Bazıları göl dese de denize gidilir Van'da (Resmi kayıtlarda da göl deniyor ama o pek işimize gelmiyor bizim).

"Haftasonu mangala gitmiyağ?" diye sorular döner durur aile ve arkadaşlar arasında.

Hatta araba alırken bile “Bunun altı düşüktür nece Eyanısa gidecem men bunla” diye altı düşük olan arabayı almaktan vazgeçirir Vanlıların deniz sevdası.

Her şey denizin etrafında döner yazın.

Kampa gidenler, günübirlikçiler, yoldan geçerken bi' çimip çıkanlar. Denize karpuz kabuğu düştü mü;
-Su hoştur? 
-He vallah eledir alav ataş!
-Tamam geliyem
Gibi diyaloglar arasında tabiri caizse ‘cırılana’ kadar kullanırız denizimizi.

Bu her ne kadar tatlı bir tabir gibi görünse de aslında durumun vehametini ortaya koyuyor. Artık yavaş yavaş taşlarda, kumlarda değil de çöplerin içinde oturmaya başlıyoruz gibi geldi bana. Yani denizimizi gerçekten bitirmek üzereyiz.
Babam, haftasonu denize gittiğimizde bize çöp toplatırdı.

Tabi biz “Yav eğlenmeye gelmişiz yoksa çöp toplamaya?” diye söylenir dururduk.

Eskiden Fidanlık'a gidip orada ‘yıkanırlarmış’ anlattığına göre.

Şimdi fidanlığın halini görünce neden böyle bir mücadele verdiğini, bize büyük bir miras bıraktığını anladım ben de.
Bir de şey vardır; Vanlı olmayan insanlara aslında göl değil de deniz olduğunu kanıtlamaya çalışırız.

"Suyu da şifadır haa" diyerek sanki elinde kalmış bir malı satmaya çalışan Siirtli esnaf edasıyla anlatırız da anlatırız.

Misafirperverlik içimize işlediği için herkese “Yav sen hele bi ge Van'a, baş göz üstüne ser seran ser çawan” misafirimiz ol deriz.  
Peki misafir olarak çağırdığımız kişilere ne kadar güzel bir Van sunuyoruz?
Eve misafir çağırmadan önce evin dağınıklığını gören annelerin “Viyy evi bele görseler cendegime tükürürler” diye söylendiğini hepimiz biliyoruz.

Hepimiz bu annelerin çocuğuyuz, ilk başta “Aslan yattığı yerden belli olur” diyerek kendimiz için sonra da evimize gelen konuklara daha güzel bir Van daha güzel bir deniz vermek için el birliğiyle işin ucundan tutmak güzel olmaz mı?

Hadi o zaman; denize gidağ, oturduğumuz yerde de güzel bi temizlik yapağ. 
“Vıle tamam yazını okuduk ama sen kimsen?” diyenler vardır şimdi. Sözümü bitirmeden kendimi de tanıtıp bir dahaki yazımda görüşmek için müsadenizi isteyeyim. 
Şuan ikinci üniversitesini bitirmek üzere olan, okumayı seven -bu yüzden annesinin “Nece bişeyin sahabı olamadın doğduğundan beri okul oğiyisan” sitemlerine maruz kalan, apolitik, yemeklere bayılan, dünyanın en tatlı bacısına “Abi beni neden hiç gezdirmiyorsun” -Vanlı kızların familyaya ters  bir kibarlığı vardır- söylenmelerine rağmen abilik yapmaya çalışan, Instagram ve Twitter'da yaşamını sürdüren, Van Ağzı'nın sonu gelsin istemeyen bir hemşehriniz, bir kardeşinizim demem yeterlidir şimdilik.

Bir dahaki yazıda görüşmek üzere.

Özünze eyi bağın...

 

Vanlı Möhyeddin Dayı