Çocukluğumun ilk anıları Van'dadır.

Önce Çaldıran Köyü (Şimdi kasaba) sonra il merkezi Van..

Yani rahatça bu türküyü söyleyenlerdenim..

"Vanlıyam men, şanlıyam

Kılıcı kanlıyam

Özüm sözüm hep birdir

Men bu yurda bağlıyam"

Birkaç yıl evvel gittiğimde aklım orda kaldı. Sonra Van'da doğan bacım Serpil'i alıp gene gittim. Sonra hep gitmek istedim ama olmadı bir türlü. İlk gittiğimde tanışmıştım, 100. Yıl Üniversitesi'nden Nuray Haytabaşı Hocamla..

"Bana yaz.. Bize yaz" dedim, "Bu güzellikleri anlatmakla bitmez Van'ı.."

Vanlıyam ya, abartıyorum sananlar olabilir..

Bence bu ülkenin en güzel, en yaşanacak turizm merkezi.. Çünkü Van en güzel..

Ben demiyorum. Bir el kızı çekti uzaydan Van Gölü'nü.. Uzaydan çekilen Dünya Güzellikleri Fotoğraf Yarışması'na katıldı ve açık ara "en güzel" seçildi Van Gölü..

Nuray Hocam biraz gecikti ama yazdı sonunda..

İşte uzaydan bakanlar için dünyanın en güzel yeri!.

Yani uzaydan birileri gelirse bir gün, "En güzel" diye seçip inecekleri yer VAN.. Benim Van'ım.. Nuray'ın Van'ı.. Bizim Van'ımız..

Buyurun, hem okuyun, hem de resimlere bakın!.

***

NASA'nın Uluslararası Uzay İstasyonu'nda görev yapan astronotları tarafından, son 20 yıl boyunca dünyanın farklı noktalarından çekilen milyonlarca görüntü arasından son 32'ye kalarak yarışan ve yüzde 94 oy oranıyla dünya güzeli seçilen Van Gölü'nden merhaba Hıncal Hocam...

Van Gölü'nün birincilik unvanını aldığı 13 Nisan 2021 tarihinden bu yana, Van'da yaşanan heyecan verici gelişmeleri paylaşmak için sabırsızlanıyorum doğrusu!

Öncelikle belirtmeliyim ki tescilli güzel olmak, Van ve çevresine inanılmaz bir dinamizm kazandırdı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinasyonunda, "Van Gölü Koruma ve Eylem Planı"nın tamamlandığının açıklanması ise tam anlamıyla büyük bir sürpriz!

Neden mi, çünkü Van, Van Gölü Koruma Kanunu'nun çıkarılması için topyekûn yıllarca uğraştı. Bu uğurda sarf edilen çabayı kelimelere sığdıramam. Bir şehir, sınırlandırılacağını bile bile, böyle bir talepte bulunabilir mi?

Van bulundu!

Peki, bu konu neden bu kadar önemli?

İyisi mi gelin, astronot Kate Rubins'in 2016'da uzaydan çektiği fotoğraf üzerinden, konuyu anlaşılır kılalım.

İlk bakışta, sonbahar döneminde Van Gölü'ne ulaşan su akıntılarının, göldeki soda ile oluşturduğu muhteşem bir görsel şölendi gördüğümüz. Elbette, su yüzünde görünen bu olsa da, derinliklerde de müthiş bir gizem vardı.

Şöyle ki, fotoğrafta Van Gölü'nün, "Erciş Körfezi" bölümü görüntülenmişti. Tesadüfe bakınız ki bu bölge, mucizevi Van balığının üreme döneminde, "Van Gölü'nün en kritik noktası!" Çünkü gölü besleyen bütün büyük akarsular bu bölgede. Haliyle 90 günlük üreme süresince; akarsulardan su değil, balığın çağladığına şahit olduğumuz olağanüstü bir nokta.

İnanılmaz gelebilir ama Van Gölü'ndeki 50 bin tona yakın balığın yüzde 80'i, üremek için bu zorlu rotayı kullanıyor.

"Yok artık" diyeceksiniz ama hayranlıkla izlediğimiz pembe flamingolar ve diğer göçmen kuşların da en önemli meskeni bu bölge.

Tabii bunda kolayca avladıkları kefallerin de rolü var.

Erciş Körfezi'nin bir başka özelliği ise derinliğinin çok az olması. Van Gölü'nde ortalama derinlik 171 metre, maksimum derinlik 461 metre iken, bu bölgenin derinliği sadece 18 ila 25 metre arasında değişiyor. Yani olası bir kirlenme veya kuraklık tehlikesinde, Van Gölü'nde muhtemelen ilk yok olacak ve akabinde de tüm ekosistemi altüst edecek bir öneme sahip!

Şimdi tekrar soruyorum sizlere: Van Gölü'nden uzaya yansıyan, tesadüfi bir görüntü müydü?

Yoksa "son bir şans" dedikleri şey miydi, yaşadığımız!

Gelelim güzel haberlere..

Dünyanın en büyük sodalı gölünü korumak adına, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kapsamlı bir analiz raporu yayınlandı.

Buna göre; Van Gölü'ndeki toplam kirliliğin yüzde 65'ini, tarım ve hayvancılık faaliyetleri ile düzensiz katı atık depolama oluşturuyor. Çok şaşırtıcı değil mi?

Geri kalan yüzde 35'ini ise evsel ve endüstriyel nitelikli atık sular... Bu bilgi ve rapordaki tüm detaylar sahiden hayati bir öneme sahip; çünkü sürecin doğru yönetilmesini sağlayacak!

İtiraf etmeliyim ki Van ilk kez 5 Haziran'da, Dünya Çevre Günü'nü tam anlamıyla kutladı!

Çünkü nihayet yapımı tamamlanan, Van İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi'nin açılışı yapıldı.

"Eskiden yok muydu?" diyeceksiniz, yoktu da denebilir aslında. Şöyle ki; şehirdeki günlük 105 bin metreküp atık suyun ancak yüzde 20'si arıtılabiliyor ve geri kalanı doğrudan göle akıtılıyorken, şimdi şehrin günlük atık su miktarının iki katını arıtabilecek kapasitede değerli bir tesis Van'a kazandırılmış oldu.

Bu arada, yenisinin açılışı yapılırken eski arıtma tesisinin yetersizliğinin yol açtığı kirlilik, dip çamuru temizleme yöntemiyle giderilmeye çalışılıyor. Bunun için 45 tonluk platform üzerine çıkarılan 17 metrelik paletli ekskavatörler kullanılıyor. Van Valisi Mehmet Emin Bilmez sürekli alanda. Van Gölü şantiye alanına dönüştürülmüş durumda; gördüğüm kadarıyla ekipler birkaç ayrı kıyı bölgesinde hafta sonu dahi çalışılıyor, ancak bu iş yıllarca sürebilir.

Van Büyükşehir Belediyesi, etkili sonuçlar alabileceği alternatif çalışmalar üretmeye çalışıyor ki, mutlaka maddi ve manevi desteklenmeli.

Van Gölü çevresinde bulunan 14 yerel yönetimin 8'inde atıksu arıtma tesisinin tamamlandığı bizzat Bakan Murat Kurum tarafından açıklandı. Tamamının iyileştirilip tam kapasite çalıştırılması ve devlet eliyle denetlenmesi ise dileğimiz.

Unutmadan, Van Gölü kıyıları için en büyük kirlilik kaynağı olduğu belirtilen hayvan barınaklarının tamamı boşaltılarak yıktırıldı.

Üstelik, dillendirilen sayı yaklaşık 300 civarında!

Uzun lafın kısası, Van Gölü'nde her şey kontrol altına alınmaya çalışılıyor.

Bu seferberlik hali, hiç bitmesin diliyorum.

***

2021 Dünya Güzeli seçilen Van Gölü sahillerinin, çok daha değerli bir payesi var!

Atatürk tarafından seçilmiş konum olmak! Büyük Önder'in, Cumhuriyet Türkiyesi'nde kuracağı ilk üniversite için belirlediği yer Van Gölü sahilleri. Bir kültür merkezine dönüştürmek istediği, Van kent projesiyle üstelik!

Atatürk'ün nerdeyse her detayı üzerinde çalıştığı hayali, ne yazık ki vefatı nedeniyle gerçekleştirilemedi.

Atatürk'ün hayalini bir vasiyet kabul eden Vanlılar ise; Ata tarafından seçilmiş olmanın verdiği güçle olsa gerek, bu konuda çok ciddi çaba sarf etti. Ta ki; Van Gölü sahiline, bir üniversitenin kurulmasını sağlayıncaya kadar.

1982 yılında Van'da Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin kurulması ile Van Gölü ve çevresi; tüm olağanüstü yönleriyle, Van halkı tarafından adeta yeniden keşfedilir. Van balığının içinde bulunduğu tehlike anlatılır mesela. Olay sadece avlanma yasağı getirmek değil, sürdürebilirliği destekleyecek halk kitleleri yaratmaktır çünkü.

Sonuç mu?.

"Eşinin kaçak avlanmasına engel olmak için balıkçı teknesini tezek yığınlarıyla kapatan köylü kadın ya da akarsu başında tıpkı asker abileri gibi nöbet tutan köylü çocuklar ve on yılı aşkın bir süredir balıkların göç zamanı düzenlenen kültür ve sanat festivali" derim.

Sonra, Van Gölü için alarm verir bilim insanı ve 30 yılı aşkın bir süredir de hiç susturmaz..

***

Van Gölü için dönüm noktası olan 1 Haziran 2021 tarihinde etkinlikler, 60 bilim insanının katılımıyla düzenlenen Van Gölü Sempozyumu ile başlatıldı.

Amaç; Van Gölü ile ilgili bilimsel verilere dayanan bir bilgi havuzu oluşturmaktı ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi belki bin kez anlattığı gerçekleri bin birinci kez anlatmanın gururunu yaşadı, üstelik Vanlı Rektör Prof. Dr.

Hamdullah Şevli koordinatörlüğünde...

Sempozyuma protokol katılımı muazzamdı.

Çevre ve Şehircilik Bakanı'mız, beraberindeki üst düzey yöneticiler, proje paydaşları, milletvekilleri ve dahası... Ama her şeyden öte tüm dikkatler haliyle onur konuğu olarak davet edilen First Lady'miz Emine Erdoğan'da idi.

Etkinliklerde, pandemiye yönelik tüm önlemler alındı. Öyle ki, metrekareye düşen kişi hesaplamasına varıncaya kadar! Bu nedenle halk katılımı oldukça sınırlı tutuldu. Ya serbest bırakılsaydı diye düşünmeden edemedim doğrusu..

Van kahvaltısını Guinness Rekorlar Kitabı'na sokmak amacıyla Vanlıların sadece bir çağrı ile sıradan bir sabahı festivale dönüştürdüğünü, üstelik 51 bin 793 kişi ile dünyanın en kalabalık sofrasını kurarak, önemli bir rekora imza attığını nasıl unutabiliriz ki!

Olmaz demeyin.. Van'ın çok ciddi kırmızı çizgileri var, bunlar: Van peyniri, Van balığı, Van kedisi, Van kahvaltısı kültürü ve nerdeyse kutsal alan saydığı Van Gölü...

Etkinlik programında "Tekne turu" olarak duyurulan kısım belli ki, "Van Gölü şerefine" bir etkinlikten diğerine geçerken karayoluna alternatif olarak, bir hoş seda yaratmak amacıyla tercih edilmişti.

Kurum amirleri, basın mensupları, ilgili tüm kuruluşlar kendileri için ayrılan teknelere yerleştirildi ve dümenler Edremit ilçesi iskelesine doğru kırıldı.

Teknelerden birine ise Van Valisi Mehmet Emin Bilmez ve eşi Meral Bilmez tarafından öncelikle Emine Erdoğan, beraberinde Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve ekibi, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Orhan, Bitlis Valisi Oktay Çağatay ile Van ve Bitlis illerinden milletvekilleri ve Deniz Temiz Derneği Yönetim Kurulu Başkanı davet edilir. Dikkatinizi çekti mi, Van Gölü Havzası'ndan sorumlu veya söz sahibi üst düzey?

Tekne yol almaya başladığında ise Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş tarafından Van Gölü odaklı eşsiz bir sunum başlatılır.

Eşsiz dedim, çünkü sunumun içeriğini biliyorum..

Düşünsenize, dünyanın en büyük sodalı gölünün üzerinde ilerliyorsunuz. Göl suyunun bileşimindeki tuz oranı nedeniyle yaşam olasılığı son derece düşük! Hal böyleyken Van Gölü'nde, tüm hesapları altüst eden mucizevi balıkların; ters akıntıya karşı kilometrelerce yüzebilmelerini, hatta tonlarca ağırlıktaki suların arasından sıyrılarak, metrelerce uçabilmelerini mümkün kılan özelliklerini keşfediyorsunuz.

Van balığının akıllara sığmayan bu yaşam döngüsünde, en kritik süreci olan üreme döneminde;

Van Gölü'nden doğdukları akarsulara doğru, bir anda ve hep birlikte üstelik canları pahasına çıktıkları yolculukta; günlerce beslenmeden verdikleri amansız mücadeleyi, hayretler içinde soluksuz izliyorsunuz.

Sonra gölün derinliklerinde, kayıp bir batık kent görünümünde olan, 30-40 metrelik dünyanın en büyük mercan kayalıklarının üzerinden geçtiğinizi fark ediyor, haliyle heyecanlanıyorsunuz.

Kalp atışlarınıza yetişemediğiniz bu dakikalarda, turkuvaz renkli derinliklerin kulaklarınıza efsaneler fısıldayan efsunlu bir göle dönüştüğüne şaşırmamalısınız elbette!

Teknede de benzer anların yaşandığını tahmin edersiniz sanırım. Tüm konuklar bu olağanüstü ayrıntılara dikkat kesilmişken, bir an katılımcılardan bir ses; Emine Hanım ve beraberindekileri Van Gölü'nün güzelliklerini seyre davet ediyor. Emine Hanım ise notlarını işaret ederek "Asıl Van Gölü burada!" diyor..

Üstelik, Van Gölü şahitliğinde.. Başından beri özlemle duymak istediğimiz cevap buydu doğrusu, Van Gölü'nün gerçekten, derinden ve yükseklerden hissedilmesi..

Bilim çevrelerince, Van Gölü suyunun, koronavirüs tedavisinde etkili olduğu bilgisinin duyurulması üzerine; tüm gözler, büyük bir umutla Van Gölü'ne çevrildi.

Halk arasında; özellikle ağır seyreden nezle, grip gibi hastalıklarda, göl suyunun buruna çekilerek temizlenme, aslında yüzyıllardır yaygın olarak kullanılan bir yöntem.

Haberin gündeme bomba gibi oturması ve Van Gölü suyu üzerinde uzun bir süredir deneylerin yapıldığının açıklanmasıyla Van'da duyduğum ilk yaygın tepki "Van Gölü'ndeki çekilmenin sebebi anlaşıldı!" şakası oldu.

Anlayacağınız bilgi kesinlikle şaşırtmadı.

Aksine Van Gölü'nün bir şifa kaynağı olduğuna inanılıyor ve yararlanılıyor.. Özellikle de cilt hastalıklarında.

Üstelik bu konuda Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin çok önemli bulguları var.

Nuray HAYTABAŞI

***

ABBAS!..

Pandemi başlayalı beri Abbas evde.. Yazıları evden yazdık ama, bayramlaşma yapamadık. Şimdi az biraz gevşedi ya yasaklar. Üç aşımız, yedi bin antikorumuz var ya.. En büyük Uluç'un elini öpme ve gecikmiş bayramlığımızı alma zamanı geldi. Yani Abbas yolcu.. Yani Hıncal'ın yeri iki gün kapalı.. Salı, çarşamba kepenkler inik.. Perşembe buluşacağız. Hamit Altıntop ve onun bulduğu Alman Hocamıza iki çift lafımızı da o gün edeceğiz, inşallah!..

Editör: TE Bilisim