Seydibey Köyü. Özalp ilçesine bağlı.

Van’a 105, Özalp ilçesine yaklaşık 45 kilometre uzaklıkta bir köy.

Yani yolu uzun. Özalp’e varmadan dağların arasına girip yaklaşık yarım saat boyunca 4-5 ayrı köyü geçtikten sonra varıyorsunuz.

Dağlar arasında uzanan uzunca bir ovada, dağınık bir şekilde uzanan ama 300 civarında hanenin bulunduğu büyükçe de bir köy.

Hayal ve Pireşit Dağları arasındaki bu köy yıllar içinde bir sele elverişli şartlarda bulunması ve sel ve dere yatağı boyunca olmasından çok çekmiştir.

Ama buna rağmen Karasu Nehri’nin can verdiği verimli toprakları vardır.

 

***

Bizim de ikinci köyümüz olan, çocukluğumuz geçtiği, hala akrabalarımızın büyük çoğunluğunun yaşadığı Seydibey Köyü... Kendi halinde, sakin, dingin bir köy.

Yaşanan seller ve benzeri durumlar dışında olağanüstü hareketliliği hiç olmaz.

İnsanı cevvaldir, çalışkandır.

Çokça doktor, mühendis, avukat akademisyen yetiştirmiştir.

Ama bölgede bir çok köyle aynı kaderi paylaşmıştır.

Seçim zamanları dışında siyasetçi, çok olağanüstü olmadıkça devlet büyüğü görmemiştir.

Van’daki yüzlerce saklı köyden birisi...

 

***

Fakat Cuma günü vardığımızda büyük bir hareketlilik, büyük bir heyecan vardı köyde.

Köye ilk kez bir Vali gelecekti. Evet yanlış duymuyorlardı Vali.

Köylüler ilkokulun önünde toplanmıştı. Heyecan içerisinde bekliyorlardı. Önce Özalp’e son zamanlarda bir ‘belediyecilik’ atağı başlatan Kaymakam Ferhat Vardar geldi.

Yanında İlçe Milli Eğitim müdürü ve ekibi de vardı.  Köyde inceleme ve çalışmalar yaptı. Kısa süre sonra gelecek Vali Murat Zorluoğlu ve ekibini bekliyordu.

Köydeki tüm öğrencilere Vanlı Amca adıyla sosyal medyada yardım elçiliği üstlenen ismin ve diğer hayırseverlerin organize ettiği hediyeler dağıtılacaktı.

Kısa süre sonra helikopter göründü. Kapıköy’de incelemelerde bulunan Vali Zorluoğlu köyün meydanına yakın bir alanda bulunan alana indi.

Üstelik yalnız değildi. Beraberinde İl Emniyet Müdürü Mehmet Suat Ekici, İl Jandarma Komutan Vekili Albay Hamdi Gülpınar, Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Keskin, İl Milli Eğitim Müdürü Kıyasettin Kırekin, İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Salih Aksoy ve bir çok kurum amiri vardı.

Heyecanla inen helikoptere doğru koştu köylüler. Sadece köyün meydanına inen helikopterden dolayı şaşkın değillerdi.

İlk kez bir Vali...

İlk Kez bu kadar kalabalık bir devlet erkanını köyde görüyorlardı.

Heyecan vardı, mutluluk vardı, şaşkınlık vardı.

 

***

Son dönemlerde başlayan hizmet atağı köye de yansımış. Değişim de eğitim ile başlamış. Köydeki okul konusunda Şehrivan’ın da gündeme getirdiği eksiklik hemen Milli Eğitim Müdürü Kıyasettin Kırekin ve ekibi tarafından giderildi.

Köyün güzel mi güzel bir ortaokulu da var artık.

Vali bey o okulu inceledi. Sonra minik öğrenciler ile bir araya geldi.

Onlara hediyelerini sundu. Öptü, sevdi, devletin güleç yüzünü gösterdi.

Çocuklar ile başladığı gezisini köyün sakinleri ile sürdürdü.

Yürüyerek gezmeyi tercih etti. Köylüler ile konuştu.

Sonra heyeti ve köylüler ile birlikte Nurettin amcamızın evinde ‘ayranaşı’ molası verdi.

Yanındaki büyükçe heyet ile yer minderlerine oturdu, tüm yetkilileri ve köydeki muhatapları karşısına aldı, konuştu, sordu. Bilgiler aldı. Dinledi.

“Her şey tamam” havasında değil de köşede bucakta bir sorun var mı yokmu öğrenmek için ne var ne yok sordu.

Sonra döndü beraberindeki ekibe şöyle dedi:

“Eee buraya kadar gelmişken bu güzel köyümüze bir şeyler de söylememiz gerekiyor elbet. İnsanlar bizden güzel haberler bekliyor.”

Sonra muhtara sordu. “Muhtar ne sıkıntın varsa anlat” dedi.

Muhtar kanalizasyon, su kanalları, çöp, yol ne varsa anlattı. Muhtar ne dediyse hemen birinci elden muhatabına dönüp ‘çözüm’ talimatı verdi. Arada dert yanan köylülerin taleplerini de ajandasına aldı.

Köyden gelen ne talep varsa “Başüstüne” dedi. Tüm bunlara ek olarak da köye güzel ve devasa bir de çocuk parkının da sözünü verdi. “Çocuklar oynasın” dedi. “Çocuklar çok önemli.” Dedi.

 

***

Eğitim konusunda hassastı. İçinde okul, çocuklar geçen ne varsa ön sıralara aldı.

Sonra civardaki bazı köylerin durumu anlatıldı.

“Söz konusu eğitim olunca, çocuk olunca yok demeyceğiz.” Dedi. Eğitime dair ne varsa hemen karşımızda oturan İl Milli Eğitim Müdürü Kıyasettin Kırekin ile anlık olarak talimatlandırdı.

Tıpkı bizlerden biri, köylü halktan biri gibi.

Bağdaş kurduğu yer minderinde ayranaşını içti. Sorun anlatmak isteyen kim varsa dinledi. Sonra çıkıp dışarıdaki vatandaşlarla da sohbet etti. Yaşlıları dinledi, derdi olana hemen yardımcı olma talimatı verdirdi.

Sonra yine çocukları da yanına alarak helikoptere doğru ilerledi.

Arada bir çocuğun elini tutmuşken “Hiç sinemeye gittin mi sen?” dedi. Çocuk “Hayır.” Deyince köyün tüm çocuklarını sinemaya götürme sözü verdi. Giderayak bir kez daha güldürdü çocukların yüzünü.

 

***

O helikoptere giderken neredeyse tüm köy koşarak onunla gitti.

Onu beklerken içlerini kaplayan heyecan, onu uğurlarken bir mutluluğa dönüşmüştü. Yüzler gülüyor, uzaklarda, dağların arasında bir köyde ilk kez bir Vali’yi görmenin mutluluğunu yaşıyorlardı. Vali gelmiş, onları dinlemiş, hasbihal etmişti.

Ne zorlaştırmış, ne dallandırmış ne de budaklandırmıştı.

“Derdini söyle.” Demiş anında “Derman olmuştu.”

Onlar şaşırmasın da ne yapsındı?

Onunla birlikte biz de yola koyulup gün batımının tatlı kızılında Van’a doğru yola koyulduk. Bizlerde de çocukluğumuzun, geçmişimizin olduğu köyde bir Vali’yi görmenin mutluluğu farklıydı.

O köyün de artık bir Vali görmüşlüğü vardı.

Üstelik “Arayıp soracağım” dedi. Sorunların çözümü için takipçi olacağını söyledi.

Bizim için de unutulmaz bir gündü.

Her gün Van’da gördüğümüz Valiyi ve diğer isimleri köyle o güzel insanlarla görmenin tadı başkaydı.

Uzaklarda bir köy...

O köyde bir Vali...

İnsanların saflığı, yüreklerinin temizliği ve mutluluğu...

Yola ise aklımda Vali’nin tüm vatandaşlarla, çocuklarla konuştuktan sonra, “Çok Şükür” dedikten sonra ara ara tekrarladığı cümle dönü duruyordu.

“Allah devletimize zeval vermesin” diyordu.

Bunu bir yönetici olarak değil, devletin verdiği yetkiyi vatandaşla buluşturmanın verdiği hoşnutluk hali içinde söylüyordu.

Devletten biri olarak milleti içinde olduğu için o da mutluydu.

Her halinden belliydi.

Giderken çocuklara el sallayışından belliydi.

Allah yüreklere dokunanlardan razı olsun.