ihtiyaca binaen Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü hizmet binası olarak kullanılmakta olan yapı, resmi mesai saatleri dahilinde ziyarete açıktır. Bahçesindeki ziyaretgah olarak kullanılan Şerefhanoğullarına ait Veli Şemsettin, Ziyaeddin Han, II. Şerefhan ve Üç Bacılar Türbeleri ile birlikte bir bütünlük arz etmektedir. Merkez Girik düzü mevkiinde bulunan Yusufiye Medrese’nin XVIII - XIX. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Cennet çukuru denilen kümbet ve mezarlığın bulunduğu semttedir. Bir ara kapalı cezaevi olarak kullanılmış olup, restorasyon çalışmaları halen devam etmektedir. Bitlis sınırları içerisinde bulunan diğer medreseler ise; Nuhiye, Hatibiye, Şerefiye, Şükriye, Hatuniye, Ahlakiye, Haci Begiye, Haliliye ve Tağki İslâm medreseleridir.
 

HAMAMLAR

Bitlis merkezinde Şerefhanlar’a ait olan Han Hamamı ile XVI. yüzyılda Hüsrev Paşa tarafından yaptırılan Paşa Hamamı bugüne kadar varlıklarını koruyabilmişlerdir. Ayrıca kale üzerindeki Han Sarayı Hamamı ile Zeydan Mahallesi’ndeki Saray Hamamı’nın ancak kalıntılarına rastlanabilmektedir. El Aman Kervansarayı’ndaki hamam kalıntısı ile Ahlat ve Adilcevaz kaleleri içerisindeki hamam kalıntıları tarihi değer taşımaktadır.
 

HANLAR VE KERVANSARAYLAR

Hatuniye (Hazo) Hanı, aynı adla anılan köprünün yanı başında bulunan bir handır. Abbasilerden Sultan Evhadullah Hanın kızı Hamu Hatun tarafından XI. Yüzyılda yaptırıldığı söylenmektedir. Papşin (Hüsrev Paşa) Hanı ise, Bitlis-Tatvan karayolu üzerinde bulunmaktadır. Beylerbeyi Hüsrev Paşa tarafından XVI. yüzyılda yaptırıldığı rivayet edilmektedir. Başhan Hanı, Bitlis-Tatvan karayolu üzerindedir. XVI. yüzyılda Van Beylerbeyi Hüsrev Paşa tarafından yaptırıldığı rivayet edilmektedir. El-Aman Hanı, Anadolu’nun en büyük kervansaraylarından biri olan El Aman Hanı, dükkanları, cami ve hamamı ile bir külliye teşkil etmektedir. XVI. yüzyılda Hüsrev Paşa tarafından yaptırılmıştır. İl sınırları içerisinde bulunan diğer han ve kervansaraylar ise; Şerefiye, Arasa, Yusufiye, Duhan ve Kokoz Zal Paşa hanlarıdır.
 

KAPLICALAR

Fay hattı üzerinde bulunan Bitlis merkez ve çevresinde sayısız kaplıcaya rastlanır. Bunlardan bazıları; Güroymak (Çukur) Kaplıcası, Ilıcak (Germav) Kaplıcası, Nemrut Dağı Kaplıcası, Alemdar, Köprü Altı, Çim Çölmüğü, Arap Köprüsü, Yılan Dirilten, Acı Su gibi kaplıcalar olarak sıralanabilir.
 

KÖPRÜLER

Narlıdere (Kasrik) Köprüsü, Bitlis-Baykan yolu Narlıdere köyünde bulunur. Bu muhteşem yapının kitabesi olmadığından hangi tarihte ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Ancak, gerek köprü mimari özellikleri ve gerekse yörenin tarihi durumu göz önüne alındığında Osmanlı dönemi 16. yüzyıl sonları ya da 17. yüzyıl içinde yapılmış olabileceği kanaati yaygındır. Ahlat Emir Bayındır Köprüsü; muhtemelen 13. Yüzyılda inşa edildiği, ancak daha sonraki dönemlerde, özellikle 15. Yüzyılda, Akkoyunlu döneminde onarımının yapıldığı ya da yenilendiği tahmin edilmektedir.

Editör: TE Bilisim