2 cümle ile konunun özeti: YÖK haklı çünkü atanamayan öğretmen sayısı her geçen gün büyüyor ve bunu engellemenin tek yolu Fen Edebiyatçılardan deyim yerindeyse kurtulmak. Mezun ve öğrenciler de haklı çünkü 20 yılı aşkın süredir yaşanan fiili bir gerçeklik varki bu okullara öğretmen olmak için giriyorlar.

YÖK'ün formasyon adımını herkes kendi penceresinden değerlendiriyor. Peki bu konuya mağdurların da YÖK'ün de gerekçelerini bilen bir gazeteci gözüyle bakarsak nasıl bir tablo çıkıyor?

Öncelikle tek doğrunun olmadığı bir sorunla karşı karşıyayız ki bu bir problemin çözülememesi için en tehlikeli durum. Çünkü iki taraf da haklı.

Öğrenciler haklı çünkü;

Bu bölümler geçmişten beri yerleşme puanı olarak çıtanın makul tutulduğu ve formasyon ile insanların öğretmen olmak amacı ile girdiği bölümler..

YÖK haklı çünkü;

Gerçek manada bir atanamayan öğretmen sorunu ve bu sorun artık büyük bir kriz olma eğiliminde. Ak Parti iktidarlarıyla başlayan yaygın okullaşma ve görülmemiş düzeydeki atama hamlelerine rağmen bu çığ eritilemedi. Bunun önüne geçmenin en önemli adımı ise bir şekilde Fen Edebiyatçıların formasyon beklentisini tarihe gömüp onları safdışı bırakmak.

Fakat bunu yaparken Ne 2012 de yapıldığı gibi kökten formasyon kapısını kapatmak ne de bugünkü gibi her şehire ortalama 50 kişi gibi komik bir kota getirmek olmamalıydı. Çünkü hali hazırda Bugün bu okullarda 1. sınıfa başlamış olanlar bile öğretmen olmak için bu okullara girdi ve belki de önümüzdeki yıllarda tamamen kaldırılacak olan Formasyon yüzünden hem yıllarını hem hayallerni kaybetmiş olacaklar

 

PEKİ NE YAPILABİLİR? YA DA YAPILMALI?

Fen Edebiyatçıların öğretmen olmasını istemiyor isek önce bundan sonra bu okullara girecek olanların öğretmen olamayacaklarını bilerek tercihlerini yapmaları gerektiğini deklare etmek suretiyle bu yıl kayıt yaptıranların mezun olacağı 2019'dan itibaren formasyon sertifikalarının verilmeyeceğini duyurmak sorunun en adil çözümü olacaktır. Böylece sayıları 600 bini bulan ve yaşları 30'lara yanaşmış kalabalıklar komik kontenjanlarla mağdur edilmemiş, işsizlik ümitsizliğine bırakılmamış olur. Netice itibarıyla uzun olmayan bir vadede adil diyebileceğimiz bir şekilde sorun çözüme kavuşmuş olur.


Kaynak Hür Haber

Editör: TE Bilisim