ŞEHRİVAN HABER: ERDAL ERBAŞ - Kuruluşu 80’li yıllara dayanan Türkiye’nin önemli Sivil Hukuk kuruluşlarından olan HUDER, Van’da bir grup vizyoner ve aktif hukukçu tarafından yeniden güçlendi.

 

Uzun bir süre pasif olarak duran Hukuki Araştırmalar Derneği 76 ilde temsilciliği bulunan derneğin bundan sonra Van’da özellikle sivil toplum konularında daha aktif olması için kolları sıvadı. Van il temsilciliğine Av. Çağatay Akyol’un geldiği HUDER, kentin ve ülkenin önemli meselelerinde söz sahibi olma ve ses yükseltme konusunda da kararlı.

 

Türkiye’nin önemli Hukuk Derneklerinden birisi olan HUDER, uzun süre sonra Van’da yeniden aktif olmak için kulları sıvadı. Av. Çağatay Akyol’un öncülüğünde harekete geçen HUDER’in yeni dönem vizyonu ile ilgili Akyol’dan önemli değerlendirmeler geldi.

 

HUDER NEDİR? NELER YAPIYOR?

İlk olarak HUDER ile ilgili olarak bazı bilgiler veren Akyol, derneğin bundan sonraki yol haritası ile ilgili de bilgiler paylaştı: “Kısa adı HUDER olan Hukuki Araştırmalar Derneği, 1988 yılında kurulmuş olup, bugün Türkiye genelinde 24 şube, 51 temsilciliği ile 76 ilde teşkilatlanması bulunan, Türkiye’nin en köklü ve en yüksek üyeye sahip sivil hukuk kuruluşudur. Daha evvel, Van’da pasif bir şekilde bulunan temsilciliğimizi yeniden aktif hale getirmiş olmanın heyecanını yaşıyoruz. İlimizde hukuk alanındaki sivil toplum faaliyeti eksikliğini gidermek için, HUDER olarak inisiyatif alarak, Van’ın ve dolayısıyla ülkemizin bu alanda gelişimine katkı sunmayı hedefliyoruz. Derneğimizi diğer şehirlerde olduğu gibi, Van’da da hak ettiği güçlü konuma getireceğiz.”

 

VİCDAN VE SORUMLULUK BİLİNCİ KIRMIZI ÇİZGİMİZ… 

Akyol, dernekleri ve misyonları ile ilgili bilgilerini paylaşırken, konu ile ilgili olarak ayrıca: “HUDER olarak temel referansımız, köklü medeniyet değerlerimizdir. Toplumsal meselelere, evrensel medeniyet değerlerimiz ışığında, insani ve vicdani bir bakış açısıyla bakmak ve ihtimam ahlakıyla, sorumluluk bilinciyle yaklaşmak zorundayız. Zorundayız çünkü bu zorunluluk hukukçu kimliğimizin ötesinde, Müslüman olmanın bir gerekliliğidir. Zira, her şeyden evvel inancımız, Müslümana toplumsal yaşayış içerisinde, hakem ve şahit olma rolünü yüklemiştir. Bu nedenle, Müslüman yaşadığı çağın hakemi ve tanığıdır ve Müslüman kendi rağmına bile olsa, adaleti ayakta tutmakla mükelleftir. Derneğimiz bu sorumluluk bilinciyle düşünen  hareket eden tüm avukat, hakim ve savcı meslektaşlarımıza açıktır.”

 

MAALESEF VAN’DA SAHİPLENME GELİŞMEMİŞ

Van’ın durumu ile ilgili değerlendirmeler yapan Akyol: “Van özelinde bugüne kadar hukuk alanında bu yönde bütünlüklü bir sahiplenme maalesef gelişmemiştir. Van gibi kadim bir kültüre sahip, bölgesinde çekim merkezi olan bir şehrin hukuk alanında pasif bir konumda bulunuyor olması kabul edilemezdir. Van’daki bu edilgen durumun, “ben merkezci” anlayışın bir tezahürü olduğunu düşünüyoruz. Bu şehrin hak ettiği noktaya ulaşabilmesi için, ben merkezci anlayışın kırılması gerekiyor. Benlik kavgası gütmeden, elele vererek, şehrimizi, ülkemizi daha ileriye taşımalıyız. Yapacak çok işimiz var, kısır çekişmelerle kaybedecek vaktimiz yok. “Birbirimize tutundukça bıçakların ağzı kapanacak” diyor değerli mütefekkir Nuri Pakdil. Biz, birbirimize kenetlendikçe diri olacağız. Bu düşüncede olan avukat, hakim ve savcı meslektaşlarımızla birlikte, bu alandaki eksikliği gidermek için gayret sarfedeceğiz. Seminerler, söyleşiler, eğitim faaliyetleri düzenleyerek, meslektaşlarımızın mesleki gelişimine katkı sağlayacak ve meslektaşlarımız arasındaki birlik beraberlik ve dayanışmayı sağlamaya çalışacağız. Dedi.

 

HUKUKÇULARIN ROLÜ ÖNEMLİ

Son dönemlerde yaşanan olaylar, İslam coğrafyasının durumu gibi konulara da değinen Akyol, bu gelişmeleri şu şekilde yorumladı. “İslam coğrafyasının içinde bulunduğu durum ve son dönemde ülkemiz ve bölgemiz özelinde yaşanan gelişmelere baktığımızda, çok hassas bir dönemi yaşadığımız açıkça görülüyor. Tarihsel kırılmaların yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. ABD, Kudüs’ün tarihsel ve dinsel konumunu ters yüz ederek, uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletlerin kararlarına aykırı bir şekilde, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı aldı. Bu karar, Haçlı seferlerinden bu yana, islam dünyasına karşı yapılmış en açık meydan okumadır. Bu karar, tarih sahnesine yeni Selahaddinlerin çıkması gerekliliğini, bir kez daha kaçınılmaz bir zorunluluk olarak önümüze koymaktadır. Bunun için çok çalışmamız gerekiyor. Bir taraftan islam coğrafyasında yaratılan parçalanmışlıkla, değerlerimiz tahrip edilip, kutsallarımız elimizden alınmaya, ortadan kaldırılmaya çalışılırken, diğer taraftan, eş güdümlü olarak, Türkiye’ye dönük ciddi saldırılar geliştirilmektedir.”

 

TÜRKİYE ETKİSİZLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR!

“ABD’nin son dönemde Türkiye’ye yönelik Fetö meselesi, vize krizi, Halkbank davası gibi konularda takındığı tutum ile Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması kararını birbirinden bağımsız olarak okuyamayız. Türkiye, bölgesinde olan bitene el kaldıran, ses yükselten, batının hesaplarını bozabilecek güçlü bir aktör. Bu nedenle, kendi içine kapatılarak, sindirilmek, etkisizleştirilmek isteniyor. ABD’de görülen Halkbank davası, ulusal planda başarısızlıkla sonuçlanan 17/25 Aralık senaryosunun uluslararası planda sahnelenişidir. Bu davalarla amaçlanan hedef, Türkiye’yi yönetilemez hale getirip, çökertmektedir. Türkiye üzerinde plan kurmaya çalışan güç odakları, uluslararası yargı tezgahlarıyla ülkemize istikamet belirlemeye çalışmaktadırlar. İçeride milletin engin feraseti karşısında habis emellerine ulaşamayan bir takım şer odakları, bu kez, uluslararası alanda yargı, finans, medya boyutu ile Türkiye’yi kuşatma altına almaya çalışmaktadırlar. Bilinmelidir ki; Türkiye, Conilerin ve onların kuyrukçusu fetöcülerin kurduğu yargı tezgahlarıyla istikamet biçilecek bir ülke değildir.”

 

HUKUKÇULARIN ROLÜ ÖNEMLİ!

Akyol, son olarak da dernek ile ilgili olarak: “Bakın, Türkiye’ye dönük tüm planlarda, yargının kullanışlı bir politik aparata dönüştürüldüğünü, araçsallaştırıldığını görüyoruz. Neredeyse bütün politik planlar, yargı üzerinden tahkim ediliyor. Bu noktada, hukukçuların üstleneceği rol çok önemli. Bu nedenle, bizler, hukukçular olarak, uyanık bir şuurla, bu tarihsel sorumluluğu, yerli ve milli bir bilince taşımalıyız. Tarihsel hafızamızla, kendi medeniyet değerlerimizden süzülen kavramlarımızla, hukuk müktesabatımızı güçlendirmemiz gerekmektedir. Bu vesile ile, bize bu imkanı tanıdığınız için, sizlere teşekkür ediyoruz. Hukuki Araştırmalar Derneği Van Temsilciliğimizin şehrimize, ülkemize, milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyoruz.” Dedi.

Editör: TE Bilisim