Van kuraklık’ta İstanbul’u solladı!

MERAL YILDIZ – ORHAN SAĞLAM / ŞEHRİVAN ÖZEL

Küresel iklim değişikliği, kuraklık, susuzluk gibi konuların gündemden düşmediği son birkaç haftada herkes İstanbul’a gözleri çevirmişken, Meteoroloji Genel Müdürlüğü yayınladığı haritayla Van ve bölge illerinin daha vahim bir durumda olduğunu ortaya koydu. Barajlarında su kalmayan İstanbul’da içme suyu tartışmaları sürerken Van’daki kuraklığın Marmara’dan çok daha fazla olduğu, gölün çekilmeye başlamasının ciddi boyutlarda olduğu görüldü!

VAN KURAKLIK HARİTASINDA EN KİRİTİK BÖLGEDE!

Son haftalarda herkesin Marmara bölgesi özelde de İstanbul’daki kuraklığı konuştuğu süreçte. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün geçtiğimiz günlerde çıkardığı ‘Türkiye’nin kuraklık haritasını’ şaşkınlık yarattı. Son birkaç yıllık kuraklık haritasını paylaşarak Türkiye’de kuraklığın geldiği boyutu gözler önüne seren Meteoroloji’nin haritasında Doğu Anadolu Bölgesi’nin 1 yıl içindeki büyük değişimi gözlerden şaşmadı. Özellikle de Van’ın 2018 ve 2019 yıllarında tamamen beyaz (normal civarı) renk göründüğü haritalarda, bu yılın Kasım-Aralık yılındaki görünüm siyah (olağanüstü kuraklık) renge döndü. 12 ve 24 aylık değişimlerin verildiği haritada kuraklık haritanın adeta siyah ile beyaz gibi zıt bir şekle büründüğü gözlenirken Van’ın içinde bulunduğu durum kentin ciddi bir kuraklık ile karşı karşıya olduğunu ortaya koydu. O açıklama sonrası gözler uzmanların yapacağı değerlendirmelere çevrilirken Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ndeki bilim insanları kentteki kuraklık haritasını ve mevcut durumu Şehrivan aracılığı ile paylaştı. O isimler Van’ın bu haritaya rağmen diğer bölgelere oranla su kuraklığın fazla hissedilmediği bir kent olduğunu fakat Van’ın bundan sonraki yıllarda bu sürece alışıp suları daha dikkatli ve verimli kullanması gerektiği vurgusu yaptılar.

DOĞU’DA OLAĞANÜSTÜ KURAKLIK VAR!

Küresel iklim değişikliği ve hava şartlarına bağlı olarak seviyesi belirli periyotlarda değişen Van Gölü'nde, son yıllarda önemli oranda su kaybı yaşanıyor. Türkiye'nin en büyük gölü olan ve bölge halkı tarafından “deniz” olarak adlandırılan Van Gölü'nün kıyı kesimlerinde küresel ısınma nedeniyle yaşanan çekilme dikkati çekiyor. Van Gölünde son zamanların en büyük su kaybının yaşandığı kayıtlara geçerken, Mart ve kasım ayları arasında Türkiye’de kuraklığın korkunç boyutu, haritalarla gözler önüne serildi. Van’daki kuraklık ise “olağanüstü kuraklık” olarak kayıtlara geçti. Son dönemlerde ardı ardına gelen gölün çekilmesi ile ilgili haberler, onlarca, yüzlerce yıl sonra ortaya çıkan yapılar, batık tekne görüntülerinin gösterdiği o kuraklık son yayınlanan harita ile de resmen tescillenmiş oldu.

METEOROLİJİNİN HARİTASI ŞOK ETTİ!

Özellikle son aylarda Van Gölünün çekilmesi sonucu onlarca tarihi yapının ortaya çıktığı bölgede asıl gerçek Meteoroloji Genel Müdürlüğünün yayımladığı Türkiye kuraklık haritası sonrası ortaya çıktı. Van Gölünde son zamanların en büyük su kaybının yaşandığı kayıtlara geçerken, Mart ve kasım ayları arasında Türkiye’de kuraklığın korkunç boyutu, haritalarla gözler önüne serildi Geçtiğimiz yıllarda normal, bu yıl Mart ayında “orta kuraklık” boyutunda olan Doğu Anadolu Bölgesi’nin kasım ayında siyaha “olağanüstü kurak”lığa dönüştüğü dikkatlerden kaçmadı. Van olağanüstü kuraklık anlamına gelen siyah renge boyanırken tedirginlik yaratan bu durumu Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim üyeleri Mustafa Akkuş ve Halil Zorer Şehrivan aracılığı ile yorumladı.

SARI: SU KAYNAKLARI AZALIYOR, GÖL ÇEKİLİYOR!

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğr. Görevlisi Mustafa Akkuş Şehrivan Gazetesine verdiği demecinde, “Küresel iklim değişimi ile birlikte artık dünya genelinde su kaynaklı azalıyor. İnsanoğlunun daha kurak sezonların beklediği bir dönen içerisine girmektedir. Bu değişimle birlikte artık eskiye oranla büyük kış aylarının yerini kısa kış ayları aldı. Uzun ve yağışın bol geçtiği kışların ardından daha uzun ve kurak yaz ayları başladı. Kış aylarında yoğun kar yağışlarında oluşan büyük kar kütlelerini oluşuyordu. Ve bu kar kütleleri yaz aylarında su kaynaklarını besliyordu. Ancak yağışta azalma olunca da kuraklıkta kaçınılmaz oldu. Uzun ve kurak yaz ayları haliyle su kaynaklarında azalma ve özellikle Van Gölünün suyunun çekilmesine sebep oluyor.” Dedi.

O HARİTALAR UZMANLARI DA KORKUTTU!

Akkuş açıklamasının devamında şunları söyledi: “Eskiye oranla kar yığınlarından artık bahsetmek mümkün değil. Yağış miktarı yağış olarak akarsulara karışıyor su kaynaklarını besliyor. Ancak yağışlarda azalma olunca da kuraklıkta kaçınılmaz oluyor. Meteoroloji genel Müdürlüğü yayımladığı haritalara göre kuraklığın başladığını gösteriyor. Ve bu haritalar bizi korkutmadı değil. Bu durum bizi üzdü. Susuzluk hepimizi tedirgin ediyor. Ancak şöyle bir gerçek var o da küresel iklim değişimin bizim bölgemizde çok fazla hissedilmiyor olması. Daha uzun vadeli verilere bakmamız gerekiyor. 9 aylık değil de 50 yıllık haritalar üzerinden değerlendirme yapılmalı. Evet bu harita tedirginlik yaratıyor olabilir ancak bu şekilde hemen karar vermemek gerek. Faklı raporlara göre değerlendirmeler yapılmalı. Kuraklıktan en az etkilenen bölge bizim bulunduğumuz bölge ve doğu Karadeniz bölgesidir.”  

BİZİM SUYU TASARRUFLU KULLANMAMIZ GEREKİYOR

Meteorolojinin haritasına göre bu yılın verileri doğrultusunda kuraklık için kötü bir harita olduğunu söyleyen Akkuş, “Yine de şunu söylemekte fayda var o da çok fazla tedirgin olmamamız gerektiğidir. Van bu noktada çok şanslı bir bölge. Şu an birçok ilçemizde kar yağışı var. Ancak eskiye oranla yağışlarda azalma olduğundan dolayı eskiye göre çok fazla su olmayacağının habercisi. Artık sular azaldı ve bizim bu duruma alışmamız ve bu duruma göre hareket etmemiz gerektiğidir. Artık bölgemizdeki ürün desenin değiştirmemiz lazım. Eskiye oranla daha dikkatli olmamız şart. Su kaynaklarımız azalıyor ve bizim suyu tasarruflu kullanmamız gerekiyor. Yeni bir düzen şart. Kuraklık aynı zamanda göçleri de kendisi ile birlikte getiriyor. Kuraklık sadece olduğu bölgeyi değil tüm ülkeyi etkiliyor. Bu konuda herkes üzerine düşeni yapmalı.” Şeklinde konuştu.

“YAŞANAN KURAKLIĞI 30 YILI BAZ ALARAK DEĞERLENDİRMELİYİZ”

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün kuraklık haritasını değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Halil Zorer, şunları söyledi: “Öncelikle iklimi değerlendirmek gerekiyor, biliyorsunuz iklim kısa süreler içerisinde değerlendirilen bir olgu değildir. 30-35 yıllık gibi uzun yıllar ortalaması alınarak tanımlanan bir olgu. Buna bağlı olaraktan elbette ki bu yıl yaşanan kuraklığı 30 yılı biz baz aldığımız zaman bu yılda o 30 yıl içerisine dahil edeceğimiz bir yıldır. Ama bu yıl ki kuraklık veya yağış 30 yılı tanımlayacak veya ifade edecek bir datayı bize sağlamaz. Buna bağlı olarak elbette ki 30-40 yıllık datalara bağlı olarak bir iklim değişikliğinden bahsedilebilir.”

GÖLDE KÜÇÜLME VAR…

“Bu yılki kuraklıkla söyleyebileceğimiz, biraz uzaydaki şartlarla ilgili güneş lekeleri var. Güneş lekeleri her 11 yılda bir periyodik olaraktan dünyamızı etkiler. Özellikle kapalı Van Gölü havzası ve kapalı havzalarda bunları gözlemlemek periyodik olarak çok daha kolaydır. İnsanların bunu gözlemleyebilme olanağı yoktur. Çünkü yağışlar az yağdığında deniz seviyesinde olabilecek bir değişiklik söz konusu değildir. Ama kapalı havzalarda yaşayan insanlar bunu çok net olarak görür. Şu anda da baktığınızda göl kıyısında seviyenin alçaldığını ve gölün iç tarafa birkaç metre çekildiğini söyleyebiliriz.”

ZORER “PANİĞE GEREK YOK” DEDİ…

Kuraklık için depolama yöntemi gibi daha birçok yöntemden söz eden Dr.Öğr. Üyesi Zorer, “Doğu Anadolu Platosu için doğal baraj diyebiliriz. Dağ zirvelerinde kar yağışlarıyla devam eden bir su potansiyelimiz var. Bunları kaybetmemiz gerekir. Makro düzeyde bir değerlendirme yapmak lazım. İklim değişikliğini destekleyen veya artıran makro düzeydeki gelişmeleri önlemek gerekir. Yani karbon salınımını azaltmak gerekir. Ama bu sadece Van ile yapılacak bir şey değil hatta Türkiye ile de yapılacak bir şey değildir. Zaten dünya karbon salınımına katkıda bulunan bir ülke değiliz. Özellikle büyük ülkelerin karbon salınımın düşmesi gerekiyor. İklim değişikliğinin frenlemesi için bunlar yapabilmek önemlidir. Mikro çapta baraj sayılarımızı çoğaltabiliriz. Yani suyu depolama yöntemine gideceğiz. Diğer taraftan özelikle bitti örtüsünü bir miktar artırıp kuraklığı önleyebilecek bir önlem olabilir. Diğer bir önlem yağmur hasadı yani özellikle gübre gibi organik materyali artırarak yağmur hasadı yapılabilmesi gerekir. Belli bir süre bulunduğu ortamı nemli tutuyor. Öte yandan bu yıl yaşanan kuraklık için panik yapmamak gerektiğini düşünüyorum. Kuraklık geneli ifade eden bir durum değildir sadece genel içerisinde bir yolu ifade eder.” Dedi.

Editör: TE Bilisim