1936 yılında İş Kanunumuza giren kıdem tazminatını uzun bir süreden beri tartışıyoruz.

Önce işçinin bir yıl çalışmasına karşın 15 gün olan kıdem tazminatı tutarı 30 güne çıkarıldı. 1936 tarihli 3006 sayılı İş Kanunundaki “Bilumum işçiler hakkındaki fesihlerde, beş seneden fazla olan her bir tam iş senesi için ayrıca on beş günlük ücret tutarında tazminat dahi verilir” düzenlemesinde 1950 yılında değişiklik yapılarak kıdem tazminatı almak için gerekli görülen süre 5 yıldan 3 yıla düşürülmüş, 1975 yılında yapılan değişiklikle kıdem tazminatı için gerekli olan çalışma süresi bir yıla indirilirken, her yıl için 15 günlük ücret olan tutar da 30 güne çıkarılmıştır.

Uzun yıllardır tartışılan kıdem tazminatı fonu tartışmaları kamuoyu gündemini meşgul ediyor. Yeniden gündeme gelen kıdem tazminatında işçilerin en çok merak ettiği soru, kıdem tazminatının kaldırılıp kaldırılmayacağıdır.

Öncelikle belirtelim ki, ‘Kıdem Tazminatı Fonu’ tasarısı ile kıdem tazminatı kaldırılmıyor, sadece yeni bir düzenleme yapılması ve ödenme şeklinin değiştirilmesi düşünülüyor. Esasen işçi, emekçi, çalışanlar açısından birçok olumlu düzenlemeye imza atan AK Parti hükümetleri döneminde kıdem tazminatının kaldırılması da söz konusu olmaz. Kıdem tazminatında eski haklar aynen korunmakta ve sadece yeni dönemde kıdem tazminatının işçinin bireysel kıdem tazminatı hesabına yatırılarak güvenceye alınması düşünülmektedir.

Kıdem tazminatı, 1475 sayılı kanunda gösterilen fesih hallerinde en az bir yıllık çalışması olan işçiye veya işçinin vefat etmesi halinde de bu işçinin hak sahiplerine işveren tarafından ödenmesi gereken paradır.

Kıdem tazminatı, işçinin işyerine ve işverene bağlılığının, iş sözleşmesi ile üstlendiği sorumluluğunu iyi niyetli şekilde ve layıkıyla yerine getirmesinin bir sonucu olup, aynı işyerinde veya aynı işverenin işyerlerinde bir yılını dolduran işçinin belli koşullarla işten ayrılması halinde doğmaktadır. Bir yıldan az çalışanlar, istifa edenler, iş değiştirenler kıdem tazminatı hakkından faydalanamamaktadır.

Kıdem tazminatı, şüphesiz işçi ve işveren arasında en fazla tartışılan konulardan birisidir. İş mahkemeleri üzerindeki yükün yaklaşık yüzde 75’inde kıdem tazminatı bulunmaktadır. Dolayısıyla kıdem tazminatı fonu kurulduğunda hem iş mahkemelerinin yükü azalacak, hem de işçilerin işe iade ve diğer alacak davaları kısa zamanda sonuçlanacaktır.

Kıdem tazminatında işçi ve işveren açısından önemli avantaj ve dezavantajlar var. Bunları perşembe günü ayrıntılı olarak ele alacağız.

Yabancı işçilerde çalışma izni
Uluslararası firmaların ülkemize yatırımlarıyla yabancı çalışanlarda artış görünmektedir. Bunun en önemli nedenlerinden birisinin ülkemizin yabancı sermaye açısından Türkiye’nin ciddi yatırım yapılan bir ülke haline gelmesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz.

Bu çerçevede de yabancı çalışma izinlerinde yaşanan sorunların çözümü Bakanlık tarafından hızlı bir şekilde yapılarak yabancı yatırımcının önü açılmaktadır.

Ancak uygulamada çalışma izinleri, konusunun yeterince bilinmemesinden dolayı işletmelerin bazı sorunlar yaşadığını görüyoruz. İşte bu sebeple mevzuat ve uygulama yönünden esaslarını açık bir şekilde ortaya bir kaynak esere ihtiyaç vardı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Baş Müfettişi Arif Temir tarafından güncel ve doğru bilgileri içeren bir kitap yayınlandı.

Her ülke yabancı çalıştırma konusunda çeşitli kriterler getirmektedir. Ülkemizde yabancının çalıştırılabilmesi için yabancı çalıştıracak işverenlerin ve yabancıların uymaları gereken bazı kurallar var. Yabancının izin başvurusu, izin süreci, izin alınan yabancını için yapılması gereken işlemler, kaçak yabancı çalıştıranlara uygulanacak ceza ve masrafların tahsil ve daha birçok konu yabancı işçi çalıştıranlar yönünden önem arz ediyor.

Birçok konunun yer aldığı Türkiye’de Yabancıların Çalışma İzinleri Kitabı ÇSGB İş Baş Müfettişi Arif Temir tarafından yazılarak Yaklaşım Yayınları’ndan yayımlandı.

Editör: TE Bilisim