Yeni yüzyıl, yeni sorunlar, yeni beceriler, yeni ihtiyaçlar… 21. Yüzyıl eğitim anlayışı; öncelikli olarak merkeze bireyi alır burada önemli olan bireyin sahip olduğu kapasite ve yeteneklerini ortaya çıkarmaktır. Burada bireyin bilgiden çok beceri ve yetkinlik kazandırılması hedeflenmektedir. 21. Yüzyıl anlayışında eğitimi sadece mesleğe hazırlık olarak görmemeyi ve bunun yerine sorun çözme becerisi, yenilik ve yaratıcılık, problem çözme ve gerekli olan tüm sertifikalardır. Burada okullara da sadece bilgi yükleme merkezleri değil tolum şekillendirmesinde gelişmesinde ve yönlendirilmesinde ana merkez olması hedeflenmektedir.

21.yüzyıl eğitim anlayışı için bu yazdıklarımızı daha da geniş bir şekilde tanımlayabiliriz ama bunların oluşması için en baştan yapılması gerekenler var. Öncelikle okullardaki idarecilerin liyakatli olması ve kendini geliştirmiş, eskiye takılı kalmamış, vizyonlu, lider özelliğine sahip kişilerden seçilmesi gerekiyor. Kafası belli bir siyasi eğilime hapis ve sahip olduğu dogma yüklü kafasından vazgeçmeyenlerin derhal idareden alınması gerekmektedir. Kuşak çatışması önemli ama sert duvarlarla örülü ve eleştirinin kabul edilmediği anlayışlarda gelişim olmaz. Yeni kuşağın yapabilecekleri ve istekleri bize heyecan vermeli onları dinlemeliyiz ve fırsat vermeliyiz. Sadece fiziksel şekilde okulda bulunup iki evrak imzalayıp emirler yağdırıp havasından kimseyi görmeyen, veli ve öğretmenle bilgi alışverişinde kendini ulaşılamaz gören ve kendi kafası gibi eskiye takılı fikirlerinden vazgeçmeyen idarecilerin bize katacağı hiçbir şey yoktur. Öncelikle buna çok iyi çözümler bulunması lazım. İdarecilerin dışında işin asıl öznesi olan biz öğretmenlere de çok önemli işler düşmektedir ve en önemli işimiz ya da görevimiz çocuklara liderlik etmektir. Bu liderliği yapmak için kendimizdeki öğrenmeleri asla yeterli görmemeliyiz ve her daim en önemli açlığımızın öğrenmek olduğunu unutmamalıyız. Ben 2013 te üniversiteden mezun oldum ve o dönemde öğrendiklerimin büyük bir çoğunlu sahada karşılığını görmüyorum çünkü yeni neslin, yeni öğrenmenin, yeni dönemin ve yeni ihtiyaçların bizden istedikleri o zamandan çok farklıdır. Belki çok uzun bir dönem değildir bahsettiğim dönem ve sadece sekiz yıl öncesidir, ama bu çağda bilgi ve bilgiye paralel olarak ihtiyaçlar kendini çok hızlı bir şekilde yenilemektedir. Bugün bizim için vazgeçilmez olan bir yıl sonra olmasa da olur kısmında kalabilmektedir.

Ne kadar çok belli olmasa da velilerde artık eğitimin çok fazla içerisindeler. Eskiye göre evdeki çocuk sayısının az olması, yeni veli profilinin en az lise mezunu olması ve velilerin daha çok eğitimle ilgili olayların farkında olması nedeninle eğitimin daha çok içinde olduklarını görebiliyoruz. Aslında bu çok büyük bir fırsattır, bizlerin bu fırsatı çok iyi değerlendirmemiz lazım çünkü eğitim sadece okulda yok artık ve eğitimin çoğunluğu artık evde ve sokaktadır. Ev ve sokaktaki eğitimde büyük iş velilere düşmektedir çünkü öğretmenin sokakta ve evde çocukları takip etmesi kontrolüne alması çok kolay değildir hatta bazen imkânsız hale gelebilmektedir. Daha öncelerde de önemle üstünde durduğum Ters Yüz Öğrenme modeli, Waldorf Öğrenme Modeli ve Karma Öğrenme Modeli artık günümüzün eğitim anlayışlarının rehberleri konumundadırlar. Bu öğrenme modelleri okulu olmazsa olmaz konumundan çıkarıp olmasa da olur konumuna doğru götürmektedir. Okul sadece bazı ders ve sınavlarda bize aracılık yapacak konumdadır, özellikle pandemi döneminde de görüldüğü üzere okuldan uzak, teknoloji sayesinde eğitimlerin yürütülmesi olanaklı hale gelmiştir. Ama burada artık tamam, uzaktan eğitim bizim için olmuştur demem de doğru olmaz çünkü eksiklerimiz kat be kat çoktur ve burada iş hükümetlerin eğitim vizyonuna kalmıştır. Teknolojik altyapı ve dezavantajlı ailelerin çocukları işin gerçeğidir. Bu iki önemli konuya sağlam çözümler bulunulmadığı müddetçe gerçekçi hedeflerden bahsetmemizde olanaklı görünmüyor.

Yeni eğitim düzeninde yeni kuşağı çok iyi tanımamız lazım çünkü onların ilk defa öğrenmeye başladığı bu dönemde eskiyi çoğunlukla sadece tecrübe ve temel olarak görmekteler. Yeni kuşak robot üretimi veya yazılım üzerinde çalışan, yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji üzerine arabalar yapan, çevrimiçi ve home-office çalışabilen, uluslararası gelişmeleri yakından takip eden, bilgi iletişim araçlarını kullanan, takım çalışması ve problem çözme odaklı, yenilikçi bir ortamda dünyaya gelmiştir. Bu kuşağın çocuklarını saydıklarımızla bir bütün halinde düşünmeliyiz ve eğitim hedeflerini tüm paydalarla birlikte bu gerçekçi ortamı göz önüne alıp ona göre düzenlemeliyiz. Yeni kuşak, önceki kuşaklara oranla günlük yaşamda daha çok dijital araçları kullanmaktadır. Dijital araç kullanımı belli bir noktadan sonra bağımlılıktan ziyade artık bir ihtiyaç konumuna gelmiş durumdadır. Günlük birçok ihtiyacımızı bu teknolojik araçlar sayesinde çok zaman kaybetmeden halledebilmekteyiz. Yeni kuşak doğduğu andan itibaren etrafını saran, bilgisayar, video oyunları ve internetin dilini ana dili olarak kullanmaktadır hatta bu dijital teknolojiyi kullanma becerisine sahip olanlara “Dijital Yerliler” (Digital Natives) olarak ta tanımlamaktadır.

Değişen koşullar ve bireyden talep edilen becerilerin değişmesiyle 21. yüzyılda eğitimden, esneklik, uyarlanabilirlik, yenilik, eleştirel düşünme, yaratıcılık, rutin olmayan problem çözme, karmaşık iletişim, iş birliği, kendine yön verme, üretkenlik ve hesap verebilirlik becerileri talep edilmektedir. Bu saydığımız taleplerin gelişmesi ve karşılanması için bu düzende görev üstlenen herkesin üstüne düşeni en güncel şekilde yapması lazım. Cevap verebilirlik noktasında eski donanımlarımızın yetersiz kalacağını çok iyi bilmeliyiz, üniversitedeki eğitimden, öğretmenin kendisine kattıklarına, hükümetlerin eğitim politikalarından, okula gönderilen idarecilerin okula katacakları vizyonlarına ve liderlik özelliklerine kadar çok iyi bir şekilde dikkat edilmesi lazım. Artık her şeyi elde etmenin çok kolay olduğu bu dönemde bahane üreten, bir şeyin sadece olmaz kısmına odaklı kalan kişilerin revizyonu şart haline gelmiştir, bunun içinde en baştan başlayıp bu kafadakileri sadece tecrübelerinden yararlanılacak şekilde onları kırmadan incitmeden işten uzaklaştırılmalıdır.

Artık küresel ekonomi için ürün geliştirme, hizmet, servis, pazarlama becerileri gerekmektedir. Bunun yanında çevre sorunları, biyoloji ve genetik araştırmaları, nano-teknoloji, yenilenebilir enerji üzerinde çalışmalar yapmak artık zorunlu hale gelmiştir. Bunların tamamı için en temel nokta okullarımızdır hatta olaya çekirdekten bakacak olursak aile ve sokakta görülen ilk eğitimdir bunların temeli. Verilecek eğitimlerin hedeflerinde olması gerekenler; Eğitimde proje yönetimi, hedef belirleme, zorlukların tespiti, önceliklerin planlanması, üretime dönük işbirliği, etik çalışma, zaman yönetimi, aktif ve gönüllü katılım, profesyonel bakış, farklı düşüncelere saygı, ortak karar ve sorumluluk kazandırılması hedeflenmektedir. Bunların yanında bireyin kendisi için biçeceği kaftan da çok önemlidir, birey kendini nerede konumlandırmaktadır, seçimleri hangi yönde yapmaktadır, eğitimini almadaki seçimi hangi ülkeye yönelik olacaktır, liderlik ve sorumluluk alabilecek midir? Birey için bunlar çok büyük bir değere sahiptir, burada bireyin şekillenmesinde çevreden çok kendisinin sorumluluk aldığı bir durum ortaya çıkmaktadır ve bu durum bizim için de çok önemli bir değere sahiptir…

ERCÜMENT ZÜNGÜR