En Güçlü Yanınızı Bilin. Bu size doğuştan bahşedilen en önemli yetenektir; onu geliştirirseniz gerisi gelecektir. Güçlü yanını bilen kişinin mükemmelliğe ulaşması kaçınılmazdır. Baltasar Garcian

Pazara gittiğimizde orada çeşitli sebze ve meyveler görüyoruz. Size bir soru: En faydalı veya en güzel sebze ve meyve hangisidir? Biraz düşünelim mi?

Anne-babaların, öğretmen ve yöneticilerin bahçıvanları örnek alması gerekir. İyi bir bahçıvan her bir sebze, meyva, çiçek ve bitkinin neye ihtiyaç duyduğunu bilir. Bazıları güneşi sever bazıları gölgeyi: bazıları suyu çok sever bazıları ise seyrek sulanmayı sever vs. Bahçıvan bunları bilmezse bahçe harabeye döner. Dolayısıyla iyi bir bahçıvan eşit değil adil davranır. Adalet herkese ihtiyaç duyduğu hakkı vermektir.

Sorumuza dönelim; herkesin benzer cevabı verdiğini zannediyorum. Ey iyi, en güzel, en faydalı…diye bir şey yoktur. Her sebzenin, meyvenin kendine has bir özelliği ve faydası var. Bazıları demir, bazıları kalsiyum diğer bazıları ise çeşitli minerallerin kaynağıdır. Bizim de kalsiyuma, demire ve çeşitli minerallere ihtiyacımız var. Hangi sebzeyi-meyveyi ne kadar yememiz gerekir diye bir soru sorulduğunda bana göre “kararında” cevabını veriyorum. Herşeyin kararı önemlidir. Karar’ın diğer bir anlamı “olması gerekendir.” Normal insan beş yumurta yemez. Bir veya iki; bu da karardır. Tabi bu anlattıklarımız sağlıklı insanlar içindir. 

Pazara- manava gittiğimizde sebze ve meyve seçerken (tabi şeçtirirlerse:)) bir meyveyi diğer meyve veya sebze ile kıyaslamayız. Elma seçerken elmanın kütür kütür olmasını tercih ederiz. Kepek olup olmadığını anlamak için parmaklarımızla bastırırız. Aynı şeyi şeftaliye uyguladığınızı düşünün; parmaklarınız içine girer. Demek ki her sebzenin, meyvenin kendine has özellikleri ve faydası vardır.

Yukarıdaki yöntemi çalışanlarımıza, öğrencilerimize ve çocuklarımıza uygulamalıyız. Çünkü her insan farklı bir dünya, farklı bir alemdir. Her kişiyi diğerlerinden bağımsız değerlendirmeli ve ona özel bir çalışma yapıp yeteneklerini özelliklerini vs. belirleyip ona göre sınıflandırma ve görev dağılımı yapmalıyız.

Çocukluğumda ailem beni sekiz yaşında terziye verdi. Terzide sekiz yıl çalıştım. On dört yaşında pantolon ustası oldum. Üç- dört yıl pantoloncu ustalığı yaptım. Pantolon dikerken çok özenip temiz bir iş çıkarmaya çalışıyordum. Ancak kendime göre bir türlü temiz iş çıkaramıyordum. Yani pantolonu bitirirken çok içime sinmiyordu. Elbetteki kusurlu değildi ancak ben daha güzel dikmek isterdim ancak çoğu zaman istediğim şekilde olmazdı. On yedi yaşında iken bir arkadaşımın ısrarıyla annemi de ikna ederek elektrik işine başladık. Çok kısa bir süre sürede usta oldum. İlerleyen zamanlarda piyasanın aranan ustalarından oldum. Terzide kalsaydım vasat bir terzi olacaktım. Ama elektrikte zirve yaptım. Başarılı olmanın sırrını mesleği sevmek ve doğal yetenekte olduğunu gördüm.

Yıllar önce ortanca kızım lisede alan seçimi yapacaktı. Öğretmeni ile görüştüm. Öğretmen, kızınız eşit ağırlığı önerdi ve sayısal bölümü seçerse vasat bir öğrenci olabileceğini söyleyerek seçimi bize bıraktı. Çocukların alan, okul ve meslek seçimlerinde sadece rehberlik yaparak dayatma yapmadım. Kızım sayısalı istedi. Ona olumsuz taraflarını anlattım. Ancak yine sayısal dedi. Böylece sayısal bölüme kaydettik. O yılın sonunda, “Baba sayısalda başarılı olacağımı düşünmüyorum, bu nedenle alan değiştirmek istiyorum,” dedi.

Klasik müziğin dahilerinden Peter Çaykovski (1840-1893) önceleri hukuk tahsili yapar. Fakat alelâde avukat olmaktan bir türlü kurtulamaz. Ama ileri yaşlarda sevdiği müzik sahasına girer. Ve…

Bir işin çalışanın işinde başarılı olması için yöneticinin genelleyerek değil, bireyselleştirerek ve özelleştirerek iş önermesi lazım. Böyle bir yönetim anlayışına "bahçevan ilkesi" denir. Ancak bugüne kadar yaptığım gözlemlerde bunu göze alan veya bu yöntemi benimseyen yöneticiye nadiren rastladım. Ancak çalışanın mutluluğu ve işyerinin huzuru ve başarısı bu ilkenin uygulanması ile arzulanan hale gelecektir.

Aynı şekilde öğrenci ve çocuklarımıza da bu ilkeyi uygulamaya çalışırsak daha olumlu bir netice alabiliriz.

Çocuklarınız gibi olmaya özenseniz de Onları kendinize benzetmeye niyetlenmeyin, Çünkü hayat hep ileri gider, Dünde oyalanmaz. Siz yaysınız Çocuklarınız fırlayan canlı oklar…(Acar Baltaş)