Ridley SCOTT imzalı Exodus filmi tam bir facia. Hepimizin bildiği gibi exodus tevratta ve incilde ” Mısırdan Çıkış” olarak biliniyor ve bunla ilgili bab’lar var.

 

Zaten Allah’ın (c.c.) Hz. Musa’ya verdiği ve israiloğullarının uyması gereken 10 emir de Exodus bölümünde geçiyor. Üç semavi dinin de kabul ettiği mısırdan çıkış ve Hz. Musa’nın asasıyla kızıl denizi yarış mucizesi burada tam bir fiyasko.

 

Oynadığı her rolün hakkını veren Christian Bale başrolde Hz. Musa karakterini canlandırıyor. Bu filmde yine ustalıkla liderlik rolünü üstleniyor. Film efekt ve yönetmenlik açısından muhteşem ancak senaryo tam bir rezalet. Film bize şunu bir kez daha gösterdi ki antik yunan ve roma medeniyetlerinin paganist ananeleri batı üzerinde hala etkisini devam ettiriyor.

 

Antik yunanın ve romanın tanrılarını cisimleştirme hadiseleri kabul edilemez bir şekilde bu filmde de görülüyor. Hz. Musa kavmini mısırdan çıkarmak ve Firavun’un zulmünden kurtarmak için tek yaratıcıyla konuşma münasebetiyle tur dağına çıkar,

 

“Daha önce sana anlattığımız peygamberlerle, anlatmadığımız başka peygamberlere de (vahyettik). Ve Allah Musa ile de konuştu.” (4/164 Kuran-ı Kerim)

 

 

Nisa süresi 164. ayeti kerime’de de buyrulduğu gibi ALLAH’IN Hz. Musa ile konuştuğu inkar edilemez bir gerçektir. Zaten yahudiler ve hıristiyanlar da eski ve yeni ahitte bu olayın benzer şekline exodus bölümünde tanık olurlar. Ancak bu filmde Hz. Musa tur dağına çıkarken tanrı ile değil bir çocukla konuşur. Buradaki çocuk hâşâ ve kellâ bu filme göre Tanrıyı oynuyor. İşte bu bize pagan geleneğinin müptelası olan batının yozlaşmasını en iyi şekilde gösteriyor.

 

Zira Tanrıyı cisimleştirmek yunan ve romada Zeus, Jüpiter, Apollon, Hera, Demeter, Mars vb. şekillerinde bir insan bedenine hapsedilmiş olarak karşımıza çıkar. Ve maalesef bu cisimleştirme vakasını 21. yüzyılda bilim çağında bile görmek ve insanlara ya da inananlara göstermek cehaletin en alt ve en iğrenç aşamasıdır. Ezcümle bir ilkel cehalettir.

 

Filmde Hz. Musa kavmini mısırdan çıkardıktan sonra yine Tanrıyla konuşur ve buradaki muhabbet en amiyane tavırla küstahçadır. Zira Tanrıyla konuşma olayı adeta iki sıradan insanın konuşma şekliyle ve hal ve hareketleriyle betimlenir. (Musa ve Tanrı arasındaki pazarlık, Tanrı’nın Musa’ya 10 emiri yazması için mürekkep getirmesi ve betimlenen karakterin tanrıyla laubali konuşması) Hz. Musa’nın yaşlı iken betimlendiği bölümde de at arabasına binmiş musa perde arasından dışarı bakarken Tanrı’yı kavminin arasında yürüyerek görmesi de ayrı bir cehaletin parçasıdır.

 

Baştan sona hatalarla işlenen ve karşımıza çıkan Exodus filmi adeta insan sabrını zorlayan hatta tüketen bir pestenkerani örneğidir. Ve çoğu islam ülkesinde de yasaklanması isabetli bir karar olmuştur.

 

Filmde Musa’nın Tanrı ile her konuşmasında istiğna etmesi de ayrı bir psikolojik vaka. Tanrıyı cisimleştirmek, bir Ulu’l azm peygamber’i en pespaye tavırda sergilemek idrak yetisinin yokluğudur. Musa’ın eşiyle olan münasebetini sanki sıradan bir biyografi anlatıyor gibi sergilemek en aşağılık ithamlara maruz kalmaktır.

 

Bu kadar saçmalığın ardından Kızıldeniz’i yarma hadisesi de ayrı bir vaka. Zira Ramses burada kurtuluyor ve tufan bittikten sonra helak olan ordusuna bakıp hayıflanıyor. Halbuki şanlı Kuran-ı Kerim bize bu konuda şunu söylüyor;

 

"Derken Firavun, Musa’yı ve İsrailoğullarını Mısır’dan sürmek istedi. Biz de onu ve beraberindekilerin hepsini suda boğduk." (17/103 Kuran-ı Kerim)

 

Batı’nın bu pespayelikleri ve insanları ilahsızlaştırma çabaları maalesef milyonlarca dolar harcanıp beyaz perdeye taşınıyor ve ilim yönünden zayıf insanlarımızı etkileyebiliyor. Dünya çapında hasılatlar yapan bu tarz filmler maalesef önü alınamaz bir şekilde yayılıyor. Bu tarz filmler karşısında bizlere düşen görev ise gerçeği en yalın haliyle insanlara anlatmaktır.

 

Peki nasıl? Tabiiki sinemayla, Zira Peygamber efendimiz bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor;

 

"Düşmanınızın silahıyla silahlanın…"

Editör: TE Bilisim