Aslında topa girmeyi hiç düşünmüyordum. Ama kalemi kırık Ayhan Yazlık da yazınca, bu satırları yazma gereği duydum:

 

Pazartesi, her zamanki gibi güne yine geç uyandım.

 

Telefonu açar açmaz art arda gelen mesajlar için “Hayırdır bugün bu kadar çok insan aramış” diye kendi kendime söylendim.

 

Birkaç dakika aradan sonra “Veysel’in yazısını okudun mu?” telefonu üzerine “Hangi Veysel’in” diye karşılık verdim.

 

“Veysel İzgi”

 

İzgi’yi duyunca “Veysel mi Serkan mı?” yazmış dedim.

 

Jeton biraz geç düştü.

 

Zira Veysel, Şehrivan’ın kurucusu rahmetli dayısı Aziz Aykaç’ın gazetede “Veyseller karışmasın” diye “Bundan sonra senin adın Serkan” dediğinden buyana bizler için de Serkan oldu. Ama gazetedeki yazıları Veysel İzgi imzasıyla yayınlanıyormuş. Diğer yazılarını da okumama rağmen bu durumu “Bilici mi vekil danışman mı” başlıklı yazsında fark ettim.

 

Yazıyı okuduktan sonra telefona sarıldım.

 

Serkan’a “Keşke  yazmasaydın” dedim.

 

“Yok yok abi yazmadıkça daha da ileri gidiyorlar olan da vekile oluyor” cevabını verdi.

 

Bari “Vekil senden korkuyor kaldı o korkmasın!” cümlesini yazmasaydın. O cümle hiç hoşuma gitmedi. Ağır olmuş” dedim.

 

Serkan bu sefer “Üzüldüğün şeye bak. Onu zaten şaka niyetine söyledim. Cümlenin sonuna da ünlem işareti koydum. Korkma kimse yanlış anlamaz” dedi.

 

Baktım Serkan’la baş edemeyeceğim “Aman ne haliniz varsa görün” deyip telefonu kapattım.

 

Serkan’ın bahsettiği Erol Baykara’yı AK Parti Van Milletvekili Malik Ejder Arvas’ın danışmanlığı esnasında tanıdım. Efendi ve saygılı birisiydi.

 

Bu efendilik ve saygılı kişilik Kayhan Türkmenoğlu’nun danışmanlığında da devam etti.

 

Bu süre zarfınca toplum ve bizler nezdinde olsun rahatsızlık uyandıracak hiçbir davranışını görmedim ve duymadım.

 

Bilici’nin danışmanlığında ise görüşmelerimiz azalmış olsa da, ilişkimiz aynı çerçeve içinde devam etti.

 

O yüzden Şehrivan’da Ergin Sarı’yı ziyaretim sırasında meseleyi büyütmemelerini istedim.

 

Aynı şekilde Mustafa Bilici’yle de diyalogumuz gayet iyi.

 

Bilici’yi 2002’den bu yana tanıyorum.

 

O günden bugüne insanları kıracak dökecek bir hareketine şahit olmadım.

 

İl başkanlığı döneminde daha sık görüşüyorduk. Ama doğrusu milletvekilliğinin Bilici’yi insan ilişkileri açısından değiştirdiğini de görmedim.

 

Yani Bilici benim açımdan il başkanlığında neyse milletvekilliğinde de o.

 

Arkadaşlar arasında da Bilici’ye yönelik eleştiri “Daha iyi hizmet yapabilirler den” öteye geçmemiştir.

 

Hal böyleyken, “Erol’un adının karıştığı son olay da dahil, burada bir yanlış veya hata varsa, bana göre bunun sorumluluğu Erol’da değil danışmanlık yaptığı vekildedir” diye düşünüyorum.

 

Evet vekil benim için son derece saygın ve değerlidir. Bu böylede devam edecektir.

 

Ama bir gerçek var ki, anlatılanlar doğruysa eğer, Erol, ne Malik Ejder Arvas ne de Kayhan Türkmenoğlu döneminde böyle bir davranışta asla bulunmaz ya da bulunamazdı.

 

Demek ki burada iletişim anlamında iyi gitmeyen bir şeyler var.

 

Sonuçta milletvekili bu toplumun bir hizmetkarı. Eğer vekilin hizmetkarlık yaptığı topluma (yine anlatılanlardan yola çıkarak) danışmanı efendilik yapmaya kalkıyorsa burada ciddi bir sorun var demektir.

 

Bilici ve Baykara bu sorunu bir kez daha gözden geçirmelidirler.

 

Bu yazıyı hiç yazmak istemezdim ama insan mecbur bırakılınca elden bir şey gelmiyor.

 

Ayhan Yazlık’ın yazısına gelince, hiçbir vekilin benden korktuğu yok, korkmasına da gerek yok. Zaten uzun süredir AK Parti Van Milletvekili Burhan Kayatürk dışında vekillerle görüşmüşlüğüm de yok.

 

Kimliğime gelince Kars – Kağızman kökenliyim. İzmir Bornova’da doğup büyüdüm. 96’da Van YYÜ Meslek Yüksekokulu’nda Elektrik okudum. Okul sonlarına doğru Merkür TV’de çalışmaya başladım. 10 yıl süresince Merkür’de haber müdürlüğü yaptım. Bu sırada Van’dan evlendim. Merkür’den sonra vanaktif.com’u kurdum. VATBO’dan aldığım KOSGEB Girişimcilik Belgesi sayesinde de “ONY” adlı bir inşaat yapı malzemeleri şirketi kurdum.

 

Seninle de tanışıklığımız 2004 yerel seçimlerine dayanıyor. Karşıyaka’nın muhtar adayı idin. Bildiğim kadarıyla 10 aday arasında sonuncu geldin.

 

Yazında benim için “Bela” ifadesini kullanmışsın.

 

“Mikrop” olmaktansa “Bela”yı tercih ederim. 

Ayrıca benimle ilgili bir rahatsızlığın varsa, emniyete ihbar etmene gerek yok, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunursun, olup biter.