Van depreminden sonra yapılan yüzlerce güzel işten birisi olan ‘Türkülerimiz Van İçin Tek Yürek” konserinde Yılmaz Erdoğan Van için yazdığı ‘Maceradır’ şiirini şöyle okumuştu:

 

Ülkeme aşk mektubudur

Her yaban neylersin ki yavan

Edirne ötesi sabah kahvaltıda

Biz de onun çay altıdır esası

Ezine beyazı ve Gemlik siyahı

Olmadan olmaz

Bir de otlu peynir çıkarırsanız

Sizden tatlısı bulunmaz

Yurdum sevmek maceradır

Öyle güzeldir ki çünkü

Onu sevmek marifet bile sayılmaz

Ankara keskinin Bozkırında

Isırırken tenini

gecenin süt dişleri

Ya da deki "Eyvah", de ki "Havar"

Erciş'te, bir göçükte çocuk

İstihkakından karılmış

Bir beton muammasının altında

Herkesten "Orda kimse var mı?" kadar uzakta

Misafir nefeslerle umut sayıklarken

Yurdum sevmek maceradır...

Ya da büyük kalpli isimsiz bir kurtarıcı

Bir serdengeçtinin kuvvetli eli,

sıkısından kavrayınca seni

Bir bebek gibi gülümseyince

kurtaranın yer yüzü

Yurdum sevmek maceradır...

Yaralarına deyince çok uzaktan

tanımadığın bir dostun merhemi

Göz pınarlarına taşınca memleket ve

merhamet kelimeleri

Yurdum sevmek maceradır...

Maceradır çünkü sevmek esasen

dilsiz Gönderenin adresi yok bu aşk

mektubu Bu darb-ı mesel

Bu cürmü masal

Sensiz olmaz, sensiz olmasın

Sensiz olacaksa, olmasın...

 

***

 

Bizim buralarda bir söz vardır. Van’a yüreği ‘buruk’ gelen herkese söylenir:

“Van’a bir gelen ağlar bir de giden ağlar...”

Öylesine falan söylenmemiştir! Çok gerçektir. Hatta tecrübe ile sabittir. Van’a gelen herkesin ‘bizzatihi’ tecrübe edip ‘ağlayarak’ gittiği sıkça görülmüştür.

Devlet adamları, bürokratlar, yöneticiler için durum daha farklıdır tabi.

Onlar için ‘sevmek’ten daha çok ‘hizmet edebilmek’, ‘başarı’ ile kentten ayrılmak esastır. Hele de en büyük sorunu ‘terör’ olan bu güzelim kentte ‘huzuru’ sağlayabilmek en önemli işlerden birisidir.

 

***

 

Tam da bu noktada şöyle geçmişte Van’da görev yapmış bir kaç Vali’yi hatırlamak gerekirse...

 

Vali Münir Karaloğlu: 2009’da geldi. Çözüm sürecinin rahatlığını, huzurunu değerlendirdi. Kente kültür, turizm gibi konularda büyük işler yaptı. Fakat 2011 depremi gibi büyük bir afet Valiliğini üstlendi. Van’ı yerle bir eden o depremin yükü ile uğraşmak zordu. Buna rağmen Cumhurbaşkanı’nın ‘mükafat’ dediği atama ile Bursa’ya gitti.  Sonra Antalya’...

 

Vali Aydın Nezih Doğan: Daha depremin sıkıntılarının devam ettiği, Van’ın enkazını kaldırmak ile uğraştığı 2013 yılında Van’a geldi. Depremin acılarını silmek, yeniden yapılanan Van’ın idaresini sağlamakla birlikte sürecin bozulduğu 6-8 Ekim olayları gibi büyük olayların yaşandığı sürecin Valisi oldu. Çatışmalı süreç, terör saldırıları altında kentte Valilik yapma mücadelesi verdi. 2015 yılında Merkeze çekilen Valilerden biri oldu.

 

Vali İbrahim Taşyapan: Kentin barış ve huzur ortamına en çok ihtiyaç duyduğu dönemde Van’a atandı. 2015 yılında Van’a atanan Taşyapan bölgenin çok ağır bir süreç yaşadığı süreçte Van Valiliği’ni üstlendi. Terör olayları ile mücadele ederken bir taraftan da 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinin yaşandığı, gergin süreçlerin idaresini yapmak zorundaydı. Referandum ile birlikte 3 seçim geçirdi. Üstelik KHK’lar ile görevden alınan büyükşehir belediye başkanı yerine vekaleten atandı. Hem Valilik hem Belediye Başkanlığı yapma tecrübesini yaşayan ilk isimlerden oldu.

 

Van’da görev yaparken suikast girişiminde bulunan Hikmet Tan’ların yaşadıklarını ve diğer isimlerin zorlu tecrübelerine girmiyorum bile...

 

***

 

Amaç göz korkutmak değil. Kaderimiz. Zor bir coğrafyada, zor bir kentte yaşıyoruz.

Zengin bir geçmişi olan Urartu’lardan miras kalan bir kentte, büyük medeniyetlere beşiklik etmiş bir medeniyetin olduğu topraklarda, Van Gölü gibi büyük bir zenginliği olan, tarihi ve kültürel zenginliği fazla olan bir kentte yaşıyoruz.

Artılarımızın eksilerimizden kat be kat olduğu bir kentte bunca zenginliğe rağmen yıllar boyunca bitmeyen ‘terör’ün dezavantajını her alanda yaşıyoruz.

Fakat her şeye rağmen Doğu’nun Paris’iyiz.

 

***

 

Son yıllarda zor süreçler yaşayan Van’da şimdi bir kez daha yeni bir yöneticiye ‘hoşgeldin’ ediyoruz. Vali Murat Zorluoğlu...

Haftalardır konuşuluyor. Önemseniyor. İlgiyle takip ediliyor.

Hem Vali hem belediye başkanı olarak görev yapacak olması yükü ve beklentileri ikiye katlıyor.

Çünkü...

Hükümetin başlattığı şu yeni dönemde son bir kaç dönemini bir çok anlamda ‘mahrum’ geçiren kentte ondan çok şey bekleniyor.

Hani göreve başlar başlamaz “Ben Karadenizliyim, yavaş hareket etmesini sevmem.” Dedi ya Sayın Valimiz... Tam da Van’ın beklediği bir açıklamaydı bu...

 

***

 

Çünkü…

-Van hem çatışmalı ve huzurun bozulduğu dönemde çok önemli işlerden uzak kaldı.

-Yerel yönetimler konusunda iki dönemini kaybetti. Kendi ayarında olan, hatta potansiyeli Van’da olan birçok ilin hizmet anlamında çeyreğini bile alamadı.

-Siyaseti avantaja çeviremedi. Siyasilerden çok çekti…

Yani bir türlü olmadı...

Fakat bu yeni süreçte... Hem kentin, hem yerelin tek elden yönetildiği bir süreçte biriken işlerine çözüm istiyor.

İşte bu yönüyle Sayın Vali Zorluoğlu’nun gelir gelmez, “Dersini çalışmış da gelmiş” yorumlarına neden olan Çevre Yolu, Atık Tesisleri, Yeni Şehir Stadyumu, OSB Lojistik Üssü gibi konuları hemen ortaya koyup ‘brifing’ beklemeden “Tamamlayacağız” şeklinde ortaya koyması bile büyük ‘heyecan’ yarattı.

Onu da geçin, haftalarca gündemde tutmaya çalıştığımız, bir çoğunun ‘ütopik’ olarak yorumladığı Hafif Raylı Sistem bile ilk basın toplantısında telaffuz edildi.

Bu Büyükşehir Belediyesi’ni de yönetecek bir ismin, klasik ‘asfalt, yol, su’ üçleminin dışına çıkıp cesurca dile getirdiği önemli bir konudur.

“Devlette devamlılık esastır” sözüne rağmen her gelen ismin farklı bakış açısı ile farklı yönetilmesinden de kaybeden kentin ‘temel’ sorunlarına hakim bir şekilde başlayan ve ‘tam üstüne’ bastın diyeceğimiz bir giriş yapması muazzamdı.

 

***

 

Hep derim. Biz duygusal, hemen heyecanlanan, çabuk seven, çabuk bağlanan ve beklentileri aslında çok ‘yüksek’ değil, esasen ‘mütevazi’ olan bir kentiniz.

Küçük dokunuşlarla bu kentin duasını almak kolaydır.

Çözülmeyi bekleyen bir elin parmakları kadar önemli konular çözülürse yeni Van Valisi ‘büyük’ işler başarmış olacak.

 

***

 

Sayın Zorluoğlu sadece Valilik geçmişi yok.

Mahalli İdareler’i biliyor, Çevre ve Şehircilik’i biliyor, Avrupa Birliği’ne fazlasıyla hakim.

Kendisinin de dediği gibi yerele de fazlasıyla yakın bir isim.

Daha ne olsun ki?

İşte Van hem Valilik hem belediye başkanlığı anlamında Sayın Zorluoğlu’nun un, helva, şeker’i bir araya getirip mükemmel helva yapması için hazır bir kent.

 

***

 

Sayın Zorluoğlu’nun önündeki reçete de hazır.

Peki, neler yapılması lazım?

Acil olan ne varsa zaten ilk günkü konuşmada aynen şu şekilde paylaşılmıştı:

 

-Van Çevre Yolu,

-OSB Lojistik Üssü,

-Yeni Şehir Stadyumu,

-Atıksu Arıtma Tesisi,

-Kent İçi Ulaşım Mastır Palanı ve Hafif Raylı Sistem,

-Mevcut Katı Atık Tesisinin Rehabilitasyonu ve Yeni Katı Atık Tesisi Yapımı,

-Yeni Hükümet Konakları ve Emniyet Hizmet Binaları Yapımı,

-Cazibe Merkezi Programı Kapsamında Başlayacak Yeni Yatırımlar,

-İl merkez ve ilçelerimizin yol, kanalizasyon vb. alt yapı eksiklikleri

gibi çalışmaları başlatmak ve başlamış olanları da süratle tamamlamak.

 

***

 

İlk etapta söylenecek ne varsa söylenmiş.

Geriye kalanları, biz dilimiz döndüğünce Sayın Vali de uygun gördüğünce konuşmaya, paylaşmaya devam edelim.

Yeter ki, kente katkı sunsun.

Başa dönmek gerekirse... Maceradır Van’ı sevmek, yönetmek.

Van’sız olmaz, Van’sız da olmasın!