ŞEHRİVAN HABER: ORHAN SAĞLAM- Son zamanlarda demografik büyüme, kent merkezinde kendini göstermeye başlarken, 1 milyon 150 bin nüfusa sahip Van’ın hızlı büyümesi de kentin sosyo-ekonomik yapısını çok derinden etkilemeye devam ediyor.  Çevre illerden büyük bir göç alan kent nitelikli göç verirken, okuryazar oranı yüksek olan nüfusunun büyük bölümünün de yıllardır kaybı sürüyor.

Van, bölgenin en genç nüfusuna sahipken, aynı zamanda çok göç alan ve göç veren şehir konumunda. İlin demografik yapısı, göçler üzerinde etkili olan önemli bir faktörken, il nüfusunun yaklaşık yarısının kırsal nüfustan ibaret olması da göçü hızlandırmaya devam ediyor. Geçmiş yıllarda bölgede yaşanan olaylar köyden kente göçü tetiklerken, kentten de diğer kentlere bir göç dalgasını meydana getiriyor. Kentte en büyük sorunların başında gelen işsizlik problemi halkı zorunlu göçe sürüklerken, istihdam oranının düşük olması ise nitelikli nüfusun batıya göç etmesini sağlıyor. Tarım ve hayvancılık faaliyetleriyle geçimlerini sağlayan kırsal nüfus, son yıllarda ekonomik kazanç elde edemezken, çözümü göç etmekte buluyor. 2011 depreminden sonra Van, ciddi anlamda çevre illerden göç alırken, sosyo-ekonomik yapısında da değişimler meydana geliyor. Kentte sanayinin yeterince gelişmemiş olması ve zayıf sosyo-ekonomik yapının olması gibi nedenlerle nitelikli göç kayıpları devam ediyor. Konuyla ilgili Şehrivan’a açıklamalarda bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin, göçlerin kent kimliği üzerindeki etkisini değerlendirerek, nitelikli nüfusun neden göç ettiğinin ise detaylıca araştırılması gerektiğini söyledi.

VAN, BÖLGENİN EN GENÇ NÜFUSUNA SAHİP

TRB2 Bölgesi’nde yer alan Van’ın demografik açıdan Türkiye’de önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin, “Demografik göstergeler üzerinden değerlendirildiğinde Van’ın hem TRB2 Bölgesi hem de Doğu Anadolu Bölgesi içinde nüfus açısından en büyük şehir kimliğiyle ön plana çıkıyor. Bunun da Türkiye nüfusu içinde yaklaşık yüzde 1,5’lik bir orana karşılık geliyor. 1 milyon 200 bine civarında bulunan nüfusuyla Van’ın özellikle genç nüfus açısından önemli bir potansiyeli içinde barındırıyor. Şehir nüfusunun farklı boyutlarıyla irdelenmesi gerekiyor. Demografik büyüklüğe eşlik edecek bir sosyo-ekonomik kalkınmanın ancak söz konusu nüfusu tanımak ve ortaya çıkan tabloya göre geliştirilecek politikalarla mümkün olacaktır.” Dedi.

“GÖÇLER KENTİN YAPISINDA ETKİLİ OLMUŞTUR”

Van’ın nüfusu yapısının şekillenmesinde, göçlerin tarihsel süreçte olduğu gibi yakın tarihte de çok önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Prof. Dr. Parin, “Van'ın kent tarihinde göçler, demografik yapısının şekillenmesinde kırılma noktaları oluşturmuştur. Kadim bir şehir kimliğine sahip Van 20. Yüzyılın başında yaşanan 1915 olayları ile nüfusu kalmayan bir şehre dönüşmüştür. Nüfussuz bir şehir tanımlaması yapılacaksa bu 1915-1940 yılları için Van’a uygun düşen bir tanımlama olur. Nüfusunu kaybeden Van, 1960’ların sonuna kadar iskan politikaları ile gündeme gelecektir.” İfadelerini kullandı.

VAN, YILLARA GÖRE NÜFUSUNDA DEĞİŞİKLİKLER OLAN BİR KENTTİR

Cümlelerini sürdüren Parin, şöyle devam etti: “1990’lara gelindiğinde bu sefer kentin sosyo-ekonomik ve demografik yapısını uzun bir süre etkileyecek olan zorunlu göç dalgasıyla karşılaşan Van’ın 1980’larda 460 bin civarında olan nüfusu bugün yaklaşık 2,5 kat artmış görünmektedir. Demografik büyüme, kent merkezinde daha fazla kendini göstermektedir. 1980’lerde kent merkezinin 150 bin nüfusu barındırmaktayken bugün ise 600 bin civarında bir nüfusa sahip olduğunu ve hızlı büyümenin kentin sosyo-ekonomik yapısını çok derinden etkilemektedir. Oysaki göçlerin şehirler için önemli bir dinamik olduğunu fakat bunun Van için bu yönde seyretmediğini söyleyebiliriz.”

GÖÇ, BİR YAŞAM TARZINI DA BERABERİNDE GETİRİYOR

Göçlerin yaşam tarzlarını da beraberinde taşıyan yatay düzlemdeki bir hareketlilik olduğuna değinen Parin, “Van’ın özellikle 1990’larda kırsal özellikler gösteren bir nüfus ve yaşam tarzıyla karşılaşmaktadır. Bunun da kente entegre olmakta zorlanan, kentin imar ve inşasına katkısı sınırlı olan bir nüfus anlamına gelmektedir. Aynı zamanda kentte tutunmak anlamında kırsaldan getirdiği üretim biçimini ve yaşam tarzını bir var olma stratejisi olarak bunu kentte geçen 30 yıla rağmen sürdürmekte ve bunun bir realite oluşturmaktadır. 1990’lar yaşanan göç aynı zamanda plansız kentleşmenin de yuvalandığı bir dönemin başlangıcıdır.” Şeklinde konuştu.

“GÖÇLER KENTİN KİMLİK BULMASINI GEÇİKTİRDİ”

Kentin ruhsatı ve yolluğuna değinen Parin şunları kaydetti: “Kente zorunlu sebeplerle dahil olan nüfusun ilk hedefi başını sokabileceği bir konut temin etmektir. Bu ihtiyaç hızlı gelişince ve zorunlu olunca kentin bedeninde mühendislik hizmeti alınmamış, alt yapısı tamamlanmamış, elinde kazması ve küreği olanın beton ve briketten çadırlar yaptığı bir şehir fotoğrafı oluşmaya başlıyor. Bugün kent merkezinde ruhsatlı yapı oranın yüzde 10’u bulmuyor oluşunu belki de bu sürecin bir devamı olarak okumak mümkündür. Sorun yapılarla da sınırlı değildi göç kent merkezinde sadece göçlerle kurulmuş mahallelerin de oluşmasına yol açtı. Bostaniçi, Seyrantepe, Süphan mahalleleri gibi, bu durum şehrin kimliğini bulmasını geciktirdi, yoksulluğu derinleştirdi nihai noktada ise bir bütün olarak Van’ı sosyo-ekonomik göstergeler açısından Türkiye’deki illerin sonuna sürükledi.”.

“VAN, ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA GÖÇ ALMA POTANSİYELİ YÜKSEK OLAN BİR ŞEHİR”

Van’ın geçmişinde önemli bir yer tutan göçlerin önümüzdeki yıllarda Van’ın sosyo-ekonomik ve demografik yapısını etkileme ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Parin, “İklimsel değişikliklere bağlı oluşabilecek yakın çevre göçlerine en büyük aday Van’dır. Van Gölü’nün oluşturduğu habitat, coğrafi konum, iklim ve ulaşım olanakları başta olmak üzere Van olası göçler için önemli bir merkez özelliği gösteriyor. Bu durum Van için hem bir fırsat hem de bir tehdit özelliği taşımaktadır. Kentin bütün bileşenleri bu olasılığa yönelik planlamalar içinde olmalıdır aksi halde yeni bir göç travmasına maruz kalabilir.” Diye konuştu.

GÖÇ KONUSUNDA CİDDİ ÇALIŞMAKLAR YAPILMALI

Dün olduğu gibi bugün ve yarın da hem iç hem de dış göçlerle karşılaşma olasılığının olacağına vurgu yapan Parin, “Van'ın spesifik olarak göçü merkeze alan çalışmalar ve planlamalar yapması gerekiyor. Afganistan, İran ve Suriye kaynaklı ama özellikle Afganistan ve İran’dan başlayan göçlerin merkezi konumunda olan Van, Suriyeli göçünden sonra göz ardı edilse de halen çok önemli bir merkez özelliği gösteriyor. Sığınmacı göçünün yanında İran’dan Van’a yönelmiş bir turizm hareketliliği de var. Kentin ekonomisini, turizm alt yapısını etkileyecek derecede önemli bir nüfus hareketliliği son 6-7 yıldır varlığını hissettirmektedir.” Cümlelerini kullandı.

NİTELİKLİ NÜFUS NEDEN GİDİYOR?

Göç konusunda derinlemesine çalışmaların yapılması oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Parin, şunları anlattı: “Van’dan nitelikli bir göçün yaşandığına ilişkin sayısal veriler var, fakat bunların neden göç ettiklerine, nereye göç ettiklerine, hangi imkanlar sağlandığında tekrar geri döneceklerine ya da nasıl bir Van arzuladıklarına ilişkin daha detaylı veriler ve çalışmalar yok maalesef. Bu minvaldeki sorulara 90'lardan sonra Türkiye'nin çok farklı illerine göç eden insanlarla yapılacak araştırmalarla büyük oranda cevaplar bulunabilir. Bu sadece bir tespit anlamına da gelmez yani göç eden nüfusun muhakkak Van'da kalan ailesi, arkadaşları, gayrimenkulü üzerinden sağladığı bir şehir ile ilişkisi ve diyaloğu vardır. Bu çalışmalar bunu da güçlendirecektir, canlandıracaktır. Örneğin; İstanbul, Ankara, Antalya ve İzmir gibi şehirlere göç etmiş olanlar, doğup büyüdüğü veya hayatının büyük bir kısmını geçirdiği Van’a, ‘nasıl katkı sağlayabilirim’ düşüncesiyle hemhal olabilirler. Özellikle de Van’dan ‘neden-nereye-nasıl’ göç oluyor sorularına verilere dayalı yanıtlar bulmak ve göç edenlerin şehirle ilişkilerini anlamak ve şehir ile olan ilişkilerini güçlendirmek için göç eden nüfusu merkezi alan çalışmaların yapılması oldukça önem arz ediyor.”

Editör: TE Bilisim