Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Bedelli için görüşme yaparız" açıklamasının ardından konuyla ilgili bir yorum da Başbakan Yıldırım'dan geldi.

 

Başbakan Binali Yıldırım, Vahdettin Köşkü'nde aralarında Ensonhaber Medya Grup Başkanı Serkan Kalemciler'in de bulunduğu gazetecilerle iftarda bir araya geldi. Ardından kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.

 

Bir gazetecinin, "Bedelli bir daha gündeme getirildi. Siz nasıl bakıyorsunuz?" sorusuna Başbakan Binali Yıldırım, "Arkadaşlar, bakın bir şeyi paylaşmamızda fayda var. Bazı bilgileri ben paylaşayım, ondan sonra ne yapacağımıza karar verelim. Bakın şu anda yoklamaya tabi olan, yani askerlik çağı gelmiş olanların sayısı 585.210, yoklama kaçağı 570.422, bakaya 56.947, firar 5772. Askerliğini ertelemiş olanlar 2.930.279, bu öğrencilik dışında erteleyenler. Bir de öğrencilik nedeniyle ertelemiş olanlar var. Onlar da 1.885.438. Silah altında bulunan er sayısı da 360.869. Ve 2019’da planlanan silah altına alınacak sayı 345.933.

 

"5.5 MİLYON KİŞİ VAR"


Toplam 5.448.858 kişi var askerlikle ilişkisi devam eden. Ancak biz önümüzdeki sene 345.933 kişi alabileceğiz. Bunu 345.933’e böldüğümüz zaman 15.7 yıl, yaklaşık 16 yıl sürüyor.

 

"16 YIL BOYUNCA BU VATANDAŞLARIMIZA ENGEL"


Bunların yaşlarını dondursak bile 16 yıl boyunca askerlik bu vatandaşlarımızın önünde bir engel, sorun olarak devam edecek; gerçek bu.

 

İhtiyacımız belli, 350 bin. Ama birikmiş 5,5 milyon vatandaş var, nasıl çözeceğiz?"


"ESAS OLAN SAVUNMADA ZAAFİYET YAŞANMAMASI"


"Bedelliyle mi?" diye sorulması üzerine, Yıldırım, "Öyle bir şey demiyorum. Bir şekilde çözülmesi lazım. Tabii esas olan savunma gücümüzde bir zaafiyet yaşanmaması. Eldeki rakamlar böyle bir zaafiyetin olmadığını gösteriyor; bu bir. İkincisi; özellikle 15 Temmuz’dan sonra Silahlı Kuvvetlerde silah altında vatani hizmet gören askerlerden ziyade profesyonelliğe geçtik.

 

"TÜM HASSASİYETLERİ GÖZ ÖNÜNE ALARAK ÇÖZERİZ"


Ve aldığımız önemli bir karar daha var değerli arkadaşlar. Operasyonlara, ön plana asla silah altındaki er-erbaşları göndermiyoruz. Arka planda lojistik destek veriyor. Bu insanlar ne yapacak? Hayatını planlayacak, geleceğini planlayacak. O bakımdan bunun siyasi istismar edilecek bir yanı yok, rakamlar ortada. Yani bir yandan operasyonlar yaparken, bir yandan terörle mücadele yaparken, bir yandan da askere alınmayı bekleyen binlerce insan var. Türkiye’nin gerçekleri budur. 5,5 milyon insanın sorununun farkındayız. Tüm hassasiyetler göz önüne alınarak sorunu nasıl çözeriz ileride değerlendirilir. Ama bugünkü gündemimiz değil."

 

DÖVİZ VE FAİZLE İLGİLİ GELİŞMELER


"Sayın Mehmet Şimşek’in Londra temasları var, ardından Fitch, Moody’s’in açıklamaları üzerine Sayın Zeybekçi’nin açıklamaları, döviz ve faizle ilgili gelişmeler. Nedir bu son durum? Hükümetin aldığı son tedbirler nedir?" sorusu üzerine Başbakan Binali Yıldırım şu şekilde konuştu:

 

DOLARDA DEĞER ARTIŞI SÖZ KONUSU


"Arkadaşlar, 2018 yılının başından itibaren gelişmekte olan ülkelerin paraları Amerikan doları karşısında değer kaybetmeye başladı. Yani ekonomide yaşanan olayları bir dış kaynaklı sebepler, bir de iç kaynaklı sebepler diye ikiye ayırmak lazım. Dolayısıyla bu değer kaybı bütün paralarda var, hatta avroda da var. Amerikan yönetiminin aldığı kararlar doğrultusunda ciddi anlamda dolarda bir değer artışı söz konusu.

 

ABD DÜNYADAKİ DOLAR YATIRIMCILARINA 'EVİNE DÖN' DİYOR


İkinci konu da, Amerika faiz artırıyor. Belki yakın zamanda tekrar faiz artışına gidecek. Bunun tercümesi ne? Dünyadaki dolar yatırımcılarına evine dön diyor. Bu da, özellikle gelişmiş ülkelere kaynak sağlayan fonların çıkışı anlamına geliyor.

 

Bir başka konu, petrol fiyatlarındaki artış, son 1 yılda yüzde 100 arttı. 80 dolara varili neredeyse dayanmış vaziyette.

 

Bunlar dış faktörler, yani bizde de böyle, Arjantin’de de böyle, Brezilya’da da böyle, Rusya’da da böyle, efendim İran’da vesaire sayıları çoğaltabilirsiniz, hatta Avrupa ülkelerinde.

 

BİZ PETROLÜMÜZ OLAN, DOĞALGAZIMIZ OLAN BİR ÜLKE DEĞİLİZ


Bir de tabii bizim içten kaynaklı bazı konularımız var. O da nedir? Petrol fiyatındaki artışla beraber enflasyonun aynı şekilde etkilenmesi kısmen artış eğilimine girmesi. Ayrıca, petrol ithalatı nedeniyle cari açığın doğal olarak artması. Biz petrolümüz olan, doğalgazımız olan bir ülke değiliz. O bakımdan bunlar da bir anlamda cari açığı etkileyen faktörler.

 

DEĞERLENDİRME KURULUŞLARININ YAPTIKLARI MASUM ŞEYLER DEĞİL


Bunların da katkısıyla işte değerlendirme kuruluşları falan, Türkiye’nin çifte açığını ve açıktaki büyümeyi ilerisi için bir olumsuz gelişme olarak öngörüyorlar ve sık sık toplanıyorlar, dağılıyorlar, açıklama yapıyorlar, not indiriyorlar, izlemeye aldık diyorlar, tabii bunlar masum şeyler değil.

 

DEĞERLENDİRMELERİNİ ÖNE ÇEKİP SEÇİM SONUCUNU ETKİLEMEYE ÇALIŞIYORLAR


Bunlar olmakla beraber, seçim sürecini, seçim sonucunu etkilemeye yönelik ayrı bir gayretin olduğunu da göz ardı etmememiz lazım, bunu da görüyoruz. Çünkü programlarında, takvimlerinde olmayan, mutat zamanlarda yapmaları gereken değerlendirmeleri öne çekiyorlar, seçim takvimine göre program değiştiriyorlar, bunlar manidar, zamanlama açısından manidar…

 

PİYASALARA OLUMSUZ ALGI YERLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYORLAR


Mana şu: Piyasalara olumsuz algı yerleştirmeye çalışıyorlar. Türkiye’de işte ekonomi kur hareketleriyle beraber bu olumsuz algı seçimde olumsuz bir sonuç doğursun. Çok açık değil mi, bunu yapmaya çalışıyorlar, bu yeni bir şey değil.

 

15 Temmuz darbesi başarısızlıkla sonuçlandı, mutsuz oldular bazı şeyler de. Hemen bu değerlendirme kuruluşları hızlı bir şekilde hareket etti. Darbede yapamadıklarını ekonomi üzerinden yapma gayretine girdiler, ama o zaman da yine sonuç alamadılar, çünkü biz daha hızlı hareket ettik, tedbirlerimizi çok seri şekilde aldık. Hatırlayın 2017 senesi için büyük bir felaket senaryosu yazılmıştı. Ama 2017’yi Türkiye belki dünyada OECD içinde İzlanda’dan sonra ikinci, ama dünyanın bütün ekonomilerinin üzerinde bir büyümeyi başardı.

 

SEÇİMDEN SONRA ENFLASYON DÜŞECEK


Değerli arkadaşlar, şöyle bir analiz yapmakta fayda var, Türkiye açısından şunu söyleyebilirim: Bütün bu olan biten, anlattıklarımın hepsi geçicidir. Bunların bir kısmı seçime yönelik manipülasyonlardır, bir kısmı da küresel ölçekteki gelişmelerden kaynaklıdır Şunu bilmenizi istiyorum: Enflasyon konusundaki hassasiyetimiz, enflasyonun aşağıya çekilmesi, tek haneye indirilmesi konusundaki kararlılığımız devam edecek. Tabii ağırlıklı olarak seçimden sonra bu daha hız kazanacak. Bir cari açık konusunda dengeleme yoluna mutlaka gidilmesi gerekiyor. Bunun çalışmalarını yapacağız, tedbirlerini aldık.

 

ABD BİZİ SURİYE'DE DAHA İYİ ANLIYOR


Avrupa Birliği ile ilişkilerimizde seçimden sonra yeni bir dönemin açılacağını öngörüyoruz, ümit ediyoruz, alınan sinyaller bu doğrultuda. Amerika’nın bizi düne göre daha iyi anladığını düşünüyoruz. Hem Suriye YPG-PYD konusundaki tutum, Menbiç’ten PYD’nin, YPG’nin çıkarılması ve yerine Türkiye-Amerika birlikte orada güvenliği tesis etmeleri hususunda bir çalışma var.

 

Verilen silahların kontrol altına alınması konusu var. Eskiden böyle bir süreç yoktu, müzakere dahi edilmiyordu, karşılıklı restleşmeler vardı. Ama şimdi konu en azından diplomatik düzeyde ele alınacak düzeye geldi, seviyeye geldi.

 

Dolayısıyla Amerika ile birçok konuyu herhalde seçimden sonra ilişkilerimizi zehirleyen, olumsuz bir hava oluşturan, başta FETÖ konusu olmak üzere YPG-PYD konusu ve diğer savunma ihtiyaçlarının temini konusundaki anlaşmazlıklar kapsamlı bir şekilde ele alınacak ve ümit ediyorum ki Amerika bizi daha iyi anlayacak bir düzeye gelecek.

 

Yani bizim bu konudaki tutumumuz çok açık ve nettir, doğrudur. Yani bölgede bize yönelik tehditler vardır, bir darbe teşebbüsü vardır, bu darbenin arkasındaki FETÖ Amerika’dadır. Bütün bu gerçekler ortadayken Amerika’nın hala duyarsız davranmasını beklemiyoruz. İnşallah yeni dönemde burada da müspet adımlar atılacağını öngörüyoruz."

Editör: TE Bilisim